Fatih Harbiye sezonun iddialı
yapımlarından biri biliyorsunuz. Bu
sezon için yerini sağlamlaştıran dizilerimizden olan Fatih Harbiye, aslında
kısır bir hikâyeye sahip. Dön dolaş aynı konuları izleyip duruyoruz, yine de
küçük mahalle yaşantısının sıcaklığını yansıttığı için tercih edilebilir.
Başlıktan da anlayacağınız gibi bu haftaki bölümü izlerken kafama çok soru
takıldı. Bu sebeple bende sorularla dolu bir yazı yazayım dedim. Bakalım kaç
tanesinin cevabını alacağız ya da bulacağız..
Neriman, Macit’in gözü önünde
Şinasi’nin omzundan başka ağlayacak yer bulamadı mı?
Eski
sevgililer ve eski hikâyeler, ilişkinin en sarsıcı noktası olduğu halde, Şinasi
her fırsatta Macit’in karşısına dikilip, marifet mi yaptığını zannediyor acaba.
Neriman ile mahalle arkadaşı olması onun her işine karışması hakkını mı veriyor
anlamadım ki. Bir de, Neriman Macit’i hayatından kovarken, Şinasi’nin omzuna
yatıp ağlamaz mı? Bu ne saçmalıktır Allah aşkına…Olayın şoku diyeceğim ama
mantıklı gelmiyor bana. Neyse ki, Macit kendinden beklenmeyecek kadar olgun ve
güzel bir âşık. Neriman kızımızda buna güveniyor olmalı ama Şinasi ile sürekli
burun buruna bir hayat, zaten yeterince zor olan Macit ile ilişkisini
zorlaştırmaktan başka işe yaramıyor.
“Anasına bak, kızını al” cümlesi
Pelin için edilmiş olabilir mi?
Pelin başından beri sevimsiz ve
itici, bir o kadar da onursuz. Macit ile Neriman’ın aşkını görüp özeniyorsunuz
ama Pelin’in aşkı insanı aşktan soğutuyor gerçekten. Bir kadın, kendisini
sevmeyen biri için bu kadar alçalır mı? Kendisine nefretle bakan adamın
yüzüğünü parmağına takıp, sevinme oyunları oynar mı ? Bu kadar komik ve gerçek
dışı bir şey olabilir mi? Nasıl bir hayal dünyasında yaşıyor Pelin acaba. Haydi,
Pelin âşık diyelim, gözü, gönlü, gururu başka bir şey görmüyor diyelim,
annesine ne demeli? Bir anne, evladını böyle sevgisiz bir evliliğe sürükler mi?
Parayı pulu bahane edip, böylesine gereksiz bir evlilik yapılır mı?
Aslı’nın kayınvalidesini,
ablasını ve annesini boğmak isteyen, tek ben miyim acaba?
Vallahi düşman başına… İzlerken
nefesim daralıyor, kadın yürüyen şeytan adeta. İzliyorum ve diyorum ki, bu
kadarı da yapılır mı? Bu kadar kötü olanı var mı? Elbette daha beteri de vardır
mutlaka. Âmâ izlerken gerçekten deli oluyorum, Aslı’nın annesi ve ablası da
ayrı konu tabi. Şimdi evladı için yapıyor falan demeyin, tamam fedakârlık
edilir elbette ama iki laf ta edilir be kadın. Evde üçünüzden başka kimse yok zaten,
iki laf etsen kızından başka duyacak kimse de yok, hiç olmazsa içini rahatlat,
o sustukça ben sinir oluyorum. Aslında kayınvalidesi
olmasa Aslı’nın eşi de kayınpederi de iyiler, ama maşallah kayınvalidesine
Allah bir dil vermiş, gerisini koyuvermiş, cümle âleme yeter artar.
İnci Hanım niye bu kadar
duygusuz?
Kadın gülerken bile mutsuz, hoş
pek gülerken görmüyorum da. Tamam, çok mutsuz bir evlilik hayatı olmuş. Âmâ
mutlu günlerinde bile gergin sürekli İnci Hanım. Sürekli olarak onu mutsuz,
suratsız bir ifadeyle görmek, oğlunun acısına ya da sevincine karşı bile
kayıtsız bir tavır sergilemek, normalde bir annenin vereceği tepkiler midir? Bu
arada Neriman’ın atölyede İnci Hanım’a verdiği ders çok hoşuma gitti. Aferin
dedim Neriman’a. Dimdik durdu karşısında. Eğmedi bu defa başını, sürekli
tepeden bakan ve onu aşağılayan İnci Hanım’a da küçük dağları yaratanın başkası
olduğunu gösterdi..
Macit, hem Neriman’ın peşinden
koşup, hem de zoraki taktığı yüzüğü niye Neriman’ın gözünün içine sokar?
Yahu kızın gönlünü yapmaya
uğraşıyorsun , buluşmaya giderken bari yüzüğü çıkar. En azından kızın canı
acımasın bir kez daha. Üstelik konuşalım deyip kızı yanına çağırıyorsun, sonra
niye susuyorsun. Neden anlatmıyorsun? Ya gerçekten merak ediyorum, var mı
gerçekte böyle şeyler. Tamam, kurgu, hikâye falan ama biraz da mantıklı olması
gerekmez mi? Macit’in aşkı gerçekten imrenilecek bir aşk, Neriman’ın bir sözü
ile işi gücü arkasında bırakıp koştu gitti sevgilisinin yanına. Ama karşısında
susup, Neriman’ın öfkesini iyice büyüteceğine, onu ikna etmeye, yumuşatmaya
çalışsa daha iyi olmaz mıydı? Hoş, Neriman onu her şekilde affetmeye razı bence
oda ayrı konu. Bu arada resim atölyesi bitti, müzik atölyesi başladı. Macit
kardeşimin ömrü, atölyelerde Neriman peşinde koşmakla bitecek bu gidişle..
Memlekette besteci kıtlığı mı
başladı da, koskoca Sibel Can, Şinasi’nin peşine düştü? Şinasi niye haddini
bilmez?
Yahu Şinasi. Dün bir, bugün iki.
Sen ne zaman Sibel Can’a beste verecek kadar oldun. Hiç besteci kalmadı, senin
arabesk şarkılarına mı kaldı Sibel Can. Çok güldüm gerçekten bu sahneye. Şinasi,
zaten bu bölüm beni çok güldürdü. Sen
kalk, yeğenine babanın ismini koymayı düşün. Olmadı, Cihan’ın hediyesini al Aslı’ya götür.
Sanki sizin o bebek hakkında çok söz hakkınız varmış gibi. Normal şartlarda
olsanız neyse de, bu durumda siz değil çocuğa isim düşünmek, o bebeğin yüzünü
görürseniz şükredin bence.
Şahika’nın kötülüğünün sınırı var
mı acaba?
İnsanlar kötü değildir, hayat
onları kötü yapar aslında. Ama Şahika sanki kötülüğe bayılıyor, kötü olmayı çok
seviyor…Neriman’ın arkasından çevirmediği iş kalmadı, işi gücü önüne çıkanı üzmek.
Macit’in onu kovmasına çok sevinmişken, Pelin yine yaptı yapacağını, Şahika’yı
tekrar işe aldı. İyi de, bu kadar kötü olabilir mi bir insan be Şahika.
Neriman’ı sırtından vurduğun yetmez gibi, Cihan’a da attın tokadını. Hoş, Cihan
çok mu saf, çok mu uyanık bir türlü anlayamadım ben. Kıza yüzük almak ta neyin nesi.
Üstelik daha yeni razı ediyorken, niye kaçırıyorsun.
Allah için Şahika’ya ilk defa hak verdim, ikisini evli hayal ettim, kesinlikle olmadı.
Âmâ yine de, Cihan’ın kalbini o kadar kırmaya gerek yoktu. Ve bu noktada,
sanırım Şahika iyi mi kötü mü acaba diye düşündüğümde, kötüye çok daha yakın
buluyorum onu..
Ve son sorum…Figen kızım, sen
evli bir erkekle ilişkinin sonunu tahmin edemedin mi?
Figen ile Kerim Bey
kapışmasından, Kerim bey galip çıktı. Doğal sonuçta bu zaten değil mi. Evli
barklı adamla aşk yaşayıp, kaç tane mutlu yuva kurulmuş sonunda. Figen kızım
bunu tahmin edememiş her halde ama Kerim Bey acı gerçekleri yüzüne yüzüne söyledi.
Figen kızım da şaşırdı, bozuldu falan. Yahu neyine bozuldun, baştan belli zaten
böyle bir ilişkinin sonucu. Kalkmış, bir
de adamın karısının karşısına çıkıyorsun. Kadın zaten sana galip, üstüne neyi
zorluyorsun anlamadım ki..
Tüm bu sorular ve
düşündürdüklerine rağmen, Macit ile Neriman’ın birbirlerine olan o tertemiz
aşkları, Macit’in çaresizlik gözyaşları, Neriman’dan vazgeçmemesi, Fahriye’nin
Macit’i tatlı sert azarlamaları, mahallede yaşayanların birbirine her koşulda
yardımcı olmaları, iyiliğin ve güzelliğin bir yerlerde yine yaşadığını izlemek,
hele de tüm imkânsızlıklara rağmen aşk denilen duygunun, insana her şeyi yaptırabileceğini
görmek, yüzümüzü güldürüp, Fatih Harbiye’yi daha da çok sevmemizi sağlıyor.
Son olarak Macit ile Neriman aşkı, yanılmıyorsam kitapta
ayrılıkla sonuçlanmasına rağmen, ben kendi adıma ikisini çok yakıştırdığımdan,
dizide ikisinin eninde sonunda kavuşmasını bekliyorum diyelim ve yazımızı
burada bitirelim..
Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42