11 Ekim 2013 Cuma

Hikayesi eski, kendisi yeni favori..




Çarşamba akşamı 2.bölümüyle ekrana gelen Eski Hikâye’yi yazmak bu haftaya nasip oldu. İlk bölüm sonrası yazamadığım için üzülmüştüm doğrusu. Ama bu haftaki bölümü izledikten sonra, iyi ki beklemişim dedim.

İlk bölümünde sakin ve tanıdık bir hikâye izlenimi bırakan Eski Hikâye, ikinci bölümüyle adeta bomba etkisi yarattı..

Eski Hikâye, öldürülen babasının intikamını almaya niyetli, hayli zeki ve cesur bir gencin, Mete’nin hikâyesi…Aslında olayı böyle tanımlayınca çok sıradan gibi geliyor kulağa..Ama açıkçası, senaryoyu öyle yazmış ve kurgulamışlar ki, sanki daha önce hiç buna benzer bir hikâye izlememiş gibi oluyorsunuz.

Şahsen, oyuncu seçimi konusunda bir ödül verilecek olsa, ben Eski Hikâye dizisine verirdim. Her karaktere, müthiş özenmişler doğrusu. Karakterlerin hepsi üzerinde uzun uzun konuşulacak kadar derinlikli, üstelik her karakteri, daha ilk bölümden üstlerine geçirmiş oyuncular ile süslemişler. Tadı, tuzu, lezzeti çok yerinde olmuş..

Dizinin ağır toplarından Murat Daltaban, öylesine iyi, öylesine kusursuz ki, ben onu seyretmelere doyamadım..Oynadığı Murat Boztepeli,  hayata ve insanlara karşı acımasız olduğu kadar, kızına da çok düşkün bir baba aynı zamanda. Öfkeli, güçlü ve tehlikeli..İşleri konusunda hiç kimseye acıması yok, ağzı da iyi laf yapıyor doğrusu.  Doğru soruları, doğru zamanda sormayı biliyor, üstelik çok ta zeki. Karşısında durabilmek için en az onun kadar akıllı olmak gerekiyor. Mete’nin babasının katillerinden olan Boztepeli, elbette ki Mete’nin hedef tahtasının merkez noktası…Murat Daltaban’ın o kendine has oyunculuğu ile Boztepeli karakteri, bu defa gerçekten ekranlardan kötü ne demek, izleyiciye anlatacak gibi.

Boztepeli’nin sağ kolu Cengiz Timuçin..Sadık bir yardımcı olduğu kadar, o da en az Boztepeli kadar merhametsiz görünüyor.  Cengiz karakterini bizlerle tanıştıran Sermet Yeşil..Son zamanlarda oyunculuğu ile beni kendimden geçiren Sermet Yeşil’i en son Şubat dizisinde izlemiş ve bayılmıştım. Aslında Cengiz karakterini izlerken, sanki bir parça doğulu şivesi kullansa çok daha iyi olacakmış gibi geldi bana..Cengiz, Boztepeli’nin en sağlam adamı gibi görünüyor..Onun her dediğini yerine getirmeye çalışan, ama eline yüzüne bulaştırmayı da ihmal etmeyen, içten içe Boztepeli’ye de bozulan, azarlanmaktan hoşlanmayan, kendinden güçlü olandan gördüğünü, kendinden güçsüz olana uygulayan Cengiz, kötülük konusunda Boztepeli’den geri kalmayacak gibi görünüyor..

Dip Not : Murat Daltaban ile Sermet Yeşil, müthiş bir ikili olmuşlar. Karşılıklı sahnelerini dikkatle izlemenizi tavsiye ederim !

Şeytan üçgeninin üçüncü kenarında eski polis, yeni güvenlikçi Sadri karakteri ile Osman Alkaş var..Onu Öyle Bir Geçer Zamanki dizisinde, Ekrem Tatlıoğlu karakteri ile izlemiştik hatırlarsanız. Sadri’de Boztepeli’nin en büyük yardımcılarından. Zor bir işi var, zor da bir hayatı. Emeklilik keyfini süreceği bir dönemde çalışmanın, Boztepeli’nin öfkesi ve azarları altında ezilmenin bedelini, evine ve ailesine ödetiyor bir anlamda. İki kızına da çok düşkün bir aile babası, bir o kadar da sert bir aile reisi..Kızlarının hatalarına karşı pek anlayışlı sayılmayan Sadri bey, kızı ile patronu arasında kalacak gibi görünüyor yakın zamanda..Osman Alkaş’a çok yakışmış böyle aile babası karakteri. E haliyle biraz da sert bir karakteri oynuyor, çok ta iyi oynuyor bu tarz rolleri. Dolayısıyla Sadri karakteri de, esas oğlan Mete’ye bir hayli çektirecek gibi görünüyor..

Dip Not : Dizi müzikleri ciddi ciddi muhteşem..Öyle böyle değil ben çok beğendim..Her sahneye, her karaktere uygun müzik yapmışlar nerdeyse..Bolahenk yapmış müzikleri…Gerçekten yüreklerine sağlık diyorum..

Dizinin kilit karakteri, Esra Boztepeli. Murat Boztepeli’nin biricik kızı..Pek hayattan haberi yok..Babasının ona sağladığı güzel imkânları bol bol kullanan, genç, hareketli, güzel mi güzel kızımız, muhtemelen Mete’nin intikam planlarının önemli bir kısmını oluşturuyor. Esra karakterini oynayan Damla Debre, aslında hiç oynamasa, bir köşede otursa bile, bakmalara doyulmayacak kadar güzel. Daha önce Adını Feriha Koydum dizisinde karşılaştığımız Damla, zengin, güzel ve hayata tozpembe bakan genç kız karakterine cuk oturmuş..

Dip Not : Diziyi Bahadır İnce yönetiyor..Belli de ediyor kendini..Sahneler çok çok özenli..

Ve şüphesiz ki, bu kadar gerilim dolu dizinin içine, zekice yerleştirilmiş iki karakter..Ragıp ve Kese..Özellikle ikinci bölümde, Ragıp öyle böyle değil, gözlerimden yaş gelene kadar güldürdü beni. Mahallenin meraklı sakinlerinden, Mete’nin yakın arkadaşlarından. Komik, esprili, Kazım Sinan Demirer açıkçası benim çok keyifli zaman geçirmemi sağladı. Ragıp karakteri, kendine has konuşması, tavırları ile sağlam karakterlerden biri olmuş..

Dip Not : Ragıp ile Mete’nin birlikteyken tatlı tatlı çekişmelerini kaçırmayın..Hele bir Türk filmi diyalogu vardı ki bu hafta, evlere şenlik..

Karadayı izleyenlerin yakından hatırlayacağı Diren Polatoğulları ise, Kese karakteri ile Eski Hikâye’de bana göre zirvedekilerden biri..Mete’nin arkadaşı olan Kese, Boztepeli’nin adamlarından. Bir anlamda Mete’nin Boztepeli’ye ulaşması için gerekli köprülerden biri. Hem kötülerin yanında, hem de içinde bozulmayan iyi bir yanı var..Mete’yi seviyor, ama bu sevgisi gerçeği öğrenene kadar diye düşünüyorum. Kese aslında her an, herkese ihanet edebilecek bir izlenim bıraktı bende..Ben Diren Polatoğulları’nı Karadayı’da izlerken bu kadar etkilenmemiştim. Açıkçası burada oyunculuğunu çok daha iyi gösterme şansı olmuş bence..Dizide her karakter, hikâyenin içinde aynı derecede önemli..Her karakterin hikâyesini merak ediyorsunuz, geçmişi ve geleceği ile..

Bir de Ali Barkın var elbette..O da kötülerin yanında..Yâda öyle görünüyor..Pamir karakterini oynayan Ali Barkın’ı da Hayat Devam Ediyor’da Bekir karakterinde izlemiştik. Buradaki rolü Bekir kadar karizmatik ve iddialı olmasa da, Pamir o güven vermeyen ve her an ihanet edebilecek duruşuyla, ilerleyen bölümlerde epey hoplatacak bizi yerimizden.

Dip Not : O kadar çok kötü var ki Mete hepsiyle nasıl baş edecek, merakla bekliyorum..Muhtemelen o gücü aşktan alacak..Yada kendisi de kötü olacak..

Aşk deyince, dizinin asıl kızı Türkan’a geldi sıra elbette..Türkan, avukat ama taze bir avukat. Boztepeli’nin kafasında, Türkan’ı pis işlerini temizlemekte kullanmak geçiyor gibi görünüyor. Oysaki Türkan, hala eskilerde kalmış saf ve temiz bir mahalle kızı izlenimi vermekte.  Ailesi ile yaşıyor, meslek sahibi, akıllı ama bir o kadar da babasının hala ezdiği bir genç kız. Aklı başında ve mantıklı, en azından kardeşine nazaran. Ama aşk deyince onun da eli ayağına dolaşıyor...Türkan’ı oynayan Funda Eryiğit, uzun zaman sonra farklı bir imaj ile karşımızda..Önce Canım Ailem’de sonra Uçurum’da izlediğimiz Funda Eryiğit, kısacık kesmiş o güzelim saçlarını ve çok çok güzel..Doğal, samimi ve rahat oynuyor, güzel gülüyor, üstelik partneri Buğra Gülsoy ile o kadar uyumlu bir ikili olmuşlar ki, karşılıklı sahnelerinde ister istemez o saf temiz mahalle aşklarını hatırlıyorsunuz..Gülümsüyorsunuz..Mete ile aralarında başlayan yakınlık onu heyecanlandırıyor, Mete’yi merak ediyor, ama bir o kadar da Mete’ye bayılan Esra’ya duygularını belli etmemeye çalışıyor. Mete ile aralarındaki elektrik ve yakınlık, ilerleyen bölümlerde epey güzel bir aşka dönüşecek gibi görünüyor.

Dip Not : Mete ile Türkan..Karşılaştıklarında nasıl sevimliler, nasıl heyecanlılar ve nasıl âşıklar..Kendileri bile henüz farkına varamadılar..Komikler, gülümsetiyorlar ve en önemlisi o eski mahalle aşklarını özletiyorlar..İkinci bölümdeki kapı önünde saat alışverişi ve parti dönüşü arabada karşılıklı sahneler izlemeye değer..

Ve Mete..İyi eğitimli..Her konuda..Okulunda başarılı olduğu kadar, kavgada da iyi, silah kullanmakta da..En önemli özelliği sakinlik olsa gerek..Öylesine sakin ki olaylar karşısında, ürkütüyor..Bu sakinlik elbette zekâsının da büyüklüğünü gösteriyor. Zira olaylar karşısında sakin davranabilmek öne iyi bir akıl ister.  Zeki ama aynı zamanda kirlenmemiş saf ve temiz bir yanı da var. Babasının intikamı söz konusu olduğunda buz gibi olmayı beceriyor, ama iş aşka geldi mi sevimli bir mahalle delikanlısı o aslında. Düşmanlarına karşı öfke ve kin dolu olan Mete, iş Türkan ile yan yana olmaya geldiğinde içi pır pır atan bir delikanlıya dönüşüveriyor.  Eskiye dair biriktirdiği çok şeyi var, bir elinde intikam ateşi, diğerinde aşk kıvılcımı..Küçük bir kıvılcım, büyük bir ateşi söndürür mü hep birlikte göreceğiz. Mete’nin intikam ile aşk arasında kalacağı aşikâr. Zira Türkan, Mete’nin düşmanlarından birinin kızı. Mete’nin ruhundaki yaralar, aşk ile iyileşir mi…Sanırım bunu da Buğra Gülsoy anlatacak bize..Buğra Gülsoy  Güney gibi iddialı bir karakterden sonra, hiç ara vermeden Mete olarak karşımıza çıktı. Aslında ilk bölümün ilk sahnesinde ki uzun saçlı, sakallı ve gözlüklü hali ile hayli farklı bir imaj çizdi. O tiple birkaç bölüm oynasaydı keşke diye düşündüm izlerken..Bu defa daha farklı bir karakterin içinde. Ve bu defa da yakıştırmış kendine…

Dip Not : Buğra Gülsoy’un bakışlarına,yüzünün aldığı ifadelere dikkat derim ben..Hiç konuşmadan bile oynayabilir bu adam..

Ben  gergin dizileri çok sevmediğimden olsa gerek, Eski Hikâye’de muzip tiplerin çok başarılı olması , yerine göre izleyiciyi gerginlikten alıp güldüren bir havasının olması ve elbette ki hikâyenin işleyişi sebebiyle, diziye ikinci bölümünde çok ısındım diyebilirim. Dizinin bana göre en büyük eksiği, yayın saatidir. Hem hafta içi hem de çok geç başlayıp geç bitmesi sebebiyle, dizi için hayli büyük bir dezavantaj bu durum. Erken bir saatte yayınlanıp, hatta yayınlandığı akşam izleyiciye iki kez seyretme şansı verilmesi durumunda, Eski Hikâye eminim kısa zamanda gözde bir dizi olacaktır. Zira bunu hak etmişler..Cümlesinin eline, diline, yüreğine, emeğine sağlık diyelim..Yolu açık olsun..


Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder