Kardeştiler…Sırdaştılar…Aynı zamanda düşmandılar…
Çünkü âşıktılar…
Siyah ile beyaz… Gece ile gündüz… Ateş ile su… Kuzey ile
Güney…
Bir o kadar uzak ve zıt, hiç olamayacak kadar birbirine
bağlı…Birbirinden kopamayan iki uç nokta, en büyük nefretleri ve bir o kadar da
birbirlerine olan bağlılıklarını besleyen iki ruh..Ne omuz omuza, ne ayrı
gayrı..Aşktı onları hem uzaklaştırıp, hem de kördüğüm ile birbirlerine
bağlayan..
Ne vazgeçebildiler birbirlerinden nede iyi geçinebildiler..Ama
içlerinde, yüreklerinde bir yerlerde, hep birbirlerinin iyiliğini de
istediler..
Kuzey…Gözleri Mavi..Mavi gökyüzü kadar sonsuz bir aşk, mavi
denizler kadar özgür bir ruh..Birden öfkelenen, öfkesinin etkisiyle kırıp yıkıp
dağıtan, ama bir o kadarda çabucak pişman olup, ortalığı toparlamaya
başlayan..Çabalayan..Bazen eline yüzüne bulaştıran..Yüreği ile kardeşi arasında
bir türlü karara varamayan..Cemre’yi çok sevdi..Yüreği de temizdi aslında
Kuzey’in..Kazanmayı da en çok o haketti..Çoktu yüreğinin gelgitleri ve fakat
haksız da değildi hani…Kendinizi koyunca Kuzey’in yerine, bunu anlamakta çok
zor değildi..
Bir babanın oğluydu, en az kendisi kadar öfkeli bir babanın
hem de…O babasına benzedi öfkesiyle de, yüreğiyle de…Bir Kuzey vardı en
sahicisinden Sami babanın içinde…Bir Sami baba vardı en delikanlı yüreğiyle
Kuzey’in hayatının tam merkezinde…Kuzey’i böylesine Kuzey yapandı Sami babanın
sert ve öfkeli yanı belki, ama bir o kadar da yüreğinin en güzel yerinden
Kuzey’e vermişti..Her ikisi de belli edemiyorlardı sevgilerini, öfkeleri
kadar…Ama seviyorlardı en az öfkelendikleri kadar…Yâda şöyle diyelim, onlar
sevmeyi bilenlerdendi..
Fedakârdı Kuzey…Öfkesi kadar, kendini düşünmeden
sevdiklerinin önüne atılıverenlerden hani…Kardeşi için suç üstlenen, kardeşi
için aşkından vazgeçen, kendisini hor gören annesine hiç düşünmeden evini
açıveren…Babasına hem dost, hem arkadaş, hem destek..Güçlü olduğu kadar
ağlamayı da bilen…Kardeşim dediği Ali için çırpınıp dökülen…Ali’nin kollarında
öldüğü o an, belki Kuzey’in büyümeye başladığı andı. Bir dönüm noktasıydı onun
için..Ali’nin son sözleri idi belki de onun tekrar yüreğine kulak vermesini
sağlayan.
Ve yaralıydı Kuzey…Sevdiğine kavuşamamaktan, her an günah
keçisi olmaktan, tüm yükü omuzlarında taşımaktan dolayı hem yaralı hem
yorgundu. Ne yüreğine söz geçirebildi, ne aşkından vazgeçebildi. Eninde sonunda
azat etti hem kendini, hem Cemre’yi…Çünkü onun için vazgeçmek, ölmek demekti…
Güney…Gözleri Siyah…Zifiri karanlıklar kadar ürküten bir
hırs, iyiliğini bencillikle boğup yok eden bir ruh…Her duygusunu gizliden
gizliye yaşayan. Öfkesini çok nadiren gösteren, daha çok zekâsıyla hareket
eden, insanların zayıf noktalarından vurmayı seven Güney… Başarıya ve lüks bir
hayata diktiği gözlerinde zaman zaman, belki çok yalnız kaldığı zaman ortaya
çıkan o duygusallık, ne kadar gerçek ya da ne kadar sahte..Kim bilir..Güney her
olaya başka yaklaşan, her ilişkisini başka yaşayan bir insan..Cemre’ye göre terk
edip giden, Banu’ya göre gözünü para bürüyen, Kuzey’e göre hep sırtını dönen…Kuzey’i
çözmek ne kadar kolay ise, Güney bir o kadar zor..
Bir annenin oğluydu, en az kendi kadar hırslı bir annenin hem
de…annesinden aldı ne kadar hırsı öfkesi varsa.. Annesi de Güney’den yanaydı
aslında. Belki kendi yaşadığı hayattan kurtulma çabasıydı onunkisi…Güney de hep
annesinden yanaydı her kavgada…Babasının Kuzey’e verdiği her destek, onun da
annesini korumasına sebep oldu.. Annesinin oğluydu Güney, oğlunun anasıydı
Handan hanım..İkisi birlikte aslında biraz da menfaatlerinin ortaklığında buluşmuşlardı..
Ama anne oğul bile olsalar, menfaatlerinin bittiği yerde onların da ilişkileri
bozulmuştu. Zira Handan Hanım da, oğlu Güney gibi bencildi. Kim ona rahat bir
hayatı verirse, ondan yana dönüverirdi.. Ama Güney’in bugün annesinde
yadırgadıkları aslında kendi yansımasından başka bir şey değildi..
Hırslıydı Güney, her şeyi arkasında bırakıp silmeye hazırdı,
ama bilmiyordu ki, hırs aslında kaybetmenin diğer adıydı.. Hırslandıkça
çalıştı, çalıştıkça kazandı, kazandıkça daha fazla hırslandı. Onun asıl hırsı
belki de yalnızlığınaydı. Zira Güney, her adımında yalnızlığa yürüdü. Kendi
ailesine sırtını dönmenin bedeli, yeni girdiği ailenin içinde kabul görmemek
oldu. Dışarıdan güçlü göründüğü her an, aslında o çökmekteydi.. Kuzey yükseldikçe
ve üstelik Güney’in bulduğu fikirle, bir kez daha anladı ki iyilik kendine hep
güzel bir yol bulurdu..
Ve yaralıydı Güney…Onun Cemre’yi bırakmasının gerçek sebebi
bir muamma…Kardeşi için Cemre’yi bırakmış olması, tamamen Kuzey’e karşı üstün
gelme çabası gibi geliyor insana.. Sırf Kuzey onun için hapis yattı diye
yapılan bir fedakârlık gibi olsa da…Güney bu…Mutlaka pay çıkarır kendine her
olayda…Güney’in yaptığı her olayda, belki yüreğinin çok derinlerinde, kardeşi
için yapılanlar var, açıkça anlatamasa da..Çok güzel gizliyor o iyiliği de,
kötülüğü de zira..
Kuzey’i çözmek ne kadar kolay ise, Güney bir o kadar zor..Çünkü
Kuzey, gerçek olamayacak kadar yiğit, cesur, fedakâr, romantik, sadık…Güney ise
daha gerçeksi ve insani duygulara sahip... Hepimiz gibi, hırsları, bencilliği,
iyiliği ve kötülüğü hepsi insana dair…
Ve elbette C E M R E !
İki ayrı kutbun birleşme noktası..Kocaman bir aşkın tam
ortası…İki kardeşi birbirine düşüren bir ay parçası…Gözleri güzel, yüreği çok
güzel…Sabırlı, şefkatli ve en önemlisi başından beri Kuzey’e âşık. Bazen hiç
olmayacak yerde, olmayacak insanlarla sürer hayat. Cemre aynı zamanda, bir
kadının hiç olamayacağı kadar da cesur.. Onca engele, zorluğa rağmen
direnmekten, savaşmaktan vazgeçmeyen.
Aşkına hep ama hep sahip çıkan.
Hani derler ya, “her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır”. İşte
Cemre o kadınlardan, ama arkasında değil, sevdiği adamın hep yanında
duranlardan.. Kadınların hayata ve aşka dair en büyük gerçeğidir bu…Kuzey gibi
birini hayal eder, ama Güney gibi biri ile yola devam ederiz çoğu zaman.. Bazen
şartlar, bazen mecburiyetler…Cemre işte tüm bu tabuları yıktığından bu kadar
sevildi..
Güney mi Cemre’yi daha çok sevdi, yoksa Kuzey mi? Orası da çözülmez
bir muamma..Aslolan, Kuzey’in Cemre’yi her şeyden daha çok sevmesidir zira..
Cemre’yi hangisi hak etti.. Bilinmez…Kime göre Kuzey, kimine
göre Güney…Her ikisinden yana da değilim bu kez…Kuzey, kardeşinden geçti aşkı
için, Güney sevdiğinden. Hangisi daha ağır gelir insana düşününce....Ama
kalpler Kuzey’den yana olsa gerek bir nebze..
Ben bu yazıyı kaleme aldığımda henüz final
yayınlanmamıştı..Büyük final bu akşam..Dolayısıyla, aşk mı kazanacak, hırs mı
bu akşam göreceğiz. Gönüller aşkın kazanmasından yana olsa da, kötülerin
kazandığı örnekler de çok bu hayatta…
Kuzey ve Güney…İki kardeş…İki yürek… İki sezon boyunca kendi
yüreklerinden bizim yüreklerimize sundular hikâyelerini…
Biz onları çok sevdik…Onlar da çok sevdiler bence
birbirlerini…Söyleyemeseler de…Gizleseler de…
Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder