4 Ekim 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi'ne tam not..

Ve nihayet geri döndüler..

Geçen yaz sezonunda, yaz dizisi olarak başlayan ama çok sevilen Kiraz Mevsimi dün akşamki bölümle yeni sezona merhaba dedi..

Beklediğimize değmiş doğrusu..Çok keyif alarak izledim ben dün akşamki bölümü ve sıcağı sıcağına da yazayım dedim..

Yeni sezonun en güzel sürprizi, Serkan Çayoğlu’nun kendi sesiyle karşımıza çıkması oldu..Oh be dedim, neydi geçen sezon öyle..Nihayet kendi sesiyle oynamış ve kendi ses tonu çok daha doğal, çok daha gerçekçi geldi bana. .Ayrıca hemen belirteyim, bu sezon oyunculuk anlamında geçen sezona göre çok daha iyiydi..Bana göre, yeni sezon ilk bölümün yıldızı oydu. Hem yakışıklı hem yetenekli listemize ekledik kendisini..

Dip Not : Yeni sezonda dizinin jenerik müziğini Demet Akalın sesinden dinlemek çok hoştu doğrusu..

Rüya aşkın hikâyesi, kaldığı yerden rüya gibi başladı. Öykü’nün bembeyaz elbiseler içinde peri kızı gibi İtalya’nın küçük kasabasında süzülüşüne bayıldım..Kasabanın büyüleyici manzarası da üzerine eklenince, çok keyifli bir sahne ile başladı sevgili dizimiz..Ama o da ne..Meğer Öykü o kasabaya kaçmış saklanmış..Sebep?

Sebep ne olacak..Öykü’nün her zamanki şımarıklığı..Biz evlendiler mi, evlenmediler mi derken, bunlar evlenmişler, evlendikleri gün de ayrılmışlar çoktan..Neymiş efendim, Ayaz balayına giderken arabada huysuzlanmış..Evet, Ayaz kardeşim az biraz klasik evli Türk erkeği hallerine girmiş ama karşımızdaki Ayaz yahu..Dilediği tribi yapsın diyeceğim ama Öykü kızımız dinler mi hiç..İlk benzin istasyonunda aldı bavulunu kaçtı..Yahu dur bir, adam düğün stresini atsın..Nedir yani, yok ilgilenmemişte, yok güzel laf etmemişte..Anacım Ayaz gibi adamla evlenmişsin daha ne istiyorsun..

Dip Not : Canlarım siz siz olun Öykü’yü sakın örnek almayın zira etrafta öyle Ayaz cinsinden erkek pek yok..

Asıl ayrılık sebebini sonradan anladık..Aşkımız bitecek diye korktum demez mi dertleşirken..Aşkımız bitmesin diye, sevdiğinden ayrılır mı insan. Bir yaşıma daha girdim. Anlaşılan bu sezon Öykü yine bizi sinir edecek bol bol.. Öykü nerede olduğunu sadece annesine söylemiş, Meral teyzem bu sezon fena halde yenilenmiş geldi bana..Evi kentsel dönüşüme uğrayınca, hayli değişmiş..Ve sanırım Bülent ile aralarında bir ilişki mevcut hale gelmiş iki ay içinde. Hepsine eyvallah, ama bizim gençlerin toplanıp evde Öykü’ye ait mektup arama sahnesi hayli komik geldi bana..Yahu bu devirde mektup mu kaldı..Mail atar , olmadı görüntülü konuşur insan…

Dip Not: Gençler Öykü’nün izini bulup Ayaz ile ikisini barıştırma planları yaparken, İlker ile Sibel’in ipe sapa gelmez bir sebepten boşanmaya kalkmaları da gereksiz bir gerilim olmuş..

Öykü, Monika’nın işlettiği kafe-pansiyonda çalışıp moda sektörüne elveda etmiş, bu arada Monika hangi ara pansiyonculuğa soyundu onu anlamadım ben. Bu kadın modacı değil miydi..Ne alaka şimdi kafe-pansiyon falan..Bir de Nazmi amcam çıktı ortaya. Bu adam ne iş diye düşündüm epey, sonra anlaşıldı tabi işin rengi.

İtalya’ya gelen Ayaz ile Öykü’nün karşılaşma sahnesine kocaman bir alkış istiyorum canlarım. Müziğinden, oyuncuların bakışlarına kadar çok tatlı bir karşılaşma sahnesiydi. Heyecanla izledim ben kendi adıma..Ama sonrası tüm hayallerimiz alt üst tabiî ki de..Niyeyse Ayaz kardeşime kaba saba bir tavır gelmiş. O kibar adam gitmiş, yerine kırıp döken bir adam gelmiş. E tabi onun da sabrı bir yere kadar. Yine de Öykü’nün o sevgi dolu gözlerindeki yaşlara kıyamadım ben..Başladılar yine kavgaya, tartışmaya, her zamanki Öykü ile Ayaz dedim kendi kendime..Ama üstüne bir tren sahnesi izledik, öyle böyle değil yemin olsun..Özellikle Ayaz’ın bakışları, hali tavrı, trendeki Öykü’nün peşinden hem koşup hem kavga edişi..Olmadı hop trene atlayıp Öykü’yü öpmesi..Ve ardından gelen barışma.. Yeni sezon ilk bölüm aşka doyurdu hepimizi..Çok güzel ve sevgi dolu sahneler vardı Öykü ve Ayaz ikilisinin..

Dip Not : Öykü’nün yeni imajına da bayıldım..Kahkül çok güzel olmuş..

Bizimkiler aşk yaşayadursun, İstanbul’da Önem ablama bir haller oldu. Kadına bir hırs gelmiş niyeyse..Modacılıktan sonra işletmecilik yapıp mağazalar zinciri falan kuracak sanırım..Ve fakat Neslihan Yeldan bu sezon bir başka güzel..Işıl ışıl parlıyordu ekranda..Bu sezon büyük ihtimal ile Önem ile Öykü arasındaki savaş çok daha şiddetli olacak.

Önem, Atlantis firmasını alma hesapları yaparken, bizim âşıklar İstanbul’a döndüler..Hemencecikte saray yavrusu evlerine koştular. Neymiş efendim, kocaman havuzlu villadan Mete ile Ayaz birer tane alıvermişler, bakkaldan domates alıyorsun sanki mübarek..O kadar büyük evde iki kişi ne yapacaklar acaba bende bunu anlamıyorum, bizim dizilerde illaki de gösterişli evler olmak zorunda sanki..Oturun kardeşim 3 oda 1 salon bir apartman dairesine, neyinize yetmiyor yani..Az gerçekçi olun..

Dip Not : Aşıklar barışsın kimin umurunda, Önem eli maşalı kaynana..

İlk bölüm genellikle Öykü ve Ayaz üzerine kurulmuş, diğer karakterler çok geri planda kalmış ve herhangi bir gelişme yoktu onlar ile ilgili..Ama Öykü ile Ayaz dolu dizgin bir aşk izlettiler, bu anlamda çok dolu dolu geçen bir bölüm olmuş..

Kiraz Mevsimi diyince, az biraz saçmalık izlemek ve bu saçmalıkları sevmek kaçınılmaz son..Son sahnede, hani kim bu adam dediğimiz Nazmi amcam, moda devi Atlantis firmasının sahibi çıkmasın mı..Üstüne aniden ölüvermesin mi..Ölmesini de geçtim, koca şirketi Öykü’ye bırakmasın mı..Şaka gibi değil mi..Gerçekte asla olmayacak her durum, bizim dizide mevcut..Tam Türk filmi kıvamında olaylar zinciri, beklentimizin tam karşılığı..Ama olsun, Kiraz Mevsimi böyle güzel, böyle tatlı..

Dip Not : Atlantis şirketinin başına Öykü’nün geçmesine, Nazmi amcamın kendi kızı ne diyecek acaba..

Yani ne oldu canlarım..Hoppppp..Önem’in istemediği gelini Öykü, istediği şirketin başına oturuverdi..Bu ne demek..

Savaş yeni başlıyor demek..

Haydi hep birlikte izleyip görelim..Yeni sezon bol reytingli ve eğlenceli olsun..

Siyah İnci’den sevgiyle…

Twitter : @_BlackPearI_



3 Ekim 2015 Cumartesi

Yeni Sezona giriş..Güneşin Kızları ve saplantılı aşkları..



Yaz döneminin bana göre en başarılı dizilerinden..Ekip zaten çok iyi, hikâye desen içim rahat izlediğim en iyi senaryolardan birisi..Bakalım son üç haftanın benim gözüme takılıp kalemimin ucuna düşenlerine..

Melisa’nın dönmesi malum gündemimiz. Kızın kaçıp gitmesinde meğersem Haluk kişisinin parmağı varmış. Onu anlamıştık da, nasıl bir parmak onu anlayamamıştık. Neyse ki, fazla beklemedik. Haluk amcam, kızı yaşındaki Melisa’ya kafayı takmış geçmişte. Bu takıntının sebebi de bence Melisa’nın, Haluk kişisinin annesinin gençliğine tıpatıp benzemesi.  İyi de annesine benzeyen bir kıza niye kafayı takar insan diyecek oldum ki adam nasıl takıntılı bir adamsa artık, her gördüğüne kafayı takıyor..Malum, Güneş’e de bir takıntı söz konusu. Hatta ve hatta Sevilay içinde bir takıntı var diyebilirim..Sahi ilk bölümdeki şu gizli odaya ne oldu yahu..Hani her yer Güneş’in resimleriyle dolu bir oda vardı, ses yok o odadan..Neyse konuya dönelim, Melisa kızımız Haluk’tan kaçmış gitmiş, iyi hoş, ama şimdi dönüpte kaldığın yerden nasıl başlayacaksın be kızım. Hoppp gittim, hooppp geldim..Haydi Savaş beni kaldığın yerden sev..Böyle mi oluyor bu işler..

Melisa ilk başlarda, bana fazlasıyla hoş ve karizmatik geldi. Ve fakat döndükten sonra sinir oldum ne yalan söyleyeyim. Nazlı’nın masum ve tertemiz ilk aşkının üzerine gölge gibi düşmesinin bunda büyük etkisi oldu..Nazlı da çok saf bir âşık arkadaş..Fazlasıyla çocuksu hareketleri var..Hele karşısındaki Savaş kişisi, fazlasıyla donuk olunca, bu daha bir göze batıyor. Hazır Savaş demişken, oyunculuk performansı çok daha iyi olabilir. Nazlı karakterini oynayan Burcu Özberk gerçekten çok sağlam bir oyunculuk sunuyor. Özellikle son bölümde babasıyla çay bahçesinde otururken gösterdiği performans kusursuzdu …Burcu Özberk bu kadar iyi oynayınca, Savaş’ı oynayan Berk Atan karşısında biraz zayıf kalıyor ve bana bir kez daha yakışıklı olmak iyidir, ama yetmez dedirtiyor ne yalan söyleyeyim..

Melisa döndü ve hemen sıradan oyunlarına başladı. Yok intihar etmeler, sana ihtiyacım var demeler, arkadaşımsın ama dur sana bir sarılayım pozları..Savaş bunları yemedi ama Nazlı ile arası da açıldı elbette. Bana sorarsanız Nazlı mı Melisa mı diye, ben Nazlı derim. Çünkü Savaş zaten yeterince melankolik, Nazlı eğlenceli ve sevimli..Tamam Nazlı biraz çocuksu, Melisa çok hoş ve karizmatik bir havaya sahip ve fakat malum erkeğin karizmatik olanı makbuldür, kadının değil..Dolayısıyla ben Nazlı ile Savaş diyorum her daim..

Dip Not : Nazlı’nın bulduğu her yeri boyamasına bayılıyorum, ama o boyaları sallarken çıkan tıkırtı fena itici..Ayrıca son bölümde trene çizdiği resim için Nazlı’nın boyunun 2 metre falan olması lazım..Azıcık dikkat..

Gelelim Ali ile Selin’e..

Selin bir kere kabul et yavru kuş, bal gibi de Ali’ye âşıksın işte..Ne inadınız varmış, ne gururunuz varmış arkadaş. İkisi de inatlarından açılmıyor birbirlerine. Neyine uğraşıyorsunuz, itiraf edin gitsin..Arada olan Emre’ye oldu zaten. Anacım Emre’de ne arabesk çıktı yahu..Selin ile ayrıldıktan sonra Ali ile meyhaneye gittikleri sahne neydi öyle..Tolga Sarıtaş her bölüm daha fazla büyülüyor insanı..Meyhanede, Selin ile Emre’nin ayrılık haberini aldığı andaki yüz şekline dikkat ettiniz mi..Mutluluktan uçan ama bunu belli etmeyen yüz şekli, gözleri, bakışları, dudağının kenarında beliren hafiften gülümseme..Ve o an içinden mutluluk çığlıkları atarken bunu belli etmemesi..Emre’yi daha bir zavallı yaptı karşısında..Ali’nin o kontrollü hali, Emre’nin aşk acısı çeken perişan hali karşısında fazlasıyla çekiciydi gerçekten..

Selin ile Ali arasındaki ilişki, Savaş ile Nazlı gibi değil. Selin ile Ali birbirlerine söylemiyorlar belki ama aşkları çok derin.  Öyle basit bir aşk değil. Çünkü onlar önce birbirlerinin yaralarını gördüler, ne kadar yaralı olduklarını anladılar, önce oradan başladılar sevmeye. Ama bir o kadar da zor bir aşk onlarınki, tek engelleri kendileri..Ve tabii ki Ali’nin Emre ile olan dostluğuna gölge düşürmek istememesi. Ali nereye kadar dayanacak bilmiyoruz bu duruma ama ben eninde sonunda aşka yenik düşeceğini düşünüyorum.  Bu arada Selin’in o cıvıl cıvıl neşeli haline ne oldu anlamadım. Kız giderek daha içine kapandı, o eğlenceli hali kalmadı sanki..Ali ile cesaret oyunu oynarlarken bir ara eski haline dönse de, o oyunun bedelini ağır ödedi gerçekten. Oyun oynayacam derken, babası hakkında çok çirkin bir gerçeği öğreniverdi bizim Selincik..Ondan sonrası kopuş..Babasının peşine düşüp adamı öldürmeye kalktı..Hiç yakışmadı Selin’e..Allah’tan Ali peşinden gitti de engelledi. Bu arada Selin arabayı babasının üstüne sürerken, arkadan koşan Ali kardeşimi dikiz aynasından niye görmedi bunu da düşünmek lazım..Sonrasında gelen itiraf sahnesi cidden Ali ve Selin açısından atılan çok büyük bir adımdı..Bazen aşk sözcüklere ihtiyaç duymaz, bir bakış, bir itiraf, bir yüzleşme..Açıkçası ben Ali ile Selin aşkını çok daha severek izliyorum..Gelişmeleri de merakla bekliyorum..

Dip Not : Zafer karakteri fazlasıyla genç değil mi bu kızların babası olmak için..Yoksa işin içinde başka işler mi dönüyor..Gerçekten babaları mı acaba?

Sıra geldi Ali ile Haluk arasındaki müthiş yüzleşmeye..

Baştan söyleyeyim o boks sahnesi son zamanlarda izlediğim en iyi sahneydi..Emre Kınay gibi bir oyuncu karşısında Tolga Sarıtaş’ın gösterdiği başarı alkışlanmalı ancak..Baba oğul olarak cidden mükemmel bir ikili oldular..Aralarındaki gerilim dehşet..Haluk abimin konuşma şekli bile boks zaten. Ali’nin babasının teklifine verdiği “şiddet üzerinden bir iletişim kurmak istemiyorum” cümlesi de, günümüz toplumuna ve insanların şiddet merakına yapılmış muazzam bir göndermeydi..Bu cümleden sonra Ali kardeşimden kavga beklemiyorduk ama o fikrini değiştirip babasıyla ringlere koştu..İyi ki de koştu..O boks sahnesi on numara beş yıldız bir sahne olmuş gerçekten..İçinde şiddetten çok yüzleşme vardı zira baba ile oğul böyle anlaşıyorlar ne yapalım..

Dip Not : Dizide bir Haluk Mertoğlu şıklığı aldı başını gidiyor..

Güneş’in yaptığı büyük itiraf ve Haluk abimin verdiği tepki elbette ki görmeye değerdi. Meğersem Güneş, önce tecavüze uğramış sonra Zafer ile evlenmek zorunda kalmış. Be kadın, bu Haluk abime söylenecek laf mı..Haluk Zafer’i çarmıha gerse yeridir şimdi. Adam zaten hastalıklı bir ruh haline sahip, bir de üstüne tüm bunları duyunca nasıl iyileşecek bu adam. Ama benim anlamadığım, Haluk çok uzun yıllardır Güneş’i takip etmiyor mu, e maşallah eli kolu da pek uzun, tüm bu bilgileri öğrenmesi çok kolay değil miydi..Yâda yoksa biliyor muydu..Adam çok iyi bir yalancı netice itibariyle..Haluk ile Zafer arasındaki ilişkiyi tam çözemedik malum..Zafer’in Haluk ne derse yaptığını biliyoruz sadece..Bu aralarında gizli bir antlaşma mı, Haluk korkusu mu onu henüz anlayamadık..

Güneş’in bu itirafı aslında Haluk ile onu biraz daha yaklaştırdı. Onların aşkı da hastalıklı bir tutku aslında. Son bölümde Güneş’in yaptıklarını görünce, hah tamam dedim tam Haluk kişisine layık bir kadın bu..Ne atarlı çıktı yahu bizim hanımefendi Güneş. Gitti Sevilay’ın işyerini bastı, eline kaptı makası, ne bulduysa devirdi döktü. Oh eline sağlık çok ta iyi yaptı bence..Yani Sevilay çoktan hak etti bunu. Çok arsız bir kadın cidden. Güneş’in yerinde kim olsa aynını yapardı, üstelik cahil cesareti mi desem ne desem bilemedim. Kadın hem Haluk’tan fena halde korkuyor, hem de ayarsız. Ama Güneş ne yaptı..Ona yerini ve haddini güzelce bildirdi, olmadı kocasına olan aşkını Sevilay’ın gözü önünde itiraf edip, öpüverdi Haluk abimi..Eh bir parça gösteri kokusu olsa da Haluk sevincinden bunun farkına varmadı sanırım..Güneş’in itirafıyla içi ısınan Haluk abim Sevilay için neler hazırladı merak ediyorum doğrusu..

Olan İnci’ye oldu arada..Zaten bu İnci ile Ahmet ne ara evlendiniz, nasıl oldu da evlendiniz akıl ermez..Hiç alakaları bile yok zira birbirleriyle.. Ahmet’in tarzı bir kadın değil İnci..Bir kere çok yarım akıllı ve güçsüz..Kıskanç,hırslı ve kötü üstelik..Ahmet’in sakin yapısı, iyi kalbi ile çok alakasızlar..Sevilay onun bu özelliğini bildiğinden sonuna kadar kullandı ama İnci kendi sonunu hazırladı..Hayır, Haluk’tan ödün patlıyor madem, ne diye Sevilay’a uyuyorsun.  Zaten evliliğin sallantıda, o evde eğreti gelin gibi oturuyorsun, kalkmış bir de Güneş’i yerinden etmeye çalışıyorsun..Açıkçası Sevilay ve İnci ikilisine fazlasıyla sinir olduğumdan, İnci’ye hiç acımadım doğrusu..

Ahmet ile Haluk yüzleşmesi de son sahneye damga vurdu. Güneş’in her iki kardeşte de bıraktığı derin bir iz olduğu belli. Ahmet Güneş’e âşık bundan eminim, ama Haluk gibi takıntı yapmamış Güneş’i. Daha temiz sevmiş bence. Haluk ise niye nasıl bu kadar takıntı etti onu henüz anlamasakta, o resmin iki kardeş üzerinde etkisi olduğu kesin. Bu hafta Ahmet ile Haluk arasındaki sırlar ortaya çıkacak mı bilinmez ama Güneşin kızları her bölüm heyecanı ve merakımızı artırmaya devam ediyor..İzleyelim görelim diyerek yazımıza bir son verelim..


Siyah İnci’den sevgiyle..

Twitter  @_BlackPearI_