Hiç kuşkusuz son dönemde en çok
sözü edilen, en çok üzerinde konuşulan ve gerçekten fanatik bir hayran
kitlesine sahip olan ekranların ünlü dizisi Adını Feriha Koydum, sezon finalini
yaptı geçen hafta.
Biz final yapacak diye beklerken,
tam mutlu son olacak diye hayaller kurarken, bir de baktık ki, çok daha farklı
bir son bekliyormuş meğer bizi.
Geçen hafta aslında sıcağı
sıcağına hem diziyi, hem konuşulanları yazayım demiştim ama hem vakit olmadı,
hem aksilikler yine peşimizi bırakmadı. Haydi, o zaman vakit kaybetmeden,
bakalım neler olmuş dizimizin sezon finalinde önce bir bakalım canlarım.
Öncelikle Feriha ve Emir’in ayrı
geçen koskoca üç yılının, basit ama çok basit bir yanlış anlama yüzünden
olduğunu anlayarak sinirlerimiz daha en başında tavana vurdu. Yahu kardeşim iki
senedir konuşmadığınız konu kalmadı zaten, insan aramaz mı, hesap sormaz mı, en
azından öfkesini haykırmak için bile olsa aramaz mı yahu. Aradan üç sene
geçtikten sonra mı sorulur her şeyin hesabı. Al ne oldu işte, üç sene ayrı
kaldınız abuk subuk bir yanlış anlama yüzünden. Hadi Feriha’nın inadı inat onu
anladık ta, Emir de az gurur yapmamış anlaşılan. Didişmekten birbirlerini
dinlemeye vakit bulamayanlara da güzel bir örnek oldu aslında Emir ile Feriha.
Yazık Emir Kardeşim üç senedir kendi kendine soruyormuş, niye gitti diye. Keşke
bir arayıp sormayı akıl edeymişsin be Emir. İkisinin orda saçma sapan
kavgalarını seyrederken cidden bunların aşkından da kavgalarından da bana
fenalık geldi artık inanın.
Hadi onların inadı inat, Levent’e
ne demeli. Sen kızı al, götür, üç sene boyunca aynı evde yaşa, oralarda herkesten
uzaktayken Feriha’yı beraber bir hayata razı etmeye çalışma, dönüp geldikten
sonra koşa koşa evlenme teklif et. Hadi Emir ile Feriha’nın aklı yerinde değil,
Senin aklın nerelerdeydi be Levent. Sevdiğin kadın, sevdiği adamın yanı başında
iken evlenme teklif edilir mi. O teklifin kabul edilmeyeceği gün gibi ortada.
Bu kadar zaman çabalamamışsın, şimdi niye çabalıyorsun artık ben anlamadım. Ama
ben bunları düşünsem de, final sahnesini seyredince keşke Levent ile
evlenseymiş diye düşündüm. Çok daha mantıklı bir son olurdu çünkü.
Sezon finalinde ben açık
konuşayım Çağatay’a bayıldım. Kısa sürede öyle büyük yol aldı ki, helal olsun
diyorum. Rol yapışında, bakışlarında, mimiklerinde çok güzel ilerlemeler oldu. Rolünü
sesine yansıtabilmeyi başardı ve kendini çok geliştirdi. Sezon finalinde en iyi
oynayanlardan biri kendisiydi. Ayrıca o giydiği kareli gömlekte beni benden
aldı. Erkeğe en çok yakışan giysilerden biridir kareli gömlek ama Emir’in
üzerinde sanki daha bir anlam kazanmış. Ben bayıldım sizi bilmem.
Gelelim Ece Kızımıza… Zaman zaman
hep kafamdan geçiririm. Acaba bende bir oyunculuk yeteneği var mıdır diye.
Seyrettiğim ve beğendiğim oyunculara bakarım, ben olsam yapabilir miyim gibi
düşünürüm. Her defasında da kendi kendime “otur, deneme bile, haddini bil”
derim. Ama canlarım inanın şu Ece karakterine hayat veren Yağmur kardeşimin
yanında inanın ben bile oyuncuyum daha ne diyeyim. Nasıl kötü nasıl yapmacık
nasıl rahatsız edici Yarabbi. Nerden bulmuşlar, kim tavsiye etmiş bilmem. Hayır,
Lara kızımıza etmedik laf bırakmadık ama o bile Ece kızımızın yanında çok daha
iyi oynuyor. Hele Hazal Kaya ile karşılıklı sahnelerinde inanılmaz bir
oyunculuk farkı hissettim ben. Tamam, yaşı daha çok genç diyebilirsiniz, o
zaman da ben size Hazar Ergüçlü derim. Hazal Kaya derim kimse kusura bakmasın.
Eğer yeni sezon için planlar Yağmur Tanrı sevsin ve Ece karakteri üzerine
yapılıyor ise, bu gerçekten uçurumun kenarından atlamaktan başka bir şey değil
benim gözümde.
Sezon finalinin beni en çok
keyiflendiren sahnesi elbette Yine Mehmet kardeşimin, namus derdine düşüp
Levent ile hesaplaşmaya geldiği sahneydi. Yahu Mehmet, sen adam olmazsın artık
eminim. Gelmiş Levent’in karşısına geçmiş, yok kardeşi onunla kaçmışta, yok
aynı evde yaşamışta, bilmem neymişte. Sen konuş konuş, sonra Seher’i eve al.
Her ne kadar Seher’i zor durumda görünce vicdanına yenilip onu eve almış ve
ertesi gün otele gönderecek olsa bile, babası olmasa Mehmet çoktan pavyonlara
düşen karısını affetmeye hazır gibi geldi bana. Delikanlılık yaptın Mehmet ona
sözüm yok, ama Seher bu sen yinede dikkat et. Of Seher’de çok güldüm ya. Hiç bir
şey yokmuş gibi sabah sen kalk kahvaltı hazırla, üstüne de Rıza babayı sofraya
çağır. Adam senin elinden yemek yer mi artık Seher vallahi âlemsin dedim kendi
kendime.
Hazır Levent ve Mehmet’ten söz
açmışken, sorarım size… Hangi erkek, aynı evin içinde üç yıl boyunca sevdiği
kadının aşkını ümit ederek kibar kibar bekler? Yâda hangi erkek, namusunu iki
paralık etmiş bir kadını tekrar affeder. Dizimizin bazı erkek karakterlerine,
ufak karakter ayarlamaları yapılsa çok iyi olacak diye düşünüyorum şahsen.
Koray ile Gülsüm de nihayet
evliliklerinin sonuna gelmeyi başardılar. Aradan geçen o kadar seneye rağmen
yuvalarında ne yazık ki hala bir gram ilerleme yok ama Hatice Halam aynı
iştahla sanki ortada bir yuva varmış gibi faaliyetlere devam ediyor. Sezon
finalinde en azından Gülsüm ile Koray evliliğinin sonuçlanmasını görmüş olduk. Ben
aslında senaristlerden Koray ile Gülsüm’e güzel bir aşk hikâyesi yaşatmalarını
isterdim doğrusu. Sürekli sancılı ve uzatılmış hırpalanmış aşklar seyretmekten
yorulmuştuk ama olmadı. En azından bu
konu bir çözüme kavuştu da biraz heyecan oldu bize. Zira o kadar dümdüz, sıradan
bir bölümdü ki, sezon finali heyecanı yaşamamız mümkün olmadı ne yazık ki.
Sezon finalinde Zehra anneyi de
göremedik. Hele o düğün sahnesinde Mehmet’in söylediği "annem yetişemiyor
düğüne” sözü cidden artık saçmalığın son noktası idi. Hadi 4 senedir idare
ettiniz, kızının başına gelen pek çok olaya rağmen Zehra anne sesini bile
duyurmadı ama pes artık. Kızının düğününe düğün günü mü gelir insan yahu. Kimi
kandırıyorsunuz? Zaten ben düğünü de anlamadım. Emir ile Feriha barıştılar.
Sonra bir baktık on gün geçmiş aradan, Feriha gelinlik giymiş bekliyor odada.
Yahu Fatmagül ile Kerim bile düğün alışverişine çıktılar, üst baş aldılar,
davetiye bastırdılar, kına bile yaptılar. O on gün içinde ne oldu ne bitti
insan bir nebze klip havasında seyirciye sunmaz mı? Doğrusu düğün, çok paldır
küldür aceleye getirilmiş izlenimi uyandı bende.
Ve çok şükür Feriha’nın iki
yıldır gülmeyen yüzü final sahnesinde güldü. Hem nasıl gülme. Ağzı
kulaklarındaydı güzeller güzeli gelinimizin. Ama işte gülmez gülmez de, böyle
pat diye birden gülersen, burnundan gelir o gülmeler. Salıncaklarda nikâhları
kıyıldıktan sonra ilk danslarında iki el silah sesi ile irkildik elbette. Tam
Emir ile Feriha kavuştular, sorunları çözdüler derken birileri ateş etti. Hem
de iki kez. Feriha ile Emir birbirlerine baka kaldılar. Sezen Aksu “Dua”
şarkısı tam onikiden hedefi vuran bir seçim olmuş, tebrik etmek lazım. Yalnız ben
elbette ki takılacak bir şeyler buldum yine de. Öncelikle o silah sesinden
sonra kimin vurulduğunu göremedik. Büyük ihtimal ile vurulan Feriha kızımız.
Ama sanki o durumda ucu açık bırakılmış gibi geldi. Zira ben gözlerimi dört
açıp bakmama rağmen Feriha’nın gelinliğinde bir kan izi göremedim. Vurulduğuna
dair bir iz de yok. Kim bilir, Hazal Kaya’nın yeni dizisi tutmazsa Feriha
üçüncü sezonda ölümlerden dönüp geri gelebilir. Olmamış bir şey değil
biliyorsunuz. Kavak Yelleri’nin efesi de ölüp de dirilmemiş miydi canlarım.
Dolayısıyla kimin vurulduğunu göstermemeleri temkinli bir davranış gibi geldi
bana.
Ayrıca lütfen söyleyin, iki el
silah patlasa, millet öyle put gibi yerinde mi durur yahu. Millet dondu kaldı,
ne yardıma koşan var, ne bir hareketlenme. Hayır, neden korkuyorum biliyor
musunuz? Şimdi tutup bütün bunlar Feriha’nın yaşadığı bir rüya olarak
sunulmasın bize. Olur, mu olur.
Diyeceğim o ki canlarım, sezon
boyunca bizi sinir eden sevgili dizimiz sezon finalinde de bizi sinir etmeyi
başardı. Gelelim yeni sezona…
Kimileri reyting patlaması
olacağını söylese de şunu belirtmekte fayda var. Bir düşünelim. Adını Feriha
Koydum’un ilk baştaki hikâyesi neydi, ne oldu. Senaryonun allak bullak edilmesi
ve dağılması, bu dağınıklığın toplanamayıp izleyicinin beklentilerinin tam
tersine hareket edilmesi zaten bu sezonda kimseyi memnun etmedi. Temel
oyuncuların ayrılması ve geriye kalan hikâyenin, hikâyeyi bırakın yeni giren
oyuncuların beceriksiz ve keyif vermeyen oyunculukları sebebiyle, eğer bu
şekilde devam ederse, ben yeni sezonda reyting patlaması falan beklemeyin
derim. Belki ilk birkaç bölüm sadece meraktan yüksek oranda seyredilse de,
oyunculuklar ve senaryonun yeni sezon için işi gerçekten zor görünüyor. Ben bu
konunun Hazal Kaya ile ilgili olduğunu da düşünmüyorum. Evet, elbette diziye
adını veren karakterin ayrılması büyük bir sıkıntı doğuracaktır ancak ben genel
olarak senaryonun hataları, dağınıklığı, sonuca ulaşmayan konular, ters köşe
yapalım derken bütün olayları daha da karıştırıp bir çözüm bulamamaları
üzerinde duruyorum.
Yine de öncelikle yeni sezonu
seyretmeden herhangi bir yorumun erken olacağını düşünüyorum. Çok iyi de
olabilir, yeni oyuncular, yeni karakterler ve yeni olaylar, seyirciye şık bir
şekilde sunularak, bir kapıcı kızı hikâyesinden yola çıkan hikâyenin farklı bir
dünyaya yol almasının izleyici üzerindeki olumsuz etkisi azaltılabilir diye
düşünüyorum. Dizinin yan karakterleri ve hikâyeleri çok daha cazip ve heyecanlı
hale getirilebilir. Zira pek çok kaliteli oyuncu uzun zamandır diziye emek
veriyor. Ancak ikinci ihtimal olarak, özellikle medyada yapılan yorumları göze
alarak, Hazal Kaya’nın diziden ayrılışının diziyi de şiddetli bir şekilde
etkileyeceğini görebiliriz. Görünen o ki, yeni sezona kadar biz daha AFK
hakkında çok konuşacağız…
Şimdilik bu kadar yetsin canlarım…
Sevgiyle kalın.
Siyah İnci’den sevgiyle.
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder