Ne kadar kuvvetli…Ne kadar şiddetli…Aşk deyince yerler gökler
inliyor…Uğruna ne mutluluklar, ne felaketler yaşanıyor…Her duygu onun içinde, o
her daim hazır beklemede..Hangi kalbe gireceğini, kimi seveceğini bilmeden…Ama
bir kez girdimi kalbin kapısından, yerle bir ediyor, hüznü, şiddeti, mutluluğu,
hasreti, gözyaşını, sarılmayı, beklemeyi, sevmeyi, sevilmeyi, terk etmeyi,
vazgeçmeyi, direnmeyi öğretiyor bize..Bir parça da merhameti…Kimi zaman
onurundan gururundan ediyor insanı, kimi zaman vazgeçiyor sevgisi yüzünden
sevdiğinden…
Biz aşkın ne büyük depremlere yol açtığını öğrendik Ümmü
kadın ile Moskof Recep’ten. Aşkın insanın gözünü nasıl kör ettiğini, aşk uğruna
her şeyden vazgeçilebildiğini, her rezaletin içine koşulduğunu öğrendik o
ikisinden. Aşkları ne aile bıraktı ortada, ne evlat, ne sıcak bir yuva…Aşkları
için terk ettiler ailelerini yeni bir aşk yuvası kurma uğruna..Ama iyi ama
kötü..Kavga dövüş, zor kötek, aşktı onları birbirine sürükleyen, her şeyi
geride bıraktırarak..
Sonra masumiyetini öğrendik aşkın…Narin ile Fırat’tan..O küçücük
iki okul öğrencisinin birbirlerine olan gizli saklı sevdalarından…
Ve aşkın en kıskanç, en tutkulu, en saplantılı halini
öğrendik Babür ile…Öylesine bir tutku idi ki Narin’e olan aşkı, yeri geldi
kardeşinin kafasına silahı dayadı. Babür iken öyle kötüydü ki, Narin’e layık
olabilmek için Sermet’e dönüştü..Ve biz aşkın en saplantılı halini öğrendik
Sermet sayesinde…Aşkın en merhametsiz yanını gördük, en bencil haline tanık
olduk..Belki de hiç sahip olamayacağı Narin için, kendi kardeşini tehditlerle
Narin’den ayıran Sermet’i gördük…Öğrendik ki aşk, saplantıya dönüşünce
merhametini yitirirmiş..
Aşk bize masumiyetten sonra hasreti öğretti Narin ile Fırat
ile…Ne hasretler, nasıl büyük özlemler, ne acı hayal kırıklıkları..Hepsi ama
hepsini yaşadı Narin…Ortadan kaybolan aşkına üzülmek ile aslında ailesiz tek
başına ortada kalmanın çaresizliğini yaşadı ayaklarının üzerinde durana
kadar..Ve günün birinde hayatının en büyük aşkı ile hiç beklemediği anda
karşılaşana kadar..
Yani Aşk,bize tesadüfleri öğretti…Narin, hiç beklemediği
anda, aşkını buldu, ama bir başkasının kolunda…Öylesine bir garip durumda…Bir
yanda hayatının aşkı, diğer yanda hayatının en büyük şansı…Deniz..ve aşkı
Deniz’in kız kardeşinin kollarında…Ve şaşkındı Narin bu defa..
Aşk, arada kalmayı öğretti…Saklamayı, saklanmayı, bir günah
gibi gizli tutmayı..Ama aşktı bu, ilk kuralıydı ortaya çıkmak…Narin kaçtıkça
Fırat kovaladı, Fırat sustukça Narin döktü içini…Ama Fırat, başkasına aitti..O
başkası da vazgeçmeye niyetli değildi..
Irmak girdi hayatımıza…Ve aşk bize ne kadar onursuz
olabileceğimizi gösterdi onunla..Bir taraftan da vazgeçmemeyi öğretti aşk
bize..Zira Irmak, Fırat uğruna yaptığı tüm kötülüklere aşkı bahane etti…Aşk
kötülüğe bahane miydi bilinmez, ama kaybetme korkusu işin içine girdi mi, nasıl
kazanırsan kazan, aşk için fark etmez ! Çünkü aşk, merhamet etmez !
Oyun oynamayı öğretti aşk bize Irmak sayesinde..Her türlü
hileyi, oyunu oynadık gözümüzü kapatıp, aşk uğruna..Fırat’ı kazanmak ise amaç,
her yol mubahtı Irmak için. Her defasında ayağına dolansa da yaptıkları, o hiç
vazgeçmedi, sonuna kadar savaştı..Aşk, bir parça da savaştı aslında, ama Irmak
bilmiyordu galiba..Hep aşktı savaşın galibi, Kazanan kendisi olamazdı…
Aşk, kavga etmeyi öğretti bize…Narin ile Fırat, Fırat ile
Irmak, Irmak ile Narin, Zafer ile Şadiye, Deniz ile Sermet…Her birinin kavgası
kendileri ileydi aslında. Ve En büyük kavgalar, en tutkulu aşklara gebeydi her
defasında…Kavga ederek barıştılar çoğu zaman, kavgaları ile yaklaştılar, kendi
kavgalarına uzaklaşarak..Merhamet etmeden, bir an bile düşünmeden..
Aşk, bize şiddeti öğretti aynı zamanda…Şadiye ve geçmişteki o
masum küçük kızın masum aşkı Zafer ile…Sevdiği kadar dayak yedi Şadiye,
yaklaştığı kadar savruldu duvarlara…Geçmişi ile sınandı, sevdiği ile
hırpalandı…Ne vazgeçebiliyordu Zafer onun o tertemiz aşkından, ne de
kabulleniyordu o yaşadığı hayatın pisliğini…Aşk, bize vicdanı öğretti Zafer
ile…Yıllar önce terk ettiği Şadiye’nin vicdan azabı ile Şadiye’nin yaşadığı hayatı
kabullenmenin zorluğunu öğretti… Merhamet etmeyen, görmezdi merhamet.. Ve
şüphesiz ki aşk..Yaptığımızın bedelini ödemeyi öğretti en sonunda…
Yalvarmayı öğrendik
aşk ile biz…Fırat’ın tüm köprüleri yıkıp, içindeki tüm duvarları darmadağın
edip, gururundan vazgeçip aşkına sığındığı an anladık biz, yalvarmakta aşktan
yana…Yalvardı Fırat Narin’e, Narin’in kapısında…Ağlayarak, af dileyerek…Aşk
bize af dilemeyi öğretti, Fırat af diledi, Narin af etti..Aşk merhamet
istemekti ve Aslında aşk, af etmekten ibaretti…
Aşk, kaybetmeyi öğretti bize Can ile…Aslında hep biliyorduk
ki, Deniz çok fazlaydı Can ile olan ilişkiye…Deniz ile Can, her ikisi de
beyaz…Belki bu yüzden yetmedi onlara aşk…Yâda aşk zannettikleri tarz..Nikâh
masasında terk edilen Can, aslında en çok Deniz gibi birini kaybettiğine
üzüldü, belki onunki aşk bile değildi. Çünkü ikisi sayesinde, aşk, bize aşkın
yerlerde nasıl süründüğünü de öğretti…Uzatılmış bir maçın sıkıcı son dakikaları
gibiydi onlarınki…Ve aşk, yeri geldi mi çekip gitmeyi öğretti bize…
Deniz deyince..Aşk cesareti öğretti bize…Ve kendine dürüst
olmayı öğretti çabucak..Nikâh masasından kaçıp, asıl sevdiğine kendini açmayı
öğretti Deniz ile…Zira adı gibi yüreği de bir o kadar genişti Deniz’in…Hem deli
dolu, hem merhametli…Hem korkmakta yürümekten yeni girdiği yolda, hem de
kararlı diğer yolu yarıda bırakmaya..Bal bakışlı, deli dolu bir kız
Deniz…Kendine inanan, yüreğinden geçene bir türlü inanamayan..Ama yine de
yüreğinin peşinde gitmekten kendini alıkoyamayan..Nikâhtan kaçan, Sermet’e
koşan…Onun omuzlarında huzur bulan..Onun gözlerinde aşkı okuyan, ona sığınan…Aşk,
bize yürek çarpıntısını öğretti Deniz ile yüreğine sahip çıkmayı..Sığınmayı,
teslim olmayı ve elbette her şeyi göze almayı…
Aşk hayal kırıklıkları öğretti bize..Hem de en mutlu
olduğumuz an, en mutlu olduğumuz ile birlikte..Narin ile Fırat, aşkları,
gururdan ve her türlü kavgadan temizlenince oturdular hemen nikâh masasına, tam
kavuştuk derken daha büyük ayrılıklar yaşamaya…Bedenleri ve hayatları
birleşirken, ruhları uzaklaşmaya…Aşk, ayakta durmayı öğretti bize o noktada..Fedakârlığı
öğretti çok acı olsa da..Başkasının bedeninde, kendi sevdiğinin bir parçasını
kabullenmeyi öğretti. Ve bir o kadar da destek olmayı öğretti aşk..Bu yüzden
daha bir vazgeçilmez oldu Narin Fırat için, vazgeçmesi için yapılan oyunlara
rağmen..Aşk, bize vazgeçmemeyi öğretti..
Aşk, bize imkânsızı öğretti Sermet ile…Yıllarca kafasında ve
kalbinde Narin ile dolaşan Sermet, önce barıştı kardeşiyle, sonra çekildi
kenara ve mutluluklarına engel değil, destek olmayı seçti…Sermet sayesinde biz
aşkın bazen imkânsız olduğunu öğrendik ve imkânsız ise aşk, vazgeçmenin de
asalet olduğunu..
Aşk, bize sürprizi öğretti..Hiç beklenmedik bir anda girer
dedik ya başta, Sermet ile Deniz aşkın içine düşüverdiler hiç ummadıkları bir
anda…Aşk en büyük sürprizi yaptı bize onlarla… Adı Sermet…Deli dolu değil, tam anlamıyla deli gibi
bakan…Baktı mı hem korkutan, hem yaklaştıran..Fazla konuşmayan, ama konuştu mu
yakıp kavuran…Hem sevebilen, hem vazgeçmeyi bilebilen..Hem de yüreğine söz
geçiremeyen…Bazen acımasız bir kötü, bazen saf âşık..Ve aşk en komik yüzünü de
göstermeyi ihmal etmedi Sermet ile elbette. Yıllar boyunca Narin takıntısı ile
çırpınan Sermet, ne kadar da yabancıymış aslında aşka…Ne yapacağını bilemeyen,
ne söyleyeceğini seçemeyen bir acemi âşık oluverdi sonunda…Eli ayağı birbirine
dolaşan, heyecanlanan, ama en önemlisi yumuşayan ve kalbindeki sevgiye olan
açlık gün yüzüne çıkan…
Aşk, yumuşamayı öğretti bize Sermet ile…Hayata başka bakmayı,
elindeki telefona bakınca mutlu olmayı, mesaj yazmayı öğretti..Üstelik aşk bize
aslında kocaman kahkahalar atmayı öğretti yine Sermet ile..Yanında çalışanları
titreten, tek bir emriyle hayatlar bitiren Sermet’in, aşk ile yeniden hayata
dönüşünü gördük, yeniden kalbini hatırlayışını sevdik, dilinden şiddete ve
ölüme dair sözler yerine, aşka dair sözler dökülmesini izledik, bir çocuğa
karşı duyduğu şefkati ve aile olmaya karşı isteğini hissettik, aşk bize
güzellikler öğretti bu sayede…Bir o kadar da komik olduğumuzu öğrendik aşka
düşünce…
Ve aşk bize, sevilmeyi öğretti şu geçip giden hayatta…Sermet,
hayatı boyunca ne kadar özlemiş sevilmeyi, ne kadar istemiş karşılıklı sevmeyi…Aşk,
bize karşılıklı olması gerektiğini öğretti bu sayede…Sermet Deniz’i sevdi,
Deniz Sermet’i…Ama Sermet için Deniz’in aşkı çok daha kıymetliydi..Zira
sevilmeyi Deniz ona öğretti…Yoksa sevilmeyi bilmeden ölüp gidecekti…Aşk bize hiç
tatmadığımız duyguları hissetmeyi öğretti…
Ama bir o kadar zordu işte aşk.Zıt, ters…Siyah ile beyaz,
gece ile gündüz idi Sermet ile Deniz..Biri karanlıkların adamı, diğeri gündüz
kadar aydınlık bir kadın…Ve ne kadar büyük ise aşk, bir o kadar büyüktü sızısı…Acı
nedir, aşk bize öğretti sonunda…Sevdiği için sevdiğinden vazgeçmek nedir
öğrendik Sermet ile…Kendi karanlığından çıkamayan Sermet, Deniz’in ışığını da
söndürmemek için vazgeçti sevdasından..Aşk, vazgeçmeyi öğretti bize, ama bu çok
büyük bir yüktü aynı zamanda…Deniz, direnmeyi öğretti bize aşkı sayesinde,
cesareti, fedakârlığı, aşk için ölüme bile yürümeyi göze almayı…Ama Sermet idi karşısındaki
ve bu defa farklıydı…Sermet, vazgeçerken ondan, aslında aşkının ne büyük
olduğunu haykırıyordu…
Ağır, şiddetli bir acıyı da getirdi yanında…Aşk, terk etmeyi
öğretti bize, hiç istemediğimiz halde…Arkasında ağlayan bir kadın
bırakmayı,arkasına bakmadan uzaklaşmayı..Kendi karanlık dünyası ile aşkı
arasında tercih yapmayı öğretti bize aşk…Aşkına kıyamamayı, onu yaralamamak
adına kendini parçalamayı…Ve dünyanın karardığını, tozpembe başlayan her şeyin,
gri bir tozla bulandığını…
Merhamet etmeden ! Zira sadece aşk idi merhamet etmeyen !
Siyah İnciden Sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42
super. Əllərinizə sağlıq. İnsanın gözləri belə sözə baxmır bu yazdıqlarını oxuyarkən. istər-istəməz gözləri yaşarır.....
YanıtlaSilkiminsə üçün aşk bəlkədə aşık olmak,sevmek , sevilmek, mutluluk, sayqı, hörmet, cesaret, dürüstlük, fədakarlık, sahiplənmək, sürpriz, təsadüf, hayal qurmak, sarılmak, uzaqdan sevmək, heç toxunmadan onu xeyal etmək, yalan, kötülük, dözüm, səbr, ciddiyyət, şiddət, af diləmək, yalvarmak, kavka, yumuşamak,qəddar olmak, vazgeçmek, vazgeçememek, iki ayrı bir ruhun bir bədəndə yerləşib hüzür bulması, oyun, hiylə, aldatmak və aldatılmak, günah və ya masumiyyətlik və saira. Ama mənim üçünsə aşk sakit bir dənizdə firtina oyatmak gibiydi. AŞK mənə sevməyi öyrətdiyi kimidə necə nifrət etmək olar bax onu öyrətdi. hemdə necə nifrət. necəki mən o nifrətlə bir çox şeyə nail olmuşam((((
..yox..mən kinli insan deyiləm..sadəcə bəzi insanların qəlbimi qırdıqdan sonra heçnə olmamış kimi həyatlarına davam etmələrini qəbul edə bilmirəm..
..çox qəribədir..həyatımız boyu mükəmməl birini gözləyirik..hansı ki,onu görəndə nəfəs almaq belə çətinləşəcək..ürək döyüntümüz sürətlənəcək..bizi həmişə sevəcək və əzizləyəcək..heç vaxt tərk etməyəcək..və nəhayət həmin insan bir gün..gəlir.. sonrada gəldiyi kimidə gedir!!.. gedir!!!....maləsəf(((