ATV’nin yeni dizisi Bugünün
Saraylısı için başladığı ilk hafta yazmak nasip olmadı. Aslında şimdilerde yeni
dizileri hemen yazmıyorum. İlk bölümden belli olmuyor çünkü bazen..Ama bazı
diziler de hemen ilk bölümden kendini gösteriveriyor.
Bugünün Saraylısı tanıtımlarını
izlerken oyuncu kadrosu ile dikkatimi çekmişti. Ama ne yalan söyleyeyim,
dizinin ilk iki bölümünü izledikten sonra, beni çok heyecanlandırmadığını fark
ettim.
Dizimiz yine kitaptan uyarlama.
Okumadım ben Bugünün Saraylısı kitabını. Aman iyi ki de okumadım zira kitaptan
uyarlama diziler konusunda çok başarılı değiliz. Senaryonun başı ile sonu
arasında dağlar kadar fark oluyor malum. Değil kitabı okuyanlar, yazarı bile
kendi romanını tanıyamaz hale gelebiliyor. Dolayısıyla hikâye benim için yeni
diyebilirim.
Benim için yeni ama bilindik ve
klasik bir külkedisi hikâyesi aslında Bugünün Saraylısı. Başrollerde Selçuk
Yöntem, Nazan Kesal, Serhat Teoman, Ali Ersan Duru gibi oyuncular var..
Mesela Selçuk Yöntem…Ben
yıllardır tüm dizilerde bir İstanbul Beyefendisi olarak izliyorum Selçuk Yöntem’i.
Oysa öyle bir oyunculuk gücü olan Selçuk Yöntem’i çok daha farklı ve iddialı
karakterlerde izlemek isterdim. Bugünün Saraylısında yine aynı tarz bir
karakterde karşımızda. Bana çok ilginç gelmedi o yüzden.
Kayıp Şehir’in Meryem annesi
Nazan Kesal, hırslı, gururlu Üftade rolünde..Aşk ve Ceza dizisinden beri takip
ettiğim Nazan Kesal, mesela bu dizide diğerlerinden çok farklı bir karakterle
karşıma çıktı. Ne yalan söyleyeyim, tam da üzerine oturtmuş karakterini,
hakkını yemeyelim. ..Oyunculuğuna Kayıp Şehir’de hayran olduğum sevgili Kesal,
dizinin iddialı karakterlerinden biri..
Yine Kayıp Şehir’de izlediğimiz
Cansu Tosun, dizimizin ana kahramanı Ayşen karakterinde bu defa..Tam bir
taşralı, Anadolu kızı..Bir o kadar da saf ve temiz. Utanıyor ama neden
utandığını bile bilmiyor. O kadar saf diyeyim ben size..Yazının başında da
dedim ya, külkedimiz Ayşen. Anadolu’dan İstanbul’a jet hızıyla gelen ve bir o
kadar hızla tek başına kalan Ayşen’in o ürkek kedi misali halleri bana fazla
demode geldi..O da bir önceki karakterinden farklı değil. Aşağı yukarı aynı
karakter..Belki o yüzden bana cazip gelmedi..
Dizinin iki yakışıklısı Serhat
Teoman ile Ali Ersan Duru ise muhtemelen Ayşen ile kurulacak aşk üçgeninin iki
kenarı olsa gerek..Esasen diziye ikisi fazla gelmiş benden söylemesi..Serhat
Teoman tamam çok yakışıklı, bakmalara doyum olmuyor, dizide çok zengin bir
mücevher üreticisi karakterinde çok başarılı, diğeri ise karizmatik Doktor Fatih
rolünde..İkisini de severim, beğenirim, takdir ederim. İlk bölümlerden
kaynaklanan bir yabancılık söz konusu olsa da, ilerleyen bölümlerde çok daha
sağlam oyunculuklar çıkaracaklarını biliyorum.
Gelelim dizinin konusuna ve benim
gözüme takılanlara..
Selçuk Yöntem yani dizideki adıyla Ata Bey,
işleri bozulunca yalısını satıyor. Yalıyı da Ata beyin eski kâhyası Yaşar Bey
alıyor. Yaşar bey, kızı Ayşen ile yalıya taşınır taşınmaz kalp krizinden ölüyor
ve ölürken de Ata bey’e Ayşen’in aslında kendi kızı değil, Ata beyin kızı olduğunu
söylüyor..Olaylar da böyle başlıyor.
Şimdi Ata beyin işleri niye bozuldu orası
meçhul. O yalıyı nasıl satmaya kıydı o daha da meçhul tabii ki…Hadi yalıyı
satıyorlar diyelim, eski bir kâhyanın koskoca yalıyı alması görülmüş şey değil
doğrusu..Kâhya Yaşar, o kadar parayı nereden buldu diye düşünüyor insan. Hoş,
ikinci bölümde bunun cevabı da veriliyor. Meğer bizim Kâhya Yaşar, müteahhit
olmuş. Hem de ne müteahhit..Yaşadığı şehri neredeyse yıkmış, yeniden yapıyor,
inşaat inşaat üstüne..Müteahhitlikte öyle kolay iş değil bildiğim kadarıyla,
sadece tecrübe değil para da ister. Kâhyamızın o parayı nereden bulduğu da
meçhul elbette. Ayrıca bu kadar zengin bir hayat süren Ayşen’in besleme hayatı
da nedir lütfen..O kadar zengin olacaksın, babana çayı kendin yapacaksın.
Gülerler adama kimse kusura bakmasın.
Ayşen yalıya taşınıp ta, babası
ölüverince, koskocaman yalıda tek başına kalıverdi. Pardon, tamamen yalnız
sayılmaz. Bir de küçük kedisi var. İyi de, kocaman yalının kocaman bahçesi dururken,
kediyi kapının önünde beslemek nedir anlayan var mı? Sanırım Fatih ile
tanışması için ortam yaratma çabası olsa gerek ama komik olmuş doğrusu. Ayrıca
o düşen bilezik numarası da çok eskimedi mi? Hiç mi başka tanışma yolları
kalmadı artık günümüzde…Daha şık numaralar bulunabilir diye düşünüyorum..Neyse
kızımız Ayşen, bir anda babasının servetine tek başına sahip oldu. Oldu da ne
oldu…Demez mi, ben ev işini seviyorum yalıya yardımcı almama gerek yok. Cidden
kahkahalarla güldüm artık, yahu koskoca yalıyı tek başına nasıl
temizleyeceksin. Biraz gerçekçi olalım, gerçekçi hikâyeler yazalım. Hiç kimse,
o kadar parası pulu varken, o kadar kocaman evi temizlemekle uğraşmaz, benden söylemesi..Çok
saçma geldi bana o sahne dolayısıyla..
Dizide muhtemelen epey karışık
aşk ilişkileri yaşanacağa benziyor. Yakında kim kime âşık, kim kimin peşinde
takip edemeyebilirsiniz onu da ekleyeyim..
Diziyi seyrettikçe kafama sorular
dolmaya başladı elbette her zamanki gibi…Mesela…
Kocaman sedef kakmalı kutuyu
küçücük çekmecelerin içinde aramak neyin nesidir Ayşen kızım?
O şahane yalıların kapısının
önünde çöp tenekesi yakışık almış mıdır ?
Doktor kardeşim Fatih, bir
hastasını kaybetti diye doktorluğu niye bırakmıştır? Doktorluk, öyle hemen
bırakılır mı bir hasta kaybedince? Bu kadar basit midir onca yılın emeğini çöpe
atmak?
Kâhya Yaşar’ın Kayseri’deki
inşaat imparatorluğunu kim takip edecek, idare edecektir?
Ayşen kızımız ile Savaş
kardeşimin yalıları yan yana anladık ve fakat iki yalının bahçesi arasında
neden kapı vardır? Savaş canı çekince, kapıyı açıp gelsin Ayşen’i öpsün diye
mi?
Sözün özü canlarım, Bugünün
Saraylısı, eğer Cumartesi günü seyredecek başka bir diziniz yok ise, vakit
geçirmek için izlenebilir. Kaldı ki, Cumartesi akşamı karşısında Adını Kalbime
Yazdım, Fatih Harbiye gibi güçlü rakipleri varken, Bugünün Saraylısı’nın işi
biraz zor görünüyor. Emeklerine, yüreklerine sağlık elbette. Her işe harcanan
bir emek var ve bu noktada bize düşen de yolu açık olsun demek kuşkusuz…
Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder