O hayat benim sezon finali
yazısına başlamadan önce, çok sevdiğim bir hikâyeyi anlatmak isterim.
Vaktin birinde bir ülkenin kralı,
bir gün sarayında otururken, adamları ona kendisini görmek isteyen biri
olduğunu söylemişler. Kral, misafirinin kim olduğunu sorunca, dilenci kılıklı
bir adam cevabını almış. Neyse,adamı huzuruna kabul etmiş. Derdini sormuş. Adam
ona, elindeki bir çorba kâsesi büyüklüğündeki kabı göstermiş ve demiş ki “şu
tası doldurursanız bana yeter”..Kral gülmüş, hemen adamlarına dönmüş “doldurun
şu garibanın tasını altın ile”demiş..Fakat ne mümkün. Adamın elindeki tasa ne
koydularsa, tas bir türlü dolmamış. Altınlar, mücevherler, paralar tasın içinde
kayboluyor ama tas bir türlü dolmuyormuş. Bunun üzerine kral bunda bir sır
olduğunu anlayıp adama sormuş. “Nedir bu işin sırrı, anlat bana..” Adam
gülümsemiş “buyurun bahçeye çıkalım, göstereyim demiş”. Beraber bahçeye
çıkmışlar, adam yerden bir avuç toprak alıp tasın içine atmış. Tas ağzına kadar
dolup birden taşmış, topraklar yerlere saçılmış. Kral hala anlamamış. Adam “Kral
hazretleri, bu tas İNSAN NEFSİNDEN yaratılmıştır, onu bir avuç topraktan
başkası doyurmaz” demiş..
Şimdi bu hikâyeyi niye paylaştım
biliyor musunuz..O hayat benim senaryosu öyle güzel uyuyor ki bu hikâyeye..İnsan
nefsinin, hırsının, hasetinin nelere yol açacağını gözümüze gözümüze sokuyor,
Bunu yaparken de öyle oyunculuklar ile sunuyor ki, tüm bunları bayıla bayıla
izliyoruz öyle değil mi?
Gelelim Sezon Finaline…
Ben açıkçası böyle bir final
bekliyordum..Çarpıcı, iddialı, kimi zaman diğerlerine benzer, kimi zamanda çok
ama çok farklı…O yüzden bu final tam benim istediğim gibi oldu…
Ateş ile Efsun’un beraber olduğu
gecenin sabahı Bahar kapıya dayandı..Hoş, o gece Efsun’un dediği gibi mi geçti,
yoksa Efsun yine bir oyunun peşinde mi, o kısım yeni sezonda açığa kavuşacak.
Ama eğer iş Efsun’un dediği gibiyse, ben şahsen bir hamilelik beklerim sonuç olarak.
Zira Efsun, işini sağlama almayı sever nede olsa..Yine de bir ihtimal,
aralarında bir yakınlaşma olduysa da, tebrik etmek lazım ikisini de. Çünkü Ateş
öylesine sarhoştu ki, o durumda sızıp kalmış olması daha muhtemel geliyor
bana..
Saf, masum ve kısık sesli kızımız
Bahar, kapıya dayandı dedik, içeri de girdi. Hatta bir ara yukarıdaki yatak
odasına doğru çıkmaya bile kalktı. Ama beklenen olmadı elbette. Ben Keremcem’in
o sahnedeki performansını çok beğendim. Zira gerçekten o gerilimi çok iyi
yansıttı. Hepimiz adeta hop oturup hop kalktık. Ama dediğim gibi, Bahar Efsun’u
görmedi. Görmesini de beklemiyordum ben. Çünkü Bahar karakterindeki bir kız,
öyle çarşaflara sarınmış haldeki Efsun’u görürse, ardına bile bakmadan gider, o
aşk ta orada biter.
Ateş, ne yaptığını bilmez ve
hatırlamaz bir halde, bir de Efsun’un söylediklerine üzerine, elbette geldi
koskocaman bir pişmanlık ve öfke..Efsun’u def etti evinden ama hayatından nasıl
def edecek o biraz zor işte..
Efsun ise, Ceren Moray yorumuyla
adeta geceye damgasını vuran karakter oldu..Ceren Moray’ı yürekten
kucaklıyorum, zira akşamın yıldızlarından biri oydu..Tek kelime ile inanılmaz
bir performans izledim kendisinden. Ne
düşündüğünü, ne yapmak isteğini bir türlü çözemedik, yüzünde bir çeşit ifade,
kafasında milyonlarca tilki gezinirken, Efsun hayatının rolünü oynadı adeta
ailesine ve tabii ki Ceren Moray aştı kendini bile, her sahnede..Hele o Bahar’ın
gelinliğini giydiği sahne..Bir tabak dolusu vişne elinde…Vişneden soğudum
yeminle…Kafamdan bin bir küfür geçti hemencecik..Yahu kızın hayatını çaldın
zaten, bu ne hırs, bu ne öfke, ne gözü doymaz insanmışsın yahu..Bahar’ın
sevdiği adamları elde etme çabası da ayrı konu tabi..Ama şu bir gerçek ki,
Efsun ruhsal olarak ta çok normal bir karakter değil. Kardeşine olan öfkesi,
birazda onun gibi iyi ve sevilen, seçilen biri olmadığından olsa gerek..Bu
Bahar’ın suçu olmasa da, Efsun kendi kötülüğüne böyle bir çıkış yolu bulmuş
sadece. Kötüyü oynamak zordur, kötü bir karakteri sevdirmek, o karakterin bakış
açısını göstermeye çalışmakta. Mesela akşam, Efsun’un deniz kıyısında oturup
ağlayışı benim canımı yaktı. Ona ne kadar sinir olup, nefret etsem bile, bir
anda kendimi onun için üzülürken buldum. Efsun’un inişli çıkışlı ruh halini, o
sahnede yüzünden okudum..Ceren Moray’ı da gerçekten yürekten kutluyorum..
Biraz önce dedik ya, bizim
kızımız saf, hem de öyle böyle değil, bazen sinir bozucu derecede saf. Yahu
sorarım size, yarı çatlak kardeşiniz gelinliğinizi giyecek, birde o gelinlik
ile vişne yiyip, gelinliği vişne lekeleri ile süsleyecek, bir de akşam anne
babanızın yanında damarınıza basacak, siz de susacaksınız. Olacak iş mi? Ben
şahsen Bahar’ın bağırıp çağırıp olanları annesine ve babasına anlatmasını bekledikçe,
Bahar sustu. O sustukça ben sinir oldum. Bahar’ın saflığı ve sessizliği biraz
abartılmış geldi bana..
Bahar ile Efsun, Ateş için
savaşadursunlar, öbür tarafta da kazanlar kaynadı. Hem de ne kaynama..Seçil ile
Asım aşkına daha fazla göz yumamayan Hülya, çıldırıp kendini kaybetti ve Seçil
ile Sakine halanın oturduğu evi yakıverdi..Böylelikle sezon finaline damga
vuran diğer karakterimiz de Hülya oldu elbette. Ve Hülya’nın gözündeki o
öfke..Her türlü korkudan arınmış, olabilecek her duruma razı bir cesaret.. Ahu
Sungur, Hülya’nın o zarafetine tam zıt bir hoyratlıkla evi yaktığı sahnede,
öylesine muhteşem oynamış ki, ben izlerken bile ürktüm o bakışlardan, o
öfkeden. Hülya, biraz kibrinin, bir parça da baskın karakterinin cezasını çekti
aslında..Asım’ı kaybetmesine sebep Seçil değil aslında, ta kendisi ama bunu
kabullenmek, ev yakmaktan daha zor olsa gerek..Asım’ı ikna etmeye gücü
yetmeyince, oda gücünün yettiğine yaptı yapacağını. Üstelik büyük bir cesaret ile
gündüz vakti, arkasında şahit bırakarak..Şahide gerek yok, Hülya zaten “ben
yaptım” diyecek kadar kaybetmiş bir kadın zaten..
Hülya kaybederken, Seçil kazandı.
Seçil’in öfkesi tüm konağı çınlatırken, Asım idi onu elinden tutup götüren,
sakinleştiren, kucak açıp şefkat veren. Seçil, babası yaşındaki Asım’ı birazda
sevdi bu yüzden. Asım’ın diğer konak halkına benzemeyen, kendine daha yakın,
daha mütevazı, daha yumuşak oluşundan belki..Yâda belki, Hülya’nın Asım’da
göremediği o yüreği gördü Seçil, gençti, saftı, o yüzden Asım’ın kalbinde yer
etmek kolaydı..Peki ya bundan sonrası..Onu da yeni sezon izleyip göreceğiz..
Gecenin diğer yükselen yıldızı
Sakine idi..Yüreğimize işleyen gözyaşları ve acısı, fazlasıyla gerçekçi ve
doğaldı. Birgül Ulusoy, oyunculuk gücünü konuşurken, ekran başında değil
Gelincik Yokuşundaki o evin önünde hissettim adeta kendimi, gerçekten yandı sanki o ev, gerçekten orada
bir Sakine kadın vardı, perişandı, yıkılmıştı. İşte canlarım, benim hep
söylediğim oyunculuk gücü böyle bir şey..Oyuncu kendisi karakteri yaşadığı
kadar, o karakterin duygularını içselleştirdiği kadar, izleyiciye de aynı hissi
vermeli. Yaşadığı semtin koşullarına ayak uydurmaya çalışan, kendi halindeki
Sakine kadın, kimseye bir zararı yokken gördüğü o çok büyük zararı atlamadı
elbette. Ağladı, çırpındı, yıkıldı, ama hayatla savaşan o kadınların ayrı bir
gücü de vardı. Kendine geldi, gelmeyi bırak, Nuran’ın oyununu da çözdü tek
başına karanlık bir gecede. Vallahi bu Sakine’den korkulur, bu kadın Yusuf
beyin namazsız duasız gömülmüş cesedini de bulur çıkarır, anlı şanlı bir cenaze
düzenlerse hiç şaşırmam..Sakine kadını kutluyor, Birgül Ulusoy’u o güzel
yüreğinden öpüyorum. Şahaneydi gerçekten..
Çok dolu dolu bir sezon finali
olunca insan ne yazacağını şaşırıyor. Ateş ile Bahar, nikâh tarihi aldılar, hem
de yıldırım nikâhı ama nikâhı Efsun bastı elbette..Yahu Allah aşkına gizli saklı
evleniyorsunuz madem, Süreyya ablanızın ağzı niye o kadar gevşek..Seçil’e nikâhtan
bahsedince, Seçil’de yemedi içmedi Efsun’a haber etti. Seçil de ayrı bir saf,
yahu Efsun’un anlattıklarına inanıp, Efsun’dan yana niye saf tutuyorsun. Ama Efsun
kızımıza da elbette bir haber gitmesi lazımdı..Efsun, nikâha koştu, Nuran onu
tuttu, Efsun yediği marifeti annesine itiraf etti, Nuran ile Efsun ilk kez
karşı karşıya geldi..Ama Efsun bu..Anasının kızı, anasını da alt etti sonunda..Efsun,
nikâhı basarken, bizim öldü diye bildiğimiz Hasret’te konağın kapısını çalmaz
mı…O hizmetçi kadın, fena şık ve havalı adımlarla konağa yaklaştı ama yüzünü
göremedik. İşte asıl bomba da buydu bence..Zira tüm dengeler alt üst olacak
yeni sezonda ve yeni bölümlerde..Dilerim konak halkının hiç birinin fark
etmediği, Bahar ile annesinin birbirine olana benzerliğini, Hasret fark etsin..
Ateş ile Bahar’ın kavuşması da
eminim hayallerimizde kalacak bir süre..
Yeni sezonda görüşmek üzere..Tüm
ekibine, yazanına, çizenine, ışıkçısına, kameramanına, mikrofon tutanına,
makyaj yapanından kuaförüne, yönetmenine ve tüm şahane oyuncularına yürekten
teşekkürler bu keyif için…Yeni sezonda da aynı başarıyı sürdürmeniz dileğiyle yazımıza
burada son verelim..
Siyah İnci’den sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42