13 Mayıs 2014 Salı

Karadayı..Şimdi filler savaşmakta, çimenler ise dimdik ayakta..

        
                 Karadayı, sezon sonuna yaklaşırken, yeni sezonun tüyolarını da vermeye başladı. Sezon sonuna doğru, büyük adamlar mahalleli ile uğraşmaya devam ededursun, kendi içlerinde de ayrı bir savaş başladı elbette. Kimin kime dost olduğunu bilemediğimiz, menfaat için her faaliyeti mubah bilen büyük adamlar, anlaşılan yeni sezonda kendi içlerinde, çok daha büyük kavgalar yapacaklar.

                Gelelim bu haftadan bizim kalemin payına düşenlere…

                Geçen birkaç haftada hep Ayten’in kötü kaderini düşünmekten kendimi alamadım iyi mi? Kızcağızın başına gelmeyen kalmadı, nişanlısını kaybetti, ailesi zaten yok, bu aralar kız kardeşi de ortada yok, karanlık bir kocası var, bir de kocasının dostu var hatta karnında bebeği, kocasından yediği dayaklar yetmezmiş gibi, bir de bizim kabadayı grubunun kavgasının ortasında kaldı..Daha ne olsun. Neyse ki, süper kahraman Mahir yetişti de kurtardı. Ama Mahir, Ayten’i kurtarırken aslında kendi ne büyük bir çukura düştüğünün farkında değildi elbette.

                Seyrediyorum, seyrederken yok artık, bu kadarı da olmaz diyorum, ama olduğunu da biliyorum ne yazık ki..Adalet dediğimiz en güvenilecek kavram, ne hallerde ve kimlerin elinde sunuluyor bizlere..Yok bütün bunlar sadece kurgu diyoruz, ama izlerken de böyle haksızlıkların olabileceği korkusundan kurtulamıyoruz.

                Mahir gerek karakolda komisere, gerek savcıya ifade verirken bunları düşündüm..Ne konuşuyorsun Mahir dedim kendi kendime, kime neyi anlatmaya çalışıyorsun. Senin cezan çoktan kesilmiş, sonun belli. Öyle ya da böyle sen suçlu çıkacaksın, ya da affedileceksin daha büyük bir suç işlemen için..

Mahir gibi delikanlı adamların varlığı hayranlık uyandırırken, Feride’nin gereksiz azarları da canımızı sıkıyor. Yahu sen bu adamı başından beri biliyorsun, tanıyorsun. Mahir haksızlığa gelemeyen, bunu da gerektiğinde fiziksel gücüyle gösteren bir adam zaten. Güçlü, kuvvetli, cesur ve delikanlı..Bunu bilmeyen kaldı mı? Tüm bunların üstüne, sen Mahir için aileni bile arkanda bırakmışken, Mahir’in nasıl bir adam olduğunu biliyorken ve sözde onun için her şeyi göze almışken, kalkıp çocuk azarlar gibi, Mahir’i azarlaman, kapris yapman, böyle olmaz demen yakışmadı. Mahir’den değişmesini beklemek, yok söz verdin tutamadın gibi ergen tripleri yapmak, koskoca Hâkime hanıma hiç yakışmıyor kusura bakmayın..Sözünü tutmadın dediğin Mahir, bir kadının namusunu kurtarmak için karıştı o kavgaya, bunu da belirtmek lazım galiba. Üstelik Mahir gibi delikanlı adamların pek te kalmadığı düşünülürse, Feride’nin bu davranışı bana bencilce geldi biraz..

Kişi, karşısındakini değiştirmeye kalktığı anda önce aşkı yaralar, sonra tüm bir ilişkiyi, sonra da bütün hayatını..

Mahir, karakolda ifadesini bile alınmadan nezarete götürülürken, Yasin oradan oraya koşturup hiçbir sonuç alamazken, elleri kolları aniden bağlanıvermişken, kapıda Nazif baba bir haber beklerken insanın içi daralıyor..Ve Mahir, tam tutuklanıp hapise götürülürken, çok daha acımasız bir plan için salıveriliyor..

Haklı bu kadar güçsüz ise, adaletin sadece gözleri değil, elleri, dilleri de bağlı gerçekten..

Bu arada, Sinan kardeşimin içine ne zaman ufak çaplı bir mafya babası girdi acaba? Geçen sezon babasının yerine gazetenin başına geçip Mehmet Saim beyden intikam alma hesapları yapan Sinan efe, bu sezon keskin bir dönüş yapıp karanlık işler yapan, kanunsuz mal sevkiyatları ile uğraşan, kadın kaçırmaya kalkışan, haddini fazlasıyla aşan bir noktaya gelmedi mi? Zaten yeterince sevimsiz olan Sinan karakterinin, bu son noktaya gelmiş hali şöyle güzel bir ölümü hak etti doğrusu.

Karadayı’da şiddet kadına kadar uzandıysa, bundan sonrasını düşünmek hayal gücünü zorluyor ..

Necdet-Sinan-M.Saim üçgeninde sular ısınmaya, savaş kızışmaya başlıyor. Şimdiden ihanetler ve çözülmeler başladı. Ayten’e el uzatan Sinan, Necdet’in öfkesini umursamasa da, Necdet’in itirafları karşısında Mehmet Saim bey tarafından ipi çekilecek gibi görünüyor. Diğer taraftan, Mehmet Saim beyin, Sinan ile beraber mahalleli ile uğraşması bana çok küçük bir hesap gibi geliyor. Mahir ve ailesini cezalandırmak için mahalleyi yerinden oynatmak, mahalle sakinlerini öldürmek ne demek..Muhtemelen en sonunda Mehmet Saim bey de köşeye sıkışacak ve kendini kurtarmak için Sinan’ı ve Necdet’i gözünü bile kırpmadan harcayacak.

 Ve fakat şunu hiç mi düşünemiyor bu büyük adam…Kızının sevdiği adamı mahvedip kızını geri kazanması mümkün mü? Oturup yeni atanan savcıyla Mahir’in kaderini değiştirecek kararlar alırken, her yere eli kolu uzanan bu adamın kötülükte sınırlarının olmadığın anlıyoruz.

İyi ya da kötü, Necdet Ayten’i sevdi aslında. Hastanede bebeğini kaybeden Ayten’in, Necdet’e nefretini kusarken, gözlerindeki öfkeden ve acıdan bunu anladım…Bir de bebek sahibi olacağını öğrendiği anda gözlerindeki ışıltının, o bebeği kaybettiğini duyunca kararmasından anladım Necdet’in yüreğinde bir yerlerde Ayten olduğunu..Gerçi Ayten’de Necdet’in ona olan sevgisinin kıymetini pek bilemedi yalana gerek yok. Kendini takıntı haline getirdiği Kara ailesinin bir ferdi gibi görmesi, evliliğine ve eşine olan soğuk ve uzak tavrı, hırçın ve öfkeli hali karşısında Necdet yine de çok anlayışlıydı ona karşı. Hatta hastane odasında Ayten haddini fazlasıyla aştı bana göre. Gerçekte olsa o lafları hiçbir kadın edemez, etmemeli de zaten. Hoş, o kadar lafı edecek ömrü olmazdı hiçbir kadının ayrı konu..Hayır, anlayamadığım konu, madem Necdet’ten bu kadar nefret ediyorsun, onun bebeğini niye istiyorsun be kadın..Necdet’te âlem..Ben senin hamile olduğunu bilsem sana el kaldırır mıydım lafı, hamile iken seni dövmem ama bebek yoksa dövebilirim sinyali gibi oldu sanki..Kısacası canlar, Ayten ile Necdet, her ikisi de, hem haklılar, hem haksız..

Of içimiz karardı dediğimiz noktaları çok olsa da, güzel şeyler de oluyor Karadayı’da..Bülent ile İlknur’un yeniden bir araya gelme ihtimali, Nazif’in mutluluğu bizlerin de yüzünü güldürüp, dizinin o karanlık tarafından uzaklaştırıyor..Bülent’in pişmanlığı, geç kalınmış mutluluğu yakalamaya yetecek mi bilmiyoruz, ama ben kendi adıma Bülent’in yerlerde sürünen aile reisliği görevini toparlayıp, aklı başında bir aile babasına dönüşmesine memnun oldum..Hele hele Nazif’in mutluluğu, İlknur’un mutluluk gözyaşları, son birkaç haftanın en güzel olayıydı..

Bir çocuğun gözlerindeki ışıltı, bazen dünyanın en büyük fedakârlıklarına değer..

Osman ile Songül arasında neler oluyor..Osman’ın hayatına sızmaya çalışan kız, Songül’ü rahatsız mı etti biraz. Songül, belki de ilk kez Osman’ın kendisinden başkasını sevme ihtimalinin olduğunu anladı..Ama bozulmaya hakkı var mı..O tartışılır işte..Yasin’de en az Osman kadar fedakâr ve sevgi dolu Songül’e karşı..En azından Yasin, Orhan’ın yapamadığı kardeşliği gösterdi Mahir’e. Ve dolayıyla Kara ailesine layık olduğunu da ispatladı.

 Osman ile Songül arasında bir yakınlaşma başlar ise, bu Songül’ün masumiyetine leke düşüreceğinden, hoş olmayacak diye düşünüyorum..

Bu arada Merdan kardeşimin sesi soluğu kesilince, Seyis’in hiç çıkmayan sesi yükselmeye başladı. İlk icraatı da Orhan’ı Mahir’e karşı kullanmak olacak anlaşılan. Orhan kardeşim, kendini dört duvarın arasında, üç beş garibana ağa yapması kolay da, yarın dışarı çıktığı vakit, abine ve babana karşı durmak, ayrıca o kadar güçlü kabadayı arasında sağ kalmak öyle basit iş değil. Sen şimdi orada ahkâm kesiyorsun Orhan kardeşim, abim karşıma dikilse kar etmez diyorsun da, Mahir’in tek bir tokadı ile duvara yapışır kalırsın onu da bil istersen. Bu ne arkadaş. Tüm kabadayı âlemi işi gücü bıraktı, Mahir ile mi uğraşıyor yani şimdi. Yok mu başka işi gücü bu adamların.

Kerime Hanım’a iki çift lafım olacak..Feride’ye “sürekli vukuat çıkaran birinin karısı mı olmak istiyorsun” sorusu sanırım Kerime hanımın soracağı en son soru bile değil. Zira kendi kocasının çıkardığı vukuatlardan haberi yok. Böyle konuşmak kolay ama Mahir, Mehmet Saim’in yanında pırıl pırıl kalıyor.. Mahir en azından gizli kapaklı işler çevirmiyor Mehmet Saim Bey gibi..Gizli bir tehlike olmaktan çok uzak..Bakalım Mehmet Saim beyin vukuatları ortaya dökülünce, Kerime hanım sorduğu bu sorudan ve Kara ailesine karşı takındığı imalı ve aşağılayıcı tavırdan dolayı utanmayı becerebilecek mi?

Mehmet Saim Bey gibi bir bakanın böyle elini kolunu sallaya sallaya her yere girip çıkması, ulu orta herkesle görüşmesi biraz tuhaf değil mi?

Karadayı için sezonun son yazısının sonuna gelmişken, yeni sezonda işlerin çok daha karışacağını tahmin ediyorum. Karadayı için son yazımız ama sosyal medyadan diziye dair yorumlarım devam edecek.

 Yeni sezon benim en büyük isteğim, Mehmet Saim beyin tüm foyalarının meydana çıkması ve Feride’nin babasının yargılandığı mahkemenin hâkimi olması diyerek yazımıza son verelim..


Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42




                 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder