23 Temmuz 2013 Salı

Yaz dizilerini yazıyoruz - 2



  
Yaz sezonunda ekranlarda beliren yeni dizilerimizin bir kısmını geçtiğimiz günlerde yazmıştım. Geriye kalan birkaç diziyi daha izledikten sonra, gördüklerimi sizlerle paylaşmaya devam ediyorum. Bu ikinci tanıtım yazısından sonra dizilerimizin bölüm yorumlarına devam edeceğiz.


Aldırma Gönül

Şahane… Eğer bir kelime ile anlatmamı isterseniz böyle diyebilirim. Çok eğlenceli, kaliteli ve komik… Şahin Irmak gibi bir adam olur da gülmemek olur mu.. Onun yanına bir de Tülin Özer eklemişler, tadından yenmiyor..Tülin Özen’i ben çok severek izliyorum. Bir kere çok güzel bir kadın, bir o kadar da iyi oyuncu.. Ben onu daha çok komedide seviyorum çok yakıştırıyor kendine çünkü.. Bu ikilinin yanına bir Ulvi Alacakaptan koymuşlar diyeyim, başka da bir şey demeyeyim. Ayrıca Ayşenil Şamlıoğlu'nu da görmek benim için çok güzel bir sürpriz oldu.. Onu izlemek bile tek başına ayrı bir keyif inanın.. 

İzlerken vaktin nasıl geçtiğini anlayamadığım ender dizilerden biri olmuş. Özellikle Şahin Irmak çok tatlı ve komik. Hele onun bir arkadaş grubu var ki, izlemelere doyamayacaksınız eminim.. Ben çok severek izledim ve izlemeye de devam edeceğim. Yaz sezonunun tavsiye edebileceğim dizilerinden birisidir..


Bebek İşi..

Olmamış…Gerçekten olmamış..İlk iki bölümünü izledikten sonra bende oluşan tek düşünce bu.. Öncelikle Bir Erkek Bir Kadın’a özenilmiş, onlara bir de çocuk ekleyelim diye düşünülmüş gibi sanki. Bölümler kısa kısa tutulmuş. Yaklaşık her bölüm 25/30 dk. Aman ne güzel, bıkmıştık uzun dizilerden diyebilirsiniz ve fakat daha ilk bölümde o 25 dakikanın 20 dakikası Nurgül Yeşilçay’ın çok yapmacık ve ciyak ciyak bağırmalarıyla süslenmiş doğumuna ayrılınca diziden bir anda sıtkım sıyrıldı.. Sonrası da çok farklı değildi zaten. Ezik koca, çenesiz ve sinirli kadın ve bir bebeğin hayatlarına getirdiği karışıklık beni ziyadesiyle boğdu diyebilirim. Kısacası ben sevmedim. Çokta bayılarak izlemedim.


Sana Bir Sır Vereceğim…

Fox TV’nin yeni dizisi Sana Bir Sır vereceğim, daha ziyade fantastik öykü severler için düşünülmüş olsa gerek. Başrollerde Murat Han ve Esra Ronabar (ki çok beğenirim kendisini) var. Öncelikle Murat Han’ı o kadar kötü adam rolünde seyrettikten sonra, burada mülayim, sakin ve esprili bir halde görmek ilginç bir sürpriz oldu. Aynı şekilde Uçurum dizisinin kötülerinden Esra Ronabar ablamız da bu defa karşımıza evladının peşinde koşan anne rolünde çıktı.. Ya Öyle Bir Geçer Zamanki dizisinde kötülük deyince tüm ezberleri bozduran Tuğrul abimiz, yani Serhat Özcan..Ona ne demeli. Oda dizide iyilerin tarafında duran iyi bir karakter olarak gözümüze çarpıyor. Ama ben Tuğrul karakterinden nasıl etkilenmişsem artık, her an bir ters durum bekliyorum kendisinden. Bu noktadan hareketle, dizi sanki tüm kötü karakterleri bir araya toplayıp, hepsini aklama derdiyle yapılmış gibi görünüyor. Bir takım doğaüstü yeteneğe sahip çocuğu kötü adamlardan korumak için, bulabildikleri kadarını evin birine toplayıp, sonra da ailecilik oynamaya başlayan bu dizinin ben çok cezp etmediğini söylemek isterim.


Şimdilik yaz dizilerinden bu kadar. Babam Sınıfta Kaldı dizisini henüz izleme fırsatı bulamadığımdan yazıya alamadım. Malum, hepsine birden yetişmek için benimde doğaüstü bazı yeteneklere ihtiyacım var..Dolayısıyla, şimdilik bu kadar yetsin diyelim. Bundan sonraki yazılarda bölüm yorumlarına yer vereceğim diyerek mutlu ve sevgi dolu kalın canlarım..


Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42


19 Temmuz 2013 Cuma

Yaz dizilerini yazıyoruz - 1



Yaz aylarının gelmesi herkes gibi bende de bir miktar dinlenme ihtiyacı duyurdu canlarım. Birde sezonun sona ermesi, bazı dizilerimizin sezon finali yapması, bazılarının final yapması ile tam tatil zamanı geldi diyordum ki…O da ne…Ekran yaz dizileri ile dolmuş kalmış bile…Bendeniz ha seyrettim, ha yazdım diyene kadar işte bugüne geldik bile..İlk bölümlerini seyredip yazayım, yorumlarımı yapayım diye düşündüğüm diziler, üçüncü bölümlerini devirdiler çoktan…Kısacası biraz geçte olsa, yaz dizilerimize şöyle bir göz atalım hep beraber..

Doksanlar…
Bana sorarsanız, bu yaz döneminin en başarılı işidir..Seksenler dizisinin haklı başarısından sonra gelen ısrarlara dayanamayarak yapılan Doksanlar, gerek hikâyesi, gerek dekoru, gerek oyuncuları ile göz dolduruyor gerçekten. Çok keyif alarak izliyorum…Favori karakterim ise eminim pek çoğunuzun şimdiden ağzına dolanan “İşin sonuna bak sen” diyen bakkalı ve Emin kardeşim..Gerçekten Emin’in performansına bayılıyorum. Kötü yengemiz Mukaddes’in bu defa süslü püslü frapan bir zengin ama görgüsüz hanım olarak çıktı karşımıza. Pek te iyi oldu. Onun saçından makyajına, yelpazesinden konuşmasına kadar ağzım açık izliyorum Peki ya Öyle Bir Geçer Zamanki’nin “Her eve lazım” Süleyman’ı..Sen gel burada çok alakasız bir rolde karşımıza çık. Çıktığı gibi o rolün hakkını da verdi, Süleyman karakterini kafamızdan silip atıverdi bir çırpıda yeteneği ile... Gençlerin her bir ayrı ayrı harika..Hikâye gerçekten çok güzel başladı umarım bu güzellikte devam eder. Doksanlar, bize geçmişimizden, çocukluğumuzdan, gençliğimizden unutulmaya yüz tutmuş birçok ayrıntıyı sunarken, kâh güldürüyor, kâh hüzünlendiriyor...Hepsinin yüreğinden öperek kutluyorum. Henüz izlemediyseniz mutlaka izlemenizi de tavsiye ediyorum…

  
Güneşi Beklerken…
İsmi çok arabesk olsa da, aslında bir gençlik dizisi ve ben,bir gençlik dizisinden beklenmeyecek kadar güzel buldum Genellikle boş vakitlerde seyredilecek lise öğrenci çekişmelerinden çok çok uzak…Fragmanlarını izlerken, sıradan bir başarı hikâyesi diye düşünmüştüm. Hani hırslı bir sporcu vardır, bir de emekliye ayrılmış başarılı bir sporcu. Bu adam kendi yaşayamadığı her başarıyı, bu hırslı gence yaşatmak için onunla beraber çalışır, çalıştırır…Bendeki ilk izlenimi buydu dizinin..Ama izledikten sonra hikâyenin bu kadarla kalmayacağını anladım. Aslına bakarsanız, bu liseli dizilerinden çok haz etmem. Zengin ve şımarık çocuklar ile fakirler arasındaki mücadele, hep aynıdır çünkü..ama bu defa biraz daha farklı bir hikâye var. İçinde yine zengin-fakir ayrımı olsa da, konuyu işleme biçimleri benim hoşuma gitti doğrusu..Emre Kınay’ın üstün performansı da üstüne bal baklava elbette. Dolayısıyla bu yaz sezonunun iyi işlerinden biri olarak listeme ikinci sıradan girdi..


Güzel Çirkin...
Çok ama çok vasat ne yazık ki. Ülkemizde Behzat Ç gibi bir polisiye dizi çekildikten sonra üstüne ne yapılsa olmayacaktı zaten. Şimdi ne alaka Behzat Ç ile diyebilirsiniz. Fazlasıyla Behzat Ç. Yi anımsatıyor. Ve fakat bu anımsatma, ne yazık ki, gerek senaryo ve gerek oyuncular açısından tam bir fiyasko benim gözümde..Nazlı Komiser’i Naz Elmas oynuyor..Naz Elmas Hep aynı, yine aynı…Bir kez farklı bir karakterde görmedim ben onu..Tarzı hep aynı, makyajından saçının rengine kadar..Yıllardır onu aynı tarz izlemenin bende yarattığı sıkıntılar Komiser Murat’ı görünce iki katına çıkıyor..Komiser Murat karakterinde Ali Sunal’ı görüyoruz..Ali Sunal da hep aynı..Hani bazı adamlar gerçekten komiktir. Yüzüne bakınca bile gülmek gelir içinizden (Örn: Kemal Sunal, Şener Şen, Tolga Çevik) Ama bazıları uğraşsa da sizi güldüremez..Ali Sunal bu ikinci gruba giriyor benim gözümde…Tamam sempatik bir oyuncu, Güzel Çirkin’deki rolü de bu sempatisini ön plana çıkarmaya müsait. Ve fakat nedense ben bir türlü gülemiyorum bu adama…Hele Şenol..Murat’ın yardımcısı Şenol. Ben zaten ilk gördüm, Behzat Ç’den hayalet fırlamış gelmiş buraya oturmuş sandım..Tipinden mimiklerine kadar aynı, aynı ama itici.. Murat Komiser’in de Harun’u anımsatan esprileri var ama bu da ne yazık ki çok sevimli olmuyor..Senaryoda aman aman bir senaryo değil ne yazık ki. Sıradan cinayetlerin yanı sıra muhtemelen iki rakip olarak işe girişen polislerimizin, birbirlerine âşık olup gizli gizli bunu yaşamaları ama zaman zaman belli etmeleri dışında, çok kayda değer bir olay örgüsü olmayacağı kesin..Sonuç olarak, Güzel ve Çirkin, listemde üstü çizilen dizilerden biri oldu..

  
Benim hala umudum var...
Daha fragmanları dönerken şöyle demiştim. Çakma bir Hazal Kaya ile Çakma bir Engin Akyürek dizi çekmiş ama olmamış demiştim. Seyrettim, hatta dikkatle izledim ama yok..Olmamış gerçekten. Kısaca Sıradan bir Külkedisi masalı diyebiliriz, ya da daha tanıdık gelecekse eğer bir Adını Feriha Koydum hikâyesi daha…Hoş bu milletin bir Feriha hikâyesi daha kaldırmaya gücü var mı bilmem.. Senaryodaki saçmalıkların yanı sıra, artık o kadar sıradanlaştı ki bu zengin oğlan- fakir kız aşkları, ne yalan söyleyeyim ben çok sıkıldım…Umut rolünde Gizem Karaca’yı görüyoruz..Gizem Karaca’yı en son Adını Feriha Koydum-Emir’in Yolunda izlemiştik. O diziden bu diziye epey yol almış doğrusu oyunculuk adına. Ama yine de Hazal Kaya’ya olan benzerliğinin farkında sanırım, zira pek çok hareketi bakışı onu andırıyor. Karşısında esas oğlan rolünde ise Şükrü Özyıldız’ı görüyoruz. Ben daha önce görmedim ilk seyrediyorum. Oda nedense Engin Akyürek’i anımsattı bana başından beri..Gizem Karaca’ya göre çok daha doğal bir oyunculuğu var. Bunun yanı sıra dizide Ali Erkazan, Levent Özdilek, Şermin Hürmeriç gibi ustalar da yer alıyor. İlerleyen bölümlerde konu değişir mi bilmiyorum ama şimdilik sıradan bir hikâyeden fazlası değil..

Şimdilik bu kadar canlarım. Geriye kalan birkaç dizi daha var, onları da bir iki gün içerisinde yazarım diyerek hepinize güzel ve keyifli bir yaz sezonu dilerim..

Siyah İnci’den sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42