Adını Feriha Koydum 65.Bölümden
kalemimize takılanlar…
Az kaldı..Çok az kaldı derken..Tam
her şey bu kez güzel olacak derken..
Bir anda gördük ki aradan üç yıl
geçivermiş bile…
65.Bölüm 3 yıl atlayarak başladı.
Hayır, niye üç yıl onu da anlayabilmiş değilim..Üstelik seyrettiklerimizden
sonra hala meseleyi de çözmüş değilim kendi adıma..
Aradan üç yıl geçmiş ama
konuşulan konular hala bir hafta önceki konular dikkat ettiyseniz. Bir arpa
boyu ilerleme yok. Öfkeler aynı, intikam duyguları aynı, pişmanlıklar aynı,
inatlaşmalar aynı. Konuşulanlar aynı..
Koskoca üç yıl..
Bir Allah’ın kulu değişmeden
kalır mı söyleyin bana canlarım. Herkesin saç baş makyaj stili bile aynı
kalmış, Kimsede üç yılın getirdiği bir değişim söz konusu değil…Bir tek Hatice
halamız değişmiş, başındaki örtüyü, giydiği köylü kıyafetlerini atmış,
çektirmiş fönünü, giymiş pantolonunu, üstelik dili biraz daha uzamış ama
nafile..Biraz da şivesini İstanbul’a uydursa daha iyi olacakmış.. Başka da
değişen ilişmedi gözüme..
Ha Feriha diyeceksiniz..Ben
Feriha’da üzerine yapışmışçasına çıkarmadığı o berbat elbise dışında bir
değişiklik göremedim kusura bakmayın. Bütün bölüm boyunca adeta üzerinden her
an düşecekmiş gibi bizi panik eden daracık, kısacık elbisesi beni sinir etti. Hayır,
yani sosyetik olmak her yerinden dekolte vermekle mi oluyor ben anlamadım. Bakış açısı hiç değişmemiş, eğitim hayatı ne
noktada belli değil, geriye kalan da zaten inadı öfkesi, beş karış gülmeyen
suratı…Bütün bunlar yani öfkeleri, suratı (özellikle suratı) hiç değişmemiş,
birde suratının yarısı kadar bir gözlük takmış, ne oldu Feriha Hanım oldu..Sen
Levent ile evi terk et çek git yurtdışına, oralarda boşan kocandan, sonra gel
mağduru ezilmişi, itilmişi, seçilmemişi oyna..Sevilmekten başka ne yaptın seçilmek
için diye sorasım geliyor bazen..
Üç yıl geçmiş…Zehra anne köy
hayatını çok sevmiş olmalı ki, hala geri dönmemiş..Yahu kardeşim, kadını bir
gönderdiniz bir daha ne yüzünü görebildik, ne de birkaç bölüm dışında sesini
duyabildik. Neredeyse dünyaları alt üst oldu, hiç mi aramaz sormaz bu kadın.
Yapımcı ekibi de kınamak isterim bu konuda. İnsan birkaç ses kaydı yapar,
onları seyirciye sunar. Gelini evden kaçacak, kızı evini terk edip yurtdışına
gidecek, kadın orda köyünde inek sağıp yumurta toplayacak olacak iş mi
yani..hadi getiremiyorsunuz bari sesini dinletin de bizde kendi kendimize sinir
olmayalım..
Üç yıl geçmiş..Rıza babada da bir
değişiklik yok. Hala namaz kılmakla Feriha’yı evlatlıktan reddetmek ile geçiyor
hayatı. Adamın hayatında zaten başka önemli iki unsur yok. Ya namaz kılarken
görüyoruz, ya Feriha’yı reddederken.
Üç yıl geçmiş…Mehmet hala işsiz…Hala
boşanamamış üstelik. Avukat arkadaşlardan bir rica edelim. Eş ortada olmayınca
ne kadar süre bekleniyor boşanmak için..Hem Seher demedi mi Mehmet’e “bu sana
kaçıncı gelişim” diye..Madem o kadar boşanmaya heveslisin, takip et bul yerini
bu kadar zor mu bu işler..
Üç yıl geçmiş…Seher pavyona
düşmüş..Ben bunu söylemiştim değil mi size canlarım. Vallahi senaryo yazacağım ben bu gidişle,ne tahmin ettiysek çıkıyor. Bu hatunun sonu pavyonda
biter demiştim. Ama o da ne ! Seher hanım kocasını aldattığı, hatta kocasının
kuzeniyle kaçtığı yetmezmiş gibi, bir de üste çıkmaya çalışmaz mı..Hele
kalkmış, Mehmet’in yaptığı ile kendi yaptığını kıyas falan etmeye başladı ya,
ben artık tırnaklarımı yemeye başladım..Bu nasıl bir yüzsüzlüktür artık. Hoş
karşında Mehmet gibi bir saf varken, her türlü oyun mubah oluyor galiba..Biz
kendisine, Mehmet kardeşimiz büyük bir salaklık yapıp ta onu affetmeye
kalkmazsa, pavyon yaşantısında başarılar diliyoruz sadece..
Üç yıl geçmiş...Cansu hala
saplantılı halinden vazgeçmemiş. Maşallah ne aşkmış be Cansu sende ki. Koskoca
aşkın kahramanı Feriha bile bıraktı gitti Emir’i sen hala bırakamadın. Helal
olsun sana ne diyelim. Biraz takmış takıştırmış elini yüzünü boyamış ama hala
aynı Cansu..Hala Sanem hanımla birbirlerini yemekle meşguller. Orda da değişen bir
şey yok..
Üç yıl geçmiş…Ama Aysun Hanım hala oğlunun
hayatındakileri evlerinde ziyaret edip konuşmalar yapma âdetini bırakmamış. Ama
bu defa sert taşa çarptı gördüğüm kadarıyla. Ece’nin o saygısız, seviyesiz
konuşma şekli sayesinde Aysun hanım Feriha’yı mumla arasın artık desek yeridir.
Ve fakat Feriha’nın geri dönüşü de Aysun Hanımı mutlu etmedi. Kadın adeta “Kâbus
geri döndü” dercesine bakıyordu Feriha’ya son sahnede..Ama açıkçası Feriha’nın
, Aysun hanım karşısındaki o suskun, saygılı tavrından sonra Ece’nin tavırları
çok gözüme battı benim..
Ece demişken..Hemen bir dip not…Berbat
bir seçim…Berbat bir oyunculuk..Seyrederken tahammül edemiyorum..Beğenen varsa
saygım sonsuz ama kusuruma bakmayın ben keyif almıyorum..
Üç yıl geçmiş…Emir ile Ece
nişanlanacaklar..Maşallah geç kalmışlar biraz ama olsun..Fakat o da ne..Meğer
nişan formalite imiş. Üç yıldır hapiste yatan Yavuz kardeşim tahliye olacak
diye, sırf Ece’yi korumak adına nişan masalı uydurmuşlar…Tamam buna da lafım
yok..E be kardeşim, o öpüşme neyin nesi
o zaman..Madem sevgilisiniz, nişan niye formalite..Yâda nişan belli bir sebeple
yapılıyorsa, niye şapır şupur öpüştünüz gözümüze soka soka..Mantıklı bulan
varsa buyurun bakalım..
Zaten nişan sahnesinde de Feriha
göstermelik sevgilisi Levent ile boy gösterdi. Orada da noktayı koydular. Ben açıkçası
65.bölümden hiç keyif almadım. Her şeyi allak bullak etmişler, darmadağın
etmişler, öyle iki üç bölümde nasıl toparlayacaklar diye düşündüm…
Ve sonra…
Bomba haber geldi…Dizi devam
edecek…
Aslında uzun zamandır bu konuyla
ilgili bir yazı yazacaktım ama bu şekilde nasip oldu..
Hayran olmak ile hayatını adamak…
İkisi arasındaki o ince çizgiyi
genellikle hep aşarız biz seyirciler..
Özellikle sosyal medyada ,
internette yâda TV başında çok fazla vakit geçiren insanlarda, çevresindekiler
ile sosyal bir iletişim kuramama problemi görülür ve bunun sonucunda da bu
insanlar ekranlarda gördükleri kişilere aşırı bağımlı hale gelirler.
Seyrettikleri bir karakter, bir şarkıcı, sanatçı her ne ise..Çok severler ve en
kötüsü başka insanların da sevmesini, hayran olmasını isterler. Aksi durumlarda
saldırganlaşır, cüretkâr ve tehditkâr olurlar..Bu fanatizm onları öyle bir yere
getirir ki, objektif bakma ve başka düşüncelere saygı duyma özelliklerini de
kaybederler..
Adını Feriha Koydum dizisinin
yeni sezonda da devam etme kararı ve dizinin başrol oyuncusu Hazal Kaya’nın
başka bir projesi sebebiyle diziden ayrılacak olması sebebiyle kıyametler
kopuyor son bir haftadır sosyal medyada…
Haklılar mı..Evet…Peki haklı olan
doğru mu davranır her zaman..Ne yazık ki hayır..
Neden haklılar…
Ben bunu ilk duyduğum zaman da
söylemiştim öncelikle bu düşüncemi yinelemek isterim. Feriha olmadan, Dizinin
Adının Adını Feriha koydum olmasının ne anlamı var.. Herhangi bir başka oyuncu
getirip izleyiciye Feriha diye yutturmaya kalkamazsınız bu zaten çok büyük hata
olur..Dizilerde yardımcı oyuncu değişiklikleri bile izlenme oranını
değiştirirken, kalkıpta başrol oyuncusunu değiştirmek çok büyük bir hatadır.
Benim şahsi kanaatim, dizinin Hazal Kaya ile bu sezon final yapmasıdır. En
doğrusu da bu olacaktır.
Gel gelelim niye yanlış
davranıyor bu haklılar…Bir dizi, film vs..her ne ise, öncelikle bir ekip
çalışmasıdır. Önce bunu idrak edelim. O proje için çalışan, set ekibinden
tutun, yardımcı oyuncusuna, başrolüne, figüranına kadar herkes zor şartlar
altında büyük bir emek veriyor. Bütün başarı tüm ekibin çalışmasının sonucudur.
Sadece Hazal Kaya’ya bunu mal etmek, O olmazsa bu dizi olmaz yürümez demek çok
net bir görüş değildir. Evet, Hazal Kaya’sız belki izlenme oranları düşecektir,
belki sevilmeyecektir eskisi kadar, yâda tam tersi olacaktır nerden
biliyorsunuz ? Bu başarı sadece Hazal Kaya’nın başarısıdır, Biz Feriha-Emir
aşkı için seyrediyoruz demek, bütün o dizideki diğer oyunculara çok büyük
saygısızlıktır herşeyden önce. Biraz önce yukarıda bahsettiğim fanatizm de tam
bu noktada ortaya çıkıyor işte. Bunu duymaya bile tahammülleri olmayan insanlar
da, saldırmaya, parmaklarının ucuna geleni yazmaya çalışıp sözüm ona Hazal Kaya’ya
olan bağlılıklarını ispata çalışıyorlar. Üstelik en önemli şeyi unutuyorlar..
Ben yazılarımda hep esprili bir
dil kullanıyorum. Bunun sebebi şu..Seyrettiğimiz dizilere, karakterlere bu
kadar bağımlı olmayalım. Seyrederken eğlenelim aynı zamanda. Birkaç saat güzel
vakit geçirip sonra yaşantımıza geri dönelim. Bağlanmayalım, tutulup kalmayalım
oradaki karakterlere ve en önemlisi bu karakterleri ekrandan bize yansıtan
saygıdeğer oyuncularımıza çok çok saygı duyalım.
Evet, oyuncularımızı sevelim,
beğenelim, izleyelim…Ama saygıda gösterelim lütfen..Hem onlara, hem onları
sevenlere, hem bizim sevmediklerimizi sevenlere, hem bizim sevdiklerimizi
sevmeyenlere..Ve bu kadar aşırı bağlanmayalım..Onların sadece ekranda bize bazı
karakterleri yansıtan birer insan olduğunu, unutmayalım..
Sevelim ama abartmayalım..
Sevelim ama abartmayalım..
Hayran olalım ama hayatımızı
adayacak kadar değil..Yâda başkalarının hayatlarına çirkin saldırılarda
bulunacak kadar değil..
Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder