20 Mart 2014 Perşembe

Sorularla Fatih&Harbiye



Fatih Harbiye sezonun iddialı yapımlarından biri biliyorsunuz.  Bu sezon için yerini sağlamlaştıran dizilerimizden olan Fatih Harbiye, aslında kısır bir hikâyeye sahip. Dön dolaş aynı konuları izleyip duruyoruz, yine de küçük mahalle yaşantısının sıcaklığını yansıttığı için tercih edilebilir. Başlıktan da anlayacağınız gibi bu haftaki bölümü izlerken kafama çok soru takıldı. Bu sebeple bende sorularla dolu bir yazı yazayım dedim. Bakalım kaç tanesinin cevabını alacağız ya da bulacağız..

Neriman, Macit’in gözü önünde Şinasi’nin omzundan başka ağlayacak yer bulamadı mı?

                Eski sevgililer ve eski hikâyeler, ilişkinin en sarsıcı noktası olduğu halde, Şinasi her fırsatta Macit’in karşısına dikilip, marifet mi yaptığını zannediyor acaba. Neriman ile mahalle arkadaşı olması onun her işine karışması hakkını mı veriyor anlamadım ki. Bir de, Neriman Macit’i hayatından kovarken, Şinasi’nin omzuna yatıp ağlamaz mı? Bu ne saçmalıktır Allah aşkına…Olayın şoku diyeceğim ama mantıklı gelmiyor bana. Neyse ki, Macit kendinden beklenmeyecek kadar olgun ve güzel bir âşık. Neriman kızımızda buna güveniyor olmalı ama Şinasi ile sürekli burun buruna bir hayat, zaten yeterince zor olan Macit ile ilişkisini zorlaştırmaktan başka işe yaramıyor.

“Anasına bak, kızını al” cümlesi Pelin için edilmiş olabilir mi?

Pelin başından beri sevimsiz ve itici, bir o kadar da onursuz. Macit ile Neriman’ın aşkını görüp özeniyorsunuz ama Pelin’in aşkı insanı aşktan soğutuyor gerçekten. Bir kadın, kendisini sevmeyen biri için bu kadar alçalır mı? Kendisine nefretle bakan adamın yüzüğünü parmağına takıp, sevinme oyunları oynar mı ? Bu kadar komik ve gerçek dışı bir şey olabilir mi? Nasıl bir hayal dünyasında yaşıyor Pelin acaba. Haydi, Pelin âşık diyelim, gözü, gönlü, gururu başka bir şey görmüyor diyelim, annesine ne demeli? Bir anne, evladını böyle sevgisiz bir evliliğe sürükler mi? Parayı pulu bahane edip, böylesine gereksiz bir evlilik yapılır mı?

Aslı’nın kayınvalidesini, ablasını ve annesini boğmak isteyen, tek ben miyim acaba?

Vallahi düşman başına… İzlerken nefesim daralıyor, kadın yürüyen şeytan adeta. İzliyorum ve diyorum ki, bu kadarı da yapılır mı? Bu kadar kötü olanı var mı? Elbette daha beteri de vardır mutlaka. Âmâ izlerken gerçekten deli oluyorum, Aslı’nın annesi ve ablası da ayrı konu tabi. Şimdi evladı için yapıyor falan demeyin, tamam fedakârlık edilir elbette ama iki laf ta edilir be kadın. Evde üçünüzden başka kimse yok zaten, iki laf etsen kızından başka duyacak kimse de yok, hiç olmazsa içini rahatlat, o sustukça ben sinir oluyorum.  Aslında kayınvalidesi olmasa Aslı’nın eşi de kayınpederi de iyiler, ama maşallah kayınvalidesine Allah bir dil vermiş, gerisini koyuvermiş, cümle âleme yeter artar.

İnci Hanım niye bu kadar duygusuz?

Kadın gülerken bile mutsuz, hoş pek gülerken görmüyorum da. Tamam, çok mutsuz bir evlilik hayatı olmuş. Âmâ mutlu günlerinde bile gergin sürekli İnci Hanım. Sürekli olarak onu mutsuz, suratsız bir ifadeyle görmek, oğlunun acısına ya da sevincine karşı bile kayıtsız bir tavır sergilemek, normalde bir annenin vereceği tepkiler midir? Bu arada Neriman’ın atölyede İnci Hanım’a verdiği ders çok hoşuma gitti. Aferin dedim Neriman’a. Dimdik durdu karşısında. Eğmedi bu defa başını, sürekli tepeden bakan ve onu aşağılayan İnci Hanım’a da küçük dağları yaratanın başkası olduğunu gösterdi..

Macit, hem Neriman’ın peşinden koşup, hem de zoraki taktığı yüzüğü niye Neriman’ın gözünün içine sokar?

Yahu kızın gönlünü yapmaya uğraşıyorsun , buluşmaya giderken bari yüzüğü çıkar. En azından kızın canı acımasın bir kez daha. Üstelik konuşalım deyip kızı yanına çağırıyorsun, sonra niye susuyorsun. Neden anlatmıyorsun? Ya gerçekten merak ediyorum, var mı gerçekte böyle şeyler. Tamam, kurgu, hikâye falan ama biraz da mantıklı olması gerekmez mi? Macit’in aşkı gerçekten imrenilecek bir aşk, Neriman’ın bir sözü ile işi gücü arkasında bırakıp koştu gitti sevgilisinin yanına. Ama karşısında susup, Neriman’ın öfkesini iyice büyüteceğine, onu ikna etmeye, yumuşatmaya çalışsa daha iyi olmaz mıydı? Hoş, Neriman onu her şekilde affetmeye razı bence oda ayrı konu. Bu arada resim atölyesi bitti, müzik atölyesi başladı. Macit kardeşimin ömrü, atölyelerde Neriman peşinde koşmakla bitecek bu gidişle..

Memlekette besteci kıtlığı mı başladı da, koskoca Sibel Can, Şinasi’nin peşine düştü? Şinasi niye haddini bilmez?

Yahu Şinasi. Dün bir, bugün iki. Sen ne zaman Sibel Can’a beste verecek kadar oldun. Hiç besteci kalmadı, senin arabesk şarkılarına mı kaldı Sibel Can. Çok güldüm gerçekten bu sahneye. Şinasi,  zaten bu bölüm beni çok güldürdü. Sen kalk, yeğenine babanın ismini koymayı düşün.  Olmadı, Cihan’ın hediyesini al Aslı’ya götür. Sanki sizin o bebek hakkında çok söz hakkınız varmış gibi. Normal şartlarda olsanız neyse de, bu durumda siz değil çocuğa isim düşünmek, o bebeğin yüzünü görürseniz şükredin bence.

Şahika’nın kötülüğünün sınırı var mı acaba?

İnsanlar kötü değildir, hayat onları kötü yapar aslında. Ama Şahika sanki kötülüğe bayılıyor, kötü olmayı çok seviyor…Neriman’ın arkasından çevirmediği iş kalmadı, işi gücü önüne çıkanı üzmek. Macit’in onu kovmasına çok sevinmişken, Pelin yine yaptı yapacağını, Şahika’yı tekrar işe aldı. İyi de, bu kadar kötü olabilir mi bir insan be Şahika. Neriman’ı sırtından vurduğun yetmez gibi, Cihan’a da attın tokadını. Hoş, Cihan çok mu saf, çok mu uyanık bir türlü anlayamadım ben. Kıza yüzük almak ta neyin nesi. Üstelik daha yeni razı ediyorken,  niye kaçırıyorsun. Allah için Şahika’ya ilk defa hak verdim, ikisini evli hayal ettim, kesinlikle olmadı. Âmâ yine de, Cihan’ın kalbini o kadar kırmaya gerek yoktu. Ve bu noktada, sanırım Şahika iyi mi kötü mü acaba diye düşündüğümde, kötüye çok daha yakın buluyorum onu..

Ve son sorum…Figen kızım, sen evli bir erkekle ilişkinin sonunu tahmin edemedin mi?

Figen ile Kerim Bey kapışmasından, Kerim bey galip çıktı. Doğal sonuçta bu zaten değil mi. Evli barklı adamla aşk yaşayıp, kaç tane mutlu yuva kurulmuş sonunda. Figen kızım bunu tahmin edememiş her halde ama Kerim Bey acı gerçekleri yüzüne yüzüne söyledi. Figen kızım da şaşırdı, bozuldu falan. Yahu neyine bozuldun, baştan belli zaten böyle bir ilişkinin sonucu. Kalkmış,  bir de adamın karısının karşısına çıkıyorsun. Kadın zaten sana galip, üstüne neyi zorluyorsun anlamadım ki..

Tüm bu sorular ve düşündürdüklerine rağmen, Macit ile Neriman’ın birbirlerine olan o tertemiz aşkları, Macit’in çaresizlik gözyaşları, Neriman’dan vazgeçmemesi, Fahriye’nin Macit’i tatlı sert azarlamaları, mahallede yaşayanların birbirine her koşulda yardımcı olmaları, iyiliğin ve güzelliğin bir yerlerde yine yaşadığını izlemek, hele de tüm imkânsızlıklara rağmen aşk denilen duygunun, insana her şeyi yaptırabileceğini görmek, yüzümüzü güldürüp, Fatih Harbiye’yi daha da çok sevmemizi sağlıyor.

Son olarak Macit ile Neriman aşkı, yanılmıyorsam kitapta ayrılıkla sonuçlanmasına rağmen, ben kendi adıma ikisini çok yakıştırdığımdan, dizide ikisinin eninde sonunda kavuşmasını bekliyorum diyelim ve yazımızı burada bitirelim..

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder