Aslında Kelebeğin Rüyası için niyetlenmiştik ama nedense son
anda Hükümet Kadın’ı seyretmeye karar verdik..İyi ki de öyle yapmışız. Hafta
sonunda hem müthiş bir keyif yaşadık, eğlendik, hem de dersimizi aldık
insanlıktan, kadınlıktan, genç kızlıktan yana..
Gelelim Hükümet Kadın’ın şahane hikâyesine…
Konusunu detaylı anlatmayacağım elbette..Ama hissettiklerimi
anlatabilirim tüm samimiyetimle..
Çok beğendim !..Hem de çok..
Demet Akbağ deyince bir durmak lazım bilirsiniz. Kadının bugüne
kadar hangi projesini izlediysem, ağzım açık bayıla bayıla izlemişimdir. Yeri
ayrıdır, değeri çok başkadır..Hükümet Kadın’da da yanılmadım..Ödüllük bir
performans sergilemiş gerçekten..Zor hayatların içindeki güçlü kadın rolleri
çok yakışıyor Demet Akbağ’a..Yâda o çok iyi oynuyor ve yakıştırıyor
bilmiyorum..
Filmin hikâyesi öylesine güzel ki, inanın bana canlarım,
gözlerinizden gülmekten yaşlar akacak, aynı şekilde hüzünden de
ağlayacaksınız..
Ercan Kesal, yüreği dev bir adam, aynı zamanda oyunculuğu da
elbette. Bilenler bilir de bilmeyenlere not düşelim. Kendisi aynı zamanda,
Kayıp Şehir’in Meryem annesi Nazan Kesal’ın da eşi olur.
Nasıl bir performanstı öyle hala etkisindeyim..O şive, o
tavır, o bakışlar..Ercan Kesal, filmin başındaki performansı ile filmin
tamamında bulunmasa bile…Tüm hikâyeye damgasını vurdu diyebilirim..
Hem hikâyeye imzasını atan, hem de filmi yöneten Sermiyan
Midyat ise, beni öylesine güldürdü ki anlatamam…
İmkânları küçük, yürekleri büyük insanların hikâyesi dedim
ya başında..1956 yılında Mardin’de geçen bir hikâyesi var Hükümet Kadın’ın.
Okuma yazması bile olmayan Xate kadının, kocasının ölümüyle başlayan Belediye
Başkanlığı hikâyesi ve yaptığı hizmetlerin anlatıldığı filmde, kesinlikle çok
keyifli vakit geçirirken, aynı zamanda hüzünlenecek, gururlanacak, ağlayacak ve
emin olun şunu söyleyeceksiniz içinizden…
Türkiye’nin böyle kadınlara ihtiyacı var !
Xate kadın, bir yandan Başkanlık ettiği insanları suya
kavuşturmak için, elinde kazma kürek çalışırken, diğer yanda küçük yaşta gelin
edilen, edilmek istenen, mağdur edilmiş genç kızların da anası oluyor, onları
koruyor, kolluyor, bir sığınma evi bile yapıyor onlara. Onlarda Başkanları’na
canla başla yardım edip suyu getiriyorlar yaşadıkları memlekete..bir
fedakarlık, azim, cesaret, güç hikayesi de diyebiliriz Hükümet Kadın’a..Hatta “Kadın
isterse başaramayacağı hiçbir şey yoktur” diye de ekleyebiliriz sonuna..
Kocasının hatırasını ve yarım bıraktığı işi tamamlamaktan,
okuma yazması bile olmamasına rağmen, kendini hizmete adamasına kadar, nasıl
bir duygu seli var filmde anlatamam..
Bütün bunların yanında çok komik sahnelerde var..Arada bazı
bazı eski birkaç espri çıksa bile, bu durum filmin geneline bakınca devede
kulak kalıyor. Ekrandan tanıyıp sevdiğiniz Cezmi Baskın, Mahir İpek (ki müthiş
bir performansı vardı), Renan İpek,Bülent Çolak, Ayberk Atilla ve Rıza Akın
gibi oyuncularda filme müthiş bir enerji vermiş. Ayrıca 20 Dakika dizisinin sinir
bozucu hapishane müdürü Süreyya rolünde izlediğimiz Sevgili İpek Bilgin ablamızı
da, kısa sürelide olsa görmek hayli güzel bir sürpriz oldu..
Filme yapılan bazı eleştiriler var ama ben açıkçası hikâyenin
anlatılış tarzı ile ilgilendiğim ve ne hissettiğime önem verdiğim için, çok
olumlu düşünüyorum film ile ilgili..
Özellikle Türk- Kürt arasındaki ayrımcılık hakkında da çok
inceden bazı göndermelerini olduğu filmin beklide en güzel cümlesi şuydu…
Önemli olan sana benzemeyenle de yaşayabilmek..Her şey beyaz olursa, beyazı nasıl fark edeceksin..
Bundan başka söze gerek yok sanırım…
Ben kendi adıma, naçizane çok beğendim Hükümet Kadını. Gidin
ve seyredin ama tek bir bakış açısıyla değil..Anlatılanın özünü anlamaya
çalışarak seyredin lütfen.
Ülkeme, insanlarıma Hükümet
gibi kadınlar diliyorum..
Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder