26 Mart 2013 Salı

Evim Sensin...



Aslında film seyretmeye çok vakit bulamıyorum. Benim gibi hem iş hayatı, hem diziler hakkındaki yazı hayatı, hem kitap çalışması yoğunlukta olan biri için sinemaya gitmek hayli zor. Bu sebeple de çoğu zaman vizyondaki filmlerin DVD lerini beklemek zorunda kalıyorum.

Evim Sensin vizyonda iken çok istemiştim gitmeyi ama vakit olmamıştı. Şimdi DVD’si çıkınca hemen bir tane elde edip seyrettim..

Filmin açıkçası çok beğeneni olmuş, seyrederken hüngür hüngür ağlayanlar olmuş. Bende bu hislerle filmi seyrettim ama…

Kocaman bir ama…

Her şeyden önce, filmin senaryosu alıştıklarımızın aynısı. Farklı hiçbir durum göremedim ben.. Zengin kız, kızın babasının işçisi fakir oğlan, büyük aşk, kavuşma ve hazin son..Şüphesiz ki, senaryo çok daha iyi işlense, daha farklı bir düşüncem olabilirdi ve fakat çekimler sahneler de kopuk kopuk, sanki zoraki çekilmiş gibi..Ani sahne geçişleri, sanki çok fazla anlatılmak istenen konuyu, bir iki saate sığdırma telaşı ile acemice geldi bana..

Filmde en çok dikkat çeken kesinlikle Özcan Deniz&Fahriye Evcen ikilisi…Birbirlerine olan aşkları hali hazırda bitmemiş bir ikilinin performansı görülmeye değerse de, Özcan Deniz’in kendisini hala oyunculukta geliştirememesi de ayrı bir yazı konusu ..Sevgili rolünü her ikisi de çok iyi oynamış, hatta oynamamışlar yaşamışlar diyebilirim. Hele bir nikâh sahnesi var ki görülmelere değer. Ama insan Fahriye ve Özcan için duygulanıyor filmde, İskender ve Leyla’nın hikâyesi ise fazlasıyla yapay geldi bana..Film boyunca bol bol Özcan Deniz ile Fahriye Evcen’in sarılıp koklaşmasını izleyeceksiniz. Üstelik filmin çok ses getiren türküsü “Sen Yârim İdun” parçasını Fahriye Evcen’in bir söyleyişi var ki, insan sözlerini dinlerken sanki özellikle bu eser seçilmiş hissine kapılıyor. Sanki Özcan Deniz, yarım kalan aşklarını bu filmde devam ettirmek istemiş de özellikle Fahriye Evcen’i oynatmış filmde..Evet, ikisini en çok yakıştıranlardan biriyim. Ama sanki bir başkası oynasaymış bu kadar keyifli izlenmezmiş film..

İkisini izlerken keyif aldım ama hikâye beni nedense heyecanlandırmadı, üstelik bazı sahneler çok tanıdık geldi. Ayrıca sevgili olabilmenin şartının bir bardak rakıya bağlanması bana sevimsiz geldi, sanki onun yerine daha romantik bir istek olsaydı daha şık olacaktı Tanıdık sahnelere gelince, filmin bazı yerleri hemen hemen 50 İlk Öpücük filminin aynısı. Arazide koşturup ev hayali kurdukları sahne ise bana Öyle Bir Geçer Zaman ki’de seyrettiğimiz Soner ile Aylin’in sahnelerini hatırlattı .Ve fakat inanın bana Soner ile Aylin çok daha inandırıcıydı.

Merak edenler için söyleyeyim, hiç duygulanamadım film boyunca, hiç te ağlamadım, ancak bu benim duygusuzluğum değil, filmden o duygusal elektriği alamamış olmamdır.
Kısaca filmi seyredipte çok beğenenlerden özür dileyerek, eğer çok fazla boş vaktiniz var ise izlenebilecek bir film olduğunu, onun dışında izlenmediğinde fazla bir kaybınız olmayacağını belirterek Evim sensin için yazımızı burada noktalayalım..

Siyah İnci’den sevgiyle…





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder