Fatih&Harbiye ilk başladığında Sezonun bombalarından
biri demiştim. Nitekim ilk bölümlerde, dediğim çıktı. Dizi, gerek oyuncuları,
gerek anlattığı hikâyesi ile sevdirdi kendini. Başrolde iki başarılı oyuncu
olunca da, iyice cazip hale geldi.
Ve fakat her zamanki rant canavarının kurbanı oldu dizimiz
ne yazık ki. Hep aynı, yine aynı. Yahu bir defada farklı olsun. Şöyle gümbür
gümbür bir senaryo olsun, hareketli, heyecanlı, seyirciyi gözünü bile kırpmadan
ekrana bağlayacak olaylar seyredelim. Ama yok. İllaki uzatacağız, sıkacağız
ekran başındakileri, bir süre sonra yazacak konu da bulamayacağız ve dön dolaş
aynı şeyleri sunacağız, en sonunda da reytinglerin düştüğünü bildiren çanlar
çalmaya başlayacak..
Başka türlü olmaz demesin kimse, alın size Karagül..Dizinin
her sahnesi aksiyon.. Duraklama, sıradanlaşma yok..Demek ki oluyormuş, yapan
yapıyormuş..
Açıkçası son zamanlarda Fatih Harbiye beni o ilk heyecandan
çok uzaklaştırdı. O içimi bayıltan yarı arabesk melodileri eşliğinde, sakız
gibi sündürülmüş hikâyeler izlemekten yoruldum..Gereksiz konular, ana konudan
uzaklaştırırken hikâyeyi, gereksiz karakterler de üzerine kapak oldu adeta..
Gelelim bu haftaya mesela…
Pelin’in onursuz ve ısrarcı hali fazlasıyla sevimsiz ve
itici hal almaya başladı. Yahu başka işin gücün yok mu senin Pelin. Dünyada
başka erkek mi kalmadı..Üstelik sen daha önce de kaptırmışsın Macit’i başkasına
anladık..Son umut olarak Şinasi’ye kadar gidip hala sinsilik peşindesin ama
Şinasi kardeşim sana güzel aşk dersleri verdi. Sanki kendisi çok başarılıymış
gibi bu konuda. O değil de, Pelin’in onursuzluğu kadar, Şinasi’nin
karaktersizliği de yenilir yutulur değil. Neriman’dan vazgeçemeyip, onu her
görüşünde Küçük Emrah bakışlarıyla kendini ve aşkını acındırmaya çalışan
Şinasi, aynı zamanda Rüya’ya umut vermekten de çekinmiyor maşallah..Burada
hemen yazının başında bahsettiğim gereksiz karakterlerden birinin Rüya olduğunu
belirtmek isterim. Ne kadar kötü bir oyunculuk sergiliyor. İnandırıcılıktan,
samimiyetten uzak..Şinasi, yaşadığı mahalleden çıkmaya çalışan Neriman’a
kızarken, kendi de aynı sınıfı atlamanın derdinde ama farkında değil. Onun bunalımlı
halleri, manalı manalı laflar etmesi, boyundan büyük nasihatler ve dersler
vermeye kalkması, ikilemleri beni deli ediyor gerçekten.
Sözün özü : Pelin ile Şinasi..Al birini vur ötekine..
Öbür taraftan Şahika ile Cihan noktasında da durum pek iç
acıcı değil. Hoş, Şahika zaten Cihan’a göre değil. Üç beş gömlek büyük kızımız
oğlumuza hayat tecrübesi açısından. Cihan bunu ne zaman anlayacak Allah bilir. Öbür
taraftan Şahika’nın belalısı(adı aklıma gelmedi), aradığı adamın Cihan olduğunu
bilse, üstelik bir de burnunun dibinde..Cihan aldı başına belayı, haberi yok.
Bu bölüm Şahika’nın giydiği pantolon beni şok etti doğrusu. Diziye katıldığından
beri onun mini mini eteklerine öyle alışmışız ki, bir an kendime gelemedim onu
pantolon ile görünce. Ama Şahika işi biliyor. Eteğe ne hacet, o her hali ile
çekici olmayı beceriyor. Benim tahminim, oltayı en son Neriman’ın dayısına
attı. Bakalım kısmetine ne düşecek.
Sözün özü : Cihan bu gidişle Şinasi’lere damat olacak !!
Bu hafta mesela beni en sinir eden olaylardan biri de, Cihan
kardeşimin, Şinasi’nin avanslarına sanki kendi parasıymış gibi el koyması oldu.
Yahu Şinasi, sen önce evinin kirasını öde, sonra ağalık yap. Yiyip içip
geziyorsunuz da, annen evde iki gözü iki çeşme, elinde iğne iplik üç kuruşun
peşinde..Cihan karakterine bir ayar verilmesi şart, zira fazlasıyla gözüne
batıyor insanın. Hele hele Şinasi ile ikisinin tamamen zıt karakterlerini
düşününce, ikisinin yakın dostluğu bir tuhaf oluyor..
Pelinler cephesinde ise ne hikmetse bir Neriman çılgınlığı
aldı başını gidiyor. Anne-kız ikisi de yatıyorlar Neriman, kalkıyorlar Neriman.
Hay Neriman kadar taş düşsün başınıza diyesim geliyor. Ne Neriman’mış kardeşim
yahu. Uğraş uğraş bitmedi, tam tersine Pelin ve Feyza hanım Neriman’ı bitirmeye
çalıştıkça, Neriman daha bir çıkıyor tepelerine haberleri yok. O değil de,
Neriman’ın sahip olduğu ve hakkı olduğu servetin üzerine de oturmuyorlar
mı..İnsan gerçekten zıvanadan çıkıyor.
Sözün özü : Feyza hanım, tam bir akbaba !!
Şirket cephesinde ise bana fenalık getiren diğer nokta,
Pelin-Onur-Macit üçlüsünün anlam veremediğim kadar toplantı yapmaları. Sürekli
bir toplantı hali mevcut. O toplantıdan bu toplantıya koşuyorlar ama ortada bir
şey yok..
Dizinin iyice kısırlaşan konusuna acil çözüm bulma çabaları
bizi bu hafta bir de Özgür ile tanıştırdı. Al sana gereksiz bir karakter
daha..Sanırım Duygu’nun Onur ile arasındaki bir türlü çözülemeyen aşk problemine
çare olsun diye düşünülen Özgür karakteri çok ta lazım olmayan bir karakter
diye düşünüyorum.
Dedim ya dön dolaş aynı konular diye. Konu tatsızlaşınca
gereksiz eklemeler yapılıyor. Bu haftanınki de eski aşk Defne olayı idi. Defne
demişken sıra geldi Neriman ile Macit’e…Dizinin başından beri bir kaçma
kovalama, itme-çekme yaşanıyor Macit ile Neriman arasında. Her şeyden önce uzun
uzun bakışmalar yerine, iki çift laf etseler belki böyle saçma sapan ve incir
çekirdeğini doldurmayan konular, çok önemliymiş gibi sunulmayacak bize. Ama
nedense hep aynı. Neriman emin değil, güvensiz, Macit kendini anlatmaktan aciz.
Her lafın başına, böyle olursa olmaz şartını ileri sürmekte..Neriman fazlasıyla
naz yaptı zaten, onun Macit’e olan aşkını itiraf edememesinden boğulmuştuk,
şimdi de çok sıradan kaprisler ve tartışmalar yaşanıyor aralarında. Bu kadar
tutkulu başlayan bir aşkın(ilk bölümleri hatırlatmak isterim), böylesine
sıradanlaştırılması da üzücü olduğu kadar sıkıcı. Sürekli bir kısır döngü var.
Macit kendini anlatmaya çalışıyor, Neriman şüpheleniyor, biri arıyor, öbürü
açmıyor, olmadı sahilde buluşup bakışıyorlar. Üstelik her şey pamuk ipliğine
bağlı. Biri her an terk edecekmiş gibi, diğeri de sanki bu terk edilişi bekler
gibi..
Sözün özü : Güvenmeden olmaz !!
Aslı ile Emre arasındaki her bölüm yaşanan aynı olaylar,
Emre’nin önce pişman olup kapıya dayanması, sonra öfkelenip kapıyı tekmelemesi,
Şinasi’nin bir Neriman’a bir Rüya’ya dönmesi, Macit’in güven vermeyen
tavırları, Neriman’ın nazları, küsmeleri barışmaları, Cihan’ın Şahika’ya
sürekli askıntı halleri, Şahika’nın her cümleye alaylı alaylı konuşması, Faiz
beyin kör gözleri, Gülter hanımın idare etmeleri, Şinasi’nin bayıltacak kadar
arabesk besteleri, beste çalışmaları, Fahriye ve Neriman’ın oturup Macit
hakkında konuşmaları, Pelin’in oyunları, bağırmaları, ağlamaklı ses tonu, İnci
hanımın donuk ifadeleri, duygusuz ses tonu, mimiksiz yüzü, Macit’e yapılan
baskılar, Macit’in tepkileri, Şinasi’nin evindeki para muhabbeti, geçim sıkıntısı…
Hepsi ama hepsi her bölüm görebileceğiniz olaylar. Uzun uzadıya, öyle büyük bir
gelişme olmadan… Üç beş bölüm kaçırsanız, kaldığınız yerden devam edersiniz o
derece.
Sözün özü : Sıkıcı !!
Benim görüşüm, bu şekilde giderse Fatih&Harbiye bu
sezonun sonunu getirse de, yeni sezona işi zor… Sadece Kadir Doğulu’nun çok
yakışıklı ve çekici oluşu(9 yaşındaki yeğenim bile hastası) ya da Neslihan
Atagül’ün güzelliği, her ikisinin de güzel oynuyor olmaları bu işi kurtarır mı?
Yorumu size bırakıyorum bu noktada…
Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42