14 Mart 2013 Perşembe

Karadayı, bu hafta Nazif ile vurdu bizi !!



  
Karadayı son iki haftadır bizi hem hüzne, hem sevince boğdu canlarım. Aile kavramının doya doya verildiği Karadayı’yı seyreden herkesin kendisinden ve kendi ailesinden bir parça bulduğu dizinin bakalım son iki haftasında neler olmuş neler..

Nazif babanın hapis macerası sona erdi öncelikle ve ben açıkçası bu duruma ziyadesiyle sevindim. Zaten son birkaç bölümdür dizinin ekseni Feride-Mahir aşkına odaklanmıştı ve bu haliyle de pek sevimsizleşmişti. Zira asıl konumuz başkaydı ve ağırlık Nazif babaya verilmeliydi bence. Feride ile Mahir’in lise öğrencileri gibi yaşadıkları aşk bana pek sıradan geldi açıkçası..Hoş dizinin emekçilerine de haksızlık etmeyelim şimdi. Topu topu bir aylık bir süreci bize 22 bölümde(yaklaşık 5,5 ay), üstelik her bölümü yaklaşık iki saat olan 22 bölümde, çok güzel bir akışla sundular. Bu sebeple Feride-Mahir aşkı da işin kaymağı olsun diyelim..

Şimdi, aile kavramını şahane sunuyorlar dedik. Evet, sıcacık sarıp sarmalıyorlar sevgileriyle bizleri, inandırıyorlar. Sanki gerçekten bir aile yaşamış o yıllarda, ben izlerken o sıcaklığı hissediyorum. Üstelik ailede özlük-üveylik kargaşası da var. Ancak ben hala kim kimin öz çocuğu, kim kimin üvey kardeşi anlayamadım. Bir İlknur var bildiğim anasız babasız evlatlık edinilen. Mahir de sanırım Nazif babanın oğlu, ama annesi başka..Songül ile Orhan konusunda hepten karışık kafam. Ama Orhan sanırım ikisinin de çocuğu değil..O nasıl sinir bir tip öyle. Nasıl lüzumsuz, sevimsiz ve aileye düşman..Adam ne yapsam da kimi zorda bıraksam diye çırpınıp duruyor. O haliyle de Kara ailesine pek yakışmıyor diyebilirim..

Geçen haftaki bölüm, sizleri bilmem ama benim gözyaşı dökme konusunda zirveye ulaştığım bir bölüm oldu..Nazif babanın hapisten çıkışı, evine gelişi, ailesiyle kucaklaşması, Mahir’in gözlerindeki ışık, o sevimsiz Orhan’ın ağlaması, minik Nazif’in dedesinin gelişine kadar büyümemek için yemek yememesi..Hepsi ama hepsi aileye dair, sevgiye dair, aile bağlarına dair şahane ayrıntılardı, yüreklerinden öpüyorum her birini..

Nazif babanın hapishanede Dalyan ile vedalaşması da ben en çok etkileyen sahnelerden biri oldu. Dalyan gibi dost versin Allah herkese bu hayatta. Başlarda Dalyan konusunda çok net değildim ama sonrasında Nazif babanın gerçek dostlarından biri olduğu ortaya çıktı. Veda sahnesindeki hırka ayrıntısına da değinmeden edemeyeceğim doğrusu. “Bir insana verilecek en güzel hediye, hırkadır. Sıcacık sarıp sarmalar” cümlesi üzerine de edilecek laf var mı bilmem..

Hele hele Nazif babanın geleceği haberinden sonra, terliğinin hazırlanması, ütüler yapılması, evin temizlenmesi beni yürekten etkiledi..Peki Nazif babanın eve geldiği akşam ? O sobanın üzerindeki mandalina kabuğunun kokusunu izleyipte, o kokuyu duymayan kaldı mı bilmem..Ya Songül’e gelen bir kesekâğıdı dolusu kestaneye ne demeli..Sobanın üzerinde yapılan, elimiz yanmasın diye bir o elimize, bir diğer elimize sektirdiğimiz kestanenin tadını hatırlamayan var mı peki? Eminim Karadayı sayesinde bunların hepsini hatırlamış ve özlemle anmışızdır ailecek..İşte zaten Karadayı’yı bu denli sevdiren en önemli özellikte bu bana göre..Yozlaşmış, sevgisizleşmiş toplumumuza, unutulmuş şahane güzellikleri hatırlatmasıdır bu diziyi gözümüzde, gönlümüzde yücelten…

Aile sıcaklığını bir tarafa bırakıp, biraz da Feride ablamızın tarafına bakalım. Şimdi bu Feride neden savcı Turgut’tan hiç şüphelenmez kardeşim? Biri bunu bana açıklasın lütfen. Adamın habire yalanı dolanı ortaya çıktığı halde, uçan kuştan bile nem kapan Feride kızımız bu adama niye bu kadar güvenir, niye işkillenmez, niye peşine düşmez..Niye bu kadar dost zanneder, adam zanneder Turgut’u..Nazif babayı suçsuz ilan etmek için habire delil arayan Feride, neden Turgut hakkında bir sürü karışık durum ortaya çıktığı halde ondan huylanmaz..Anlamak mümkün değil doğrusu..

Bu arada Mehmet Saim beyin tavırları ve o şahane Türkçesi de beni ziyadesiyle rahatsız ediyor..Hele bu hafta Mahir’i huzuruna kabul etti ya..O nasıl bir odadır öyle..Kocaman odanın içinde küçücük kalmış bir masa iki sandalye bana pek eğreti geldi doğrusu. Sanki o odaya ait değillermiş te, Mehmet Saim bey için geçici olarak oraya konulmuş gibi saçma sapan duruyordu odanın hali..

Bu haftaki bölümde Songül ile Yasin’in mektuplaşmaları da beni maziye ve o yıllardaki saf masum aşklara götürdü. Şimdiki gibi iki günde aşk, tutku, haz, nefret, ayrılık döngüsünden çok uzaklarda, masum, tertemiz, hislerini yüzüne değil mektuba yazacak utangaçlıkla yaşanan aşkları hatırlattı bana..

Necdet ve Turgut ikilisi, kötülüğün zirvesine günden güne ulaşırlarken, ben bu Necdet’in akıbetini merak etmekteyim. Zira Dalyan onun yaptıklarını duyunca, bu ikiyüzlü düşmanın sonu çok güzel bitmeyecek eminim. Bu arada Necdet’in, Mahir’lerin o kadar kalabalık evine girme cesaretini göstermesi de beni epey güldürdü. Hadi onu geçtim, bozuk kapı kilidine ne demeli. Başınızda onca sıkıntı var, insan o kapıyı tamir ettirmez mi? Ne demek kapının kilidi bozuk, sürekli açılıyor. Gece gündüz kapı açılıyor kendi kendine, Necdet eve girip güzel güzel dolaşıyor karanlıkta, bir tane bile hane halkı ile karşılaşmadan üstelik. Bu haftanın bana en saçma gelen sahnesi buydu açıkçası..

Gelelim Ayten kızımıza..Maşallah oda Necdet ya da Turgut’tan geri kalmaz. Her fırsatta Mahir’in üzerine atlamaya hazır olan Ayten, her lafı her cümleyi Mahir ile evliliğe getiriyor ya, güleyim mi kızayım mı bilmiyorum..Ama şu bir gerçek ki, Ayten göründüğünden çok çok daha şeytani bir zekâya sahip. Bu hafta ne yaptı etti, Mahir ile Feride aşkını Nazif babaya ispat etti. Aman ne ispat ediş ama..Hayır, anlamadığım şu..Şimdi Ayten geliyor, Nazif babasına diyor ki “beni filanca çay bahçesine götür”..İyi de niye baş başa gidiyorlar? Nazif baba yanına niye eşini, kızını olmadı torununu almaz da ikisi baş başa gider. Mantıksız geldi bana bu durum ne yalan söyleyeyim..

Bu haftanın son sahnesinde, bütün bölüm boyunca minik Nazif’in peşinde koşup duran iki kötü adam, muradına erdi..Nazif ortadan kayboldu. Özellikle Nazif babayı, yine Nazif ile vurmaya kalkan kötülükler ordusu, bakalım Kara ailesine daha neler edecek, Mahir’in kimliği nasıl ortaya çıkacak, Nazif baba nasıl kurtulacak..Merakla takip edelim diyerek Karadayı yazımıza burada son verelim..

Siyah İnci’den sevgiyle…







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder