Karadayı ilk başladığında yazmıştım. Demiştim ki, konu çok
kısır, eğer bu konuya yeni karakterler ve olaylar eklenmez ise, bir süre sonra
kendini tekrar etmeye ve sıkıcı olmaya başlayacaktır.
Nitekim korktuğum başıma geldi. Her ne kadar, oyunculuk,
ışık, kurgu vs... konusunda gerçekten başarılı olsalar da, bir mahkeme daha
fazla ne kadar uzatılabilir mantığıyla, konu dağılabildiği kadar dağıldı ne
yazık ki. Farkında mısınız bilmem ama Nazif babayı son bölümlerde fazlaca
göremez olduk. İsmi cismi unutuldu adeta. Olay Mahir’in Feride ile olan aşkı ve
bu aşkın getirdiği sıkıntılar noktasına geldi. Zaten, bence ekrandaki diziler
arasında en uzun yayınlanma süresine sahip dizilerden biri olan Karadayı, böyle
giderse tadı erken kaçmış dizilerden biri olacak ne yazık ki.
Son iki haftadır doğru dürüst bir gelişme yok farkındaysanız.
Mahir-Feride kavgasını İbrahim-Necdet kavgası ile süsleyelim derken,
Mahir-Necdet kavgasına dönen olay örgüsü, dışarıda devam eden karmaşa ve
karışıklık, kötülerin sürekli olarak işin içinden sıyrılıvermesi, seyircinin
her umutlandığı sahnenin boş çıkması, sizi bilmem ama beni yordu gerçekten.
Mahir ile Feride aşkına sözüm yok. Ama bütün odak
noktasının bu tarafa kaydırılması, zengin kız-fakir oğlan edebiyatının gözümüze
sokulması, Feride’nin gel-git halleri, Mahir’in artık bizim bile tam olarak
bilemediğimiz babasını kurtarma planları, uzun uzadıya bakışmalar, susmalar,
bir konunun koskoca bir bölüme yayılması, yavaş yavaş yaşanan ve bunaltan
gelişmeler, Turgut savcının her olaydan sıyrılıvermesi.Feride’nin Mahir’in tek
bir yalanını affetmemesine karşın, Turgut’un gözünün içine baka baka söylediği
her yalanı sineye çekmesi beni benden alıyor söylemeden edemem.. Hele hele
Ayten kızımızın uğradığı tecavüz, diziyi içine düştüğü rutinlikten
kurtarabilmek adına yapılan bu olay da beni diziden soğuttu ne yalan
söyleyeyim..Üstüne üstlük bir de İlknur’un kocasının, sevgili muhabbeti çıkmadı
mı, tam kapak oldu artık bu kadarı.
Dizinin en sıkı karakterlerinden minik Nazif’in de çok fazla
görünmemesi, o saf dünyayı görmemizi sağlayan pencereyi de kapattı..Setlerde
çalışan çocukların zor şartları malum. Onların minicik bedenlerinin yorulmasını
kim isteyebilir. Ve fakat yine de, o kadar karanlık ve kötü karakterin
arasında, masum ve temiz birilerini seyretmek te istiyor insanın gözleri.
Dilerim çocuklar için, hatta sadece çocuklar değil tüm oyuncular için
setlerdeki olumsuz şartlar giderilir, onlar keyifle oynarlar, bizde keyifle
seyrederiz.
Sevgili Mesut Yar, geçenlerde köşesinde, seneye Nazif babayı
oynayan Çetin Tekindor’un dizide olmayacağı haberini verdi. O yazmışsa doğrudur
diye düşündüm ve açıkçası Nazif babanın asılması gibi bir durumun, seyircinin öfkesini
fazlasıyla artıracağı kanaatindeyim. En azından bu kadarını hak etmiyor seyirci
onu da söylemek lazım. İşin, iyilerin kaybettiği, kötülerin kazandığı bir
noktaya çekilmesi, ne derece cazip duracak onu bilemem. Ayrıca Mahir’in
babasını kurtarma çabası bir intikam macerasına dönüşecek olursa, çok ta
keyifli olmaz gibi geliyor bana..
Bu kadar olumsuzluk yazmışken, dizinin en sağlam karakteri
Mahir için birkaç güzel söz edelim. Baştana aşağı berbat bile olsa, Kenan
İmirzalıoğlu’nun o derin bakışları için bile seyredilir bu dizi..Her ne kadar
hayal kahramanı bir karakter bile olsa Mahir karakteri, yine de ekranlara çok
yakışıyor sevgili Kenan…Ayrıca dün akşam yayınlanan bölümde hüngür hüngür
ağlaması da, iyi ağlayan erkekler kategorisinde kendisine epey puan kazandırdı
benim gözümde..
Dizinin en tatlı karakterlerinden biri olan Bahar ise, çok
ama çok şeker..En azından sevimli ve güleç bir karakter. Süslü püslü ama
delikanlı bir kız Bahar. Üstelik çok iyi bir dost, Mahir için yaptığı her
iyilik gözlerimi yaşartıyor izlerken.. Dizinin genel havasının tamamen
karamsarlık ve suratsızlık üzerine kurulduğunu düşününce Bahar’ın o şen ve
güleç yüzü çok daha önem kazanıyor elbette.
Son birkaç haftadır Safiye ile Kader hanımın annelik
mücadelesi de, gerçekten etkileyici..Biri dünyaya getirmiş, diğeri büyütmüş
Mahir’i. Hangisi daha anne derseniz inanın seçim yapması da zor. Bazen
insanlar, hayatın kendilerine getirdikleri şartlar sebebiyle de, evlatlarından
ayrı kalabiliyorlar..Bu noktadan hareket ile, Mahir’i ve Nazif babayı kurtarsa
kurtarsa, el ele veren bu iki kadın kurtarabilir gibi geliyor. Zaten Nazif babanın
davasının olumsuz sonuçlanması halinde, dediğim gibi dizinin benim açımdan
hiçbir cazip yanı kalmayacak.
Yine de erken konuşmayalım, bekleyelim de görelim bakalım
senaryo nereye doğru gidecek…
Siyah İnci’den sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder