Bir diziden çok fazla beklenti olunca, içine düşülen hayal
kırıklığı da o kadar büyük oluyor ne yazık ki..
Kurt Seyit&Sura, görkemli tanıtımlarından istediği geri
dönüşü pek alamadı..Açıkçası ben de, her bölümünü izlesem de, öyle aman aman
müptelası olamadım. Ama en azından dizinin İstanbul kısmı ilk bölümlere nazaran
daha hareketli diyebilirim. Sevenlerine de haksızlık etmek istemediğimden sezon
finali öncesi yazılacaklar listesine Kurt Seyit&Şura ‘yı da aldım.
Bakalım son bölümlerde gözümüze neler takılmış..
Öncelikle Şeref otel ahalisinden söz etmem lazım. Zira
diziye bir hayli hareket getirdiler. Yahya Bey karakterindeki Tolga Savacı,
hayli yaş almış olsa da, bir hayli yakışıklı doğrusu. Onun yanında Osman Alkaş,
Ali dayı rolünde. Osman Alkaş, bana hep babamı hatırlatır, o yüzden benim
yanımda yeri ayrıdır, çok severek izlerim onu, oyunculuğuna zaten laf yok.Öyle
Bir Geçer Zamanki’den beri keyif alarak seyrediyorum. Şimdi bu Yahya Bey-Ali
Dayı ve Kurt Seyit iyi bir üçlü oldular. Birlikte başardıkları işler, memleket
sevdalısı üç adam..Mesela Seyit’in kaçak içki yapan Rıza ve Yüzbaşıya yaptığı
tuzak çok keyifliydi. Sonrasında üçünün oturup konuşması da çok iyiydi. Seyit’in
zaman zaman Ali dayıdan dinlediği nasihatler de güzel diyeceğim sahnelerden..Diğer
taraftan evdeki o küçük Sabri, çok ama çok tatlı. Bir o kadar da doğal oynuyor.
Dizinin en renkli simalarından birisi.
Onun zeki cevapları, yorumları, her haberi hemen koşup yetiştirmesi belki de
yüzümü güldüren en önemli ayrıntı.
Güzide ise elbette hiç ummadığı anda karşısında Celil’i
bulmanın sevinci ile artık evli bir kadın olmanın hüznünü taşıyor gözlerinde.
Söylediği türküler kendi sesinden mi bilmiyorum, eğer öyleyse şahane bir sesi
var gerçekten. Ama evli bir kadının, Celil’e olan ilgisini belli etmesi, onun
odasına girip gezinmesi hoş değil..Üstelik Yahya bey bu durumu anlamış
durumda..Zira aptal bir adam değil o..Celil’e olan uzak tavrı da bu yüzden olsa
gerek. Celil’in hiçbir suçu yok aslında. Onun Güzide’nin aşkından bile haberi
yok..Ama bana sorarsanız, Celil’in de ona âşık olmasını ve şiddetli, gizli bir
yasak aşkın heyecanını izlemek isterdim o otelde..Tabi Celil kardeşim başını
beladan kurtarabilirse, belki bu dediğime fırsat bulur.
Otelin diğer sakini Ayşe ise, anlamsız ve gereksiz bir
şekilde Kurt Seyit abimize âşık oluverdi. Ne alaka Yarabbi. Bu kadar saçma bir
gelişme görmedim. Üstelik Şura oteldeyken, üstelik Seyit’in gözü kimseyi
görmezken, bu ne aşkı şimdi..Seyit seni mi alacak kendine eş olarak Allah
aşkına Ayşe,.Manasız bir aşkın, gereksiz triplerini izlemekteyiz kendisinden.
Kimsenin haberi yok bu aşktan, zaten iyi ki de yok..Hal böyle olunca, yaptığı
kaprisler, söylediği acı sözler daha bir anlamsız hale geliyor diğer insanların
gözünde..Celil&Güzide aşkını desteklerim ama Seyit ve Ayşe aşkı için ne
yazık ki aynı hevesim yok..
Şimdi gelelim en büyük soruna…Bu otelde kim kimdir anlayan
var mı? Ben epey uğraştım çözmek için zira dizide tam bir açıklığa kavuşmadı. Yâda
ben kaçırdım o kısımları bilmiyorum..Ama oturdum sizler için araştırdım
öğrendim. Yahya Bey ile Güzide evli, Küçük Sabri Yahya beyin kardeşi, Binnaz Yahya
beyin ablası, Ali dayının bunlarla bir alakası yok, Ayşe Ali Dayı’nın kızı.
Kıvanç Tatlıtuğ’un ilk bölümlerdeki Kurt Seyit havası hiç
kalmadı ne yazık ki..Ben şahsen bir askerin çok daha sert karakterli olmasını
beklerdim. Kurt Seyit’in ilk bölümlerdeki o sert bakışları, konuşması kalmadı,
yerine her kelimesinden duygusallık akan,sakin,ağlak bir adam geldi. Bitkin,
bezgin bir hali var sanki. Zorla
oynuyormuş gibi geliyor bazen.. Performansının Kuzey&Güney’e nazaran çok
daha kötü olduğunu görüyorum. Sebebini bilmiyorum ama şahsen benim beklentimin
hayli altında..Öbür taraftan bana sorarsanız Celil karakterindeki Ushan Çakır,
cidden harikalar yaratıyor dizide. Kurt Seyit’in bir türlü toparlayamadığı
karizması yanında, Celil fazlasıyla nefis..Ushan Çakır, haklı bir yükseliş
gösteriyor oyunculuk kariyerinde. Bir diğer dikkat çeken kişi Petro
karakterindeki Birkan Sokullu. İlk bölümden itibaren hayli yükselen bir
performansı var..Şahsen daha önceki oynadıklarından tamamen alakasız bir
karakteri hayli başarıyla oynuyor.
Ve Şura elbette. Onu gelinliği içinde görünce peri kızı
zannettim gerçekten. O zarafet, güzellik, kalite öyle güzel yansıyor ki
F.Zeynep Abdullah sayesinde. Dizinin başından beri en beğendiğim
performanslardan birisi de onun elbette. Şura’nın güzelliği, asaleti, kibar ve mütevazı
tavırları ile kendisini öylesine özdeş hale getirmiş ki, büyülüyor izlerken..
Gelelim kafamda dönen sorulara…
·
Seyit, Petro’yu ne zaman dövecek?
·
Ali dayı ile Binnaz ablam arasında bir
yakınlaşma, bir ikinci bahar yaşanır mı? Çok münasipler birbirlerine zira..
·
Seyit, Şura’dan her şeyi saklayıp, onun kalbine
sürekli şüpheler sokarken, kendisine güvenmesini beklemeli mi? Bir tezat yok mu
burada?
·
Allahım yarabbim neden her sorunun çözümü
Barones’de toplanıyor. Kim bu kadın? Nasıl bu kadar güçlü oldu bir anda?
·
Tina ile Şura kavuşmasında ağlamayan kaldı mı?
·
Şura’nın teyzesi ile Petro olduğu sürece, Şura
ile Seyit’in kavuşma ihtimali nedir?
·
Lütfen ama lütfen, Şura’nın teyze oğlu da nerden
çıktı? Rusya’da niye yoktu bu çocuk? Haydi yoktu diyelim, niye hiç adı geçmedi,
ayrıca Şura’nın her koluna giren onun sevgilisi midir? Kurt Seyit, Şura’dan
sonsuz bir güven beklerken, kendisi niye güvenmez?
·
Şura tarafından kesin bir dille reddedilen Petro’nun,
bu kadar oyuna gerek duyması nedendir? Şura, Seyit ile ayrılırsa kendisine mi
koşacak sanıyordur?
Kafamdaki tüm bu soruların cevaplanması
ümidiyle yazımıza burada son verelim. Kurt Seyit&Şura yakında sezonu
kapatacak. Umarım yeni sezonda çok daha heyecanlı ve cazip olaylar izleriz..
Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder