2 Ağustos 2012 Perşembe

Evlerden biri...Dizi yeni ama konu sanki bildik gibi...

Evet, canlarım, bu sefer tembellik etmeyip, sıcağı sıcağına yeni dizimiz Evlerden Biri’ni hemen yazayım dedim. Zira nasıl olsa yazarım dediğim o kadar çok yeni dizi bekliyor ki sırada. Hiç olmazsa bunu aradan çıkarayım dedim.

Dün akşam ilk bölümünü seyrettik malum yeni dizimizin. Aslında ilk bölümden pek bir şey belli olmaz biliyorum ama şöyle ucundan kıyısından ufak tefek gözüme takılanlar olmadı değil doğrusu.

Öncelikle genel hikâyenin havası bana biraz Kuzey&Güney&Cemre üçgenini anımsattı. Ama bir farklı. Bu hikâye çok daha sıradan. Şimdi Orhan Kemal ustamıza saygısızlık etmek gibi bir amacımız asla yok elbette. Zaten malumunuz romanlardan senaryoya dönüşüp te roman ile hiç alakası olmayan nice dizilerimiz oldu bizim. Bu noktadan hareketle şunu öncelikle söyleyeyim, bana yer yer Kuzey Güney’i anımsatsa bile, şüphesiz senaryo açısından kıyas bile mümkün değil. Herhangi bir mahalle dizisinden şiddetle ayrılan bir özelliği yok. İleriki bölümleri bekleyip daha net analizler yapmamız mümkün olacak diye düşünüyorum.

Dizinin en önemli unsuru, çok sözü edilen meşhur dizimiz Adını Feriha Koydum’un Hande’si Ceyda Ateş’in burada iyi ve masum bir rolde oynuyor olması. Bu durumun bende bile çok şiddetli bir merak oluşturduğunu söylemem gerek. Çünkü Ceyda Ateş’in o iki sene boyunca bizi ekranda inim inim inleten kötülüklerinden, entrikalarından sonra, böyle masum bir mahalle kızı haline nasıl bürüneceğini merak etmemek mümkün değil. 

Benim ilk gözlemlediğim, öncelikle koyu renk saç Ceyda’ya çok yakışmış. Daha doğal ve yaşına uygun olmuş. Malum canlarım, Fatmagül kızımızdan sonra bir elbise furyası aldı başını gidiyor. Her dizimizde türlü tarzlarda ve modellerde elbiseler giyiyor başrollerimiz genellikle. Burada da durum değişmemiş. Bir mahalle kızına uygun, şirin sevimli cicili bicili elbiseler içinde gördük Ceyda kızımızı. Ama işte illaki takılacağım ya ben bir yerlere. Kurcalamasam olmaz malum. Dikkatimi en çok çeken,  Ceyda Ateş’in o saçına başına, masum kılık kıyafetine rağmen, konuşma tarzı, hareketler ve mimikler açısından hala Hande etkisinden kurtulamamış olması oldu. Uzun süre bir karakter oynayınca etkisini atmak hem seyirci hem oyuncu açısından zor olsa gerek. Şimdilik gözümüz alışmadı diyerek çok fazla bu konunun üzerine gitmek istemiyorum ama biraz daha şirin, sevimli, güleç tavırlar olsa daha güzel olacak gibi.

Dizinin şüphesiz ilk bölümden en dikkat çeken diğer karakteri Leman Hanım. Ceyda Ateş’in hayat verdiği Gülsen’in annesi. Aman Allah o nasıl bir kadın öyle. Hızına yetişemedim seyrederken. Kâh kızına yaşlı başlı zengin koca buluyor, kâh mahallenin delikanlısını kızına ayarlamaya çalışıyor, kâh vazgeçip oğlanı kendine ayırıyor. Vallahi bu kadından korkulur benden söylemesi. Mahalleyi alt üst edecek bu kadın. Fettan, şuh, oynak ve elbette entrikacı bir kadın. Ve büyük ihtimalle mahallede oynaşmadık adam bırakmayacak gibi görünüyor. 

Gülsen kızımıza büyük ihtimalle âşık olup birbirine girecek iki kardeşimiz ise Erdal ve İskender. Bir kere önce söyleyeyim, Erdal’ı hiç sevmedim. Yakışıklı ve uçarı bir karakteri canlandıran kardeşimiz, bir o kadarda itici ve sevimsiz geldi bana. Sanki Kıvanç Tatlıtuğ’un çakma gençliği gibi bir tip. Hem çapkın hem saf oğlumuz, bu çocuktan her an her şeyi beklerim diye düşünürken, Leman hanım’ın ağına düşüverdi ansızın. Ben, Leman Hanım kızına Erdal gibi hukukta okuyan, geleceği parlak genci ayarlayacak diye düşünürken, bir baktım kadın Erdal ile balık yemeğe gitmiş bile. 

Öbür taraftan İskender karakteri, Erdal’ın tam tersi, içine kapanık, kendi dünyasında sessiz sakin yaşayan bir saf ve temiz kalpli oğlumuz. Özgür Çevik oynamış İskender’i ve ilk bölüm için ben Özgür’ün performansına hayran kaldım bunu belirteyim. İçine kapanık ve çok konuşmayan bir karakterin, yüz mimikleri ve bakışları çok önemlidir. Özgür bu zorluğun üstesinden gelmiş görünüyor. Özellikle İskender’in heyecanlandığı ve sinirlendiğinde kekelemesini öylesine doğal oynamış ki, ben Özgür için güzel bir alkış isterim doğrusu. 

Gelelim Sadi Bey amcamıza. Yahu hiç mi isim bulamadınız. Tam da İşler Güçlerin Sadi’si gibi sevimli, şeker bir karakterle yeni tanışmışken. Büyük usta Şemsi İnkaya’nın canlandırdığı Sadi amca, İskender ile Erdal’ın babası. Aksi mi aksi, huysuz bir ihtiyar. Üstelik biraz da kötü galiba. Hatta kötüden de öte gözü mahallenin genç kızlarına bile kayacak kadar da ahlakı zayıf bir karakter.

Zaten ben diziyi seyrederken inanın yetişemedim o ilişki karmaşasına. Mahmut adında zengin ve yaşlı başlı şahıs, kızı yaşındaki Gülsen’e talip. Leman hanım bu işe bozulsa da, işin ucunda para olunca kızını adama ayarlamaya kalktı, sonra döndü Erdal’ı kızına ayarlamaya çalıştı, olmadı kendine ayarladı. Gülsen Erdal’a âşık, Erdal Leman’ın cilvelerine tav oldu, İskender Gülsen’e âşık, Sadi beyin gözü Gülsen’i süzüyor. Bu nasıl ilişki yumağıdır böyle anlamadım. Yani illaki yaşlı adam-genç kız ya da genç delikanlı-yaşı geçmiş kadın ilişkisi mi olmalı yahu. Herkesin gözü birbirinin üstünde, kim kiminle ne yapacak doğrusu ben yetişemedim ilk bölümden. Çok ta sevimli gelmedi bana açıkçası. Artık bu tarz ilişkiler yumağını o kadar çok seyrettik ki, insan değişik ve daha temiz ilişkiler, aşklar arıyor. Umarım İskender ve Gülsen ikilisine böyle saf ve temiz bir aşk yaşatarak, diğer kirli ilişkileri temize çekecektir yeni dizimiz.

Evlerden biri fenomen olur mu olmaz mı şimdiden bir şey söylemek zor elbette. Ama oturup kendini ilk bölümden izlettiren ve konuşturan bir dizi olduğu şüphesiz. Oyuncu kadrosu gerçekten çok iyi. Konu herhangi bir mahallede yaşanacak sıradan hikâyeler olsa bile, ben senaristlerin izleyiciyi ters köşe yapmaları konusunda çok deneyimli olduklarını düşünerek, ilk bölüme çok fazla yüklenmek istemiyorum. Bakalım seyredip göreceğiz… Şimdilik bu kadar diyelim.

Siyah İnci’den sevgiyle.

www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder