29 Nisan 2012 Pazar

Adını Feriha Koydum 58.bölüm yorumları



         Adını Feriha Koydum, finale yavaş yavaş yaklaşırken, olayların temposu da hızlanmaya başladı. Bakalım bu hafta AFK’da neler olmuş neler…

         Öncelikle bu Levent-Bülent kardeşlerin sorunlarından çok bunaldığımı söylemekle başlayayım. Haftalardır kozlarını paylaşamadılar, dertleri ne hala anlamadım. İki kardeşi bu derece birbirine düşman edecek ne yaşadılar çözemedik gitti. Sanki annelerine çok bağlıymışlar gibi, kadın öldükten sonra pek kıymetlendi. Birbirlerine de düşmanlıkları iyice arttı..İkide bir kibar kibar atışmalarından bana fenalık geldi. Gerçi bu bölüm işi biraz yumruk kavgasına döktüler ama hiç yakıştıramadım bu iki yüksek sosyete gencine sokak kavgasını ben. Sahi yüksek sosyetenin demek ki sorunları da çok büyük oluyor..Yani ya bu mevzuu bir an önce açıklığa kavuştursunlar, ya da Allah aşkına Bülent’i babasının yanına mı gönderecekler, yurt dışına mı uçuracaklar, gözümüzün önünden bir yok olsun gitsin diyorum ben..

         Cansu az kaldı ölüyordu biliyorsunuz. Hani geçen hafta merdivenin başında Halil kardeşim boğazına sarılmıştı. Anlamadığım ne biliyor musunuz? Koskoca hastanede, o kadar doktor,hemşire, hastabakıcı varken, nasıl oldu da Halil Cansu’yu tenhada kıstırdı. Oh ne ala memleket. Bir Allahın kulu yok. Cansu kendi kendine koridorlarda gezinir, Aa ne tesadüf o sırada Sanem hanım’da koridordan geçer, ikisi baş başa yine her zamanki gibi hesaplaşırlar. Ama bir kişi de tesadüfen bile olsa konuşulanları duymaz ve her şey yine Sanem hanımın lehinde gelişecek şekilde ikisinin arasında kalır gider..Seyirciler de bir kez daha sinir olurlar..

         Sanem gelelim, bu kadın daha ne kadar düşecek merak ediyorum. En son Ünal Beyle beraberdi hatun. Ama bir baktık Levent’in kollarına atlamaya hazırmış meğersem. Levent’te çok karakterli adammış. Bir bıraktı, bir daha da dönüp arkasına bile bakmadı. Levent bile anlamışken Sanem hanımın seviyesini, Sanem hanımın kendisini hala tanıyamaması ne kadar güzel değil mi..

         Gelelim şu Veysel sahtekârına. Mehmet kardeşim, bu Veysel sizi bu kadar dolandırırken, ona buna borçlanırken, mafyayı peşine takarken sen ve senin o güzel aklın neredeydiniz? Şimdi mi aklınız başınıza geldi. Sen işle güçle ilgilenme, sonra da ah vah et. Veysel’in suratına bakan kim olsa anlar beş para etmez bir sahtekâr olduğunu, adamın konuşmasından tavrından bile belli. Sen o sıralarda yok Feriha’nın namusu, yok Gülsüm’ün namusu diye aslan kesilirken iyiydi, işleri güçleri işte böyle bırakırsan, şimdi mafyanın karşısında süt dökmüş kediye döner, bir de üstüne sevgili Seher’in paracıklarını çalar, babandan da tokadı yersin.

         Seher iki haftadır yine tam kıvamında. Bayılıyorum şu Sehere. Nasıl da kıvırdı yalanı Mehmet paraları bulunca. Halası para yollamışta, geri halasına verecekmiş te. E kardeşim madem parayı niye çektin bankadan demez mi insan. Mehmet ise demez tabi..Saf saf inanır, bizi de kendine bol bol güldürür..Eee Seher, haydan gelen huya gider be güzelim. Sen sanki o paraları nasıl kazandın Allah aşkına? Emir’e laf taşıyarak, Aysun hanım’a tehditler savurarak kazanılan para işte bir gün mafyanın avuçlarına gidiverir..

         Emir kardeşim de, Mehmet’e iş teklif ederek, şahane bir adamlık dersi verdi bu hafta. Onu da küçük bir not olarak eklemek gerekir..

         Ayrıca bu hafta eminim hepinizin dikkatini çekmiştir. Rüya kızımızın kafasına bir şey düşmüş sanırım. O saf, beceriksiz, iki lafı bir araya getirmek için annesi tarafından defalarca ezber yaptırılan, annesi olmadan her şeyi eline yüzüne bulaştıran Rüya gitmiş, akıllı,cin gibi, düşünebilen, konuşabilen ve hatta zeytinyağı gibi üste çıkabilen, çatır çatır kavga eden bir Rüya gelmiş. Ne oldu anlamadım ama bu akıllı hallerini ben hiç beğenmedim..Salak geldi, öylece de çıksın gitsin. Zira bu hafta bebek dünyaya geldi. Şimdi DNA testi yapılacak. Hoş yanlış bilmiyorsam bebek doğmadan da, hamileliğin herhangi bir döneminde yapılabiliyordu bu test. Gel gör ki, amaç bizi stres etmek olunca doğumu bekledik dört gözle. Şimdi ben asıl şu DNA testi sonuçları çıkınca, bütün Feriha düşmanlarının suratlarını görmek için sabırsızlanıyorum.    

         Koray ile Hande’nin sürünen aşkından da bana fenalık geldi. Ama Allah için Hande bu hafta ekrandan hepimize çok güzel bir ders verdi. Sadece kâğıt üzerinde bile olsa, evli bir adamla beraber olmayı kendine yakıştırmadığını söyledi. Ben Hande’den yana değilim. Koray ile Gülsüm’ün sade, doğal bir aşk yaşamasından yanayım ama sanırım bu mümkün olmayacak. Koray ve Hande böyle her gün karşılaşıp kovalamaca oynamaya devam edecekler. Çok fazla uzayan ve sıkıcı olan bu konu ile artık ilgilenmiyorum, zira heyecanını kaybetti ve kısır bir döngüye girdi.

         Bu haftanın en şeker ve keyifli sahnesi Gülfidan’ın Feriha’ya temizliğe geldiği sahneydi. Nasıl tatlı bir kadın şu Gülfidan. Nasıl doğal, nasıl şeker. Büyük keyifle izlediklerimden bir tanesi. Ama Gülfidan bile Feriha’nın suratını güldürmeyi başaramadı ya, Artık ben bu Feriha’dan umudu kestim ne diyeyim.
        
         Ve sona yaklaşırken elbette AFK şarkısı için bir şey söylemem gerekir diye düşünüyorum. Ben çok ama çok beğendim o güzel melodiye yazılan sözleri..Nasıl içten ve yüreğe dokunan bir şarkı olmuş. Sanırım son zamanlarda ekranda dinlediğimiz en güzel aşk şarkılarından biri ..Şarkıyı yazanın, söyleyenin, dinleyenlerin ve beğenenlerin yüreklerine sağlık diyelim ve bu haftalık AFK için sözlerimizi bitirelim.. 


         Siyah İnci’den sevgiyle..

         www.twitter.com/blackpearl42



Fatmagül'de aşk rüzgarı..

 

Oh beee dünya varmış..Neydi o iki senedir bunalım bunalım, tartışma, şiddet, güvensizlik, suratsızlık, yok küstü, barıştı, içine kapandı, aman psikologa koşalım, konuşalım, iyileşelim muhabbeti.. En nihayetinde son iki haftadır FSN’de şöyle gözümüz gönlümüz açıldı..Güzellikler, aşklar hanemizi doldurdu, kalplerimiz şöyle genişledi, uykularımız düzene girdi çok şükür.

Son iki haftadır FSN’de çok güzel gelişmeler seyrettik. Öncelikle Fatmagül’ün botlarından kurtulduk. Saçlarındaki beyazları ne çok kimse merak etmişti. Ve en sonunda senaristler dizinin bir bölümünde o konuya açıklık getirmişlerdi. Sıra gelmişti Fatmagül’ün botlarına ve elbiselerine. Şimdilik botlardan da kurtulduk. Meğer neymiş, o botlar Kerim’in ilk hediyesiymişte ondan çıkaramamış ayağından. Fatmagül kardeşim, sen ufacık bir ima etsen Kerim sana koşa koşa gider iki üç ayakkabı alır gelirdi. Hepimizi bunaltmaya ne gerek vardı be kızım. Hayır ona bakacak olursan, bordo kabanı da Kerim almıştı. Kabanı hemen attın ama botlar, hepimizin ayağını pişirecek kadar durdu ayağında. Neyse en azından bu sezon dizi bitecek, zira  kışa tekrar aynı botları seyredecek halimiz kalmamıştı. Hele şu desenli çiçekli böcekli eteklere ne demeli. Hadi gözümüz elbiseye alıştı da, o çiçekli dar etekler yokmu beni öldürüyor. Şöyle hafif kloş olsa neyse diyeceğim. Hayatımda görmedim öyle dar çiçek desenli etek. Artık düğünden sonra inşallah Fatmagül kızımızın tarzı da şöyle biraz değişir diye umuyoruz.

Düğün demişken, nasıl güzel hazırlıklar var değil mi..Evli bekar hepimizin hem gözleri dolarak, hem neşelenerek seyrediyoruz. Aman Fatmagül ile Kerim birbirine yaklaşsın, aşık olsunlar, sevsinler, mutlu olsunlar, hayda noldu kavga çıktı, Mukaddes araya girdi, şöyle böyle derken Senaristler iki senedir bizi inim inim inletmişlerdi doğrusu. Ama seyredenlerin yüzünü güldürmeyi başardılar. Hemde aynen Fatmagül Kerim aşkını ince ince işledikleri gibi, düğün hazırlıklarıda güzel bir heyecanla sürüp gidiyor. Ben açıkçası Fatmagül ile Kerim’in evlerine bayıldım. Nasıl güzel sevimli çıtı pıtı bir ev oldu öyle. Verandasından,çiçeklerinden, bahçesindeki beyaz masa sandalyeleriden, eşyalarından köpek kulubesine kadar, hepsi çok güzel ve daha şimdiden içinden mutluluk taşıyor. 

Ev demişken, Fahrettin Baba’nın hakkını da yemeyelim. Oh ne ala memleket. Adam evi aldı, dükkanı da aldı. Vallahi böyle baba dostlar başına canlarım. Adam demek ki zamanında çekip gitmemeymiş, Kerim şimdiye trilyoner falan olacakmış. Gül Mutfağında da işler tıkırında. Öyle ki yakında Yaşaranların Holdingi satın alırlarsa saşmayın. Yani bizimkilerin hayatı giderek güzele doğru gidiyor.

Ve aşk elbette ! Konuşmadan olmaz. Fatmagül ile Kerim aşkını çok bekledi izleyenler. En az Kerim kadar beklediler. Kerim sonunda hayallerine kavuştu. Fatmagül artık korkak değil ona karşı, sevgi dolu, aşk dolu. Güzel yakınlaşmalar, dokunmalar, aşkın en saf ve güzel hali şu an onların ki.. Geçen bölümde Fatmagül’ün aile albümü beni çok duygulandırdı. O nasıl güzel bir hediyeydi öyle. Nasıl güzel bir anlatımdı aşklarını ve birlikte olma isteklerini.  Aferim Fatmagül dedim kendi kendime. Adamı iki yıl inlettin ama sonunda aklını başına aldın, dogru yolu buldun. Bir anda atağa geçtin, iki yıldır içinde biriken o aşk taştı kalbinden bizim ekranlarımıza, evlerimize ve gönüllerimize..

Ama ah Mustafa ah ! Başını istediğin kadar duvarlara, taşlara vur artık. Nafile. Bu nasıl bir alçaklıktır seninkisi be Mustafa. Öyle sinirleniyorum ki..Kızı zamanında bırak git, sonra Hacer ile evlen, kız doğurdu doğuracak, Fatmagül desen çoktan farklı denizlere yol almaya başlamış, sen hala utanmadan yüzsüzce Fatmagül de Fatmagül.  Artık layığını da buldun, kır dizini, kes sesini otur artık oturduğun yerde. Cidden şaka bir yana ama Bu Mustafa konusu çok fazla uzamadı mı. Ben çok sıkıldım artık Mustafa’nın ikide bir Fatmagül ile Kerim’in hayatına girmesinden, Kerim’in bunu duyup bunalıma girmesinden, Fatmagül’ün Kerim’e açıklama yapmasından. Olaylar sonuna yaklaşıyor zaten, ölsün gitsin Mustafa lafı da bitsin böylelikle.

Mukaddesi konuşmadan olur mu ? Olmaz elbette. Mukaddes geçen bölümlerde hepimizi sinirden deliye çevirdi. O nasıl bir kötü yürek, nasıl bir hırs, kıskançlık anlamadım. Yaptığı öylesine çirkindi, öylesine kötüydü ki. Bu mesele mutlaka duyulmalı diye düşünüp sinirden tırnaklarımızı falan yedik. Ama duyulmadı. Gerçi bu hafta bir parça da olsa foyası meydana çıktı ama Mukaddes ne yaptı etti işin içinden yine sıyrılmayı başardı. 

Bu arada hayırlı olsun, Fatmagül bir makas darbesi attığı gelinliği hangi ara bitirdi anlamadık ama, dolaba asmış bile. Üstelik anladığım kadarıyla düğüne kadar gelinliği sadece Kerim değil, bizde göremeyeceğiz sanırım. Tek dileğim Fatmagül’e düğünde bari şöyle güzel bir saç, makyaj yapın, güzelliğini ortaya çıkarın, bir geline benzetin. Öyle ki, iki yıldır bizi bizden alan,streslere sokan o kılık kıyafetini, botlarını, kabarık saçlarını unutalım. 

Bölümün en güzel sahnelerinden biri de Evlilik Cüzdanlarını yenileme ve fotoğraf çektirme sahneleri idi. Eski ile yeni, nefret ile aşk, öfke ile neşe, umutsuzluk ile mutluluk nasıl yan yana gelir böylelikle hepimiz görmüş olduk. 

Haftaya havada aşk, bahçede düğün var..Onlar ersin muradına, biz de rahat bir nefes alalım sonunda..


Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42






Simay çöplükte, Cemre Barış ile, Zeynep telaşta..Kuzey Güney'de bu hafta

 
            Kuzey Güney, kuşkusuz bugüne kadar izlediğim en şeker, en eğlenceli bölümle karşımzdaydı bu hafta..Haydi o zaman vakit kaybetmeden konuşalım ve eğlenelim..

            Öncelikle Cemre kızımızdan başlamak istiyorum bu hafta. Geçen bölümün sonunda Cemre hatırlarsanız Kuzey ve Zeynep kardeşimizi öpüşürken yakalamış ve büyük bir yıkılmışlıkla evi terketmişti. Ama bu bölüm Cemre kaçmak yerine olayın üzerine gitti büyük bir cesaretle. Ve elbetteki Cemre severlerin büyük takdirini topladı. Aşk budur işte dedim ben ekran başında. Aşkı için savaşan kadın da budur. Açıkçası, Cemre’nin içinde kopan fırtınaya rağmen o sakin ve sanki hiçbirşeyden habersizmiş gibi davranışlarına bayıldım ve çok eğlendim ben. Cemre inadına onları zor durumda bırakıp sinir ederken, Zeynep kızımız da epey gerildi malum. Sahi bu Zeynep itici ve sevimsiz halleri yanında ne azgınmış be kardeşim ya. Kuzey’i yatağa atmak için çevirmediği dolap kalmadı kızın. Aman Allah ne meraklıymışsın be kızım. Dur biraz kendini ağırdan sat değil mi..Hayır Kuzey senin kadar istekli olsa neyse diyeceğim. Hele Cemre işin içine girdikten sonra, Kuzey’in “Aman ne yapsamda şu evden atsam kendimi dışarı” diye çırpınması yok mu. Görülmeye değerdi doğrusu. 

            Zeynep kızım, sana iki çift lafım daha var. Sen kalktın Cemre’ye dedin ya..Kuzey ile sevgiliyiz falan diye.

            Amenna…

            Lafımız yok….

            Amma velakin, Bir erkeğin sevgilisi olmak başka şey, kalbinde olmak başka şey Zeynepciğim. Hele ki sen, Kuzey’in aslında sana çok bayılmadığının da farkındasın, Cemre ile her bakışmalarını, her saniyelerini takip etmenden ve sürekli Cemre’yi uzaklaştırmaya çalışmandan bu belli oluyor. Cemre’ye bu saldırılarının altında yatan asıl gerçek, Senin ne kendine, ne Kuzey ile olan ilişkine güvenmiyor olman. Farkındayız ve diliyoruz ki en kısa zamanda Simay kadar olmasa da senin de sonun gelir güzelim. Fazla çabalama o yüzden..

            Simay mı dedik..Ben size daha geçen hafta ne  dedim canlarım. Bu Simay’ın sonu kendine yakışır bir çirkinlikte olacak demedim mi? Kadın illaki belayı üstüne çekecek. Şimdi de kilitli odaya taktı kafayı. Yahu Ferhat’ın yanındakiler bile cesaret edememiş,merak etmemiş sana ne oluyor. Açarsan kapıyı, yersin şamarı, yatarsın boylu boyunca bir çöplüğün içine işte. Cidden senaristlerimizi bu noktada alkışlıyorum, Simay’ı tam layık olduğu yere bıraktılar. Ben bile bu kadar güzelini beklemiyordum. Simay ölecek mi onu bilmem ama bu defa akıllanmasını diliyorum artık.

            Gelelim Barış kardeşime..Barış’ta bu bölüm beni çok eğlendirdi. Barış Cemre’nin peşine düştü..Öncelikle Venüs’ten kurtuldu. Zaten bir süredir nasıl kurtulsam diye düşünüyordu. Hatta bana kalırsanız, Barış, Venüs ile nişanlandığı gün takmıştı kafaya Cemre’yi. Başından beri Cemre’ye karşı içinde birşeyler olduğunu düşünüyorum ben. Hoş olmasa ne olur. Adam sırf Güney’in canını acıtmak, Güney’i sinir etmek için bile Cemre’ye yaklaşabilirdi. Ama Cemre’den etkilendi ve atağa geçti Barış. Hele o beraber konuşup içmeye gittikleri yerde çok güldüm ben. Barış nerdeyse Cemre’nin üzerine atlayacaktı. O nasıl bakışlardı öyle. Yakın zamanda bir yemekti, sinemaydı derken ikisi çıkmaya başlarsa hiç şaşırmam.  Ama bana kalırsa çok iyi oldu bu gelişme. En azından Kuzey kardeşim şimdi anlayacak eğriyi doğruyu. Şimdi netleşecek duyguları. Ve tepetaklak olacak dünyası. Öyle Zeynep ile hoppala yavrum gezip tozması, öpüşüp koklaşması değil. Bakalım Cemre’yi Barış’a kaptırma düşüncesi Kuzey cephesinde nasıl tepki görecek. Yalnız ben böyle bir ilişki olursa özellikle Ebru Hanım ve Banu’nun yüz ifadesini görmeyi çok isterim doğrusu. Müthiş keyifli olur eminim. Bir düşünsenize. Ana-kız Venüs’ü bile beğenip kabullenmezlerken, Barış şimdi Cemre’yi takıp gelir mi koluna. Vallahi Barış bu yapar mı yapar. Düşünmesi bile çok keyifli değil mi ?

            Güney ise giderek daha anlaşılmaz bir hırs dalgasının içine giriyor. Hayır yani anlamıyorum ben kardeşinin yükselmesinden bu derece rahatsız olması için sebep ne. Senin işinle alakası yok, başka bir ürün, başka bir çaba. Üstelik bir toplantı basmadığı kalmıştı onu da yaptı bu bölüm. Neydi o toplantıdaki tavırlar..Küçümsemeler, alaycı sözler. Ve tabi en sonunda kuzu kuzu kabul etmeler. Güney, Kuzey’e ne yaptıysa aynısını yaşadı o toplantıda ve elbette ki buda bizi çok keyiflendiren bir sahne idi.

            Güney yada Kuzey için ne söylenirse söylensin ama Sami Baba bu bölüm bir kez daha gönüllerimizi fethetti. Baba olmak, dağ olmaktır. Ama dağ olabilmektir aynı zamanda..Ve Sami Amca bu bölüm, hepimizin Sami Babası oldu. Oğlunun arkasında dağ gibi durdu. Yüreğini emeğini ortaya koydu. İşte dedim gözlerimden yaşlar akarak seyrederken, bu defa Kuzey başaracak ama Kuzey olduğu için değil, çalışacağı,koşturacağı için değil. Bu defa Sami Baba olduğu için..Sami baba bir destek, yürekten gelen bir güç, kızsada bağırsada evladı için ne gerekiyorsa yapacak kadar fedakar bir baba.  Buradan Mustafa Avkıran ustayı da saygıyla yürekten alkışlamak isterim. Böylesine zor bir rolün altından böylesine yüreklerimize dokunarak başarıyla kalktığı için. 

            E bu haftalık Kuzey Güney’den benim gözüme, gönlüme takılanlar bunlar..Şimdilik neşeyle kalın..

Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42


Not : Bazı okurların özel isteği var. Kuzey ve Cemre aşkı üzerine bir yazı istiyorlar. İkisi için ciddi bir yazı yakında yayında olacak. Müjdesini şimdiden vereyim J

22 Nisan 2012 Pazar

Kuzey&Güney'de bu hafta...


 
Kuzey&Güney için ne söylesek az. Gün geçtikçe daha bir lezzetli oluyor. Ne düşüneceğimizi şaşırıyoruz seyrederken.

Bakalım bu hafta…Kuzey&Güney’den yana…Neler kalmış aklımızda..

v      Zerrin Tekindor'un samimi ve sahici oyunculuğu mest ediyor beni. “Biz hiç dokunmadan sevdik birbirimizi” cümlesiyle, bu hafta bize küçük bir aşk dersi verdi Gülten hanım. Günümüzün,her şeyi paldır küldür yaşayıp birden bire tüketilen fast food aşklarına çok güzel bir göndermeydi doğrusu.. 

v      Kuzey, infazını yakmamak ve başını belaya sokmamak için Simay’ın korkutmakla yetindi ama ben şöyle ağzını burnunu kırmasını bekledim ne yalan söyleyeyim. Ve fakat böylelikle Kuzeyin artık öfkesine hâkim olma konusunda daha başarılı olduğunu ve aklını kullandığını anlıyoruz. 

v      Simay’a artık kızmaktan çok acımaya başladım. O ne zavallı bir hayattır. Uslanmaz iflah olmaz bir kenar mahalle dilberi Simay. Beni en çok hayrete düşüren ise cesareti ve arsızlığı..VE KİŞİLİKSİZLİGİ ELBETTE. Önce her türlü dolabı çeviriyor, sonra korkudan kim ne isterse onu anlatıyor. Kimin yanında duracağını bir türlü bilemedi. Nerede menfaati varsa o tarafa dönüveriyor. Sanırım sonu da kendisine yakışan bir çirkinlikle olacak..

v      Bu büyük kardeş kavgası giderek Ferhat ile Bekir kavgasına dönecek gibi görünüyor. Dilerim ilerleyen bölümlerde iki mafya babasının kapışmasından çok, Kuzey ve Güney’in karşılıklı savaşını seyrederiz..Daha keyifli geliyor kulağa zira. 

v     Sümer kardeşimin zoraki ortağı Mecit abimizin odası,Unutulmaz dizisinde kullanılan şirket bürosu idi,hatta şu anda Hayat Devam Ediyor dizisindeki Berat kardeşimin holdingteki odası da aynı oda.. dikkatinizi çekti mi bilmem.

v Ferhat sinsi oyunlarına devam ediyor ve sanırım en büyük kabak ta Güney’in başına patlayacak. Çünkü Ferhat bir şeyin çok iyi farkında. Kuzey’in en zayıf noktası Güney aslında. Her ne kadar düşman bile olsa..

v     Güney için de günler zor..Ama Allah’tan çok zeki. Malum Ebru Hanım ile yaptığı ilk raundu kazanmıştı, oysa babasının videosu sayesinde şimdi onların karşısında çok zorda kaldı. Kaldı kalmasına da yine elindekileri kullanmaktan çekinmedi..

v  Ebru Hanım’a da iki çift sözümüz var elbette. Güneyi alt etmeye çalışmayın Sayın Ebru Hanım. Elinizde Banu gibi bir malzeme varken bu çok zor. Üstelik sürekli açık vermektesiniz ve Güney bunları yakalayacak kadar zeki. Bizden söylemesi..

v  Malum Sinanoğlu ailesinin meşhur bir adı var ya, bu ada leke sürmemek için ellerinden geleni yapıp ta sürekli çamura bulaşmalarına, hatta içinde yuvarlanmalarına çok gülüyorum ben. Bir türlü huzur bulamadılar.Ayrıca paranın mutluluk getirmediğini de sürekli didişmelerinden, birbirlerinin açıklarını aramalarından da anlıyoruz..Aslında şöyle bir düşününce, çok varlıklı olmanın, çevrenizdeki insanlara hep şüpheyle yaklaşmanızı sağlayacak bir ruh hali verdiğini anlayıp, halimize şükrediyoruz..

v    Kuzeyin ifade verdiğinden haberi olmayan Güney, Kuzey’e her saldırışında biraz daha gözümüzden  düşüyor mu nedir..Güney’in zehirli sözlerine karşılık Kuzey’in ağzını açıp ta iki laf etmeyişi, onu utandırıp yerin dibine geçirmesi gerekirken bunu yapmayışı da adamlığın zirve noktasıdır elbette..

v      Ve yine de Güney her ne kadar Kuzey’e sürekli öfkesini dile getirse de, röportajda önce kardeşinden söz etmesi ve dalıp dalıp gitmesi de, içinde bir yerlerde kardeşine karşı vicdan azabı duyan birinin günah çıkarması gibiydi ve en etkileyici sahneydi benim gözümde. 

v      Kardeşiyle ipleri koparan Güney, babasıyla da ilişkilerini bu bölüm kısaca özetleyiverdi. “Ne zaman yanımda oldun ki?” sorusu elbette içimizi acıtan bir soru idi, ancak Güney’in kendisine sorması gereken asıl soru “Neden babam hiç yanımda olmadı?” idi. Ki bu sorunun cevabı zaten bütün bu keşmekeşi özetleyen kilit noktadır. Güney’in en büyük sorunu empati yapamaması. Her şeye sadece kendi açısından bakması.  Pardon, Güney emek vermiş hani makara için. Kuzey emek vermedi mi? Hatta tabiri caiz ise işin bütün hamallığını Kuzey yapmadı mı? Sonra da bunca koşturmaya rağmen, tekmeyi yemedi mi? Evet, elbette Güney’in haklı olduğu yerler kesinlikle var. Marka haline getirdiği işine kardeşinin rakip olması kabul edilemez. Ama ben Güney’in yerinde olsam…Babamın dükkânına avukat göndermeyi bırak, her ne şartta olursa olsun kardeşimi de babamı da desteklerdim. Zincirin ortaklarından birinin Sami beyin dükkânına gelip te, Kuzey’i de işin içine alma sahnesi vardı ya. İşte o adam kadar olamamasıdır Güney’in tek suçu. 

v      Ali’nin evindeki hamburger sahnesini seyredip te ağzının suyu akmayan oldu mu bilmem..O nasıl doğal ve iştahlı bir yemekti öyle..Çok severek izledim o sahneyi..

v  Aşk, hiçbir mutluluk oyununa kanmaz. Gözlerinin önünde oynansa bile..Bunu nerden anladık. Ali’nin hamburger-kola partisinde ne zamanki Barış Cemre’yi aradı..Kuzeyin yüz hattı da bize haklı olduğumuzu ispatladı. Kuzeyin yerinde olsam, Simay’ın kafasına, Ferhat’ın ayağına sıkar, Zeynep’e tekmeyi basar, Cemre ile kaçardım. 

v      Zeynep demişken, nasıl sevimsiz nasıl yapmacık. Kuzey’in taklidini yaptığı sahneyi beğenen oldu mu bilmem ama ben hiç keyif almadım. Hani böyle sırnaşık insanlar vardır, sürekli bir yerlerinize dokunur, saçınızı okşar, öper, bunalır sıkılırsınız ya..Zeynep’te tam anlamıyla öyle bir izlenim bırakıyor bende, yapış yapış ve sevimsiz. Üstelik sevilmediğini bile bile en büyük hatayı yapıyor. Aşk zorlanmaz, zorla olmaz, aniden gelir, yüreğe yerleşir ve öyle kolay kolay da yeri dolmaz..

v      Zeynep, Kuzey’i elde etmek için, en sıradan silahı, bedenini aldı eline. Bu her ne kadar onun için doğru ise de, bu final için söylenecek tek cümle, aşkın en derin bıçak yarasını aldığı noktadır ..


Siyah İnci’den sevgiyle...

www.twitter.com/blackpearl42



  



 

17 Nisan 2012 Salı

Mahir Günşiray ölürse en çok ben sevineceğim..

Durun durun hemen yanlış anlamayın. Elbette ki çok kıymetli oyuncumuzun gerçekten ölmesinden falan bahsetmiyorum. Benim derdim çok başka..

Son birkaç gündür İffet dizisi ile ilgili bir haber dolaşıyor malum. Mahir Günşiray’ın diziden ayrılmak istediği söyleniyor. Büyük ihtimal ile birkaç bölüm sonra Ali İhsan karakteri ölecek ve M.Günşiray’da diziden ayrılacak böylelikle.

 Açıkçası haberi okuyunca çok sevindim. Hayır, hayır Mahir Günşiray’ı sevmiyor falan değilim. Tam tersine, oyunluluk, beyefendilik ve asalet adına gerçekten hayran olunacak bir kimsedir kendisi nazarımda. Benim derdim dizi ile.
İlk başlarda merak edip birkaç bölümünü seyrettim. Hatta bir iki yazı da yazdım hakkında. O yazılarımda da Ali İhsan karakterinin ve ona hayat veren Mahir Günşiray’ın şahaneliğinden söz etmiştim. Ve hatta demiştim ki, senaryo filme göre devam ederse ölmesi gerekiyor ama inşallah ölmez.

Fakat daha sonra korkulan oldu. Genellikle sinema filmlerinden ya da romanlardan uyarlanan senaryolarda bu tarz sıkıntılar oluyor. Bir buçuk saatlik filmden iki sezonluk dizi yapmaya kalkarsanız, bin bir türlü entrika, hile, oyun bulmak zorundasınız. Bunu yapamazsanız, aynı konunun etrafında döner durursunuz. Yanına eklenen saçmalıklar da cabası tabi. Diziyi bir süredir izlemiyordum. Son iki hafta şöyle bir göz gezdirdim. Ve ne göreyim. İlk bölümdeki konu ne ise, aynen devam ediyor. Ağlak, ezik ve kendini sürekli acındıran bir kadın, tecavüzcü ama unutulmayan hatta dizinin neredeyse bütün hatunlarını elden geçiren bir sevgili, bir de koca. Konu bunların etrafında dönüp duruyor. Bu arada o hayran olduğumuz Ali İhsan’ın içine şeytan kaçmış sanki. Adam, o beyefendilikten sıyrılmış, kaba saba, hakaret eden, vuran, hatta eşine saldıran, taciz eden bir tip haline gelmiş. Nasıl çirkin, nasıl bayağı bir ilişkiler yumağı var anlatamam. Evli barklı Ali İhsan abimiz sevgilisinin evinde. Karısı aşığı ile bahçede… Karısının aşığı, aynı zamanda damadı. Bu arada damadının eski karısı, Ali İhsanın erkek kardeşi ile evlenmiş. Ablası ise damadının patronu ile cilveleşmekte. Dizinin adı niye İffet anlamadım. Kimin eli kimin cebinde falan olsaymış iyiymiş.

Bu kadar kötü senaryo içinde zaten Mahir Günşiray’ın kalması da her şeyden önce kendisine saygısızlık olurdu diye düşünüyorum. Dolayısıyla kendisini vermiş olduğu karardan dolayı kutluyorum. Elbette bir oyuncu her türlü rolü oynamalıdır buna sözüm yok ama çok kaliteli bir senaryo olması şartıyla. Bence M.Günşiray kendine yakıştıramadı bu son gelişmeleri. Çok ta iyi yaptı. Böylesine saçma sapan bir senaryoda kendine yazık etmek istememiş besbelli.  

Umarım usta oyuncumuzu  kendi kalitesine yakışan çok daha iyi projelerde en kısa zamanda seyretme imkânı buluruz.

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42