Üç yıl önce dediler ki, “Öyle bir geçer zaman ki”…
Ve yaptılar dediklerini. Anlamadık onlarla beraber iken
zaman nasıl geçti. Çok sevdik, ondandır belki. Zira hepsi hayattan, içimizden,
evimizden, yüreğimizden biriydi…
Dün akşam bitti hikâyeleri. Bırakarak yüreğimizde son üç
yılın izini. Neler yaşadık onlarla beraber kötü ya da iyi... Hepsi yüreğimizde
ayrı bir yer etti.
Kimi zaman Cemile olduk, yüreğimizde hissettik en acı
ihaneti.
Ali olduk çoğu zaman, ödedik yaptığımız her hatanın bedelini.
Kimi zaman Ahmet ve Berrin ile yaşadık aşkın en derinini. En
büyük hasretini.
Hakan olduk kimi zaman, bıraktık sevdiğimizin mutluluğu için
sevdiğimizi.
Aylin ve Soner olduk bazen de, ağladık aşkımıza içli içli.
Ağladık, güldük, üzüldük, sevindik, sevdik, nefret ettik…
Çok şey öğrendik onlarla beraber…
Ali kaptandan
öğrendik, huzuru ailemizden başka yerde bulamayacağımızı, ailemizi arkamıza
attığımız her adımın, bizi aslında geriye götüreceğini.
Cemile öğretti bize, kadın olmayı, ana olmayı, yeri geldi mi işinin başında olmayı, ihaneti kendine ayakta kalmak için bir bahane yapmayı, en güçsüz zamanlarda bile güçlü olmayı, ağlarken direnebilmeyi, gül şerbetini, kızarmış ekmek tatlısını, hayatının ikinci baharında aşık olmanın lezzetini, acıyı ve bu acıyı çekebilme, katlanabilme başarısını..
Arif ile öğrendik ilkbaharın aşk, sonbaharın sevgi zamanı olduğunu..
Cemile öğretti bize, kadın olmayı, ana olmayı, yeri geldi mi işinin başında olmayı, ihaneti kendine ayakta kalmak için bir bahane yapmayı, en güçsüz zamanlarda bile güçlü olmayı, ağlarken direnebilmeyi, gül şerbetini, kızarmış ekmek tatlısını, hayatının ikinci baharında aşık olmanın lezzetini, acıyı ve bu acıyı çekebilme, katlanabilme başarısını..
Arif ile öğrendik ilkbaharın aşk, sonbaharın sevgi zamanı olduğunu..
Mete ile öğrendik, küçük yaşta kocaman adamlar olmayı, minicik
yüreğimizde devlere layık aşklar büyütmeyi ve o aşklar ile büyümeyi. Kaybetmeyi,
ama her kaybedişte biraz daha güçlenmeyi, pes etmemeyi, aşka küsmemeyi.
Berrin’den öğrendik, sevdiği uğruna sevmediği bir adamla
yaşamanın dayanılmaz ezilmişliğini. Ve şüphesiz evlat hasretini… Anne olupta
annelik yapamamanın hasretini.
Ve Hakan verdi bize, kendi elleriyle mutsuz ettiği Berrin’in
mutluluğu için, kendi aşkından vazgeçmenin dersini. Dürüstlük nedir onunla
öğrendik, onurlu bir aşk yaşamak ondan bize kaldı miras..
Ahmet olduk sonra… Ne büyük hasretler, içinde olmak
istemediğimiz mecburiyetler hissettik, elimizi uzattık sevdiğimize, yüreğimize
alamadık, çırpındıkça battık, battıkça mahvolduk. Ama yorulmadık hiç. Her daim
aşktan yanaydık. Öylesine yürekten sevdik ki, hiç haber alamayacağımız anda o
aşk bize aşkımızı getirdi, hediye etti…
Soner olduk kimi zaman. Onun kardeşi ve aşkı arasındaki en
korkunç seçimi yapamayışı üzdü bizi, ne kardeşini terk et diyebildik, ne aşkına
koş… Ama hep aşkı seçsin istedik içimizde bir yerlerde. Ve tam kavuştum derken
kaybettik. İçimizde bir yerlerde bitmeyecek bir şarkı olup kaldı sevdiğimiz.
Murat olduk… Öldük aşk için.
Bahar olduk. Bir çocuğa annelik edebilmek için, onu dünyaya
getirmiş olmaya gerekmediğini öğrendik kâh gülerek, eğlenerek, kâh hüzünlenerek.
Hasefe Kadın olduk… Gerçek sevgiyi, fedakârlığı, sabrı,
katlanmayı, anlayışı öğrendik ondan. Ama uzun yaşamanın sırrını öğrenemedik :)
Amaç iyilik ise, insanoğlu için sınırların olmadığını
öğrendik Süleyman sayesinde…
İş kötülük ise… Yine sınırlar yoktu Tuğrul gibilerle.
Ve kötülük deyince, elbette Caroline… Acımasız, bir o kadar
edepsiz, yüreği en kötü ve karanlıklara örnek.
Osman olduk en sonunda… Küçücüktük ufacıktık, top oynadık
acıktık, erik çaldık komşu bahçeden, âşık olduk ilkokulun en şeker kızına ve en
masum aşklardan, hayatın en acı dönemlerine sürüklendik nasıl olduğunu bile
anlamadan…
Çünkü.
Öyle bir geçiyordu ki zaman… Acımadan, umursamadan…
Nasılda hayatın içinden karakterler ve olaylar yaşadık
onlarla üç sezon boyunca. Bir an bile tempoyu düşürmeden, başladığı ilk günden
itibaren koruduğu itinalı iş için, hayatı bize olduğu gibi aktaran Öyle Bir
Geçer Zaman ki ekibine, tüm oyuncularına, üç yıl boyunca bize yüreklerini
açarak sundukları şahane hikâyeleri için sonsuz teşekkürler…
Öyle bir geçti ki zaman, hepsinin hikâyesini severek,
ağlayarak, gülerek izledik. Ve dün akşam yaptık finalini en şahanesinden.
Ama.
Ne kadar geçerse geçsin zaman… Unutulmayacaksınız. Bunu hak
ettiniz.
Siyah İnci’den Sevgiyle.
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder