Evet, canlarım, bu sefer
tembellik etmeyip, sıcağı sıcağına yeni dizimiz Evlerden Biri’ni hemen yazayım
dedim. Zira nasıl olsa yazarım dediğim o kadar çok yeni dizi bekliyor ki
sırada. Hiç olmazsa bunu aradan çıkarayım dedim.
Dün akşam ilk bölümünü seyrettik
malum yeni dizimizin. Aslında ilk bölümden pek bir şey belli olmaz biliyorum
ama şöyle ucundan kıyısından ufak tefek gözüme takılanlar olmadı değil doğrusu.
Öncelikle genel hikâyenin havası bana
biraz Kuzey&Güney&Cemre üçgenini anımsattı. Ama bir farklı. Bu hikâye
çok daha sıradan. Şimdi Orhan Kemal ustamıza saygısızlık etmek gibi bir
amacımız asla yok elbette. Zaten malumunuz romanlardan senaryoya dönüşüp te
roman ile hiç alakası olmayan nice dizilerimiz oldu bizim. Bu noktadan
hareketle şunu öncelikle söyleyeyim, bana yer yer Kuzey Güney’i anımsatsa bile,
şüphesiz senaryo açısından kıyas bile mümkün değil. Herhangi bir mahalle
dizisinden şiddetle ayrılan bir özelliği yok. İleriki bölümleri bekleyip daha
net analizler yapmamız mümkün olacak diye düşünüyorum.
Dizinin en önemli unsuru, çok
sözü edilen meşhur dizimiz Adını Feriha Koydum’un Hande’si Ceyda Ateş’in burada
iyi ve masum bir rolde oynuyor olması. Bu durumun bende bile çok şiddetli bir merak
oluşturduğunu söylemem gerek. Çünkü Ceyda Ateş’in o iki sene boyunca bizi
ekranda inim inim inleten kötülüklerinden, entrikalarından sonra, böyle masum
bir mahalle kızı haline nasıl bürüneceğini merak etmemek mümkün değil.
Benim ilk gözlemlediğim, öncelikle
koyu renk saç Ceyda’ya çok yakışmış. Daha doğal ve yaşına uygun olmuş. Malum
canlarım, Fatmagül kızımızdan sonra bir elbise furyası aldı başını gidiyor. Her
dizimizde türlü tarzlarda ve modellerde elbiseler giyiyor başrollerimiz genellikle.
Burada da durum değişmemiş. Bir mahalle kızına uygun, şirin sevimli cicili
bicili elbiseler içinde gördük Ceyda kızımızı. Ama işte illaki takılacağım ya
ben bir yerlere. Kurcalamasam olmaz malum. Dikkatimi en çok çeken, Ceyda Ateş’in o saçına başına, masum kılık
kıyafetine rağmen, konuşma tarzı, hareketler ve mimikler açısından hala Hande
etkisinden kurtulamamış olması oldu. Uzun süre bir karakter oynayınca etkisini
atmak hem seyirci hem oyuncu açısından zor olsa gerek. Şimdilik gözümüz
alışmadı diyerek çok fazla bu konunun üzerine gitmek istemiyorum ama biraz daha
şirin, sevimli, güleç tavırlar olsa daha güzel olacak gibi.
Dizinin şüphesiz ilk bölümden en
dikkat çeken diğer karakteri Leman Hanım. Ceyda Ateş’in hayat verdiği Gülsen’in
annesi. Aman Allah o nasıl bir kadın öyle. Hızına yetişemedim seyrederken. Kâh
kızına yaşlı başlı zengin koca buluyor, kâh mahallenin delikanlısını kızına
ayarlamaya çalışıyor, kâh vazgeçip oğlanı kendine ayırıyor. Vallahi bu kadından
korkulur benden söylemesi. Mahalleyi alt üst edecek bu kadın. Fettan, şuh, oynak
ve elbette entrikacı bir kadın. Ve büyük ihtimalle mahallede oynaşmadık adam
bırakmayacak gibi görünüyor.
Gülsen kızımıza büyük ihtimalle âşık
olup birbirine girecek iki kardeşimiz ise Erdal ve İskender. Bir kere önce
söyleyeyim, Erdal’ı hiç sevmedim. Yakışıklı ve uçarı bir karakteri canlandıran
kardeşimiz, bir o kadarda itici ve sevimsiz geldi bana. Sanki Kıvanç Tatlıtuğ’un
çakma gençliği gibi bir tip. Hem çapkın hem saf oğlumuz, bu çocuktan her an her
şeyi beklerim diye düşünürken, Leman hanım’ın ağına düşüverdi ansızın. Ben, Leman
Hanım kızına Erdal gibi hukukta okuyan, geleceği parlak genci ayarlayacak diye
düşünürken, bir baktım kadın Erdal ile balık yemeğe gitmiş bile.
Öbür taraftan İskender karakteri,
Erdal’ın tam tersi, içine kapanık, kendi dünyasında sessiz sakin yaşayan bir
saf ve temiz kalpli oğlumuz. Özgür Çevik oynamış İskender’i ve ilk bölüm için
ben Özgür’ün performansına hayran kaldım bunu belirteyim. İçine kapanık ve çok
konuşmayan bir karakterin, yüz mimikleri ve bakışları çok önemlidir. Özgür bu
zorluğun üstesinden gelmiş görünüyor. Özellikle İskender’in heyecanlandığı ve
sinirlendiğinde kekelemesini öylesine doğal oynamış ki, ben Özgür için güzel
bir alkış isterim doğrusu.
Gelelim Sadi Bey amcamıza. Yahu
hiç mi isim bulamadınız. Tam da İşler Güçlerin Sadi’si gibi sevimli, şeker bir
karakterle yeni tanışmışken. Büyük usta Şemsi İnkaya’nın canlandırdığı Sadi
amca, İskender ile Erdal’ın babası. Aksi mi aksi, huysuz bir ihtiyar. Üstelik
biraz da kötü galiba. Hatta kötüden de öte gözü mahallenin genç kızlarına bile
kayacak kadar da ahlakı zayıf bir karakter.
Zaten ben diziyi seyrederken
inanın yetişemedim o ilişki karmaşasına. Mahmut adında zengin ve yaşlı başlı
şahıs, kızı yaşındaki Gülsen’e talip. Leman hanım bu işe bozulsa da, işin
ucunda para olunca kızını adama ayarlamaya kalktı, sonra döndü Erdal’ı kızına
ayarlamaya çalıştı, olmadı kendine ayarladı. Gülsen Erdal’a âşık, Erdal Leman’ın
cilvelerine tav oldu, İskender Gülsen’e âşık, Sadi beyin gözü Gülsen’i süzüyor.
Bu nasıl ilişki yumağıdır böyle anlamadım. Yani illaki yaşlı adam-genç kız ya
da genç delikanlı-yaşı geçmiş kadın ilişkisi mi olmalı yahu. Herkesin gözü
birbirinin üstünde, kim kiminle ne yapacak doğrusu ben yetişemedim ilk
bölümden. Çok ta sevimli gelmedi bana açıkçası. Artık bu tarz ilişkiler yumağını
o kadar çok seyrettik ki, insan değişik ve daha temiz ilişkiler, aşklar arıyor.
Umarım İskender ve Gülsen ikilisine böyle saf ve temiz bir aşk yaşatarak, diğer
kirli ilişkileri temize çekecektir yeni dizimiz.
Evlerden biri fenomen olur mu
olmaz mı şimdiden bir şey söylemek zor elbette. Ama oturup kendini ilk bölümden
izlettiren ve konuşturan bir dizi olduğu şüphesiz. Oyuncu kadrosu gerçekten çok
iyi. Konu herhangi bir mahallede yaşanacak sıradan hikâyeler olsa bile, ben
senaristlerin izleyiciyi ters köşe yapmaları konusunda çok deneyimli
olduklarını düşünerek, ilk bölüme çok fazla yüklenmek istemiyorum. Bakalım
seyredip göreceğiz… Şimdilik bu kadar diyelim.
Siyah İnci’den sevgiyle.
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder