21 Haziran 2012 Perşembe

Adını Feriha Koydum..3 Yıldan sonra..


Adını Feriha Koydum 65.Bölümden kalemimize takılanlar…

Az kaldı..Çok az kaldı derken..Tam her şey bu kez güzel olacak derken..

Bir anda gördük ki aradan üç yıl geçivermiş bile…

65.Bölüm 3 yıl atlayarak başladı. Hayır, niye üç yıl onu da anlayabilmiş değilim..Üstelik seyrettiklerimizden sonra hala meseleyi de çözmüş değilim kendi adıma..

Aradan üç yıl geçmiş ama konuşulan konular hala bir hafta önceki konular dikkat ettiyseniz. Bir arpa boyu ilerleme yok. Öfkeler aynı, intikam duyguları aynı, pişmanlıklar aynı, inatlaşmalar aynı. Konuşulanlar aynı..
Koskoca üç yıl..

Bir Allah’ın kulu değişmeden kalır mı söyleyin bana canlarım. Herkesin saç baş makyaj stili bile aynı kalmış, Kimsede üç yılın getirdiği bir değişim söz konusu değil…Bir tek Hatice halamız değişmiş, başındaki örtüyü, giydiği köylü kıyafetlerini atmış, çektirmiş fönünü, giymiş pantolonunu, üstelik dili biraz daha uzamış ama nafile..Biraz da şivesini İstanbul’a uydursa daha iyi olacakmış.. Başka da değişen ilişmedi gözüme..

Ha Feriha diyeceksiniz..Ben Feriha’da üzerine yapışmışçasına çıkarmadığı o berbat elbise dışında bir değişiklik göremedim kusura bakmayın. Bütün bölüm boyunca adeta üzerinden her an düşecekmiş gibi bizi panik eden daracık, kısacık elbisesi beni sinir etti. Hayır, yani sosyetik olmak her yerinden dekolte vermekle mi oluyor ben anlamadım.  Bakış açısı hiç değişmemiş, eğitim hayatı ne noktada belli değil, geriye kalan da zaten inadı öfkesi, beş karış gülmeyen suratı…Bütün bunlar yani öfkeleri, suratı (özellikle suratı) hiç değişmemiş, birde suratının yarısı kadar bir gözlük takmış, ne oldu Feriha Hanım oldu..Sen Levent ile evi terk et çek git yurtdışına, oralarda boşan kocandan, sonra gel mağduru ezilmişi, itilmişi, seçilmemişi oyna..Sevilmekten başka ne yaptın seçilmek için diye sorasım geliyor bazen..

Üç yıl geçmiş…Zehra anne köy hayatını çok sevmiş olmalı ki, hala geri dönmemiş..Yahu kardeşim, kadını bir gönderdiniz bir daha ne yüzünü görebildik, ne de birkaç bölüm dışında sesini duyabildik. Neredeyse dünyaları alt üst oldu, hiç mi aramaz sormaz bu kadın. Yapımcı ekibi de kınamak isterim bu konuda. İnsan birkaç ses kaydı yapar, onları seyirciye sunar. Gelini evden kaçacak, kızı evini terk edip yurtdışına gidecek, kadın orda köyünde inek sağıp yumurta toplayacak olacak iş mi yani..hadi getiremiyorsunuz bari sesini dinletin de bizde kendi kendimize sinir olmayalım..

Üç yıl geçmiş..Rıza babada da bir değişiklik yok. Hala namaz kılmakla Feriha’yı evlatlıktan reddetmek ile geçiyor hayatı. Adamın hayatında zaten başka önemli iki unsur yok. Ya namaz kılarken görüyoruz, ya Feriha’yı reddederken.
Üç yıl geçmiş…Mehmet hala işsiz…Hala boşanamamış üstelik. Avukat arkadaşlardan bir rica edelim. Eş ortada olmayınca ne kadar süre bekleniyor boşanmak için..Hem Seher demedi mi Mehmet’e “bu sana kaçıncı gelişim” diye..Madem o kadar boşanmaya heveslisin, takip et bul yerini bu kadar zor mu bu işler..

Üç yıl geçmiş…Seher pavyona düşmüş..Ben bunu söylemiştim değil mi size canlarım. Vallahi senaryo yazacağım ben bu gidişle,ne tahmin ettiysek çıkıyor.  Bu hatunun sonu pavyonda biter demiştim. Ama o da ne ! Seher hanım kocasını aldattığı, hatta kocasının kuzeniyle kaçtığı yetmezmiş gibi, bir de üste çıkmaya çalışmaz mı..Hele kalkmış, Mehmet’in yaptığı ile kendi yaptığını kıyas falan etmeye başladı ya, ben artık tırnaklarımı yemeye başladım..Bu nasıl bir yüzsüzlüktür artık. Hoş karşında Mehmet gibi bir saf varken, her türlü oyun mubah oluyor galiba..Biz kendisine, Mehmet kardeşimiz büyük bir salaklık yapıp ta onu affetmeye kalkmazsa, pavyon yaşantısında başarılar diliyoruz sadece..

Üç yıl geçmiş...Cansu hala saplantılı halinden vazgeçmemiş. Maşallah ne aşkmış be Cansu sende ki. Koskoca aşkın kahramanı Feriha bile bıraktı gitti Emir’i sen hala bırakamadın. Helal olsun sana ne diyelim. Biraz takmış takıştırmış elini yüzünü boyamış ama hala aynı Cansu..Hala Sanem hanımla birbirlerini yemekle meşguller. Orda da değişen bir şey yok..

Üç yıl geçmiş…Ama Aysun Hanım hala oğlunun hayatındakileri evlerinde ziyaret edip konuşmalar yapma âdetini bırakmamış. Ama bu defa sert taşa çarptı gördüğüm kadarıyla. Ece’nin o saygısız, seviyesiz konuşma şekli sayesinde Aysun hanım Feriha’yı mumla arasın artık desek yeridir. Ve fakat Feriha’nın geri dönüşü de Aysun Hanımı mutlu etmedi. Kadın adeta “Kâbus geri döndü” dercesine bakıyordu Feriha’ya son sahnede..Ama açıkçası Feriha’nın , Aysun hanım karşısındaki o suskun, saygılı tavrından sonra Ece’nin tavırları çok gözüme battı benim..

Ece demişken..Hemen bir dip not…Berbat bir seçim…Berbat bir oyunculuk..Seyrederken tahammül edemiyorum..Beğenen varsa saygım sonsuz ama kusuruma bakmayın ben keyif almıyorum.. 

Üç yıl geçmiş…Emir ile Ece nişanlanacaklar..Maşallah geç kalmışlar biraz ama olsun..Fakat o da ne..Meğer nişan formalite imiş. Üç yıldır hapiste yatan Yavuz kardeşim tahliye olacak diye, sırf Ece’yi korumak adına nişan masalı uydurmuşlar…Tamam buna da lafım yok..E be kardeşim,  o öpüşme neyin nesi o zaman..Madem sevgilisiniz, nişan niye formalite..Yâda nişan belli bir sebeple yapılıyorsa, niye şapır şupur öpüştünüz gözümüze soka soka..Mantıklı bulan varsa buyurun bakalım..

Zaten nişan sahnesinde de Feriha göstermelik sevgilisi Levent ile boy gösterdi. Orada da noktayı koydular. Ben açıkçası 65.bölümden hiç keyif almadım. Her şeyi allak bullak etmişler, darmadağın etmişler, öyle iki üç bölümde nasıl toparlayacaklar diye düşündüm…

Ve sonra…

Bomba haber geldi…Dizi devam edecek…

Aslında uzun zamandır bu konuyla ilgili bir yazı yazacaktım ama bu şekilde nasip oldu..

Hayran olmak ile hayatını adamak…

İkisi arasındaki o ince çizgiyi genellikle hep aşarız biz seyirciler..

Özellikle sosyal medyada , internette yâda TV başında çok fazla vakit geçiren insanlarda, çevresindekiler ile sosyal bir iletişim kuramama problemi görülür ve bunun sonucunda da bu insanlar ekranlarda gördükleri kişilere aşırı bağımlı hale gelirler. Seyrettikleri bir karakter, bir şarkıcı, sanatçı her ne ise..Çok severler ve en kötüsü başka insanların da sevmesini, hayran olmasını isterler. Aksi durumlarda saldırganlaşır, cüretkâr ve tehditkâr olurlar..Bu fanatizm onları öyle bir yere getirir ki, objektif bakma ve başka düşüncelere saygı duyma özelliklerini de kaybederler..

Adını Feriha Koydum dizisinin yeni sezonda da devam etme kararı ve dizinin başrol oyuncusu Hazal Kaya’nın başka bir projesi sebebiyle diziden ayrılacak olması sebebiyle kıyametler kopuyor son bir haftadır sosyal medyada…

Haklılar mı..Evet…Peki haklı olan doğru mu davranır her zaman..Ne yazık ki hayır..

Neden haklılar…

Ben bunu ilk duyduğum zaman da söylemiştim öncelikle bu düşüncemi yinelemek isterim. Feriha olmadan, Dizinin Adının Adını Feriha koydum olmasının ne anlamı var.. Herhangi bir başka oyuncu getirip izleyiciye Feriha diye yutturmaya kalkamazsınız bu zaten çok büyük hata olur..Dizilerde yardımcı oyuncu değişiklikleri bile izlenme oranını değiştirirken, kalkıpta başrol oyuncusunu değiştirmek çok büyük bir hatadır. Benim şahsi kanaatim, dizinin Hazal Kaya ile bu sezon final yapmasıdır. En doğrusu da bu olacaktır. 

Gel gelelim niye yanlış davranıyor bu haklılar…Bir dizi, film vs..her ne ise, öncelikle bir ekip çalışmasıdır. Önce bunu idrak edelim. O proje için çalışan, set ekibinden tutun, yardımcı oyuncusuna, başrolüne, figüranına kadar herkes zor şartlar altında büyük bir emek veriyor. Bütün başarı tüm ekibin çalışmasının sonucudur. Sadece Hazal Kaya’ya bunu mal etmek, O olmazsa bu dizi olmaz yürümez demek çok net bir görüş değildir. Evet, Hazal Kaya’sız belki izlenme oranları düşecektir, belki sevilmeyecektir eskisi kadar, yâda tam tersi olacaktır nerden biliyorsunuz ? Bu başarı sadece Hazal Kaya’nın başarısıdır, Biz Feriha-Emir aşkı için seyrediyoruz demek, bütün o dizideki diğer oyunculara çok büyük saygısızlıktır herşeyden önce. Biraz önce yukarıda bahsettiğim fanatizm de tam bu noktada ortaya çıkıyor işte. Bunu duymaya bile tahammülleri olmayan insanlar da, saldırmaya, parmaklarının ucuna geleni yazmaya çalışıp sözüm ona Hazal Kaya’ya olan bağlılıklarını ispata çalışıyorlar. Üstelik en önemli şeyi unutuyorlar..

Ben yazılarımda hep esprili bir dil kullanıyorum. Bunun sebebi şu..Seyrettiğimiz dizilere, karakterlere bu kadar bağımlı olmayalım. Seyrederken eğlenelim aynı zamanda. Birkaç saat güzel vakit geçirip sonra yaşantımıza geri dönelim. Bağlanmayalım, tutulup kalmayalım oradaki karakterlere ve en önemlisi bu karakterleri ekrandan bize yansıtan saygıdeğer oyuncularımıza çok çok saygı duyalım. 

Evet, oyuncularımızı sevelim, beğenelim, izleyelim…Ama saygıda gösterelim lütfen..Hem onlara, hem onları sevenlere, hem bizim sevmediklerimizi sevenlere, hem bizim sevdiklerimizi sevmeyenlere..Ve bu kadar aşırı bağlanmayalım..Onların sadece ekranda bize bazı karakterleri yansıtan birer insan olduğunu, unutmayalım..

Sevelim ama abartmayalım..

Hayran olalım ama hayatımızı adayacak kadar değil..Yâda başkalarının hayatlarına çirkin saldırılarda bulunacak kadar değil..

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder