21 Nisan 2014 Pazartesi

Çalıkuşu bitti mi, bitecek mi, neden bitecek, neden devam etmeli?

                Erken final yapacağı söylentileri ortalıkta dolanmaya başlayınca, şaşırmadım aslında..Çünkü bu sezon, yeterince alıştık bu duruma..Bir sürü kaliteli dizi yayından kalktı, saçma sapanlar ise ekranda hala..

                Çalıkuşu, her birimizin çocukluğundan, gençliğinden hatırladığı bir dizi idi. Ve tekrar yeni versiyonu çekileceği haberleri çıkınca, artık günümüzde unutulan o masum aşklara özlem duyan bizler, heyecanlandık elbette.

                Bir de başrollerinde Fahriye Evcen gibi, tertemiz ve masum rollerin bir numaralı ismi ile Burak Özçivit gibi en yakışıklı rollere, en bi yakışan adam olunca, tadından yenmez oldu dizimiz.

                Diziyi başından beri izlemekteyim. Küçük entrikalar, kötü adamlar, kadınlar elbette olmazsa olmazımız. Ama bu dizinin en güzel yanı nedir derseniz, ben unutulmaya yüz tutmuş pek çok değerin kibar bir şekilde anlatılması derim.

                Her biri birbirinden nazik karakterler, kullandıkları düzenli ve edepli Türkçe, öfke anında bile kibar tavırlar gösteren erkekler, zarif kadınlar, büyük ve birbirine bağlı aileler, en önemlisi de artık unuttuğumuz o tertemiz ve saf bir aşk..

                Kamran ile Feride’nin çocukluktan başlayan o tatlı-sert aşkları, kalplerinin gururlarının pençesinden kurtulup birbirlerine doğru yaklaşması, Feride’nin tavırlarındaki utanma duygusu ve zarafet, Kamran’ın bakışlarındaki ve sözlerindeki romantizm, yan yana ve baş başa oldukları her an içimizi titretti..

                Aşk aslında böyle bir şeydi.. Hayâdan, edepten, utanmadan oluşmuş, birkaç güne değil bir ömre sığdırılmış idi aşk..Tıpkı Besime Hanım ile Seyfettin Bey gibi, nice zorluklardan geçmiş, nice sınavları aşmış, bir aile olmayı başarmıştı aşk..Birbirinden faydalanmayı değil, birbirine sımsıkı sarılıp bağlanmayı öğretmişti Çalıkuşu sayesinde izlediğimiz aşk.

                Unuttuğumuz kalp çırpıntılarını hatırlattı bize Kamran ile Feride..Aşkın yeri geldi mi, güvenmeyi de, beklemeyi de, kıskanmayı da, özlemeyi de, fedakârlık etmeyi de,  gururunu yenip sevdiğine koşmayı da gerektirdiğini öğretti aynı zamanda…

                Aile olmanın sadece nikâhtan , imzadan, aynı evde yaşamaktan oluşmadığını da öğretti bize Çalıkuşu..

                Yani kısaca,

                Unuttuğumuz, kıymetini bilemediğimiz pek çok değeri gösterdi bize, hem hatırlattı, hem utandırdı..Hala böyle aşklar vardı, olabilirdi..

                Ama ne oldu !!!

                Dizinin çok büyük bir eksiği vardı..

                Saçma sapan bir aşk hikâyesi anlatılmıyordu, iki kardeşe âşık bir kız, ya da bir kıza âşık iki erkek kardeş yoktu dizide. Dekoltesi bol kızlar, yâda oyunculuk bilmeyen ama yakışıklı olması yeterli görülen erkekler de yoktu. Sahtekârlıktan çok dürüstlüğün önemi anlatılıyordu, yalandan çok doğru sözlü olmanın ne büyük erdem olduğu, dış güzellikten çok ahlakın önemi..Oyunculuklar güzeldi, olması gerektiği gibi. Anlatılan değerler, heyecanlar, üzüntüler, her ailenin yaşayacağı şeylerdi, abartılı, hayal ürünü olaylar değildi hiç biri, öyle gösterişli evler, kusursuz kadınlar ve erkeklerden oluşmamıştı. Her biri içimizden, yakınımızdan bir parça taşıyordu.

                Kötülerin eninde sonunda cezasını bulduğunu izliyorduk, iyiler tertemiz kalıyordu, karışık bir sürü olay hikâyesi de yoktu, sade ve berraktı her şey. Karman çorman, karışık aşk ilişkileri yoktu, Naif bir aşk hikâyesi vardı, gizli kapaklı saçma sapan sırlar da yoktu. Entrikası vardı, bize ters düşen olayları da. Ama kötüler cezalarını çekiyordu, yaptıklarının bedelini ödüyordu. Öyle ihtiraslı aşk sahneleri, öpüşmeler, sevişmeler de yoktu. Her şey olması gerektiği gibiydi. Sade, gösterişsiz idi her şey, Aşkta, ihanette..

                E dizinin tutmaması normal değil mi? Biz böyle şeylerden hoşlanmazdık ki, izlemezdik. Bize gerçeküstü insan hikâyeleri lazımdı, gerçekten uzak kadınlar ve erkekler, abartılı olaylar, yok artık diyeceğimiz ilişkiler, yüzümüzü kızartan öpüşme ve sevişme sahneleri, gereksiz dekolteler, kimin eli kimin cebinde belli olmayan karışık aşk ilişkileri…

Gerçeğe yakın hikâyelerin, böylesine temiz duyguların bizim izleyicimizde yeri yoktu ki…Öyle bir izleyici kitlesi vardı ama dizinin yayın hayatına devam etmesine yeterli olmayacak kadar azdı..O izleyici idi işte asıl kıymetli olan ama kıymeti de bilinmeyen..

Birde inadına yapar gibi, kanalın gereksiz saçma sapan dizileri erken saate alıp, böylesine izlenesi bir yapımı geç saatte yayınlaması eklenince, illaki de olması gereken reytingler düştü elbette...

                Hep söylerim, çok okumak gerek. Zira okumak, insanın hayata başka bakmasını sağlar, sizi oturduğunuz yerde, bambaşka dünyalara, ortamlara taşır, ayağınıza kadar pek çok insan getirir, sizi onlarla tanıştırır, kaynaştırır, onların arasında, onların yaşadıklarını görmenizi sağlar..Ve çok şey öğretir size okumak…

                Elbette ki, günümüzde, teknoloji denen illet, hayatımızı kolaylaştırırken, insani değerlerimizi, edebi, saygıyı, sevgiyi ve aşkı uzaklaştırdı bizden..Yeni çıkan kitaplardan çok sosyal medyayı takip ediyoruz..İki sayfa kitap okumak zor gelirken, saatlerce ekran karşısında vakit öldürmek daha keyifli ve kolay geliyor..Annemizi babamızı kardeşimizi sevmekten çok, ekranda izlediğimiz karakterleri seviyoruz. Dolmuşta, otobüste, metroda bir yaşlı görünce başımızı çeviriyoruz ki, yer vermek zorunda kalmayalım. Kulaklarımız bilmem kimin söylediği, anlaşılmaz şarkılarla dolu. Kimseyi yargılamak haddim değil, ama kitap okumayan, hayatı elindeki telefondan ibaret sanan bir kesimin, gerçek aşklardan, tertemiz duygulardan, sevgiden saygıdan uzaklaştığını biliyorum ve görüyorum zaten…Kimse kusura bakmasın ama gerçek bu !!
                Hal böyle olunca, Çalıkuşu gibi, olması ve yaşanması gereken aşkı anlatan diziler elbette tutmayacak. Dizinin büyük bir hayran kitlesi var. Her birine çok büyük saygı duyuyorum. Zira böylesi bir dizinin sevilmesi, anlaşılması, aşktan anlayan, böylesine bir aşkı özleyen, kıymetini bilen izleyicilerin olması, bir parça da olsa yüreğimi ferahlatıyor..

                Ben Çalıkuşu dizisini ilk bölümünden itibaren büyük bir keyifle izledim, anlatılan hikâye, biraz kitapta anlatılana nazaran uzatıldı, olaylar yavaş ilerledi, ama dizi ilk bölümünden itibaren, o şık ve zarif çizgisini hiç bozmadı, güldürdüğü de oldu, ağlattığı da..

                Eğer söylentiler gerçek çıkar da, birkaç bölüm sonra final yapacak olursa, izleyicisini çok üzecek..Çalıkuşu’nun yayınlandığı Kanal D, bu sezon çok ciddi yayın hataları yaptı ve sırf bu yüzden kaliteli çoğu dizi yayından kalktı. İzlenmesine rağmen, izleyicisinin isteğine rağmen.. 

Çalıkuşu yayından kalkarsa üzüleceğiz elbette, ama unutmayalım, kaybeden Kanal D olacak, zira yayın politikasındaki hatalar sebebiyle, artık Kanal D kendine olan güveni kaybetti.

Çalıkuşu bitebilir ama aşk her daim kazanacak..

Çalıkuşu ekibine, yazanından çizeninden müziğini yapanına, set ekibinden, oyuncusuna kadar canla başla çalışan tüm ekibe yürekten teşekkürler ederim kendi adıma ve izleyicisi adına. Umarım bu yazı, Çalıkuşu için yazdığım son yazı olmaz…

Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42

                

1 yorum:

  1. Iyi gūnler cok ama cok gūzel yazmissiniz sizi tebrik ederim ellerinize saglik saygilarimla nuray Ustalar

    YanıtlaSil