Sultan deyince..
Sultan deyince aklıma ilk olarak
gelen, büyük bir hayal kırıklığı…Ah ben neler hayal etmiştim Sultan’ın
fragmanlarını ilk seyrettiğim zaman..Yok yok demiştim, bu dizi tutmaz, çok
sevimsiz bir diziye benziyor, Nurgül Yeşilçay zaten hiç becerememiş şiveyi,
Şahin Irmak desen gözüme Hıyarlı Baba’dan başka bir görüntü gelmiyor..Öbür
oyuncular tamam hepsi birbirinden kıymetli ama çok uzun ömürlü olmaz bu dizi..
Genellikle pek yanılmam
hislerimde. Bir dizi beni sarmamışsa sarmamıştır, zira kısa zamanda kimseyi
sarmadığı anlaşılır ve yayından kalkar. İlk bölümünü seyredişte, yok bu diziden
iş çıkmaz dediğim hiçbir dizide yanılmadım. Ama hep böyle gidecek değil ya. Buyurun
işte Sultan dizisi beni yanılttı. Hem de öyle böyle değil yani. İlk bölümünden
itibaren müptelası olduğum Sultan için söylenecek elbette çok şey
var..Güzellikler kadar eleştirilerim de var..Ama ne yalan söyleyeyim, asıl
gerçek hiç beklemediğim kadar bu diziyi sevdiğimdir..
Evet, öncelikle Nurgül Yeşilcay’a
ve hala tam oturamamış şivesine kulağım alıştı. Günden güne daha mı güzel
oluyor ne..Güzellik demişken, bu Nurgül Yeşilcay hadi yaşlanmıyor onu anladım
da, giderek nasıl güzelleşiyor ona aklım ermedi. Bildiğim kadarıyla estetikli
değil. Zaten ihtiyacı da yoktu o ayrı konu da, kadına bakmalara doyamıyorum
ben. Evet, ilk bölümlere nazaran, rolünün içine biraz daha girdi benim görüşüm.
Şivesi biraz daha oturaklı geliyor kulağıma. Bazı yapmacık hareketlerini
yakalıyorum zaman zaman ama onca güzellik içinde yok olup gidiyor. Aklımda bile
kalmıyor. Ayrıca gelelim Sultan kardeşimin gözüme takılan bir
noktasına..Elbiseleri..Evet, bildiğimiz elbise işte. Fatmagül kızımızın
başlattığı bu elbise modası hızlanarak devam ediyor. Birkaç dizimizde daha var
sürekli elbise giyen kızlarımız. Sultan’ın tarzı ise düz renk elbise. Dikkat
ettiniz mi bilmem, her bölümde en az 5 elbise giyiyor, her biri düz renk ve
genellikle aynı model. Aslına bakarsanız gözüme takılıyor derken bunu olumsuz
anlamda söylemedim. Kim düşünmüş ise bu tarzı, aklına bravo. Sade, hoş ve
şık..Nurgül Yeşilcay’ın bu elbiseleri layıkıyla taşıdığını da görünce, insanın
gerçekten aklı takılıp kalıyor bu şıklık ve güzelliğe.
Şahin Irmak ise çoktan unutturdu
Hıyarlı Babayı. Ben bu kadar ciddi bir rolün altından kalkabileceğini hiç
tahmin etmemiştim ama gerçekten yanıldım. Şahin Irmak Şeyhmuz rolünde harikalar
yaratıyor, kâh romantik, kâh pişman, kâh öfkeli, kâh âşık..Hepsi de ciddi rol
ayrıntıları ve ben hepsini de keyifle seyrediyorum. Bu sebeple de kendisine
kocaman bir alkış istiyorum.
Ya o Bilal’e ne demeli. Bir insan
nasıl bu kadar serseri ve aynı zamanda nasıl bu kadar duygusal bir romantik
olabilir. Düşününce ne tuhaf geliyor değil mi..Ama Bilal’i seyredince buna inanıyor
insan. Adamın yapmadığı kalmadı, her türlü pisliğin içine girip çıkıyor, kendi
girmekle kalmıyor, ailesini de çekiyor o pisliğin içine. Ve fakat aynı zamanda,
intiharın eşiğinden kurtarıyor Hatice’yi, sonra ona âşık oluyor, bakıyorsunuz o
lanet adam bir anda ağlayan, vicdan azabı çeken, kendini sorgulayan bir
duygusallık içine girivermiş. Hem kızıyorsunuz Bilal’e hem üzülüyorsunuz, öyle
arada kalıp seyrediyorsunuz ağzınız açık..
Faruk..Nam-ı diğer Fransuva için
de iki kelam edeyim. Ben açıkçası bu çocuğa bir türlü ısınamadım. Bir de hala
yaşadığı yeri kabullenemeyip, ağzında sürekli bir Fransa’ya dönme muhabbeti
sıkıyor beni. Yahu çocuk, senin ne evin kalmış ki Fransa’da dönmek istiyorsun.
Bulmuşsun kalabalık zengin aileyi, baban yanında, üstelik pek dönmeye de niyeti
yok. Sende durumu kabullenip ortama uyum sağlamaya çalışsan daha bir sevimli
olacaksın buna inan..
Peki ya Dicle..Ben açıkçası böyle
iyi elti hiç görmedim, duymadım. Hani bir söz vardır, iki eltinin bohçaları bile
hamamda kavga edermiş ya. Genellikle eltilerin birbirini çekemediği söylenir
ama Dicle gibi bir elti vallahi hem dostuma hem düşmanıma nasip olsun. Nasıl
iyi niyetli, nasıl yardımcı ve düzeltici, nasıl destek oluyor Sultan’a
bayılıyorum. Üstelik bir o kadar güzel, zeki, sevimli ve komik..Dicle’yi
seyretmeye de bayılıyorum açıkçası. Hele hele bir türlü sahip olamadığı evlat
hasreti ile yaptıkları komiklikler, kocası ile ilişkileri, sözünü sakınmadan
lafı gediğine koymasına ne demeli. Bir şey dememeli aslında, onunda yüreğine
sağlık diyerek keyfini çıkara çıkara seyretmeli..
Benim sevimli bulmadığım diğer
bir tip Pınar. Tamam, çok güzel kız, dürüst ve delikanlı kız. Ama o ani
parlayışları, bağırıp çıkışmaları bana çok hoş gelmiyor. Hele hele Sultan’ın
her işi konuşarak ve güzellikle çözmeye çalışması ve bunu başarması, Pınar’ın
bu çıkışlarını iyice gözüme gözüme sokuyor ne yalan söyleyeyim. Pınarı
desteklediğim tek konu var. O da Sultan’ın kardeşi Yılmaz ile aralarında
filizlenen aşk. Zira o Yılmaz’ın yapışkan türkücü kız arkadaşı cidden çok itici
geliyor bana..Pınar’ı Yılmaz’a daha layık görüyorum ben..
Bu dizide benim en büyük favorim
kuşkusuz Kerim…Size anlatamam onu seyrederken aldığım keyfi. Onun her sahnesini
birkaç kez seyrediyorum. O kömür karası gözler, yeni yeni terlemeye başlayan
bıyıklar, kıvırcık saçlar..Nasıl bir Sevimli tiptir Kerim. Sadece sevimli değil
üstelik çok ta yetenekli. Araştırdım biraz ama hakkında fazla bilgi bulamadım.
Nereli bu çocuk, kimdir necidir bilmiyorum adından başka. Amma velâkin, şivesi
ve konuşmadaki ustalığına bakılırsa doğulu olduğunu sanıyorum. Nereli olduğu
önemli değil, Kerim karakterini oynayan Hüseyin Karaca çok ama çok başarılı. Kerim bir bakıyorsunuz bizi güldürüyor, bir
bakıyorsunuz damla damla ağlatıyor. Nasıl güzel yapıyor, nasıl doğal oynuyor
hayret ediyorum..Seviyorum Kerim’i ben ve ayakta alkışlıyorum Hüseyin
kardeşimi..
Bu dizinin tek zararlı yanı var
ise, o da o kahvaltı sofralarına imrenip, benim gibi bir de keyif düşkünü
iseniz, kendinize çeşit çeşit yiyeceklerle dolu sofralar hazırlayıp kilo alma
ihtimaliniz. Yarabbi nasıl güzel bir han orası, nasıl şahane bir ortam.
Bendenizin en büyük hayalidir kahvaltı salonu açmak, dolayısıyla bayılarak,
hayallere dalarak izliyorum o handaki faaliyetleri kendi adıma. Esnafların aralarındaki
ilişkilere, o sıcacık ortamlara, kahvaltı masalarına nasıl imrenmez ki insan..
Sultan için daha pek çok şey
söylemek, yazmak istiyor insan. O sıcacık ilişkilere, sımsıkı kenetlenmiş
bağlara, aile kavramına, kadınların hayatlarının neden hep zor olduğuna,
açıklanmamış, anlatılamamış her sırra, hem gülerek, hem ağlayarak kaptırıyoruz
kendimizi çünkü..Diyeceksiniz ki, peki ya anne babalar, onlar için yok mu iki
kelime..Var olmaz mı, ama onlar ayrı bir yazı konusu..Şimdilik bu kadar yetsin
diyelim. Ve Sultan izlemeye devam edelim..
Siyah İnci’den sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42