Yaz aylarının gelmesi herkes gibi bende de bir miktar
dinlenme ihtiyacı duyurdu canlarım. Birde sezonun sona ermesi, bazı
dizilerimizin sezon finali yapması, bazılarının final yapması ile tam tatil
zamanı geldi diyordum ki…O da ne…Ekran yaz dizileri ile dolmuş kalmış
bile…Bendeniz ha seyrettim, ha yazdım diyene kadar işte bugüne geldik bile..İlk
bölümlerini seyredip yazayım, yorumlarımı yapayım diye düşündüğüm diziler,
üçüncü bölümlerini devirdiler çoktan…Kısacası biraz geçte olsa, yaz
dizilerimize şöyle bir göz atalım hep beraber..
Doksanlar…
Bana sorarsanız, bu yaz döneminin en başarılı işidir..Seksenler
dizisinin haklı başarısından sonra gelen ısrarlara dayanamayarak yapılan
Doksanlar, gerek hikâyesi, gerek dekoru, gerek oyuncuları ile göz dolduruyor
gerçekten. Çok keyif alarak izliyorum…Favori karakterim ise eminim pek
çoğunuzun şimdiden ağzına dolanan “İşin sonuna bak sen” diyen bakkalı ve Emin
kardeşim..Gerçekten Emin’in performansına bayılıyorum. Kötü yengemiz Mukaddes’in
bu defa süslü püslü frapan bir zengin ama görgüsüz hanım olarak çıktı
karşımıza. Pek te iyi oldu. Onun saçından makyajına, yelpazesinden konuşmasına
kadar ağzım açık izliyorum Peki ya Öyle Bir Geçer Zamanki’nin “Her eve lazım”
Süleyman’ı..Sen gel burada çok alakasız bir rolde karşımıza çık. Çıktığı gibi o
rolün hakkını da verdi, Süleyman karakterini kafamızdan silip atıverdi bir
çırpıda yeteneği ile... Gençlerin her bir ayrı ayrı harika..Hikâye gerçekten
çok güzel başladı umarım bu güzellikte devam eder. Doksanlar, bize
geçmişimizden, çocukluğumuzdan, gençliğimizden unutulmaya yüz tutmuş birçok
ayrıntıyı sunarken, kâh güldürüyor, kâh hüzünlendiriyor...Hepsinin yüreğinden
öperek kutluyorum. Henüz izlemediyseniz mutlaka izlemenizi de tavsiye ediyorum…
Güneşi Beklerken…
İsmi çok arabesk olsa da, aslında bir gençlik dizisi ve ben,bir
gençlik dizisinden beklenmeyecek kadar güzel buldum Genellikle boş vakitlerde
seyredilecek lise öğrenci çekişmelerinden çok çok uzak…Fragmanlarını izlerken,
sıradan bir başarı hikâyesi diye düşünmüştüm. Hani hırslı bir sporcu vardır,
bir de emekliye ayrılmış başarılı bir sporcu. Bu adam kendi yaşayamadığı her
başarıyı, bu hırslı gence yaşatmak için onunla beraber çalışır, çalıştırır…Bendeki
ilk izlenimi buydu dizinin..Ama izledikten sonra hikâyenin bu kadarla
kalmayacağını anladım. Aslına bakarsanız, bu liseli dizilerinden çok haz etmem.
Zengin ve şımarık çocuklar ile fakirler arasındaki mücadele, hep aynıdır
çünkü..ama bu defa biraz daha farklı bir hikâye var. İçinde yine zengin-fakir
ayrımı olsa da, konuyu işleme biçimleri benim hoşuma gitti doğrusu..Emre Kınay’ın
üstün performansı da üstüne bal baklava elbette. Dolayısıyla bu yaz sezonunun
iyi işlerinden biri olarak listeme ikinci sıradan girdi..
Güzel Çirkin...
Çok ama çok vasat ne yazık ki. Ülkemizde Behzat Ç gibi bir
polisiye dizi çekildikten sonra üstüne ne yapılsa olmayacaktı zaten. Şimdi ne
alaka Behzat Ç ile diyebilirsiniz. Fazlasıyla Behzat Ç. Yi anımsatıyor. Ve
fakat bu anımsatma, ne yazık ki, gerek senaryo ve gerek oyuncular açısından tam
bir fiyasko benim gözümde..Nazlı Komiser’i Naz Elmas oynuyor..Naz Elmas Hep
aynı, yine aynı…Bir kez farklı bir karakterde görmedim ben onu..Tarzı hep aynı,
makyajından saçının rengine kadar..Yıllardır onu aynı tarz izlemenin bende
yarattığı sıkıntılar Komiser Murat’ı görünce iki katına çıkıyor..Komiser Murat
karakterinde Ali Sunal’ı görüyoruz..Ali Sunal da hep aynı..Hani bazı adamlar
gerçekten komiktir. Yüzüne bakınca bile gülmek gelir içinizden (Örn: Kemal
Sunal, Şener Şen, Tolga Çevik) Ama bazıları uğraşsa da sizi güldüremez..Ali
Sunal bu ikinci gruba giriyor benim gözümde…Tamam sempatik bir oyuncu, Güzel
Çirkin’deki rolü de bu sempatisini ön plana çıkarmaya müsait. Ve fakat nedense
ben bir türlü gülemiyorum bu adama…Hele Şenol..Murat’ın yardımcısı Şenol. Ben
zaten ilk gördüm, Behzat Ç’den hayalet fırlamış gelmiş buraya oturmuş
sandım..Tipinden mimiklerine kadar aynı, aynı ama itici.. Murat Komiser’in de
Harun’u anımsatan esprileri var ama bu da ne yazık ki çok sevimli
olmuyor..Senaryoda aman aman bir senaryo değil ne yazık ki. Sıradan
cinayetlerin yanı sıra muhtemelen iki rakip olarak işe girişen polislerimizin,
birbirlerine âşık olup gizli gizli bunu yaşamaları ama zaman zaman belli
etmeleri dışında, çok kayda değer bir olay örgüsü olmayacağı kesin..Sonuç
olarak, Güzel ve Çirkin, listemde üstü çizilen dizilerden biri oldu..
Benim hala umudum var...
Daha fragmanları dönerken şöyle demiştim. Çakma bir Hazal
Kaya ile Çakma bir Engin Akyürek dizi çekmiş ama olmamış demiştim. Seyrettim,
hatta dikkatle izledim ama yok..Olmamış gerçekten. Kısaca Sıradan bir Külkedisi
masalı diyebiliriz, ya da daha tanıdık gelecekse eğer bir Adını Feriha Koydum hikâyesi
daha…Hoş bu milletin bir Feriha hikâyesi daha kaldırmaya gücü var mı bilmem..
Senaryodaki saçmalıkların yanı sıra, artık o kadar sıradanlaştı ki bu zengin
oğlan- fakir kız aşkları, ne yalan söyleyeyim ben çok sıkıldım…Umut rolünde
Gizem Karaca’yı görüyoruz..Gizem Karaca’yı en son Adını Feriha Koydum-Emir’in
Yolunda izlemiştik. O diziden bu diziye epey yol almış doğrusu oyunculuk adına.
Ama yine de Hazal Kaya’ya olan benzerliğinin farkında sanırım, zira pek çok
hareketi bakışı onu andırıyor. Karşısında esas oğlan rolünde ise Şükrü Özyıldız’ı
görüyoruz. Ben daha önce görmedim ilk seyrediyorum. Oda nedense Engin Akyürek’i
anımsattı bana başından beri..Gizem Karaca’ya göre çok daha doğal bir
oyunculuğu var. Bunun yanı sıra dizide Ali Erkazan, Levent Özdilek, Şermin
Hürmeriç gibi ustalar da yer alıyor. İlerleyen bölümlerde konu değişir mi
bilmiyorum ama şimdilik sıradan bir hikâyeden fazlası değil..
Şimdilik bu kadar canlarım. Geriye kalan birkaç dizi daha
var, onları da bir iki gün içerisinde yazarım diyerek hepinize güzel ve keyifli
bir yaz sezonu dilerim..
Siyah İnci’den sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder