25 Haziran 2013 Salı

Kuzey & Güney… ”Veda” !...


  
Kardeştiler…Sırdaştılar…Aynı zamanda düşmandılar…

Çünkü âşıktılar…

Siyah ile beyaz… Gece ile gündüz… Ateş ile su… Kuzey ile Güney…

Bir o kadar uzak ve zıt, hiç olamayacak kadar birbirine bağlı…Birbirinden kopamayan iki uç nokta, en büyük nefretleri ve bir o kadar da birbirlerine olan bağlılıklarını besleyen iki ruh..Ne omuz omuza, ne ayrı gayrı..Aşktı onları hem uzaklaştırıp, hem de kördüğüm ile birbirlerine bağlayan..

Ne vazgeçebildiler birbirlerinden nede iyi geçinebildiler..Ama içlerinde, yüreklerinde bir yerlerde, hep birbirlerinin iyiliğini de istediler..

Kuzey…Gözleri Mavi..Mavi gökyüzü kadar sonsuz bir aşk, mavi denizler kadar özgür bir ruh..Birden öfkelenen, öfkesinin etkisiyle kırıp yıkıp dağıtan, ama bir o kadarda çabucak pişman olup, ortalığı toparlamaya başlayan..Çabalayan..Bazen eline yüzüne bulaştıran..Yüreği ile kardeşi arasında bir türlü karara varamayan..Cemre’yi çok sevdi..Yüreği de temizdi aslında Kuzey’in..Kazanmayı da en çok o haketti..Çoktu yüreğinin gelgitleri ve fakat haksız da değildi hani…Kendinizi koyunca Kuzey’in yerine, bunu anlamakta çok zor değildi..

Bir babanın oğluydu, en az kendisi kadar öfkeli bir babanın hem de…O babasına benzedi öfkesiyle de, yüreğiyle de…Bir Kuzey vardı en sahicisinden Sami babanın içinde…Bir Sami baba vardı en delikanlı yüreğiyle Kuzey’in hayatının tam merkezinde…Kuzey’i böylesine Kuzey yapandı Sami babanın sert ve öfkeli yanı belki, ama bir o kadar da yüreğinin en güzel yerinden Kuzey’e vermişti..Her ikisi de belli edemiyorlardı sevgilerini, öfkeleri kadar…Ama seviyorlardı en az öfkelendikleri kadar…Yâda şöyle diyelim, onlar sevmeyi bilenlerdendi..

Fedakârdı Kuzey…Öfkesi kadar, kendini düşünmeden sevdiklerinin önüne atılıverenlerden hani…Kardeşi için suç üstlenen, kardeşi için aşkından vazgeçen, kendisini hor gören annesine hiç düşünmeden evini açıveren…Babasına hem dost, hem arkadaş, hem destek..Güçlü olduğu kadar ağlamayı da bilen…Kardeşim dediği Ali için çırpınıp dökülen…Ali’nin kollarında öldüğü o an, belki Kuzey’in büyümeye başladığı andı. Bir dönüm noktasıydı onun için..Ali’nin son sözleri idi belki de onun tekrar yüreğine kulak vermesini sağlayan.

Ve yaralıydı Kuzey…Sevdiğine kavuşamamaktan, her an günah keçisi olmaktan, tüm yükü omuzlarında taşımaktan dolayı hem yaralı hem yorgundu. Ne yüreğine söz geçirebildi, ne aşkından vazgeçebildi. Eninde sonunda azat etti hem kendini, hem Cemre’yi…Çünkü onun için vazgeçmek, ölmek demekti…

Güney…Gözleri Siyah…Zifiri karanlıklar kadar ürküten bir hırs, iyiliğini bencillikle boğup yok eden bir ruh…Her duygusunu gizliden gizliye yaşayan. Öfkesini çok nadiren gösteren, daha çok zekâsıyla hareket eden, insanların zayıf noktalarından vurmayı seven Güney… Başarıya ve lüks bir hayata diktiği gözlerinde zaman zaman, belki çok yalnız kaldığı zaman ortaya çıkan o duygusallık, ne kadar gerçek ya da ne kadar sahte..Kim bilir..Güney her olaya başka yaklaşan, her ilişkisini başka yaşayan bir insan..Cemre’ye göre terk edip giden, Banu’ya göre gözünü para bürüyen, Kuzey’e göre hep sırtını dönen…Kuzey’i çözmek ne kadar kolay ise, Güney bir o kadar zor..

Bir annenin oğluydu, en az kendi kadar hırslı bir annenin hem de…annesinden aldı ne kadar hırsı öfkesi varsa.. Annesi de Güney’den yanaydı aslında. Belki kendi yaşadığı hayattan kurtulma çabasıydı onunkisi…Güney de hep annesinden yanaydı her kavgada…Babasının Kuzey’e verdiği her destek, onun da annesini korumasına sebep oldu.. Annesinin oğluydu Güney, oğlunun anasıydı Handan hanım..İkisi birlikte aslında biraz da menfaatlerinin ortaklığında buluşmuşlardı.. Ama anne oğul bile olsalar, menfaatlerinin bittiği yerde onların da ilişkileri bozulmuştu. Zira Handan Hanım da, oğlu Güney gibi bencildi. Kim ona rahat bir hayatı verirse, ondan yana dönüverirdi.. Ama Güney’in bugün annesinde yadırgadıkları aslında kendi yansımasından başka bir şey değildi..

Hırslıydı Güney, her şeyi arkasında bırakıp silmeye hazırdı, ama bilmiyordu ki, hırs aslında kaybetmenin diğer adıydı.. Hırslandıkça çalıştı, çalıştıkça kazandı, kazandıkça daha fazla hırslandı. Onun asıl hırsı belki de yalnızlığınaydı. Zira Güney, her adımında yalnızlığa yürüdü. Kendi ailesine sırtını dönmenin bedeli, yeni girdiği ailenin içinde kabul görmemek oldu. Dışarıdan güçlü göründüğü her an, aslında o çökmekteydi.. Kuzey yükseldikçe ve üstelik Güney’in bulduğu fikirle, bir kez daha anladı ki iyilik kendine hep güzel bir yol bulurdu..

Ve yaralıydı Güney…Onun Cemre’yi bırakmasının gerçek sebebi bir muamma…Kardeşi için Cemre’yi bırakmış olması, tamamen Kuzey’e karşı üstün gelme çabası gibi geliyor insana.. Sırf Kuzey onun için hapis yattı diye yapılan bir fedakârlık gibi olsa da…Güney bu…Mutlaka pay çıkarır kendine her olayda…Güney’in yaptığı her olayda, belki yüreğinin çok derinlerinde, kardeşi için yapılanlar var, açıkça anlatamasa da..Çok güzel gizliyor o iyiliği de, kötülüğü de zira..

Kuzey’i çözmek ne kadar kolay ise, Güney bir o kadar zor..Çünkü Kuzey, gerçek olamayacak kadar yiğit, cesur, fedakâr, romantik, sadık…Güney ise daha gerçeksi ve insani duygulara sahip... Hepimiz gibi, hırsları, bencilliği, iyiliği ve kötülüğü hepsi insana dair…

Ve elbette C E M R E !
İki ayrı kutbun birleşme noktası..Kocaman bir aşkın tam ortası…İki kardeşi birbirine düşüren bir ay parçası…Gözleri güzel, yüreği çok güzel…Sabırlı, şefkatli ve en önemlisi başından beri Kuzey’e âşık. Bazen hiç olmayacak yerde, olmayacak insanlarla sürer hayat. Cemre aynı zamanda, bir kadının hiç olamayacağı kadar da cesur.. Onca engele, zorluğa rağmen direnmekten, savaşmaktan vazgeçmeyen.  Aşkına hep ama hep sahip çıkan.  Hani derler ya, “her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır”. İşte Cemre o kadınlardan, ama arkasında değil, sevdiği adamın hep yanında duranlardan.. Kadınların hayata ve aşka dair en büyük gerçeğidir bu…Kuzey gibi birini hayal eder, ama Güney gibi biri ile yola devam ederiz çoğu zaman.. Bazen şartlar, bazen mecburiyetler…Cemre işte tüm bu tabuları yıktığından bu kadar sevildi..


Güney mi Cemre’yi daha çok sevdi, yoksa Kuzey mi? Orası da çözülmez bir muamma..Aslolan, Kuzey’in Cemre’yi her şeyden daha çok sevmesidir zira..

Cemre’yi hangisi hak etti.. Bilinmez…Kime göre Kuzey, kimine göre Güney…Her ikisinden yana da değilim bu kez…Kuzey, kardeşinden geçti aşkı için, Güney sevdiğinden. Hangisi daha ağır gelir insana düşününce....Ama kalpler Kuzey’den yana olsa gerek bir nebze..

Ben bu yazıyı kaleme aldığımda henüz final yayınlanmamıştı..Büyük final bu akşam..Dolayısıyla, aşk mı kazanacak, hırs mı bu akşam göreceğiz. Gönüller aşkın kazanmasından yana olsa da, kötülerin kazandığı örnekler de çok bu hayatta…

Kuzey ve Güney…İki kardeş…İki yürek… İki sezon boyunca kendi yüreklerinden bizim yüreklerimize sundular hikâyelerini…

Biz onları çok sevdik…Onlar da çok sevdiler bence birbirlerini…Söyleyemeseler de…Gizleseler de…

Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42

  

Not : Final sonrası, final yorumları yazısı gelecek.. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder