Bu
özel bir yazı..Geçen sezon Kuzey&Güney için birkaç tane daha böyle özel
yazı yazmıştım. Sürekli takip eden okuyucular bilirler ki, özel yazılarda bölüm
yorumlarımız olmaz. Bu tür yazılarımda, esprili ve muzip ifadeler de yer almaz.
Daha çok karakter analizi yapmaya çalışırım elimden geldiğince.
Bu
sezonun ilk özel yazısında, anne ve babalara, onların psikolojilerine bakmaya
çalıştım bir parça. Elbette ki, yazıya geçmeden önce, ilk fikri veren ve karakterleri
analiz noktasında, başka bir pencereden bakmama sebep olan Sevgili Buğra Gülsoy’a
teşekkürlerimi sunmak isterim.
Kim iyi, kim kötü..Bunu konuşmak güzel..Ama
kim niye iyi, niye kötü..Bunu düşünmek çok daha güzel..Cümlesinden yola
çıktım ve dilimin döndüğünce, kalemimin yettiğince, anne ve babaları yazmaya
çalıştım. Bakalım neler çıkmış yüreğimizden, hissettiklerimizden..
Kuzey
Güney’in şüphesiz genç karakterleri kadar, onların anne ve babaları da, çok
karışık karakterler…
Sami
Baba…
Sami Baba karakteri, eminim çok tanıdık
geliyor insana. Zira pek çoktur böyle sevgisini gösteremeyen baba..Çünkü baba
dediğin sert ve otoriter olmalıdır çocuklarına..Ve Sami Baba’nın dilinden
döküldüğü gibi..Ne gördüyse babasından, öyle sanmıştır baba olmayı da..Her ne
kadar sert ve huysuz gibi görünse de, evlatlarına düşkün bir baba aslında. Ama
işte o baba olmanın getirdiği sorumluluk ve belki kendi babasından da aynı
tavırları görmenin sonucu Sami Baba’da bu davranışın doğru olduğunu, baba
olmanın böyle davranmayı gerektirdiğini zannederek sert bir baba olmuş..Hep sessiz ağlayan, suskun seven ve en zor dönemde bile yıkılmaz görünen kişilerdir genelde babalar..Çabuk
sinirlenen ve bir o kadar çabuk pişman olan bir adam Sami bey. Dürüst, hem de çok
dürüst, doğru bildiğinin peşinde gidiyor sonuna kadar,haksızlığa asla tahammülü
yok ve bu haliyle aslında kendi tezini doğruluyor. Çünkü Kuzey’de tıpkı babası
gibi, babasından gördüğünü kendine doğru davranış olarak seçmiş. Sami Baba için
babası ne kadar önemliyse, Kuzey içinde Sami baba önemli..Kuzey bunu ‘Sen benim
kahramanımsın’ diyerek te onayladı zaten...Sami baba içinde, yüreğinde
şefkatli, evlatlarına kıyamayan, onları çok seven, iyi olmalarını isteyen, ama
zamanında babasından gördüğü yanlış babalık yüzünden, kendisi de yanlışlar
yapan bir baba. Kötü değil kesinlikle. Ama evladının başını okşamayı yanlış
bulan ve bu haliyle bile ne kadar yanlış babalık yaptığının farkında olan bir
baba..İyiliğini içinde taşıyıp, kötü huylarını dışarı vuran, onu ancak yüreği
ile görebilenlerin anlayabildiği bir insan..Bütün bu özellikleri onu Kuzey’in
babası yapıyor işte.. İçten içe Kuzey’in başına gelenlerin ağırlığını taşıyor
yüreğinde. Güney yükseldikçe, Kuzey’e olan vicdan azabı artıyor Sami Baba’nın.
Bu yüzden Kuzey’e bu kadar destek oluyor. Kuzey’i daha çok koruyor. Onun başına
bir daha kötü bir olay gelmemesi için, kendini feda edecek kadar seviyor oğlunu.
Göstermese de, gösteremese de..Sami baba sevgisini ifade etmek için, kelimelere
sığınmıyor. O istediği zaman bir bakışıyla, dudağının ucunda beliren küçücük
bir tebessümle bunu hissettiriyor zaten.
Handan
Hanım..
Şüphesiz
ki, Handan Hanım’ın öncelikle çok ezilmiş bir kadın olduğunu söyleyebiliriz. Sami gibi huysuz, her an sinirlenen, kırıp
döken, azarlayan, aşağılayan bir adamla yaşamanın derin etkileri var üzerinde.
Bunu en yoğun olarak, Güney’in evine yerleştikten sonraki, hizmetçilere
hükmeden, emirler verip onları azarlayan tavrında görmekteyiz. Evdeki görevliyi
azarlayarak sınıf atladığını düşünüyor. Emirler alan Handan’dan,
emirler veren Handan’a dönüşmesinin keyfini sürdüğünü görüyoruz. Handan Hanım’ın
en çok hoşlandığı da bu galiba..Kırık ve
yaralı egosunu, yeniden ayağa kaldırma çabasında o..Sürekli susturulmuş,
azarlanmış, kendi isteklerini, istediklerini yaptırtamamış bir kadın..Ve onun
asıl başını döndüren, paradan daha çok bu güç duygusu..Kendini bir nebze Ebru
Hanım ile kıyaslıyor. Bu yaştan sonra kendine rol model olarak onu seçmiş,
fazlasıyla geç bir seçim olsa da bunu hissedebiliyoruz. Onun gibi olabilmek
istiyor ama hiç alışkın olmadığı bir hayatın içine kendini oturtabilme çabası onu
fazlasıyla yapmacık ve eğreti yapıyor. Öylesine hırslı ki bu hayatı kaybetmemek
için her bedeli ödemeye razı gibi görünüyor. Kuzey’in Handan hanıma veda
ederken, oğluna sarılmak dahi istememesi, soğuk bir tavırla güzel dilekler
dilemesi de bu ruh halini yansıtıyor aslında. Sanki oğluna sarılsa, Kuzey’i
kabullense suç işleyecek ve yeni hayatında Kuzey’i kabullenmeyenler, onu da
dışlayacaklar gibi korkuları var...Eski
hayatına, sıkıntılı günlerine asla dönmek istemiyor. Güney’in yanında, Güney’in
bile kendini henüz tam yerleştiremediği o evde, bir sığıntı gibi yaşamak bile
ağır gelmiyor bu yüzden Handan Hanım’a.. Bazen saflık derecesindeki iyi
niyetli konuşmaları, eski hayatından kalan bir takım alışkanlıkları zaman zaman
onu komik duruma da düşürüyor. Ama diğer taraftan, Handan Hanım bir anne.
Üstelik yaşadıkları gerçekten çok ama çok zor. İki evladının arasında kalmış
bir kadın. Başında huysuz bir koca. Her şey iyi olsun isterken, daha da beter
karışıyor ortalık ve Handan hanımın bunları düzeltmeye gücü yetmiyor. Aslında o
da her iki evladının iyiliğini istiyor, ama kendi hırsları, ezilmişlikleri,
kırgınlıkları onu Güney’e daha çok yaklaştırıyor. Ve belki bu yüzden bencil bir
kadın Handan Hanım. Bütün bu özellikleri onu Güney’in annesi yapıyor.
Ebru
Hanım..
Ebru Hanım’ın anneliği deyince akla güç ve otorite geliyor. Her iki çocuğuna da
fazlasıyla resmi ve uzak. Çok katı bir anne.. Bunun en büyük sebebi yönetmek
zorunda olduğu büyük servetin, iyi niyet ve şefkate yer bırakmaması olsa gerek.
Ebru Hanım için önemli olan tek şey ailenin ismi ve parası..Serveti söz konusu
olduğunda, her türlü acımasız ve katı tavrı açıkça ortaya koyuyor. Sınırları
belli ve asla bu sınırların geçilmesine tahammülü yok. Olması gereken ne ise
onu yapıyor, karşısındaki evladı bile olsa dinlemeden üstelik. Savunma mekanizmasını
çoktan kurmuş. O ailesini de tamamen ticari bir varlık gibi görmekte. Barış ile
Cemre’nin evliliğinin sürmesini istemesi de bu yüzden. Servetini etkileyecek,
gücünü kaybedebileceği savaşlarda, ailesini koz olarak kullanmaktan çekinmeyen
bir kadın. Ebru Hanım’ın bu halinin en
önemli sebeplerinden biri, geçmişte yaşadıkları olabilir. Muhteşem bir hayatın
içinde iken, kocası tarafından aldatılmak, üstelik evin hizmetçisinin kendisine
tercih edilmesi, gayrimeşru bir çocuk, bütün bunların gizlenmesinin sonucunda
iki kardeşin birbirleri ile yaşadıkları aşk, elbette ki çok güçlü bile olsa bir
kadına ağır gelen durumlar. Ebru Hanım’da bütün bunlardan uzaklaşmayı tercih
etmiş ama kocasının ölümü ile geri dönmek zorunda kalmış bir kadın. Dolayısıyla
böylesine ağır skandallar, hem hayatını altüst etmiş, hem de onu acımasız ve
güçlü yapmış. Bu sebeple, hiçbir yanlış davranışa tahammülü yok. Bir
parçada olsa Sami Baba ile benzerlikleri var Ebru Hanımın. Oda sevgisini
göstermiyor evlatlarına. Ama içten içe ikisinin de kötü olmalarını istemiyor.
Güney’i kabullenmesi bile onun evladının iyiliği isteyen bir anne olduğunu
gösteriyor..Ama diğer taraftan Cemre’yi kabullenmesi de, onun dışarıdan
görünecek aile imajına verdiği önemi anlatıyor..Cemre ya da Güney umurunda bile
değil Ebru Hanım’ın aslında. Hatta bir noktadan sonra Banu ve Barış’ın mutlulukları
da önemli değil. O sadece kararları
kendisi vermek istiyor, son sözü söyleyen o olduğu sürece kimin ne yaptığı çok
ta önemli değil. Bu noktada da, geçmişte kendisinin kontrolü dışındaki
yaşananlarında etkisi var elbette. Banu’nun duygusal yaşamının ve sevilme
ihtiyacının sebebi olan Ebru Hanım, aynı zamanda Barış’ın da herkesi gizli
kapaklı idare etme, kontrol altında tutma davranışının sebebi olmuş ister
istemez..
Gülten
Hanım..
İdeal
bir anne adayı gibi görünse de, derinlemesine baktığımızda hataları da çok
Gülten hanımın. Handan Hanım ya da Ebru Hanım’ın tersine, evladına çok çok
düşkün bir anne. Asla başına kötü bir şey gelsin istemiyor. Aslında iyi ya da
kötü, belli etsin ya da etmesin, her anne baba evladına bir şey olsun istemez.
Ama Gülten Hanım, fazla koruyucu, fazla düşkün evladına. Bunun en büyük sebebi, geçmişte yaptığı büyük yanlışların, evli bir
adam ile beraberliğin hayatına getirdiği zorluklar. Öncelikle evlilik dışı bir çocuk
sahibi olmanın toplumdaki ağır yükü, bu çocuğu yani Cemre’yi tek başına
büyütmenin, iki kişilik bir dünya kurmanın sonucunda, Cemre için fazlasıyla
hassas. Cemre, onun yaptığı yanlışları yapacak diye ödü kopuyor..Bunu ilk sezonda Cemre, Güney ile golf turnuvasına giderken sıkı sıkı tembihlemesinden anlıyoruz. Ve fakat bu hassasiyet, Gülten Hanım’ın zaman zaman büyük hatalar
yapmasına sebep oluyor. Cemre’nin Kuzey ile beraber olmasını istemiyor, bir
anne gözüyle bakınca haklı da. Ama aynı Gülten Hanım, kızının iyiliğini
düşündüğünü sanarak, onu sevmediği bir adamla evliliğe zorluyor. Burada haksız
olsa bile, o sadece geçmişinde yaşadığı zorlukları Cemre yaşasın istemiyor. Çok
genç yaşta anne olmuş, dolayısı ile kızı ile arasında bir arkadaşlık ilişkisi var.
Onunla dertleşiyor, ağlıyor, üzülüyor, elinden geldiği kadar destek oluyor. Hayat ile olan savaşını, deli dolu, neşeli, eğlenceli bir
kişilik olarak kazanmaya çalışıyor. Ama içten içe çok üzüldüğü, endişelendiği
de oluyor. Özellikle söz konusu olan Cemre ise, adeta dişi bir aslan kesiliyor
Gülten Hanım. Onun gözünde Cemre, altın bir kafese kapatılması gereken bir
bülbül adeta. Her an kızının başına gelenleri kontrol altına almak istiyor, ama
Ebru Hanım’dan farklı olarak, o bunu evladına olan sevgisinden yapıyor. Güçlü
bir kadın, hayata tek başına tutunmayı başarmış bir kadın..Aynı
zamanda da kadın gibi kadın..Süsüyle, makyajıyla, saçıyla başıyla cilveli bir kadın…Ama
bir o kadarda namuslu. Küçük flörtleri seviyor. Bunu Zeynebin babası
Hüseyin ile olan ilişkisinde görüyoruz. Aynı zamanda da çok dikkatli ve
mesafeli. Geçmişte aldığı yara, onun kolay kolay bir erkeğe güvenmesini
engelliyor. Ve müthiş bir oyuncu Gülten Hanım. İçinden bir şeyi düşünüyor, ama
ortama en uygun davranış ne ise onu uyguluyor. Bu sebeple herkesi ve her olayı
kolayca idare edebiliyor. Yine de onun hataları, diğer iki anneye nazaran daha
iyi niyetli yapılmış hatalar diyebiliriz.
Hüseyin..
Zeynebin
babası..Aslında dizinin en silik karakterlerinden biri olan Hüseyin baba, sakin
sessiz kendi halinde bir adam. Gülten Hanım’a karşı içten içe bir ilgisi var.
Bunu da zaman zaman belli etse de, son dönemde Gülten Hanım’ın hayli karışık
hayatı yüzünden, bu duygularını biraz bastırmış gibi görünüyor. İyi niyetli bir
adam Hüseyin. Aynı zamanda bir parça da ezik. Bunun sebebi, hayatındaki
kadınların hayli güçlü olması sanırım. Eski eşi, müthiş kendine güvenli, güçlü
bir kadın karakteri. Kızı Zeynep, annesi gibi güçlü, baskın, yeri geldiğinde
asileşen bir kız. Dolayısıyla Hüseyin Baba, iki kadının gücü arasında ezilip
sinmiş bir karakter. Gülten Hanım’a duygusal bir yakınlık hissetmesinin
sebeplerinden biride bu sanırım. Onun güçlü ama aynı zamanda neşeli, cıvıl
cıvıl halini seviyor. Bir baba olarak evladını çok seviyor elbette ve ona bir
zarar gelsin istemiyor. Bunu açık ve net şekilde ortaya koyarak tepkilerini
gösteriyor bazen ancak Zeynebin asi tavırları ile baş etmek zorunda kalabiliyor çoğu
zaman. Ve genellikle de kaybediyor. Hayatının merkezindeki kadınların hepsi
güçlü kadınlar ve Hüseyin Baba genellikle onların savaşlarının ortasında
kalıyor hep. Oda her şeyin iyi olmasını isteyen ama çok baskın olmayan
karakteri sebebiyle bunları engelleyemeyen biri..Biraz kaderci bir yaklaşımı
var. Yani başına gelenlerin en doğrusu olduğunu düşünüp kabullenen ve hayatını
bu doğrultuda yürütmeye çalışan biri. Kızı ile çatıştığı noktalardan birisi de
bu zaten. Zeynep hayatı zorlamayı seviyor. Hüseyin baba ise, başına gelene razı
olmaktan yana..Bu sebeple de, etkileyen değil genellikle etkilenen taraf
oluyor. Olayların akışını değiştiren değil, o akışa uyum gösteren biri olmayı
tercih ediyor . Bu hali de onu özellikle Gülten Hanım’ın gözünde
biraz pısırık yapıyor. Dolayısıyla, Hüseyin Baba’nın duygularını açması biraz
zor görünüyor. Özellikle son gelişen olaylarla beraber, Cemre ve Zeynebin karşı
karşıya gelmesi de Gülten Hanım’ın onun kalbinde gömülü bir sevgi olarak
kalmasına yol açacaktır. Bu haliyle Hüseyin Baba, iyi olmaya çalışan ama eline
yüzüne bulaştıran bir baba karakteri sadece..
İşte
Kuzey&Güney dizisinin anne ve babaları..
Kötüler
mi..Hiç biri kötü değil..Fazlasıyla gerçekler sadece..Hepimizin iyi ve kötü
özellikleri olduğu gibi, onlarında iyi yönleri ve kötü yönleri var..Hepsi de
evlatlarının iyiliğini istemekte. Çoğu zaman onlara kötülük ettiklerini
bilmeseler de..
Ve
şüphesiz, bütün bu karakterler ile iç içe geçmiş oyunculuklar..Ustalar..Her
biri ellerinden öpülesi, her biri ayrı bir okul adeta..Seyrederken bizi
içlerine çekerken,oyunculuklarıyla gerçeğin ötesini bizlere sunarken, elbette ki ayakta alkışlanmayı ve saygıyla
ellerinden öpülmeyi hak ediyorlar...Var olun, sağ olun..
Ece
Yörenç-Melek Gençoğlu’nu da unutmamak gerek. Böylesine karışık, böylesine
gerçekçi insan karakterleri yazabildikleri,bizlerle tanıştırdıkları ve seyredenlerin kafasında
oluşturdukları bunca güzellik,yüreklerinde hissettirdikleri bu kadar duygu için onlara da sonsuz teşekkürler..Kalemlerine
sağlık diyoruz..
Siyah
İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42