Yaz döneminin bana göre en başarılı dizilerinden..Ekip zaten
çok iyi, hikâye desen içim rahat izlediğim en iyi senaryolardan birisi..Bakalım
son üç haftanın benim gözüme takılıp kalemimin ucuna düşenlerine..
Melisa’nın dönmesi malum gündemimiz. Kızın kaçıp gitmesinde
meğersem Haluk kişisinin parmağı varmış. Onu anlamıştık da, nasıl bir parmak
onu anlayamamıştık. Neyse ki, fazla beklemedik. Haluk amcam, kızı yaşındaki
Melisa’ya kafayı takmış geçmişte. Bu takıntının sebebi de bence Melisa’nın,
Haluk kişisinin annesinin gençliğine tıpatıp benzemesi. İyi de annesine benzeyen bir kıza niye kafayı
takar insan diyecek oldum ki adam nasıl takıntılı bir adamsa artık, her
gördüğüne kafayı takıyor..Malum, Güneş’e de bir takıntı söz konusu. Hatta ve
hatta Sevilay içinde bir takıntı var diyebilirim..Sahi ilk bölümdeki şu gizli
odaya ne oldu yahu..Hani her yer Güneş’in resimleriyle dolu bir oda vardı, ses
yok o odadan..Neyse konuya dönelim, Melisa kızımız Haluk’tan kaçmış gitmiş, iyi
hoş, ama şimdi dönüpte kaldığın yerden nasıl başlayacaksın be kızım. Hoppp
gittim, hooppp geldim..Haydi Savaş beni kaldığın yerden sev..Böyle mi oluyor bu
işler..
Melisa ilk başlarda, bana fazlasıyla hoş ve karizmatik
geldi. Ve fakat döndükten sonra sinir oldum ne yalan söyleyeyim. Nazlı’nın
masum ve tertemiz ilk aşkının üzerine gölge gibi düşmesinin bunda büyük etkisi
oldu..Nazlı da çok saf bir âşık arkadaş..Fazlasıyla çocuksu hareketleri
var..Hele karşısındaki Savaş kişisi, fazlasıyla donuk olunca, bu daha bir göze
batıyor. Hazır Savaş demişken, oyunculuk performansı çok daha iyi olabilir.
Nazlı karakterini oynayan Burcu Özberk gerçekten çok sağlam bir oyunculuk
sunuyor. Özellikle son bölümde babasıyla çay bahçesinde otururken gösterdiği
performans kusursuzdu …Burcu Özberk bu kadar iyi oynayınca, Savaş’ı oynayan
Berk Atan karşısında biraz zayıf kalıyor ve bana bir kez daha yakışıklı olmak
iyidir, ama yetmez dedirtiyor ne yalan söyleyeyim..
Melisa döndü ve hemen sıradan oyunlarına başladı. Yok
intihar etmeler, sana ihtiyacım var demeler, arkadaşımsın ama dur sana bir
sarılayım pozları..Savaş bunları yemedi ama Nazlı ile arası da açıldı elbette.
Bana sorarsanız Nazlı mı Melisa mı diye, ben Nazlı derim. Çünkü Savaş zaten
yeterince melankolik, Nazlı eğlenceli ve sevimli..Tamam Nazlı biraz çocuksu, Melisa
çok hoş ve karizmatik bir havaya sahip ve fakat malum erkeğin karizmatik olanı makbuldür,
kadının değil..Dolayısıyla ben Nazlı ile Savaş diyorum her daim..
Dip Not : Nazlı’nın bulduğu her yeri boyamasına bayılıyorum,
ama o boyaları sallarken çıkan tıkırtı fena itici..Ayrıca son bölümde trene
çizdiği resim için Nazlı’nın boyunun 2 metre falan olması lazım..Azıcık
dikkat..
Gelelim Ali ile Selin’e..
Selin bir kere kabul et yavru kuş, bal gibi de Ali’ye âşıksın
işte..Ne inadınız varmış, ne gururunuz varmış arkadaş. İkisi de inatlarından
açılmıyor birbirlerine. Neyine uğraşıyorsunuz, itiraf edin gitsin..Arada olan
Emre’ye oldu zaten. Anacım Emre’de ne arabesk çıktı yahu..Selin ile ayrıldıktan
sonra Ali ile meyhaneye gittikleri sahne neydi öyle..Tolga Sarıtaş her bölüm
daha fazla büyülüyor insanı..Meyhanede, Selin ile Emre’nin ayrılık haberini
aldığı andaki yüz şekline dikkat ettiniz mi..Mutluluktan uçan ama bunu belli
etmeyen yüz şekli, gözleri, bakışları, dudağının kenarında beliren hafiften
gülümseme..Ve o an içinden mutluluk çığlıkları atarken bunu belli
etmemesi..Emre’yi daha bir zavallı yaptı karşısında..Ali’nin o kontrollü hali,
Emre’nin aşk acısı çeken perişan hali karşısında fazlasıyla çekiciydi
gerçekten..
Selin ile Ali arasındaki ilişki, Savaş ile Nazlı gibi değil.
Selin ile Ali birbirlerine söylemiyorlar belki ama aşkları çok derin. Öyle basit bir aşk değil. Çünkü onlar önce
birbirlerinin yaralarını gördüler, ne kadar yaralı olduklarını anladılar, önce
oradan başladılar sevmeye. Ama bir o kadar da zor bir aşk onlarınki, tek
engelleri kendileri..Ve tabii ki Ali’nin Emre ile olan dostluğuna gölge
düşürmek istememesi. Ali nereye kadar dayanacak bilmiyoruz bu duruma ama ben
eninde sonunda aşka yenik düşeceğini düşünüyorum. Bu arada Selin’in o cıvıl cıvıl neşeli haline
ne oldu anlamadım. Kız giderek daha içine kapandı, o eğlenceli hali kalmadı
sanki..Ali ile cesaret oyunu oynarlarken bir ara eski haline dönse de, o oyunun
bedelini ağır ödedi gerçekten. Oyun oynayacam derken, babası hakkında çok
çirkin bir gerçeği öğreniverdi bizim Selincik..Ondan sonrası kopuş..Babasının
peşine düşüp adamı öldürmeye kalktı..Hiç yakışmadı Selin’e..Allah’tan Ali
peşinden gitti de engelledi. Bu arada Selin arabayı babasının üstüne sürerken,
arkadan koşan Ali kardeşimi dikiz aynasından niye görmedi bunu da düşünmek
lazım..Sonrasında gelen itiraf sahnesi cidden Ali ve Selin açısından atılan çok
büyük bir adımdı..Bazen aşk sözcüklere ihtiyaç duymaz, bir bakış, bir itiraf,
bir yüzleşme..Açıkçası ben Ali ile Selin aşkını çok daha severek
izliyorum..Gelişmeleri de merakla bekliyorum..
Dip Not : Zafer karakteri fazlasıyla genç değil mi bu
kızların babası olmak için..Yoksa işin içinde başka işler mi dönüyor..Gerçekten
babaları mı acaba?
Sıra geldi Ali ile Haluk arasındaki müthiş yüzleşmeye..
Baştan söyleyeyim o boks sahnesi son zamanlarda izlediğim en
iyi sahneydi..Emre Kınay gibi bir oyuncu karşısında Tolga Sarıtaş’ın gösterdiği
başarı alkışlanmalı ancak..Baba oğul olarak cidden mükemmel bir ikili
oldular..Aralarındaki gerilim dehşet..Haluk abimin konuşma şekli bile boks
zaten. Ali’nin babasının teklifine verdiği “şiddet üzerinden bir iletişim
kurmak istemiyorum” cümlesi de, günümüz toplumuna ve insanların şiddet merakına
yapılmış muazzam bir göndermeydi..Bu cümleden sonra Ali kardeşimden kavga
beklemiyorduk ama o fikrini değiştirip babasıyla ringlere koştu..İyi ki de
koştu..O boks sahnesi on numara beş yıldız bir sahne olmuş gerçekten..İçinde
şiddetten çok yüzleşme vardı zira baba ile oğul böyle anlaşıyorlar ne yapalım..
Dip Not : Dizide bir Haluk Mertoğlu şıklığı aldı başını
gidiyor..
Güneş’in yaptığı büyük itiraf ve Haluk abimin verdiği tepki elbette
ki görmeye değerdi. Meğersem Güneş, önce tecavüze uğramış sonra Zafer ile
evlenmek zorunda kalmış. Be kadın, bu Haluk abime söylenecek laf mı..Haluk
Zafer’i çarmıha gerse yeridir şimdi. Adam zaten hastalıklı bir ruh haline
sahip, bir de üstüne tüm bunları duyunca nasıl iyileşecek bu adam. Ama benim
anlamadığım, Haluk çok uzun yıllardır Güneş’i takip etmiyor mu, e maşallah eli
kolu da pek uzun, tüm bu bilgileri öğrenmesi çok kolay değil miydi..Yâda yoksa
biliyor muydu..Adam çok iyi bir yalancı netice itibariyle..Haluk ile Zafer
arasındaki ilişkiyi tam çözemedik malum..Zafer’in Haluk ne derse yaptığını
biliyoruz sadece..Bu aralarında gizli bir antlaşma mı, Haluk korkusu mu onu
henüz anlayamadık..
Güneş’in bu itirafı aslında Haluk ile onu biraz daha
yaklaştırdı. Onların aşkı da hastalıklı bir tutku aslında. Son bölümde Güneş’in
yaptıklarını görünce, hah tamam dedim tam Haluk kişisine layık bir kadın bu..Ne
atarlı çıktı yahu bizim hanımefendi Güneş. Gitti Sevilay’ın işyerini bastı,
eline kaptı makası, ne bulduysa devirdi döktü. Oh eline sağlık çok ta iyi yaptı
bence..Yani Sevilay çoktan hak etti bunu. Çok arsız bir kadın cidden. Güneş’in
yerinde kim olsa aynını yapardı, üstelik cahil cesareti mi desem ne desem bilemedim.
Kadın hem Haluk’tan fena halde korkuyor, hem de ayarsız. Ama Güneş ne
yaptı..Ona yerini ve haddini güzelce bildirdi, olmadı kocasına olan aşkını
Sevilay’ın gözü önünde itiraf edip, öpüverdi Haluk abimi..Eh bir parça gösteri
kokusu olsa da Haluk sevincinden bunun farkına varmadı sanırım..Güneş’in
itirafıyla içi ısınan Haluk abim Sevilay için neler hazırladı merak ediyorum
doğrusu..
Olan İnci’ye oldu arada..Zaten bu İnci ile Ahmet ne ara
evlendiniz, nasıl oldu da evlendiniz akıl ermez..Hiç alakaları bile yok zira
birbirleriyle.. Ahmet’in tarzı bir kadın değil İnci..Bir kere çok yarım akıllı
ve güçsüz..Kıskanç,hırslı ve kötü üstelik..Ahmet’in sakin yapısı, iyi kalbi ile
çok alakasızlar..Sevilay onun bu özelliğini bildiğinden sonuna kadar kullandı
ama İnci kendi sonunu hazırladı..Hayır, Haluk’tan ödün patlıyor madem, ne diye
Sevilay’a uyuyorsun. Zaten evliliğin
sallantıda, o evde eğreti gelin gibi oturuyorsun, kalkmış bir de Güneş’i
yerinden etmeye çalışıyorsun..Açıkçası Sevilay ve İnci ikilisine fazlasıyla
sinir olduğumdan, İnci’ye hiç acımadım doğrusu..
Ahmet ile Haluk yüzleşmesi de son sahneye damga vurdu. Güneş’in
her iki kardeşte de bıraktığı derin bir iz olduğu belli. Ahmet Güneş’e âşık
bundan eminim, ama Haluk gibi takıntı yapmamış Güneş’i. Daha temiz sevmiş
bence. Haluk ise niye nasıl bu kadar takıntı etti onu henüz anlamasakta, o resmin
iki kardeş üzerinde etkisi olduğu kesin. Bu hafta Ahmet ile Haluk arasındaki
sırlar ortaya çıkacak mı bilinmez ama Güneşin kızları her bölüm heyecanı ve
merakımızı artırmaya devam ediyor..İzleyelim görelim diyerek yazımıza bir son
verelim..
Siyah İnci’den sevgiyle..
Twitter @_BlackPearI_
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder