30 Kasım 2013 Cumartesi

Kaçak'tan aldığınız keyif hiç kaçmayacak !!!

Bazı diziler var…Seyrederken, konuya bile odaklanamadığım..

Bazıları ise izleyicisini alıp çok başka dünyalara götürebiliyor…Bir elin parmakları kadar bu tarz diziler..

Kaçak bunlardan biri…Özellikle bu haftayı seyrettikten sonra kendi kendime “Adamlar yapmış abi” dedim…Çok müthiş bir keyif aldım izlerken..İçimdeki şeytan, illaki de takılacak ufak tefek detaylar buldu..Ama genel olarak dizinin kalitesinin çok sağlam bir çizgide yürüdüğünü kabul etmek gerekir..

                Ertan kardeşimin, kelimenin tam anlamı ile kendi kazdığı mezara düşmesi şüphesiz ki, beni zevkten dört köşe etti..Bu noktada Berk Hakman için söylemem gereken iki cümle var..Suskunlar’ın psikopat Gurur komiserinden sonra, Kaçak dizisinde de pek normal olmayan bir karakterde izliyoruz onu..Cidden ayrı bir havası ve karizması var, çekiciliği inkâr edilemez. Üstelik fazlasıyla iyi oynuyor. Ama çoğu zaman bana Gurur Komser’i anımsatıyor. Umarım bir sonraki projesinde bu karakterden sıyrılıp bambaşka bir karakterde izleme şansı elde ederiz. Üzerine yapışıp kalmaz ise bu tarz roller, iyi olur diye düşünüyorum.

                Ben bu tarz dizilerdeki ince espri anlayışını çok seviyorum. Senaristin kaleminin ne kadar güçlü olduğu da böyle zamanlarda daha iyi ortaya çıkıyor. Sen kalk, Koskoca Topçuoğlu’nun eli silahlı damadını çiçek gibi toprağa ek..Sağlam sahneydi doğrusu. İyi de, Ertan kardeşim, sen niye silahını belinden çıkarıyorsun. Haydi çıkardın, ağırlık etmesin diye, niye gözünün önüne koymuyor da arkanı dönüyorsun silaha..Bu kadar profesyonel bir mafyaya, bu kadar acemice bir hata yakışmadı doğrusu. İşte sonunda çiçek gibi ekerler, yanına da cep telefonunu hediye ederler..Seninde tüm karizmanı yerle bir ederler..

                Dizideki en favori karakterlerimden biri Dadaylı elbette. Onun böyle kaba saba halleri, her an savaşmaya hazır heyecanı falan çok sevimli..Amma velâkin, Dadaylı’nın öyle tek başına kafasına göre bir çuval parayı sırtına yükleyip, araba almaya gitmesi oldu mu? Tamam, konumuz olan para, öyle böyle bir para değil, harcadığı devede kulak..Ama yine de Dadaylı az sorumsuz davrandı gibi geldi bana..Bu arada Doktor, Dadaylı ve Serhat üçlüsünün, birbirine çok zıt olup, bir aradayken müthiş uyumlu işler çıkarmaları da dizinin en iştah açıcı kısmı olsa gerek. Bazen kendi aralarındaki atışmaları, Behzat Ç.’nin efsane üçlüsü Harun-Hayalet-Akbaba muhabbetini anımsatsa da, karakterlerin hakkını vermişler Allah için..Serhat ve ekibi cidden şahaneler..Bu noktada haklarını yiyemem..

                Dizide en çok beni huzursuzlandıran kısmı ise Özlem Yılmaz’ın hayli geri plana atılmış olması. Serhat ile sancılı ilişkilerinin, hikâyenin asıl çıkış noktası iken, kurgu sanki biraz mafyaya açılan savaşa döndü. Nurgül geride kaldı..Dizi kaç sezon tasarlandı bilmiyorum ama bu sezonu böyle geçirdikten sonra, ikinci sezona kısırlaşabilir diye düşünüyorum. Dolayısıyla Serhat ile Nurgül’ün ilişkilerinin bir basamak daha öne alınması, hatta Serhat’ın intikam listesine, Nurgül için pek güzel şeyler düşünmediğini tahmin ettiğim Ertan kardeşimin kötü amaçları da eklenirse, dizinin zaten hareketli giden hikâyesi daha bir keyifli olur gibi geldi. Zira dizide kim kimden neyin intikamını alacak, iyice karışıyor gün geçtikçe. Araya ufaktan ufaktan sevgi, aşk muhabbeti de eklenirse, tamamen mafya savaşı görüntüsünden kurtulacaktır diye düşünüyorum. Ancak Allah aşkına, o bakkal mıdır, bakkal çırağı mıdır, Nurgül için böyle bir aşk , evlilik hikayesi falan çok  gereksiz görünüyor. Hele hele Serhat gibi bir adamla evlendikten sonra, Nurgül kızımızın böyle bir adama layık görülmesi de hiç hoş değil benden söylemesi..

                Gelelim bu haftanın en keyifli sahnelerine…Serhat’ın hayran bırakan cesareti karşısında ne yapacağını şaşıran Topçuoğlu ailesi, Burak kardeşimi gözden ırak bir yere saklamayı akıl etti. Öncelikle o şemsiye sahnesini yürekten alkışlıyorum. Cidden hayran kaldım. Burak kardeşimin evden çıkarılışı, üç adet aynı plakalı araca bindirilişi, üç aracında üç ayrı yola gidişi, cidden yazana, çekene, oynayana helal olsun dedirtti..Çok sıra dışı bir sahne olmuş gerçekten.  Ama koskoca Topçuoğlu’nun üç adama karşı adeta kocaman bir ordu toplaması da komik olmuş. Hele hele Burak kardeşimi, üç adamdan saklamak için kurulan düzene epey güldüm. İşin daha eğlenceli yanı, kurulan bunca düzen, onca koruma, her biri silahlı bir yığın adamı, Serhat ile Dadaylı alt etmesi oldu. Şimdi şöyle durup düşününce, çok saçma geliyor kulağa değil mi? İki adam bir orduyu alt etsin, ne saçma…Ama öyle bir kurgu, çekim kalitesi, aksiyon vardı ki, ağzım açık izledim..Hata kusur falan da aramadım, oturdum keyfini çıkardım…Volkan Kocatürk ve ekibi cidden iyi iş çıkarıyorlar..Işıktan, sese, görüntüden çekim açılarına kadar her biri kusursuz. Üstüne oyunculukta eklenince diyecek söz kalmıyor doğrusu..Üstelik, Serhat ile Dadaylı’nın Burak kardeşimi ele geçirmek için canları çıkmışken, ağacın arkasında oturan Nazmi’nin hiçbir sıkıntıya düşmeden Burak kardeşimi yakalamasına ne demeli…Biraz önce bahsettiğim o müthiş espri anlayışı tekrar devreye giriyor bu sahnede ve ben o gerilimli aksiyon sahnelerinden sonra, Serhat ile Dadaylı’nın çektiği sıkıntılara gülerken buluyorum kendimi..

Bu arada, koskoca Topçuoğlu malikânesinde , neden sadece İsmet Ali’nin odasında PC var? Neden bütün işleri, o bilgisayarın başında toplanıp halletmeye çalışıyorlar..Küçük bir soru..

Gelelim bu haftanın ikinci şahane sahnesine. Sokak çocukları için yapılan geceye, Serhat ve ekibinin bir alay sokak çocuğunu getirmesi, aynı zamanda çok çok sağlam bir sosyal mesaj da oldu doğrusu. Sokak çocukları için yapılan bir gecede, süslenip püslenip endam eden yüksek mevkili insanların, sözde yardım ettikleri çocukları görünce, adeta şeytan görmüş gibi korkup kaçmaları, sözde yardım yapmayı bilen ama yardım ettiği insanın koşullarını uzaktan seyretmeyi tercih edenlere de sağlam kapak oldu..Yürekten alkışlıyorum..

Ertan kardeşimin sonunu hazırlayan, son sahnede yine çok keyif aldım. Muhtemelen Serhat, sadece oğlunun intikamını değil, kaybettiği aşkının da intikamını almaya niyetli gibi geldi bana..Yürü be Serhat, kim tutar seni diyorum ve Kaçak dizisinin tüm ekibine, bu kadar güzel bir iş çıkardıkları için yürekten tebriklerimi sunuyorum..

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42



1 yorum:

  1. berk hakman her karakterde farklıdır.gurur la ertan ın sesleri duruşları bile benzemiyo.ayrıca adamı niye suskunlar ve kaçak tan ibaret sayıyosunuz.kaç tane çıkarttıgı karakter var onun önceki dizilerinde.

    YanıtlaSil