Yazıya
başlamadan kocaman bir özür sunmalı sanırım. Zira söz verdiğim vakitte yayına
giremedi bu yazı. Ama bu haftamın şiddetli üşütme,hastalık ve üstüne bir de
taşınan işyerinin telaşı sebebiyle geçtiğini belirterek, affınıza ve güzel
gönüllerinize sığınıyorum canlarım..
Ve
vakit kaybetmeden Kayıp Şehir’in bu haftaki bölümüne bir göz atalım bakalım
kalemimizden neler damlayacak sizlerin yüreğine..
Kayıp Şehir,
bu hafta adeta beni ekrana çiviledi..Çok güzel, duygusal ve düşündüren bir
bölümdü..Gerçekten senaryosunu yazana helal olsun dedim..Oynayanlara bin kez
helal olsun dedim..Kocaman bir alkışı hak ettiler başta belirteyim..
Anneler de
hata yapar..Üstelik en doğruyu yapmaya çalıştıkları anda çoğu zaman..Bu hafta
Meryem annenin hatasının bedelini çok ağır bir sonuçla ödediği bir bölüm
izledik.
Meryem’in kızı
Seher’i Daniel’den kurtarma çabası, ne yazık ki Daniel’in ölümüyle sonuçlandı. Bir
annenin evladını kurtarma çabası, başka bir anne kuzusunun hayatına mal oldu..
Sizleri bilmem ama ben çok üzüldüm Daniel için. Onun gibiler için ağladım. Nasıl
hüzünlü bir ölümdü onunkisi..Seher için yaptığı bileziği vermek isterken,
yurdumun sivri zekâlı polisi, silahı var zannedip, vuruverdi Daniel’i..Üstelik
silahını bile görmeden..Düşünmeden.Oysa memleketini terk etmek kadar, evini,
yurdunu, sevdiklerini bırakmak kadar zor olan var mıdır bilmem. Ama uzun
zamandır seyretmediğim kadar yürekli ve yürek burkan bir aşk seyrettim onu
biliyorum. Ve bu aşkta beni en çok etkileyen iki nokta var..Daniel’in temiz
sevgisi kadar, Seher’in cesareti ve aşkına sahip çıkması beni çok etkiledi.
Seher bütün kardeşlerinden erkek çıktı yemin ederim. Helal olsun dedim
kıza..Başı dimdik, yüreğinin içindekini delikanlı gibi söyledi. Ağabeylerine
bir kafa tutuşu vardı ki demeyin gitsin..O sahnedeki performansı gerçekten çok
iyiydi..Ya Daniel?..”Benim yurdum sensin” dedi Seher’e ötesi var mı? Yazarken bile
tüylerim diken diken oluyor canlarım..Bu aşk bu kadar hüzünlü bitmemeliydi diye
düşünüyorum. Sanki biraz kısa sürdü hikâyeleri..
Daniel’in
ölümüyle Seher’in perişan olması ve dama çıkıp düşünmesi güzeldi. Amma velâkin,
Seher’in damda olduğunu nerden bildiniz Kadir ile İrfan kardeşim. Sanki
elleriyle koymuş gibi çatıya koştular. Orda güldüm biraz ama konunun hüznü
nedeniyle abartmadım. Üstelik Meryem anne aşağıda helva kavuruyordu ve bu
gizliden gizliye, Hem vicdan azabını yatıştırmak, hem de Daniel’i aileden biri
gibi gördüğünü göstermekti..Bu arada dikkat ettim de, Seher ile annesinin
yüzleri birbirine çok benziyor..Göz yapıları, yüz şekilleri birbirini
andırıyor..
Aynı zamanda
kör öldü badem gözlü oldu..Aman ne severmişsiniz Daniel’de haberim yokmuş. İrfan’ın
onu koruyan, yücelten sözleri karşısında gözlerim doldu nerdeyse. Kadir desen
öyle. Adam ölmeden önce kardeşinin yanında görmeye tahammülü yoktu, ölünce
kahraman oldu başımıza. Zaten hep öyle olmaz mı..Ancak ölünce anlaşılır insanın
değeri..Ama en güzel cevabı da Aysel verdi İrfan’a..Ben de senin zencinim dedi
noktayı koydu..Zaten Aysel’in en güzel yanı, doğru ve açık sözlü oluşu..Hoş,
İrfan’da lafın altında kalmadı gerçi..Daniel, Seher’e koşarken öldü, Sen Beni
kapından kırk kez kovdun dedi..
Asıl derdimiz
de buydu zaten işte..Bir hayat kadını ile sıradan bir erkek, ya da bir esmer
tenli insan ile beyaz tenli bir insan nasıl bir arada olabilirdi ki…Aşk söz
konusu olduğu zaman akan sular dururdu oysa dağlar delinir, gözler ağlamaktan
kör olur, ömür boyu hasret çekilir, ama aşktan vazgeçilmezdi..İşte İrfan ile
Aysel, Seher ile Daniel’de aşk denilen, dil, din, ırk, ten, hayat tarzı
umursamayan, kibirden uzak, riyadan uzak, sadece yüreğe yakın bir sihrin içine
düşmüşlerdi hepsi o..
Bu arada İrfan
kendini kurtarıyor canlarım..Eğer Ethem,yoluna bir taş daha koymazsa, İrfan’ın
futbol hayatı gayet parlak görünüyor insanın gözüne…
Gelelim Ethem
cephesine..Cidden gün geçtikçe daha bir itici oluyor Ethem. Son zamanlarda
seyrettiğim kötü ama bir o kadar da sevimsiz tek karakter. Malum artık kötü
karakterlere mutlaka bir karizma, esprili bir kişilik ya da sevimli bir yön
veriyorlar..Kuzey Güney’in Ferhat’ı, Fatmagül’ün Yengesi, Suskunlar’ın İrfan’ı,
Şubat’ın Deli İbrahim’i gibi..Ama Ethem öyle değil kardeşim. Hem kötü hem sinir
bozucu hem sevimsiz..Nasıl oynuyor Uğur Polat. O nasıl performans..Bayılarak
izliyorum onu her ne kadar Ethem’e sinir olsam da..
Ethem Aysel’in
peşinde, Aysel İrfan ile birlikte ve fakat yolu nedense Hep Kadir’den geçiyor.
Aysel ile Kadirin yolu fazla kesişmeye başladı. Her an bir şekilde
karşılaşıyorlar ve zaten kafaları karışık olan iki insanın yakında aralarında
olacakları ben tahmin ediyorum da, söylemeye çekiniyorum doğrusu..Bakalım
seyredip göreceğiz ateş ile barut ne kadar daha karşı karşıya durabilecekler..
Aysel
demişken, aslında ne kadar iyi yürekli olduğunun farkında mıyız acaba..Aysel,
onun için her kötü düşünen kişiye, iyiliğini bir tokat gibi vurarak cevap
veriyor. Bu defa da Seher için koşturdu..Önce intihar eden Seher’i kurtardı,
hastanede başını bekledi ve bu olayı kimseye anlatmayarak Seher’i korudu. Ve
kimse kusura bakmasın, bir kez daha yürekten yazacağım bunu…Gökçe Bahadır
nefis..Evet nefis..Öyle güzel oynuyor ki, kesinlikle ödül hak eden bir
performans onunkisi..Geçenlerde Hayat Devam Ediyor’da Dansöz Sevda rolünde
Gözde Kocaoğlu’nu seyrettim. Aralarında inanın dağlar kadar fark var..Gökçe
Bahadır, Aysel’i sindirmiş içine, oynarken de eminim hepimizi inandırıyor..Bakışı,yürüyüşü,
gülüşü şahane..Saçları şahane..Kocaman kocaman alkışlar gitsin ona,
öpücükler,sevgiler gitsin bizden..
Ama ben illaki
takılacak bir yer bulurum kardeşim. Hadi Seher’i hastaneye yetiştirdiniz Kadir
ile. Beraber beklediniz onu..İyi de o soğukta ne beklersiniz yahu..Buz gibi
havada, titreye titreye oturmanın sebebi var mı? Hayır, yani Kadir şefkat
gösterecek, Aysel’e ceketini verecek diye benim içim üşüdü resmen..Hava ne
kadar soğuk olsa da, Kadir ile Aysel’in birbirlerine ısındıkları da şüphesiz..
Duygu
konusunda şikâyetim var..Çok tatlı kadın..Çok keyifli kadın ama bir o kadar da
az rolü var..Ben Duygu’nun esprili, imalı tavırlarına bayılıyorum. Duygu’nun
sahneleri artırılabilir, daha çok yer verilebilir, hatta onun hayat hikâyesi de
eklenebilir hikâyenin içine..Eminim daha güzel olur diye düşünüyorum..
Bu haftaki
bölümde Sadık beni sinir etti..Ailenin en zayıf halkası o malum. Adam okumamış,
işi gücü de yok..Tamam yaşı küçük ama onun yaşında ev geçindiren gençler var
kimi yerde. Tutmuş birde paçayı nasıl kurtarırım diyorsun. Yahu sen bunu
diyorsun ama serserilikten başka bir işin yok ki senin. Bu devirde paçayı
kurtarmak için çok çalışmak lazım Sadık kardeşim çok..Çalış didin, öyle
gezmekle paçanı kurtaramazsın, ancak paçana kir bulaştırırsın benden söylemesi..Ve
tabii ki Taner Ölmez..Onu Uzun Hikâye filminde, engelli bir genci
canlandırırken gördüğümde, bu çocukta müthiş bir yetenek var demiştim. Ağlayarak
izlemiştim orada onu..Muhteşemdi gerçekten..Kayıp Şehir’de de çok farklı karakterde
yine çok başarılı..
Kayıp Şehir, iyi
demlenmiş bir çay gibi..Hem tüm yorgunluğunuzu alıyor, hem de keyif
veriyor..İzlemeye devam diyorum ve bu haftalık bu kadar yetsin diyorum
canlarım. Yeni yazıda görüşmek dileğiyle..
Siyah İnci’den
sevgiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder