7 Ocak 2014 Salı

Aşk zaten bir Eski Hikaye...


Onun kendine has bir hikâyesi var… Kendine has oyuncuları ve ekibi…

Bir de kendine has izleyicisi…

Genellikle daha sıradan hikâyeler seviyoruz, daha basit, yüzeysel..Bol entrika aşk, gözyaşı seviyoruz..Espri anlayışımız da farklı, dramdan anladığımız da…

Durum böyle olunca, bazı dizilerin de özel bir izleyicisi olduğunu düşünüyorum. Daha zeki, espri anlayışı daha gelişmiş, oyunculuktan anlayan, TV karşısına geçtiğinde sadece izlemekten değil, dikkat kesilmekten hoşlanan, kılı kırk yaran, güldüklerine dikkat eden, çok ta kolay gülmeyen, karakterlerde popülerlik değil derinlik arayan bir kitleden bahsediyorum. Eski Hikâye izleyicisi de bu dediklerime uyan bir kitle. Bu söylediklerime uyan bir iki dizi daha var...Hepsi de müthiş zeki bir ekibin ürünü..Kimi çok popüler oldu, kimi hak ettiği yere gelemedi henüz..Davul zurnaya gerek yok, bilen bilir..

Kimseyi küçümsemek değil derdim, hâşâ haddim de değil ! Herkes dilediğini izleyip sevmekte sonuna kadar özgür..

Tüm bunları yazmamın sebebini anlayan anladı zaten !

İşte Eski Hikâye yazmaya başlarken ilk aklıma gelenler bunlar oldu.. Sıradan bir intikam hikâyesi gibi görünse de, izleyenler çok iyi farkına varmıştır ki, her karakterini tek tek yazsam ayrı bir yazı olur..İlk yazımda da bahsetmiştim. Eski Hikâye izlerken, her karakterin psikolojisini de düşünüyor insan. Zira hiçbirinin içi boş değil. Karakter olarak özene bezene yazılmış. Oyuncular cidden kusursuzlar..Her sahneyi alkışlasam yeridir…

Gelelim dizide neler döndüğüne..Bu yazı aşk hareketli bir yazı..Dolayısıyla kim kime nasıl âşık onları konuşalım biraz da…


Aşkın en sert hali..

Türkan ile Mete elbette…İkisi de çok temiz, ikisi de dürüst…İçinde bulundukları olaylar onları yaklaştırdıkça, uzaklaştırıyor..Ne vazgeçebiliyorlar, ne bir araya gelebiliyorlar…Aralarındaki kavga sert..Yıpratıcı…Acımasız…Ama onların cesaretleri aşktan…Yoksa nasıl iner Türkan gecenin bir vakti kapının önüne ve oturur Mete’nin arabasının içinde..Onun gözleriyle…Sesiyle..Yoksa nasıl koşar Mete Türkan’ın peşinden hiç yorulmadan…Aşkları imkânsız hale geldikçe, yürüyorlar birbirlerine. Mete’nin içindeki öfke mi galip gelir aşka, yoksa aşk mı kazanır bu savaşı sonunda bilinmez..Ama kavgaları ne kadar sert olsa da, her ikisi de çok naifler yürekleri söz konusu olunca..Sevmek bu kadar zor olmamıştı belki de, belki de tüm sorunları halledecekler sadece aşkla..
Mete ile Türkan aşklarını itiraf ettiler..Ne var bunda diyebilirsiniz ? İşin ilginç yanı, hiçte romantik olmayan bir ortamda yapılmasıydı bu itirafın. Her ikisi de o kadar baş başa kaldıktan, uygun ortam olduktan sonra, mezarlıkta aşk itirafı beklenmedik ve cidden çok ilginçti..Çok sevdim..Çünkü farklıydı işte..o kadar alıştık ki, mum ışığında, karlar ortasında, elimizde diyafonla falan aşk itirafı duymaya. Böyle bir sahne hem çok gerçekçi, hem çok farklı olmuş..Üstelik kavga dövüş arasında, itip kakarken karşındakini, bir yandan da sevdiğini söylemek…O kadar kötülük arasında, onca engel uzaklaştırırken Mete ile Türkan’ı, sımsıkı sarılıvermek sıcacık..

Kocaman bir alkış bu sahneye…

Aşkın en onursuz hali…

Esra Boztepeli’nin aşkı olsa gerek…Ötesi yok..Sadece parasına güvenen bir aşkın da oluru yok zaten..Ama Esra, zorla Mete’ye kendini sevdirmenin derdinde..Başka sıkıntısı yok kendince..Hoş, en az onun kadar suçlu Mete’de…Esra’nın aşkı onursuz, gurursuz ve itici bir aşk..Zira Esra, o muhteşem güzelliğinin ardında korkunç bir yürek taşımakta..Aşkı gözünü kör etmiş, yüreğini zalim. Öylesine bencil ki, sevilmediğinin bile farkında değil..Yâda belki farkında ama işine gelmiyor..Çünkü onun için Türkan’ı alt etmek önemli…Nasıl olsa kendimi sevdiririm diye düşünüyor olmalı..Başka türlüsü körü körüne aptallık etmek olur çünkü. Belki de içinde bulunduğu, erkeklerin hâkim olduğu duygusuz,sevgisiz ve sert ortamda sevilmeye çok ihtiyacı olduğundandır bu arzusu..Ayrıca bencil olduğu kadar çok ta sivri dilli, bir o kadar da kaprisli..Öyle ki, Türkan’ın tek bir telefonla işten attıracak, babasını bile kovdurmaya kalkacak kadar da cüretkâr..Hırsı gerçekten korkutucu.. Esra pimi çekilmiş bir bomba gibi, çevresinde Türkan’ı hatırlatan herkesi, her şeyi yok etme derdinde..Bu kadar ciddi mesele arasında, Esra’nın bu çocukluklarına neyse ki kocaman bir tokat geldi Murat Boztepeliden, babası bildiği dayısı sözleriyle döverken Esra’yı eminim bu onursuz aşka küfür edenler, Boztepeli’ye alkış tutmayı ihmal etmedi….

Kocaman bir alkış Boztepeli’nin Esra’ya, sözleriyle sağlam bir ders verdiği o sahneye..

Aşkın en çaresiz hali…

Aklıma Cengiz’den başkası gelmiyor..Aslında Cengiz deyince, bir de Murat Boztepeli’nin sağ kolu olduğunu düşününce, çok daha becerikli ve tuttuğunu koparan bir tip canlanıyor benim gözümde..Hele hele Cengiz karakterinde oynayan Sermet Yeşil olunca, ben daha sert bir karakter beklemiştim..Sanırım Şubat dizisinden çok etkilenmiştim. Cengiz, hiç olmayacak kadar sakin bir tip..Kim bilir, Boztepeli karakterinin şiddetli ve hiddetli olmasını dengelemek için, yanına böyle sakin bir karakter gerekliydi..Ama Cengiz, beceriksiz aynı zamanda..Ne yapsa, bir türlü işin sonunu getiremiyor. Öyle ya da böyle ipin ucunu kaçırıyor. Aslında, sağlam bir adam, sadık..Ama Boztepeli’nin sürekli onu azarlayıp aşağılaması, öfkesini de sürekli içine atması, Mete’nin hep ondan bir adım önde olması, bir de üstüne Sadri babanın gelip onun tahtını sallamaya başlaması, Cengiz’e hata üstüne hata yaptırıp oyun dışı bıraktı..Tüm bunların üstüne bir de Cengiz’in Esra’ya olan aşkını ekleyince, çaresizlik üstüne imkânsızlık izledik Cengiz’den..Cengiz, hiç şüphesiz Esra’yı gerçekten seven ve âşık olan tek kişi belki de. Zira onun Boztepeli’nin kızı ile evlenip yerini sağlamlaştırmak ya da sırtını sert duvara yaslamak gibi bir derdi olduğunu sanmıyorum. Öyle olsa, her şeyi bırakıp Berkez tarafına doğru uçmazdı kanatlarını açıp. Ama Mete ile Esra ilişkisi, onun zaten çaresiz olan aşkının, imkânsıza döndüğü andır..

Aşkın en sevimli, saf, temiz, fedakâr hali…

Kim olabilir Ömer ile Zeynep’ten başka…Öyle güzel seviyor ki Ömer Zeynebi, Zeynep öyle şeker itiyor ki onu geriye…Keyif üzerine keyif ikisini izlemek…Vardır böyle aşklar..Kız kaçmaktan, oğlan kovalamaktan yorulmaz hani…Ömer, öylesine sevimli bir karakter ki…Hem saf, hem zeki…Zeynep için her fedakârlığı yapmaya hazır saf bir âşık iken, aynı zamanda bir bilgisayar kurdu da olabiliyor hemencecik..Ona bakıpta, “ay ne saf oğlan bu” diyemiyorsunuz işte, karakterin derinliği de burada. Yeri geldi mi gururlu ve onurlu davranıp tavır yapabiliyor, ama bir o kadar da vazgeçebiliyor bu tavrından, çünkü çok temiz seviyor…Hele Zeynep…Bu dünyalara sığmayan Zeynep…Bana sorarsanız, Zeynep seviyor Ömer’i de..Sevmenin âşık olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyor..Bilmediğinden de korkuyor..Çünkü gözünün önünde ablası Türkan ve Türkan’ın yaşadığı o zor aşk var…Oysa Zeynep nasıl farklı Türkan’dan..Nasıl delikanlı ve cesur…Kafası öyle farklı ve karışık çalışıyor ki, ettiği boyundan büyük cümleler ve esprilerden bunu anlıyoruz zaten…Hal böyle olunca, Zeynep öyle basit bir aşkın peşinde olacak kız değil, Ömer’in aşkında onu belki tek etkileyen, saf ve temiz oluşudur. Ömer’in onun için her fedakârlığı yapmaya kalkmasıdır..Üstelik Zeynep, Ömer’in aslında öyle saf olmadığını yeni yeni anlamaya başladı..Zira servisten inen Ömer’in peşinden koşup konuşmaya çalışması da, aslında onun Ömer’i kaybetmek istemediğini gösteriyor bize..Belki de bakkal Ömer’i kendine yakıştıramayan Zeynep, şirketin bilgi işleminde görev yapan Ömer’i daha cazip bulmaya başlamıştır. Ama o kadar itiş kakıştan sonra, bunu kendine bile itiraf edemediğinden, Ömer’e itiraf etmesi de hayli zordur onun için. O yüzden ucundan kıyısından kanka muhabbeti yaparak, Ömer’in hayatında kalmasını ve belki ilerde başka durumlara doğru yürümeyi düşünüyordur.. Kim bilir…Zeynep bu..Kafası çok fazla çalışıyor…

Aşkın en komik hali….

Ragıp diyeyim…Rezzan diyeyim…Sonra bir durup epey güleyim...İşte bu kadar karışık, şiddetli, hiddetli, sevimli aşkın arasında, şöyle bir nefes almak isteyen Ragıp ile Rezzan izlesin…Aslında onlarınki aşk mı tartışılır. Ama şüphesiz Rezzan’ın bir ilgisi var, bu çok açık..Bu ilgiyi yeni yeni fark eden Ragıp, biraz da kendi menfaati için olsa gerek, Rezzan’a karşı pek boş değil. Ama Rezzan’ın abisi Abdi oldukça her ikisinin de işi zor görünüyor..Rezzan çok ama çok tatlı bir kadın..Abisinin baskılarından bunalmış belki de..Yeni bir aşka çok hazır…Ama ya Ragıp…Ne kadar dümdüz..Ne kadar kolay onun hayatı…Ona bakkal Ömer’den aşıracağı bir elma yeter.. Öyle karışık işler aşklar ona göre değil..Çok sade bir mahalle aşkı onlarınki, sıradan, basit, komik..Zira gerek Rezzan, gerek Ragıp, dizinin en renkli karakterleri..Bu kadar karışık ilişkiden sonra, onların günlük hayatta da rastladığımız tatlı tatlı cilveleşmeleri insanı gülümsetiyor şüphesiz..

Eski Hikâye, bir tarafta en karanlık ve zor hikâyesini anlatırken, diğer tarafta en aydınlık ve eğlenceli hikâyeleri de sunuyor her hafta..Aşk, her yönüyle karşımıza çıkıyor gördüğünüz gibi dizide..Ve Eski Hikâye, bir yandan eski bir hikâyeyi günümüze taşırken, diğer taraftan yepyeni hikâyeler ve karakterlerle gönlümüzü şenlendiriyor…Yüreklerine sağlık tüm ekibin…

Siyah İnci’den sevgiyle…


www.twitter.com/blackpearl42

3 yorum:

  1. bilmirəm bunu kim yazmış ama ellerinize kollarınıza sağlıq. inanın ki bir azeri olaraq bu diziyi çooooooox sevdik. benim annem dizi izlemez hoşlanmaz yani benide koymaz izlemeye. ama İNANDIRIM Kİ SİZİ anamda bu diziye bayildi çox sevdi. ALLAH RİZASI ÜÇÜN BU DİZİ SONLANDIRMAYIN

    YanıtlaSil
  2. siyah inci bey çox güzel yazmışsız ama neden bu diziyi bitirsiniz men anlamiram lütfən lütfən lütfəəəəəəəəəənnnnnnnnnnnn ne olur bu diziyi sonlandırmayın. reytinkler azmı????? bes bizler neyiz???? bizleri adam sanmırsınızmı????? inanin ki bu eski hikaye her kesin eski hikayesi. bu film bir örnek verici xarakter daşıyır. insanlara yardım edir. həm nifrət həm sevgi hem aile həm dostluq həm ihanet həm dürüstlek həm vicdan həm düşmənlik həm sayqı həm hörmət komedi gülüş eseb heyacan hepsi bir arada. Allaha and olsun ki bu dizi başka dizilere benzemez. indiye kimi mən çox dizilere baxdım çox diziler izledim. ben hasta biri idim. ömrüm hep televizyon izlemekle qeçdi. bir şeyi anladım ki Eski Hikaye benim Eski Hikayeme çox benzedi. çox sevdim bu diziyi. Türkan rolunu benim hayatıma çox benzedi. sevirsen ama uzak olursan. tam elin çatacaq ama birden o senden uzaqlaşır. tam yaxın olmaq için çabalarken gelib biri elinden alar. tam temiz onu tanirken başka eski bir keçmişi olur. ve.s çox yazarim ama burda yer kalmaz. eger benim bu yazdıqlarımı oxusaz Allah rizası üçün üstünden keçmeyin. lütfen bu diziyi sonlandırmayin bizlerde demirikki 100 bölüm olsun. 40-50 arası olsun ama olsun. bu dizi bitmemeli devam etmeli. ben Azerbaycanda qalıram elim sizlere çatmır. mən orda yaşasaydım inanın ki mənə gəlib sizleri bulub söhbet ederdim koymazdım bu dizi sonlansın . siz heç bilirsiz biz azeriler ne kadar çox sevdik????? bir vaxtiniz olanda girin internete de bir göz gezdirin. az kalsa reytinkleri biz azeriler izlemekle kiracağız. neyse çox uzatmayim bunu yazmaqda meqsedim oodur ki bu dizi bitmemeli bitmemeli kardeşim . o kadar abuq subuq dizi varken neden onlar bağlanmir ki mən anlamadım. Allaha emanet olun. teşekkürler bir daha dizi üçün. kalp dolu ama ne yapmalı.

    YanıtlaSil
  3. siyah inci bey kendimi anonim olaraq kayt yapdım. facebookda ardesim- Zülmətdə Nur. twitterde adresim ise- Zulmetde-nur. bir sözünüz olsa yazarsız

    YanıtlaSil