4 Aralık 2012 Salı

Ortaya Karışık ~2~



 
Sanırım dizi sektörünün bu sezon gösterdiği korkunç patlama, izleyicinin damağında çok keskin bir tat bırakmış olmalı ki, birden bıkıverdik tüm dizilerden. Hızlı bir yaprak dökümü sayesinde, geçen sezonun birkaç iddialı dizisi dışında yeni başlayan dizilerin neredeyse tamamı yayından kaldırılırken, devam eden diziler, heyecanını yitirdi, gözler yeni başlayacak dizilere çevrildi.
Bu durum, aynı zamanda, seyircinin, bir dizinin başarısında en az senaryo, oyunculuk, kurgu kadar önemli olduğunu da ispat etti. Zira izleyici artık farklı bir şeyler izlemek istiyor. Gerek hikâye, gerek heyecan ve aksiyon, gerek entrika açısından öylesine birbirine benzedi ki yapılan işler, seyirci de haklı olarak hepsine alıştı. Seyirciyi şaşırtmak, ters köşeye yatırmak, beklemediği yerden beklemediği olaylarla karşılaştırmak başarısını gösteremeyenler de, ekrana birer birer veda etti. Bazı diziler ise, ilk sezon gösterdikleri başarıyı, ikinci sezonu garantilemiş olmanın rahatlığı ve  “nasıl olsa seyredilir” mantığı ile hikâyelerini yerle bir edip ekrana erken veda ettiler. İçlerinde çok iyi yapımlar da vardı elbette. Ancak tüm bu olumsuzlukların etkisiyle, “kurunun yanında yaş da yandı” ve kaliteli yapımlarda, bu yaprak dökümünden nasibini aldı.. 

Ve sonuç olarak, yeni başlayan diziler artık kimseyi heyecanlandırmazken, yapımcıların da artık izleyici faktörünü dikkate almaları ve her projenin altına imza atmadan önce bir kez daha düşünmeleri gerçeğini anlamış olduk.
Gelelim bu haftaki yazımızın konusuna. Yine ortaya karışık yaptık ve birkaç dizimizi yazdık kısa kısa..Ekranın bana göre iyilerini, kan kaybedenlerini, gözden düşenlerini, listede yükselenlerini,hatalarını, güzelliklerini dile getirmeye çalıştık. Dilimiz sürçer ise affola diyelim ve kalemimize takılanlara beraber bakalım..

Bir Zamanlar Osmanlı..

Bir Zamanlar Osmanlı, Osmanlı döneminde geçen ve fakat harem,cariye,halvet üçgenine sığınmayan, Osmanlı’nın Lale devrini anlatan ,dolayısıyla geçen sezon favorilerim arasında olan diziydi. Bu sezonda da izlemeye devam etsem de, kesin olan bir şey var ki, bu sezon ilk sezonun büyüsünü kaybetti. Öncelikle karman çorman olmuş dizi. Geçen sezonun popüler karakterlerinin paldır küldür öldürülmelerinden sonra, dizi bir sürü birbirine benzeyen sakallı adamla dolmuş. Üstelik bir de, Seçilmişimiz Serhat ağamız var ki, ne için seçildiğini hala çözebilmiş değilim. Dizinin asıl teması olan Patrona Halil isyanı ve elbette ki bunun başkahramanı Patrona Halil geri plana atılmış ve bu durum aynen Suskunlarda İrfan karakterinin geri plana atılması hatasının aynısı..Üstelik şimdi Fırat Tanış’ın da diziden ayrılmasından sonra, dizinin en kilit karakterinin yerine kim gelecek bu da merak konusu. Ama Patrona Halil karakteri,Fırat Tanış kadar,yeni gelenin üzerine oturur mu bunu da seyredip göreceğiz. Bu sezonun, tek güzel tarafı, müzikleri. Çok keyifli müzikler yapmışlar, diziyi en seyredilir kılan da bu. Senaryonun neden bahsettiğini bazen anlayamayabilirsiniz, kim kime ihanet etti, kim kime isyan edecek, çok net değil. Olayı tam anlayabilmeniz için, benim gibi oturupta gözünüzü bile kırpmadan seyretmeniz gerekli. Dizi bitince başınızda hissettiğinizi ağrı da üstüne tuz biber..Kısacası Bir Zamanlar Osmanlı, yakında dilimizde “bir zamanlar bir dizi vardı” cümlesinin nesnesi olarak yerleşirse şaşırmayın..

Ve Suskunlar Efsanesinin ardından..

Geçen sezonun en iddialı dizisi, bu sezona sağlam bir bölümle başlasa da devamını getiremedi ne yazık ki..Suskunlar geçtiğimiz gün yayınlanan Final bölümüyle seyircisine veda etti. Bu bitiş,bana göre hikâyenin gidişinde yapılan çok büyük hataların sonucudur..İlk sezonunda birbirine kenetlenip, şeytana pabucunu ters giydirecek planlar kuran Suskunlar'ın, bu sezon birbirine düşürülüp, üstüne üstlük çok basit planları bile anlayamayacak aptallıklara mahkûm edilmeleri bana sevimsiz geldi mesela..İrfan gibi karizmatik bir karakterin,saça sakala karışıp, sus pus edilip geri plana atılması,Belalı Naim karakterinin -ki bana göre müthiş bir karakterdi- geçen sezon olayların merkezinde olup,bu sezon dışlanması da ayrı sebep..Gurur’un iyilik ile kötülük arasında gelip giden psikolojisi de bence sevimsiz ve itici geldi izleyiciye. İzleyici İrfan’ın kötülüğünü seyretmeyi sevmişti, Alaycı, küstah, kibirli ve kötülüğün adeta paçalarından aktığı İrfan karakterinin sus pus, ezik bir halde olması hoş değildi. Neyse ki son iki bölüm sesini biraz olsun duyduk ta, keyiflendik. Hele dizinin en önemli kadın karakteri Ahu’nun, Bilal’e ümit verirken, Ecevit’in peşinde dolanması, iyi karakterlerimiz tek kurşunla ölüverirken, kötü karakterlerimizin her öldü deyişimizde başka bir köşe başından çıkıvermesi, Nisan karakterinin, bol bol güzelliğini sergileyip, rolü üzerine tam oturtamaması, geçen sezonun son sahnesinde yer alan Cebrail ve büyük patrona hiç yer verilmeyişi, açıkta bırakılan konular derken, Suskunlar gibi bir diziyi tozlu raflara attık ne yazık ki..Bize Suskunlardan şahane müzikleri yadigâr kaldı..Birde damağımızdaki ilk sezonun tadı..

Kayıp Şehir..

Ne yazık ki, güzel başlayan dizi de bana göre tıkanmaya başladı bile..Dön dolaş aynı mahallede, aynı olayları izleyip duruyoruz. Sıradan, durgun bir hikâyeye dönüştü dizi ne yazık ki..Aysel ve Duygu karakterlerinin göze çarpan hareketliliği de olmasa, dizinin senaryosunda, herhangi günlük bir diziden fazla bir fark olmayacak. Gökçe Bahadır döktürüyor bu sezon. Haklı başarısının tadını çıkarırcasına oturdu rolünün içine. Meryem kadının çocuklarından ikisi Aysel’e âşık olsalar, biraz hareket gelir mi diyeceğim ama bu da çok alışıldık bir senaryo. Buna benzer çok karışık ve çözümsüz bir aşk hikâyesini iki sezondur Kuzey&Güney’de izliyoruz zaten..Sırf oyunculuk kalitesi de, bazen yetersiz kalıyor bana göre. Dolayısıyla Kayıp Şehir’in bir an önce, karmaşık hikâyelerin,ilişkilerin ve entrikanın pençesine düşmesi lazım, yoksa gözde dizimizin gözden düşmesi an meselesi..

Emir’in yolu..

Büyük ihtimalle yapımcısının inadı yüzünden devam eden dizi, bu sezon iyice çuvalladı. Son birkaç bölümünü izlerken gerçekten sıkıldığımı itiraf edeyim.. Konusunun Feriha-Emir aşkının bunaltan hüznünden kurtarılması ve başka bir karaktere kaydırılması, geçmişteki karakterlerinden sıyrılmak istercesine, dizinin ana karakterlerinin saf dışı edilmesi, ama buna rağmen yeni giren karakterlerinin fazla ilgi uyandırmaması, eski karakterlerin her ne kadar performansları aynı güzellikte devam etse bile, rollerinin kısaltılması, yeni karakterlerin acemi oyunculukları diziyi çekilmez hale getirdi ne yazık ki. Bu anlamda Güneş karakterine hayat veren ve sanırım tavırları, mimikleri ile Hazal Kaya’ya olan müthiş benzerliği sayesinde tercih edilen Gizem Karaca’nın cidden kötü ve ezberlenmiş oyunculuğu, Hazal Kaya’nın eksikliğini hissetmemize yol açtı. Bu kötü oyunculuk Ceyda Ateş’in artık alıştığımız nefes ala ala konuşmasını bile çekilir kılıyor. Bütün bu olumsuzluklar yanında, Çağatay Ulusoy’un gelişen oyunculuğu karşısına, doğru dürüst bir partner çıkaramayışları da,  dizinin en büyük hatalarından biri olarak hafızama yerleşti. Bu sezon, Güneş-Emir aşkı ve muhabbetinin, aynen Feriha-Emir inatlaşmalarından öteye gidemeyeceği aşikâr. Çok güzel ve şık giyinen hanımların, güzel makyajların ve saçların da diziyi kurtaramayacağı ortada. Görünen o ki, büyük ihtimal dizi, yazının başında yazdığım sebeple, bu sezon sonuna kadar devam edecek. Dilerim sezon sonunda güzel bir final yapar ve bu kadar yetenekli oyuncu da serbest kalarak, daha iyi projelerde yer alma şansını yakalar..

Benim İçin Üzülme..

Seyredenler ve sevenlerden, hakkında yazı bekleyenlerden çok özür dilerim..Bir sezon için kalabalık ve çok uzun süreli bir dizi yeter diye düşünüyorum. Malum, Mahsun Kırmızıgül, “her bölümü sinema tadında dizi” mantığı ile görsel anlamda şahane diziler yapsa da, uzunluk açısından insanı canından bezdiriyor. Hakkında yazı yazabilmek için, nereden baksanız, en az iki kez izliyorum her diziyi. Hayat Devam Ediyor’u takip edip yazmaya çalışıyorum zaman zaman, ama Benim İçin Üzülme, ne kadar güzel olsa, güzel görüntüler, iyi bir hikâyeye sahip olsa bile, her bölümü neredeyse iki saat süren bir diziyi seyredip, bir de üzerine kafa yorup yazı yazmak, çok işime gelmedi. Bu sebeple diziyi takip etmeyi bıraktım. İzleyenlere de bol sabır dilerim. Zira bir saatten sonrası beni sıkıyor gerçekten..

Ağır Roman..

Bu sezonun bana göre, yeni başlayan dizileri arasında en iyisi..İlk bölümde pek sarmamıştı beni, kafamda hep filmin büyüsü vardı. Dolayısıyla, karakterler çok itici geldi, sevmedim derken…birkaç bölüm sonra, müptelası oldum gerçekten. Hikâye Kolera halkının, bir müteahhit ile savaşını anlatsa da, öylesine ilgi çekici karakterler, diyaloglar, aşklar var ki, kendinizi kaybetmemek mümkün değil. Ve elbette ki muhteşem oyunculuklardan bahsetmeme bile gerek yok galiba..Özellikle Onur Saylak izlemelere doyulmayacak bir performans gösteriyor. Gerçi bunu söylemek, ekibin kalanına haksızlık olur gibi geliyor gerçekten. Her biri birbirinden şahane..Çok farklı ve günümüzün modern dünyası içinde bambaşka bir dünyanın kapılarını açan Ağır Roman, ufak tefek eksiklerine rağmen, bu sezonun takdiri hak eden yapımlarından biri benim nazarımda..

Umutsuz Ev Kadınları..

Son dönemin en iyi uyarlanmış dizisi, bu sezon da geçen sezonun başarısını devam ettiren yapımlardan. Elbette ki senaryo hazır olsa bile, yinede ülkemize uyarlanmasındaki güzellik, oyuncuların birbirinden iyi performansları, günümüzde unutulmuş bazı ilişkilerin, dostlukların ve fedakârlıkların hatırlatılması açısından, listemizin iyiler bölümünde yerini korumaya devam ediyor. Bu sezonda da eğlenceli, bu sezonda da karanlık ve gizemli..Karakter ve rol dağılımları dengeli. Yayın saati değişmesine ve geç yayınlanmasına rağmen, keyifli zaman geçirmek isteyenler için uykusuz kalmaya değer diyorum ben..

Yalan Dünya..

Eleştirilen yanları çok olsa bile, bence bu sezon daha iyi oturdu dizi..Çok daha eğlenceli, çok daha zekice..Gülse Birsel’in bu konudaki başarısı şüphesiz. Diziye yeni katılan karakterlerden Bünyamin ve Eylem’in inanılmaz performansları, Zerrin karakterinin bu sezon biraz daha ön plana çıkarılması, Beyaz’ın daha bir yerleşmiş oyunculuğu göz dolduruyor.  Üstelik Cuma akşamları yayınlanan dizinin Pazartesi gibi haftanın en stresli gününe alınmış olması, çok isabetli bir karar olmuş. Yüzümüzü güldüren diziler listemizde üst sıralarda yer alan dizimizin, uzun ömürlü dizilerimizden olması en büyük dileğimiz elbette..

Krem..

Daha çok çocuklar seyrediyor ama ben Krem seyrederken çok eğleniyorum. Öyle çok şahane bir senaryosu yok.. Hatta saçma sapan ve doğaüstü diyebiliriz..Ama öyle eğlenceli hale getirmişler ki, cidden ben keyif alıyorum izlerken. Bir sürü dram,entrika,kavga,gürültü seyretmekten bıktıysanız, bu eğlenceli hikâyeyi kaçırmayın derim. Özellikle Aslı karakterindeki Duygu Yetiş’in performansına hayranım. Komiklikler birbirini takip ediyor, dediğim gibi senaryo ve hikâye öyle aman aman değil ama stres atmak isteyenler için tam bir cankurtaran..Dizinin özellikle Pazar akşamları Hayat Devam Ediyor gibi, her sahnesi dram ve gözyaşı olan bir yapımdan sonra ekrana geliyor olması da, sizi o dramatik havadan kurtarıp yüzünüzü güldürecektir..

İşler Güçler..

Giderek içine alıyorlar bizi..Absürt komedinin en iyi örneklerinden olan İşler Güçler, bu sezon birkaç gün ve saat değişikliği yaşasa da, belli bir hayran kitlesi edindi kendine. Son birkaç bölümdür, esprinin dozunu tam ayarlamayı beceremediklerini ve belden aşağı esprilerin daha baskın olduğunu görsek bile, en azından yayın saatinin geç olması, bu durumu kurtarıyor. Ve fakat bazen fazla iddialı lafların, görüntülerin, beni de rahatsız ettiğini söylemeden edemeyeceğim. Zekice yazılıyor, kelime oyunları yapılıyor, ince bir espri anlayışı olmadan keyif almamak mümkün değil. Son bölümlerde ise benim en çok dikkatimi çeken, sempatimi toplayan karakter Salih abi karakteri ile Burak Satıbol..Ne yalan söyleyeyim, çok itici gelmişti başta..Ama işte zeki senaryo dediğin böyle olur. Salih abi karakterini ön plana çıkardılar, Murat-Ahmet-Sadi üçgenini dört köşe bir kare haline getirdiler, bu karenin tam merkezine de Ecevit kızımızı yerleştirdiler. Bu haliyle hayli keyifli giden diziden ben müthiş keyif alıyorum. Dilerim sezon sonuna kadar aynı performansla devam ederler. Bu arada, karakterlerimizden hiç olmazsa birinin şeytanın bacağını yırtması çok daha iyi olacaktır diye düşünüyorum..Yine de bu haliyle bile, müthiş sevimli, komik ve eğlenceli..

Ortaya Karışık-2 için bu kadar yetsin bu haftalık diyorum canlarım. Zira sırada seyredilecek üç beş dizi, birkaç film, yazılacak hikâyeler ve inanın birikmiş beni bekleyen bir yığın kelime var..Bu arada bekleyenler için Evim Sensin filmini henüz vakit bulupta seyredemedim. Muhtemelen, bir aksilik çıkmaz ise, bu hafta sonu Evim Sensin için çalışacağız diyelim ve yürekten kocaman sevgilerle burada yazımıza son verelim..

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder