3 Ekim 2015 Cumartesi

Yeni Sezona giriş..Güneşin Kızları ve saplantılı aşkları..



Yaz döneminin bana göre en başarılı dizilerinden..Ekip zaten çok iyi, hikâye desen içim rahat izlediğim en iyi senaryolardan birisi..Bakalım son üç haftanın benim gözüme takılıp kalemimin ucuna düşenlerine..

Melisa’nın dönmesi malum gündemimiz. Kızın kaçıp gitmesinde meğersem Haluk kişisinin parmağı varmış. Onu anlamıştık da, nasıl bir parmak onu anlayamamıştık. Neyse ki, fazla beklemedik. Haluk amcam, kızı yaşındaki Melisa’ya kafayı takmış geçmişte. Bu takıntının sebebi de bence Melisa’nın, Haluk kişisinin annesinin gençliğine tıpatıp benzemesi.  İyi de annesine benzeyen bir kıza niye kafayı takar insan diyecek oldum ki adam nasıl takıntılı bir adamsa artık, her gördüğüne kafayı takıyor..Malum, Güneş’e de bir takıntı söz konusu. Hatta ve hatta Sevilay içinde bir takıntı var diyebilirim..Sahi ilk bölümdeki şu gizli odaya ne oldu yahu..Hani her yer Güneş’in resimleriyle dolu bir oda vardı, ses yok o odadan..Neyse konuya dönelim, Melisa kızımız Haluk’tan kaçmış gitmiş, iyi hoş, ama şimdi dönüpte kaldığın yerden nasıl başlayacaksın be kızım. Hoppp gittim, hooppp geldim..Haydi Savaş beni kaldığın yerden sev..Böyle mi oluyor bu işler..

Melisa ilk başlarda, bana fazlasıyla hoş ve karizmatik geldi. Ve fakat döndükten sonra sinir oldum ne yalan söyleyeyim. Nazlı’nın masum ve tertemiz ilk aşkının üzerine gölge gibi düşmesinin bunda büyük etkisi oldu..Nazlı da çok saf bir âşık arkadaş..Fazlasıyla çocuksu hareketleri var..Hele karşısındaki Savaş kişisi, fazlasıyla donuk olunca, bu daha bir göze batıyor. Hazır Savaş demişken, oyunculuk performansı çok daha iyi olabilir. Nazlı karakterini oynayan Burcu Özberk gerçekten çok sağlam bir oyunculuk sunuyor. Özellikle son bölümde babasıyla çay bahçesinde otururken gösterdiği performans kusursuzdu …Burcu Özberk bu kadar iyi oynayınca, Savaş’ı oynayan Berk Atan karşısında biraz zayıf kalıyor ve bana bir kez daha yakışıklı olmak iyidir, ama yetmez dedirtiyor ne yalan söyleyeyim..

Melisa döndü ve hemen sıradan oyunlarına başladı. Yok intihar etmeler, sana ihtiyacım var demeler, arkadaşımsın ama dur sana bir sarılayım pozları..Savaş bunları yemedi ama Nazlı ile arası da açıldı elbette. Bana sorarsanız Nazlı mı Melisa mı diye, ben Nazlı derim. Çünkü Savaş zaten yeterince melankolik, Nazlı eğlenceli ve sevimli..Tamam Nazlı biraz çocuksu, Melisa çok hoş ve karizmatik bir havaya sahip ve fakat malum erkeğin karizmatik olanı makbuldür, kadının değil..Dolayısıyla ben Nazlı ile Savaş diyorum her daim..

Dip Not : Nazlı’nın bulduğu her yeri boyamasına bayılıyorum, ama o boyaları sallarken çıkan tıkırtı fena itici..Ayrıca son bölümde trene çizdiği resim için Nazlı’nın boyunun 2 metre falan olması lazım..Azıcık dikkat..

Gelelim Ali ile Selin’e..

Selin bir kere kabul et yavru kuş, bal gibi de Ali’ye âşıksın işte..Ne inadınız varmış, ne gururunuz varmış arkadaş. İkisi de inatlarından açılmıyor birbirlerine. Neyine uğraşıyorsunuz, itiraf edin gitsin..Arada olan Emre’ye oldu zaten. Anacım Emre’de ne arabesk çıktı yahu..Selin ile ayrıldıktan sonra Ali ile meyhaneye gittikleri sahne neydi öyle..Tolga Sarıtaş her bölüm daha fazla büyülüyor insanı..Meyhanede, Selin ile Emre’nin ayrılık haberini aldığı andaki yüz şekline dikkat ettiniz mi..Mutluluktan uçan ama bunu belli etmeyen yüz şekli, gözleri, bakışları, dudağının kenarında beliren hafiften gülümseme..Ve o an içinden mutluluk çığlıkları atarken bunu belli etmemesi..Emre’yi daha bir zavallı yaptı karşısında..Ali’nin o kontrollü hali, Emre’nin aşk acısı çeken perişan hali karşısında fazlasıyla çekiciydi gerçekten..

Selin ile Ali arasındaki ilişki, Savaş ile Nazlı gibi değil. Selin ile Ali birbirlerine söylemiyorlar belki ama aşkları çok derin.  Öyle basit bir aşk değil. Çünkü onlar önce birbirlerinin yaralarını gördüler, ne kadar yaralı olduklarını anladılar, önce oradan başladılar sevmeye. Ama bir o kadar da zor bir aşk onlarınki, tek engelleri kendileri..Ve tabii ki Ali’nin Emre ile olan dostluğuna gölge düşürmek istememesi. Ali nereye kadar dayanacak bilmiyoruz bu duruma ama ben eninde sonunda aşka yenik düşeceğini düşünüyorum.  Bu arada Selin’in o cıvıl cıvıl neşeli haline ne oldu anlamadım. Kız giderek daha içine kapandı, o eğlenceli hali kalmadı sanki..Ali ile cesaret oyunu oynarlarken bir ara eski haline dönse de, o oyunun bedelini ağır ödedi gerçekten. Oyun oynayacam derken, babası hakkında çok çirkin bir gerçeği öğreniverdi bizim Selincik..Ondan sonrası kopuş..Babasının peşine düşüp adamı öldürmeye kalktı..Hiç yakışmadı Selin’e..Allah’tan Ali peşinden gitti de engelledi. Bu arada Selin arabayı babasının üstüne sürerken, arkadan koşan Ali kardeşimi dikiz aynasından niye görmedi bunu da düşünmek lazım..Sonrasında gelen itiraf sahnesi cidden Ali ve Selin açısından atılan çok büyük bir adımdı..Bazen aşk sözcüklere ihtiyaç duymaz, bir bakış, bir itiraf, bir yüzleşme..Açıkçası ben Ali ile Selin aşkını çok daha severek izliyorum..Gelişmeleri de merakla bekliyorum..

Dip Not : Zafer karakteri fazlasıyla genç değil mi bu kızların babası olmak için..Yoksa işin içinde başka işler mi dönüyor..Gerçekten babaları mı acaba?

Sıra geldi Ali ile Haluk arasındaki müthiş yüzleşmeye..

Baştan söyleyeyim o boks sahnesi son zamanlarda izlediğim en iyi sahneydi..Emre Kınay gibi bir oyuncu karşısında Tolga Sarıtaş’ın gösterdiği başarı alkışlanmalı ancak..Baba oğul olarak cidden mükemmel bir ikili oldular..Aralarındaki gerilim dehşet..Haluk abimin konuşma şekli bile boks zaten. Ali’nin babasının teklifine verdiği “şiddet üzerinden bir iletişim kurmak istemiyorum” cümlesi de, günümüz toplumuna ve insanların şiddet merakına yapılmış muazzam bir göndermeydi..Bu cümleden sonra Ali kardeşimden kavga beklemiyorduk ama o fikrini değiştirip babasıyla ringlere koştu..İyi ki de koştu..O boks sahnesi on numara beş yıldız bir sahne olmuş gerçekten..İçinde şiddetten çok yüzleşme vardı zira baba ile oğul böyle anlaşıyorlar ne yapalım..

Dip Not : Dizide bir Haluk Mertoğlu şıklığı aldı başını gidiyor..

Güneş’in yaptığı büyük itiraf ve Haluk abimin verdiği tepki elbette ki görmeye değerdi. Meğersem Güneş, önce tecavüze uğramış sonra Zafer ile evlenmek zorunda kalmış. Be kadın, bu Haluk abime söylenecek laf mı..Haluk Zafer’i çarmıha gerse yeridir şimdi. Adam zaten hastalıklı bir ruh haline sahip, bir de üstüne tüm bunları duyunca nasıl iyileşecek bu adam. Ama benim anlamadığım, Haluk çok uzun yıllardır Güneş’i takip etmiyor mu, e maşallah eli kolu da pek uzun, tüm bu bilgileri öğrenmesi çok kolay değil miydi..Yâda yoksa biliyor muydu..Adam çok iyi bir yalancı netice itibariyle..Haluk ile Zafer arasındaki ilişkiyi tam çözemedik malum..Zafer’in Haluk ne derse yaptığını biliyoruz sadece..Bu aralarında gizli bir antlaşma mı, Haluk korkusu mu onu henüz anlayamadık..

Güneş’in bu itirafı aslında Haluk ile onu biraz daha yaklaştırdı. Onların aşkı da hastalıklı bir tutku aslında. Son bölümde Güneş’in yaptıklarını görünce, hah tamam dedim tam Haluk kişisine layık bir kadın bu..Ne atarlı çıktı yahu bizim hanımefendi Güneş. Gitti Sevilay’ın işyerini bastı, eline kaptı makası, ne bulduysa devirdi döktü. Oh eline sağlık çok ta iyi yaptı bence..Yani Sevilay çoktan hak etti bunu. Çok arsız bir kadın cidden. Güneş’in yerinde kim olsa aynını yapardı, üstelik cahil cesareti mi desem ne desem bilemedim. Kadın hem Haluk’tan fena halde korkuyor, hem de ayarsız. Ama Güneş ne yaptı..Ona yerini ve haddini güzelce bildirdi, olmadı kocasına olan aşkını Sevilay’ın gözü önünde itiraf edip, öpüverdi Haluk abimi..Eh bir parça gösteri kokusu olsa da Haluk sevincinden bunun farkına varmadı sanırım..Güneş’in itirafıyla içi ısınan Haluk abim Sevilay için neler hazırladı merak ediyorum doğrusu..

Olan İnci’ye oldu arada..Zaten bu İnci ile Ahmet ne ara evlendiniz, nasıl oldu da evlendiniz akıl ermez..Hiç alakaları bile yok zira birbirleriyle.. Ahmet’in tarzı bir kadın değil İnci..Bir kere çok yarım akıllı ve güçsüz..Kıskanç,hırslı ve kötü üstelik..Ahmet’in sakin yapısı, iyi kalbi ile çok alakasızlar..Sevilay onun bu özelliğini bildiğinden sonuna kadar kullandı ama İnci kendi sonunu hazırladı..Hayır, Haluk’tan ödün patlıyor madem, ne diye Sevilay’a uyuyorsun.  Zaten evliliğin sallantıda, o evde eğreti gelin gibi oturuyorsun, kalkmış bir de Güneş’i yerinden etmeye çalışıyorsun..Açıkçası Sevilay ve İnci ikilisine fazlasıyla sinir olduğumdan, İnci’ye hiç acımadım doğrusu..

Ahmet ile Haluk yüzleşmesi de son sahneye damga vurdu. Güneş’in her iki kardeşte de bıraktığı derin bir iz olduğu belli. Ahmet Güneş’e âşık bundan eminim, ama Haluk gibi takıntı yapmamış Güneş’i. Daha temiz sevmiş bence. Haluk ise niye nasıl bu kadar takıntı etti onu henüz anlamasakta, o resmin iki kardeş üzerinde etkisi olduğu kesin. Bu hafta Ahmet ile Haluk arasındaki sırlar ortaya çıkacak mı bilinmez ama Güneşin kızları her bölüm heyecanı ve merakımızı artırmaya devam ediyor..İzleyelim görelim diyerek yazımıza bir son verelim..


Siyah İnci’den sevgiyle..

Twitter  @_BlackPearI_




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder