26 Mayıs 2014 Pazartesi

Kurt Seyit&Şura..İyiler, kötüler, sorular..

Bir diziden çok fazla beklenti olunca, içine düşülen hayal kırıklığı da o kadar büyük oluyor ne yazık ki..

Kurt Seyit&Sura, görkemli tanıtımlarından istediği geri dönüşü pek alamadı..Açıkçası ben de, her bölümünü izlesem de, öyle aman aman müptelası olamadım. Ama en azından dizinin İstanbul kısmı ilk bölümlere nazaran daha hareketli diyebilirim. Sevenlerine de haksızlık etmek istemediğimden sezon finali öncesi yazılacaklar listesine Kurt Seyit&Şura ‘yı da aldım.

Bakalım son bölümlerde gözümüze neler takılmış..

Öncelikle Şeref otel ahalisinden söz etmem lazım. Zira diziye bir hayli hareket getirdiler. Yahya Bey karakterindeki Tolga Savacı, hayli yaş almış olsa da, bir hayli yakışıklı doğrusu. Onun yanında Osman Alkaş, Ali dayı rolünde. Osman Alkaş, bana hep babamı hatırlatır, o yüzden benim yanımda yeri ayrıdır, çok severek izlerim onu, oyunculuğuna zaten laf yok.Öyle Bir Geçer Zamanki’den beri keyif alarak seyrediyorum. Şimdi bu Yahya Bey-Ali Dayı ve Kurt Seyit iyi bir üçlü oldular. Birlikte başardıkları işler, memleket sevdalısı üç adam..Mesela Seyit’in kaçak içki yapan Rıza ve Yüzbaşıya yaptığı tuzak çok keyifliydi. Sonrasında üçünün oturup konuşması da çok iyiydi. Seyit’in zaman zaman Ali dayıdan dinlediği nasihatler de güzel diyeceğim sahnelerden..Diğer taraftan evdeki o küçük Sabri, çok ama çok tatlı. Bir o kadar da doğal oynuyor.  Dizinin en renkli simalarından birisi. Onun zeki cevapları, yorumları, her haberi hemen koşup yetiştirmesi belki de yüzümü güldüren en önemli ayrıntı.

Güzide ise elbette hiç ummadığı anda karşısında Celil’i bulmanın sevinci ile artık evli bir kadın olmanın hüznünü taşıyor gözlerinde. Söylediği türküler kendi sesinden mi bilmiyorum, eğer öyleyse şahane bir sesi var gerçekten. Ama evli bir kadının, Celil’e olan ilgisini belli etmesi, onun odasına girip gezinmesi hoş değil..Üstelik Yahya bey bu durumu anlamış durumda..Zira aptal bir adam değil o..Celil’e olan uzak tavrı da bu yüzden olsa gerek. Celil’in hiçbir suçu yok aslında. Onun Güzide’nin aşkından bile haberi yok..Ama bana sorarsanız, Celil’in de ona âşık olmasını ve şiddetli, gizli bir yasak aşkın heyecanını izlemek isterdim o otelde..Tabi Celil kardeşim başını beladan kurtarabilirse, belki bu dediğime fırsat bulur.

Otelin diğer sakini Ayşe ise, anlamsız ve gereksiz bir şekilde Kurt Seyit abimize âşık oluverdi. Ne alaka Yarabbi. Bu kadar saçma bir gelişme görmedim. Üstelik Şura oteldeyken, üstelik Seyit’in gözü kimseyi görmezken, bu ne aşkı şimdi..Seyit seni mi alacak kendine eş olarak Allah aşkına Ayşe,.Manasız bir aşkın, gereksiz triplerini izlemekteyiz kendisinden. Kimsenin haberi yok bu aşktan, zaten iyi ki de yok..Hal böyle olunca, yaptığı kaprisler, söylediği acı sözler daha bir anlamsız hale geliyor diğer insanların gözünde..Celil&Güzide aşkını desteklerim ama Seyit ve Ayşe aşkı için ne yazık ki aynı hevesim yok..

Şimdi gelelim en büyük soruna…Bu otelde kim kimdir anlayan var mı? Ben epey uğraştım çözmek için zira dizide tam bir açıklığa kavuşmadı. Yâda ben kaçırdım o kısımları bilmiyorum..Ama oturdum sizler için araştırdım öğrendim. Yahya Bey ile Güzide evli, Küçük Sabri Yahya beyin kardeşi, Binnaz Yahya beyin ablası, Ali dayının bunlarla bir alakası yok, Ayşe Ali Dayı’nın kızı.

Kıvanç Tatlıtuğ’un ilk bölümlerdeki Kurt Seyit havası hiç kalmadı ne yazık ki..Ben şahsen bir askerin çok daha sert karakterli olmasını beklerdim. Kurt Seyit’in ilk bölümlerdeki o sert bakışları, konuşması kalmadı, yerine her kelimesinden duygusallık akan,sakin,ağlak bir adam geldi. Bitkin, bezgin bir hali var sanki.  Zorla oynuyormuş gibi geliyor bazen.. Performansının Kuzey&Güney’e nazaran çok daha kötü olduğunu görüyorum. Sebebini bilmiyorum ama şahsen benim beklentimin hayli altında..Öbür taraftan bana sorarsanız Celil karakterindeki Ushan Çakır, cidden harikalar yaratıyor dizide. Kurt Seyit’in bir türlü toparlayamadığı karizması yanında, Celil fazlasıyla nefis..Ushan Çakır, haklı bir yükseliş gösteriyor oyunculuk kariyerinde. Bir diğer dikkat çeken kişi Petro karakterindeki Birkan Sokullu. İlk bölümden itibaren hayli yükselen bir performansı var..Şahsen daha önceki oynadıklarından tamamen alakasız bir karakteri hayli başarıyla oynuyor.

Ve Şura elbette. Onu gelinliği içinde görünce peri kızı zannettim gerçekten. O zarafet, güzellik, kalite öyle güzel yansıyor ki F.Zeynep Abdullah sayesinde. Dizinin başından beri en beğendiğim performanslardan birisi de onun elbette. Şura’nın güzelliği, asaleti, kibar ve mütevazı tavırları ile kendisini öylesine özdeş hale getirmiş ki, büyülüyor izlerken..

Gelelim kafamda dönen sorulara…

·         Seyit, Petro’yu ne zaman dövecek?

·         Ali dayı ile Binnaz ablam arasında bir yakınlaşma, bir ikinci bahar yaşanır mı? Çok münasipler birbirlerine zira..

·         Seyit, Şura’dan her şeyi saklayıp, onun kalbine sürekli şüpheler sokarken, kendisine güvenmesini beklemeli mi? Bir tezat yok mu burada?

·         Allahım yarabbim neden her sorunun çözümü Barones’de toplanıyor. Kim bu kadın? Nasıl bu kadar güçlü oldu bir anda?

·         Tina ile Şura kavuşmasında ağlamayan kaldı mı?

·         Şura’nın teyzesi ile Petro olduğu sürece, Şura ile Seyit’in kavuşma ihtimali nedir?

·         Lütfen ama lütfen, Şura’nın teyze oğlu da nerden çıktı? Rusya’da niye yoktu bu çocuk? Haydi yoktu diyelim, niye hiç adı geçmedi, ayrıca Şura’nın her koluna giren onun sevgilisi midir? Kurt Seyit, Şura’dan sonsuz bir güven beklerken, kendisi niye güvenmez?

·         Şura tarafından kesin bir dille reddedilen Petro’nun, bu kadar oyuna gerek duyması nedendir? Şura, Seyit ile ayrılırsa kendisine mi koşacak sanıyordur?

Kafamdaki tüm bu soruların cevaplanması ümidiyle yazımıza burada son verelim. Kurt Seyit&Şura yakında sezonu kapatacak. Umarım yeni sezonda çok daha heyecanlı ve cazip olaylar izleriz..

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder