Biz onları çok sevdik..
Tam 50 bölüm onlarla ağladık, onlarla güldük..Hayatları,
yaşadıkları çok acı olsa da..Kendileri çok güzel, birbirlerine olan
bağlılıkları da, hataları da, aşkları da..
Kırgın Çiçekler, yaşadığımız toplumun kanayan iki sorununa,
tüm samimiyetiyle parmak bastı..Bunlardan biri aileden, aile ortamından ve
sevgisinden uzakta yaşayan evlatlarımızın dramı..Diğeri ise ülkemizde de sıkça
rastladığımız taciz ve tecavüz gibi her türlü insan haklarına aykırı bir fiil..
Her şeyden önce böyle bir konuyu kaleme alıp, bunu cesaretle
ekrana taşıyanlara, izleyiciye o gerilimi veren oyunculara, kocaman bir
teşekkür etmek isterim.
Kırgın Çiçekler, tam 50 haftadır, zirveyi bırakmadı. Hatta
Pazartesi akşamlarının çok seyredilen bazı dizilerini bile geride bıraktı. Bu
başarının altında elbette hikâye kadar, usta oyuncular,genç ve yetenekli kadro
yatıyor..
İki gün önce sezon finaline giden Kırgın Çiçekler, çok ama
çok başarılı bir bölüm ile ekrandaydı. Bakalım sezon finalinde neler neler
yaşanmış..
Öncelikle güzel haberlerden başlayalım. Feride kızımız ile
Toprak kardeşimiz nişanlandı, yeni sezona da düğün olur inşallah. Hoş, Feride’nin
nişana hazırlanışını görünce, düğün için neler yaşayacağız Allah bilir..Dizinin
belki de en komik karakteri Feride. Onun maceralarını izlemek çok eğlenceli..Feride’nin
gel-git halleri çok keyifli ama bir o kadar da iyi kalpli bir kız o. Yetimhanedeki
kızlara Neriman hanımdan çok sahip çıkan, onları hiç yalnız bırakmayan, her sıkıntılarına
gece gündüz koşan bir melek adeta..O huysuz, patavatsız ve çokbilmiş kayınvalidesi
bile onun o iyi kalbine vurulup kaldı. Ben illaki Feride ile Toprak çiftinin
ailelerinin anlaşamayacağını ve olayların büyüyeceğini hayal etmiştim ama
zannettiğim kadar kötü olmadı, her şey çok dengeli ve sevimli anlatıldı ekrandan.
Ama Allah için, Feride ile Kayınvalidesinin nişan elbisesi alışverişinden
sonra, çok sevgili usta oyuncu Gülen Karaman’ın dizi kadrosuna kalıcı olarak dâhil
edilmesini bekliyorum. Zira yeni sezonda Feride , Neriman hanım dışında, kayınvalidesi
ile de çok komik bir ikili olur diye düşünüyorum..
Dizinin olmazsa olmazı Neriman hanıma gelince. Onu da ayrı
bir usta oyuncu Sacide Taşaner oynuyor ve dizinin başından beri benim favori
karakterlerimden biri..Lafını çekinmeyen, hatta bazen o da patavatsız olabilen,
Feride ile sürekli didişen, emeklilik zamanı çoktan gelmiş huysuz ama kalbinin
derinlerinde merhametli bir kadın o. Feride ile sürekli didişiyorlar, çok
tatlılar. Ben şahsen dizide onun hikâyesine çok fazla yer verilmediğini düşünüyorum.
Belki yeni sezonu bekliyorlar, kim bilir. Neriman hanımın bir kızı var
bildiğimiz kadarıyla, uzaklarda..Neriman hanımın hayat hikâyesinin de ucundan
kıyısından işlenmesini, onu böylesine aksi, huysuz yapan olayların ekrana
yansımasını çok isterim..
Neriman Hanım biraz soğuk bir kadın, özellikle kızlara karşı.
Onda bir anne şefkati göremiyoruz pek. Ama Emine anne deyince akan sular
duruyor..Evlat acısını en derininden yaşayan ve şüphesiz Birgül Ulusoy
oyunculuğu ile bizlere de yaşatan Emine anne, yavaş yavaş kendini toparlamaya
başladı Gülcan sayesinde. Ve bize aslında şunu öğretti. Anne olmak, illaki de
doğurmak değildir, bunu onun kızlara olan yakınlığından da anlıyoruz. Emine Anne,
kendi yaralarını, başkalarının yaralarını sararak iyileştiren bir kadın. Mesude
gibi bir anne örneğinden sonra, dizide Emine anne gibi bir karakter olmasa,
eminim sinirden perişan olurduk hepimiz. Neyse ki Mesude’nin evladına karşı
olan acımasızlığını, Emine annenin sonsuz şefkat ve sevgisini izleyerek
törpülüyoruz bir nebze.
Bir diğer annemiz Banu yine ortada kaldı. Ekrem, karısı Selin’e
daha fazla karşı koyamadı ve çekip gitti..Bu kadının kaderi midir nedir. Ne
zaman hamile kalsa terk ediliyor, belki de ilk çocuğu Kader’e yaptıklarının
cezasını çekiyordur kim bilir. Banu, Mesude’nin biraz daha akıllısı diyelim. O,
para için evlatlarını kullanan bir kadın..Eninde sonunda terk edileceğini
bildiği için de hemen hamile kalıveriyor. Malum, bizim dizilerde hamile kalmak
çok kolay. Kader’e yaptıklarından sonra üç çocuk annesi olmayı hiç hak etmiyor,başına
gelenler de beni çok üzmüyor..
Okuldaki tiyatro gösterisi hazırlığı dizinin başından beri
işlenen bir konu idi. Zaman zaman kızların ve arkadaşlarının çalışmalarına
ortak olduk. Ve fakat ne yazık ki, bu sahneye çok özenilmemiş gibi geldi bana.
En azından sene başından beri hazırlandıkları oyunda şamata yapmak çok hoş
olmadı..Öğretmenlerini rezil etmekle kalmadılar, kendilerini de rezil ettiler..Zira
Kırgın Çiçekler dizisindeki tüm gençler çok yetenekliler, onların tiyatro
sahnesinde şöyle şahane bir oyun çıkardığını görmek güzel olurdu. Ama yinede
gençlerimizin o tatlı, sevimli hallerini göz önüne alırsak, kızamayacağım çok
fazla..Çok ama çok tatlılar zira..Hele hele oyunun sonunda Güney diz çöküp,
Songül’e evlenme teklif edince tüm olumsuzluklar silinip gitti..
Oyun sonunda Kader’in aldığı ilaçların etkisiyle bayılması,
gençlere bu konuda dikkatli olmaları konusunda güzel bir örnek olmuş..
Ben Songül ile Güney’ciyim canlar. Başından beri ikisini de
çok severek izliyorum. Her ikisi de çok başarılı iki oyuncu adayı. Songül
karakterindeki Gökçe Akyıldız ve Güney karakterindeki Arif
Diren çok iyi performans gösteriyorlar. Gelecekleri çok parlak..Ama şu
bir gerçek ki, Kırgın Çiçekler dizisinin tüm gençleri inanılmaz başarılı, Hazar
Motan Cemre karakterinde sezon boyunca harikalar yarattı, Meral karakterindeki
Aleyna Solaker, Eylül karakterindeki Biran Damla Yılmaz, Kader karakterindeki
Naz Çağla Irmak, Serkan karakterindeki Mehmet Aykaç..Hepsi birbirinden
başarılı. Bu arada oyunculuk dışında, Cenk karakterini oynayan Yunus Emre
Terzioğlu eridi ekranda adeta..Verdiği kilolar dikkatimizden kaçmadı..
Defne’nin yaptığı büyük hata da aslında genç kızlar için çok
güzel bir örnek olmuş. Neyse ki annesi Nazan hanımın haberi oldu da, kızını o
batağa düşmekten kurtardı. Defne’nin kötü bir kalbi yok aslında, olmasın da
zaten. Ama çevresine o kadar kötülük yapmakla meşgul ve o kadar kibirli ki,
gözünün önündeki oyunu göremedi. Az kalsın hayatı mahvoluyordu ki, Nazan hanım
olaya el koydu da, Defne’yi kurtardı..Bu arada, Defne’nin başına gelen sıkıntı
sebebiyle intihara kalkışması, güzel bir örnek olmamış. Bunun yerine annesi ile
konuşup meseleyi çözme yoluna gitmesi daha şık oldu doğrusu..
Nazan Hanım demişken, sezon finalinin kahramanı oydu adeta..Kızın
kurtarmakla kalmadı, mahkemede son anda büyük bir sürpriz yaparak Eylül’e
şahitlik yaptı. Sürekli olarak bizi çileden çıkaran Hazan hanım, sezon
finalinde bizi çok duygulandırarak bol bol alkış aldı elbette…
Son iki hafta boyunca yüreğimiz ağzımızdaydı, Eylül’ün davası
nasıl sonuçlanacak diye heyecanla bekledik. Dizinin ilk bölümünden beri Kemal’e
diş biliyoruz cümle alem..Yapmadığı kalmadı, hem de büyük bir
cesaretle..Kendini yalan söyleyerek, iftira atarak aklamaya çalıştı. Hatta
zaman zaman sevimli ve sempatik olmaya çalıştı ama nafile..Ona Mesude dışında
inanan yok..
Ve Mesude..şöyle bir düşünüyorum da, sanırım gelmiş geçmiş en
kötü anne karakteri karşımızda canlarım. İnsan Mesude’yi izledikçe, gidip
annesine sarılıp öpesi, şükredesi geliyor. Nasıl bir kadındır o..Anne demeye
bile dilim varmıyor..Haydi başlarda çaresizlik dedik, Kemal’e muhtaç dedik,
çocukları için ona boyun eğip inanıyor dedik ama Mesude annelik kavramını yerle
bir etti adeta. Hemen her şartta kocasına inanmayı seçen Mesude, aslında bana
sorarsanız Kemal’in suçlu olduğunun farkında. Ama o gerçeği kabul etmek, inkar
etmekten daha zor geliyor. Üstelik artık çalışmaya da başladı, kendi
ayaklarının üzerinde duruyor diye düşünüyorduk ama Kemal ile boşandıktan birkaç
gün sonra evlenivermesi, onun Kemal’e olan zaafını açıklıyor. Kemal’in ağzından
duymadıkça, o bu taciz olayına inanmayacak sanırım..
Kemal karakteri için, keşke “böyle tipler ancak dizilerde
olur” diyebilseydik ama ne yazık ki pek çoklar..En başından beri nefretimizi
kazandı Kemal. Buradan sevgili Cansu Fırıncı’yı kutlamak gerek. Kemal karakteri
hayli iddialı ve oynaması cesaret isteyen bir rol. Hele mahkeme sonrası evde
Mesude’ye şiddet uygularken, on numara beş yıldız oynamış..Malum bizim
ülkemizin meşhur Tecavüzcü Coşkun’u var. Adamın üzerine yıllarca yapışıp
kalmıştı bu rol. Bu noktada böyle bir karakteri cesaretle ve başarıyla ortaya
koyan Cansu Fırıncı, Kemal karakterinden nefret ettirirken, oyunculuğu ile de
hayran bıraktı herkesi. Kemal’e yarı esprili, muzip bir tavır ekleyerek,
karakterin çirkinliğini bir nebze yumuşatmaya çalıştı. Ve fakat ne çare..Biz
Kemal’den ve onun gibilerden hep nefret ettik. Onun ceza alması, dizide bile
olsa yüreğimize su serpti..
KEŞKE KEMAL GİBİLERİN SONU DAHA DA BETER OLSA..
Gelelim hepimizin heyecanla beklediği mahkeme sahnesine..Öncelikle
mahkeme sahnesindeki birkaç sıkıntıyı söylemek isterim. Orası tiyatro sahnesi
değil, mahkeme bana biraz lakayt geldi, işlenen dava taciz davası, ciddi bir
havası olması lazımdı mahkemenin ama adeta sirke çevirdiler. Mahkemede öyle
kafanıza göre konuşamazsınız, ikide bir ayağa fırlayıp bağırıp çağıramazsınız, hâkim
sizi öyle sessiz sakin dinlemez, hâkim karakterinin daha sert sunulmasını
beklerdim, ayrıca mahkemede şahitlik etme ihtimali olan kişiler mahkeme
salonuna giremezler. Ayrıca genelde 1.derece akrabaların şahitliği çok geçerli
sayılmaz. Kimlerin şahit olacağı bellidir, dolayısıyla o kişiler mahkeme
salonuna çağrılmadan girmezler, mahkeme esnasında “haydiiii ben seni şahit
gösteriyorum, gel şahitlik et” gibi bir ifade olamaz... Olsa bile seyirciler
buna müdahale edemezler, mahkeme salonunda hakaretler havada uçuşamaz. Mahkeme
öyle hemen ertesi güne ertelenmez, adamların elinde tek dosya yok sonuçta..Davalı
konumundaki Kemal’in mahkeme salonunu terk edip, kaçıp gitmesi de ayrı bir gariplik
olmuş..Tüm bunlar göz ardı edilmişti ama biz en çok mahkemenin sonucuna
odaklandık..
Mahkeme sahnesinde çok ama çok vurgulu bir cümle vardı...Arkadaşları
Eylül’ün haklılığını ispatlamak için şahit, delil ararken avukatın ettiği “Eylül’ün
annesi, onun yanında olsaydı, bunların hiç birine gerek kalmazdı” cümlesi, evladının
yanında olmayan, onu suçlayan, cezalandıran ailelere bir tokat gibi indi
adeta..
Ve kocaman bir sürpriz oldu..Nazan hanım mahkeme salonunda,
gördüğü her şeyi anlattı ve Kemal 2 yıl hapis cezası aldı. Fazlasıyla gerilim
ve gözyaşı dolu bir sahneydi, defalarca izledim ve her defasında ağladım..Veda
Yurtsever, hayli iddialı bu sahneyi öyle güzel oynamış ki, Eylül’e hep karşı
olan Nazan hanımın bile ondan yana oluşunu öyle güzel bir ruh haliyle anlatmış
ki, helal olsun dedim izlerken..
Bu sadece bir dizi. Elbette gerçek hayatta çok
daha şiddetli yaşanıyor bu acılar, üstelik hak ettikleri cezayı da almıyor
suçlular. Kırgın Çiçekler’de ailesiz, sevgisiz, birbirine tutunan bu gençlerin
yaşadığı olaylar, bir yerlerde yaşanıyor, genç kızlar tecavüze uğruyor,
öldürülüyor, aileleri tarafından terk ediliyor, hayatları daha doğarken
tepetaklak oluyor..
Kırgın Çiçekler dizisinde, gerçek hayatta sağlanmayan adalet
işledi ve Kemal hapishaneye gönderildi. Kemal’in hapse girmesini kutlarcasına,
Feride ile Toprak nişanlandı, gençler doyasıya eğlendiler ama ne yazık ki sonu
kötü bitti.
Final sahnesinde tüm gençlerin koyun koyuna vurulmaları,
sezon finaline damgayı vurdu adeta. O kızlar Feride’nin evinde niye kaldılar,
Feride ortalıkta yokken onların o evde ne işi var, o yatağı yorganı nereden
buldular, hepsi tartışılır, ama hepsinin bedenlerinden sızan kan, koskoca üç
aylık tatil nasıl geçecek diye düşündürdü beni. Muhtemelen ölmeyecekler ama
yaşattıkları heyecan yeter..
Keşke bu tacizler tecavüzler hiç yaşanmasa, bu zulme ugrayan
genç kızlarımız, kadınlarımız suçlanmadan, kendilerine inandırabilseler..Bu
çirkin fiili işleyenler en ağır cezayı alsa..
Kırgın Çiçekler, hayatın acımasızlığı ile savaşan masumların hikâyesi..İkinci
sezonunu iple çekeceğiz..Ben onları çok özleyeceğim..Şimdilik bu kadar diyelim
ve yazımıza son verelim..
Siyah İnci’den sevgiyle…