31 Ekim 2013 Perşembe

Merhamet ile gülümsemek..


Merhamet, son iki haftadır üzerine dökülen o tozdan kurtuldu nihayet..Dizinin ikinci sezonu, geçen seneye nazaran çok daha durağandı, ya da alışılmıştı artık aynı olayları, aynı insanları görmeye izleyici..Son iki üç haftadır ise Merhamet, beni ekrana bağladı ..Gelelim dün akşamın olaylarına ve yorumlarına..

Öncelikle Bu Moskof Recep abimiz geldi Şadiye’nin kafasına silahı dayadı ya..Hani namusunu temizleme derdinde abimiz. İyi de bunca sene sen neredeydin bir baba olarak. Dünya küçük, iletişim ağı çok hızlı artık, kimi nerde istersen bulmak mümkün. Arayıp bulaydın kızlarını, sahip çıkaydın. Babalık her namus davasında kafaya silah dayamaktan, vurup öldürmekten ibaret mi yani..Bunca sene kızlarına çektirmediği kalmamış, şimdi kalkmış babalık yapıyor. Pardon da, sen çok mu düşkündün kızlarına da bizim haberimiz mi yoktu..Şimdi bu tavırlar pek saçma ve gereksiz değil mi?.

Neyse ki Zafer kardeşim yetişti imdadına Şadiye’nin. Aslında Zafer kötü niyetli değil ama ben niye bu Şadiye’ye güvenemiyorum acaba? Kız her an herkese arkasını dönebilecek biri resmen.  Nedense hep bir yanı tehlikeli bu Şadiye’nin. Kendi ablasına bile her an ihanet edebilir benden söylemesi..Zafer’in iyi niyet ile kalbini açışı onu bir parça duygulandırdıysa da, ben Şadiye’nin Zafer’le evlenip sakin mütevazı yaşayacağını hiç sanmıyorum. Hadi evlenmeye karar verdiler…Narin’in bu evliliğe karşı çıkması da ilginç doğrusu. Hele kalktı Zafer için “o çocuk karanlık” demez mi..Yahu pastaneci adam nesi karanlık, pasta börek yapıyor adam işte..Yine de böyle olmamalı bu hikâye bence..Zira Narin’in dediği gibi, geçmişini bilen bir adamla evlenmek çok ta tozpembe bir hayat getirmez insana..

 Açıkçası dizinin son iki haftadır en şahane gelişmesi Deniz ile Sermet arasındaki Ali kardeşimin sevimli oyunları sayesinde başlayan yakınlaşma olsa gerek. Ay bayılıyorum izlerken ikisine de..Burçin Terzioğlu zaten her bölümde kendini aşıyor..Nefis oynuyor gerçekten..Bu kadar doğal olmak, oynamak ayrı bir yetenek. O mesajları görünce duyduğu heyecan, ne cevap yazsam diye düşünürken yüzünün aldığı şekil, eminim pek çoğumuza hiç yabancı değil..Hele geçmişi gösterirken, deniz gözlükleri ile soğan doğraması beni benden aldı..İzlerken de, gerçekte Deniz gibi bir dost bulmak ne kadar zor anlıyor insan..Deniz karakterinin bu kadar hoş ve sevimli olmasının altında da Burçin Terzioğlu’nun samimi oyunculuğu yatıyor benden söylemesi..

 Peki ya Sermet’e ne demeli..Bir kelimesiyle ortalığı titreten Sermet, nasılda acemi bir âşık oldu..Adamı rezil ettiler yahu. Çok ama çok eğleniyorum ikisini izlerken. Hele de Ali..Benim görüşüm son iki haftanın yıldızı Ali gerçekten..Bizim sakin sessiz Ali, nasılda romantikmiş te haberimiz yokmuş. Hoş kendine faydası olmayanın, Sermet’e nasıl faydası olsun. En sonunda işler sarpa sardı işte. Can kardeşimin, Sermet’in evini bastığı sahneye de çok güldüm, yahu Can, senin cürümün ne ki, yangın çıkarmaya kalkıyorsun. Cesarete bak..Gelmiş Sermet’e “bal bakışlım” ne demek diyor..Ayrıca bu Can ve Deniz ilişkisi yılan hikayesine döndü..Ayrılsınlar diye bekliyorum ben..O değil de, olan Ali kardeşime oldu..Hayır da, Sermet kardeşim, sen hiç mi telefonunu eline almıyorsun. Hiç mi mesajlarına bakmıyorsun..Deniz’den hoşlandığın belli, zira Deniz'in adı geçtiğinde öylesine panik oluyor ve renk veriyorsun ki anlamamak mümkün değil. Ayrıca Deniz telefonu elinden bırakamıyor, sen niye Ali’nin eline bırakıyorsun. Mesajları Tatyana’ya okutmak ta neyin nesi. Okumaya da tenezzül etmiyor bakın hele..Ama var ya, o sahnede hem Ali’ye hem Sermet’e çok güldüm. Sermet Sinirden köpürmüş çıldırmış küfürler azarlar havada uçuşuyor, Ali’de kalkmış Sermet’e laf yetiştiriyor, hatta nasihat ediyor yavaştan yavaştan. Ali'ye sadece Deniz'e gidip herşeyi anlatınca çok sinirlendim. Deniz'in hayal kırıklığına uğraması, hatta gururunun kırılması hiç iyi olmamış bence..

Şahsen ben Deniz ile Sermet arasında şöyle gümbür gümbür bir aşk hikayesi bekliyorum. Hatta Sermet sırılsıklam aşık olup Deniz'in peşinde koşsa pek güzel olur gerçekten..

İki haftadır Fırat’ın karın ağrıları hepimizin karnını ağrıttı malum..Ben çok daha ciddi bir hastalık bekliyordum ne yalan söyleyeyim. Çıka çıka zehirlenme çıktı. Üstelik o kadar hastane, doktor, tahlil sonucunda ortaya çıkmaması da ayrı konu tabi..Peki zehirlendiğini kim ortaya çıkardı. Tabi ki bizim Ali kardeş. Ali’yi izlerken aklıma hep Öyle Bir Geçer Zamanki’de ki Süleyman geliyor. Onun kadar olmasa da Ali’de çok işe yarıyor. Deniz ve Sermet mesaj kıyametinden sonra, Ali kendini affedilebilmek için ağzıyla kuş değil, uçak bile yakalarsa şaşırmam. Neyse ki, gazetede okuduğu haberden sonra Fırat’ın içtiği sudan zehirlenmiş olacağını düşünerek evine koştu. O da ne !! Tesadüfe bakın ki, tam o anda Fırat’ın evine yeni su geldi koca bir damacana ile..Buraya kadar güzel de yahu Ali kardeşim, koca damacanayı niye yükleniyorsun, al bir parça numune..Yükledi yazık sırtına damacanayı, sırtındaki onca yüke aldırmadan..Takdir ettim ne yalan söyleyeyim..

Gelelim Irmak kızımıza. Sevemedim, sevemiyorum ben onu bir türlü.. Kadınların yüz karası zira..Kendini sevmeyen, istemeyen bir erkek için bu kadar onurunu, gururunu ayaklar altına alan biri bana çok itici geliyor. Her an Fırat’ın burnunun dibinde gezen Irmak, sanırım Narin’i alt edip Fırat’a kavuşma derdinde ama ne yazık ki küçük bir ayrıntıyı unuttu kendisi..Narin’in fazlaca zeki ve istediği zaman acımasız olduğunu..Narin zaten canına okuyacak eminim. Yurt dışına çıkmadığı anlaşılınca Irmak neler yapacak çok merak ediyorum doğrusu..

Bu arada Şadiye’nin bebeği ne zaman ortaya çıkacağını, ayrıca Sermet ile Deniz’in buzları nasıl eriteceklerini , Irmağın oyunları çıkınca Fırat’ın nasıl tepki vereceğini, Ali ile Sermet’in kucaklaşıp ağlaşmalarını, Fırat’ı kimin zehirlediğini, Şadiye’nin kötü yola nasıl düştüğünü seyretmeyi de sabırsızlıkla bekliyorum..

Not : Geçmişi gösteren sahnelerde cidden Hatice Kadın’a da çok gülüyorum. Kadın iyi ki ölmüş yoksa Moskof Recep’ten sonra kızların hayatını iyice zindan ederdi…

Şimdilik Merhamet’ten bu kadar canlarım..Şefkat ve merhamet dolu günler dileyerek yazımıza burada son verelim…

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder