29 Ocak 2013 Salı

Karadayı’nın aşkları da tuhaf, aşıkları da..

  
      Karadayı yazısı için uzun zamandır bekleyen canlar var. Bende hep yazayım dedim ama bu aralar hangi birine yetişmek mümkün. Bu sebeple, sırada başka bir yazı fikri olmasına rağmen, Karadayı bölüm notlarını öne almaya karar verdim. Bakalım bu hafta dizimizde neler olmuş.

      Öncelikle dizinin ekseni son iki haftadır niyeyse Mahir-Feride aşkına odaklandı. Nazif Babayı bu bölüm neredeyse hiç göremedik. Konunun hayli sıkıntılı bir konu olduğunu daha önceki yazılarımda yazmış ve hikâyenin çok iyi geliştirilmesi gerektiğini söylemiştim. Şimdilik Nazif babayı bir kenara bırakıp Mahir ile Feride’nin aşk meşk muhabbetlerine ağırlık verilmesi de, sanırım asıl hikâyenin uzatılması için yapılmış ikinci yan hikâye diye düşünüyorum. 

      İyi hoş, Mahir yakışıklı, Feride güzel. Ayten ise cidden Kuzey&Güney’in Handan Hanımı olma yolunda hızla ilerliyor. Sen kalk git, Feride’ye aramızdan çekil de. Sanki aranızda bir şeyler kalmış gibi. Böyle çocuksu haller hareketler, bizim lise çağlarında kaldı diyordum. Gerçi dizinin hikâyesi günümüzde geçmiyor ama ben Ayten’e sinir olduğumdan mıdır nedir, pek gözüme battı adliye koridorlarında Feride’ye aramızdan çekil demesi. Ayten kızım, sen boyuna posuna bir bak, bir de Feride’ye bak. Hele hele Mahire bir bak bakalım. Yanında Pazar torbası kadar kalıyorsun. Her şeyiniz uysa boyunuz uymuyor yavru kuş. Sen en iyisi, çık sahneye kuşlar gibi şakı. Zaten bu gidişle sana da başka bir gelecek görünmüyor. 

      Ben bir de bunu hiç anlamam. Gerek dizilerde, filmlerde, gerek gerçek hayatta. Buna benzer bir sahne geçtiğimiz haftalarda Kuzey&Güney’de de vardı. Handan Hanım gitti, Sami beyin yeni aşkına oturdu bir güzel kötüledi. Yahu siz bunu yapınca, giden sevgiliniz, kocanız size mi dönecek koşa koşa. Ne amaçla yapıyorsunuz, kötüleyince elinize ne geçecek, hadi birinden ayırdınız, ömür boyu her sevgilisi ile mi uğraşacaksınız. Saçmanın da saçması artık bu durum.

      Neyse, haydi Ayten basit mahalle kızı. Tek hayatı çarşı, Pazar, bir de Mahirlerin evi. Feride’ye ne demeli. Yahu okumuşsun, koskoca hâkim olmuşsun, kaç yaşına gelmişsin, yakışıyor mu böyle havalar, tripler, kaprisler kocaman hâkime hanıma. Şimdi kızmayın sakın, aşk söz konusu oldu mu ne hâkimlik kalır, ne bakanlık o ayrı konu ama Feride’nin o mızmız halleri de benim hayli sinirime dokundu. Susmalar, kaçmalar gitmeler falan. Sanırım Feride kızımızın hayatında kimse olmamış, oda hazır birini bulmuşken, tecrübe olsun, şunu bir peşimden koşturayım bakayım nasıl olacak diye düşündü. Hayır, Mahir’in de suçu olsa. Anlamadan dinlemeden resmiyetler, resmi konuşmalar falan. Hiç Feride’nin ağırlığına yakıştı mı yahu. Ben yakıştıramadım. Bir de kalktı dedi ki, Aşk nazlı olur. Yahu nazlı olan aşk değil, kadınlar bunu bir türlü anlayamadık gitti. Aşka atmayalım lütfen her suçu.

      Mahir de ayrı dangalak kusura bakmayın. Sen kalk Feride’nin peşinden koş, kapısında soğukta, ayazda bekle, sonra eve git, iş için telefon aç. Yazık Feride ablamızın, yüzü çok umutlanmıştı, aydınlanmıştı ama sevinci kursağında kaldı.

      Al bak Yasin Komser’e... Songül’ün aşkının hatırına, Mahir ile can düşmanlığını bitiriverdi. Aşk bu kardeşim, yeri gelir düşmanınla bile barış yaptırır, hatta barışı bırak, işbirliği bile yaptırır Başından beri Yasin’e kötü olmayı yakıştıramamıştım ben. Meğer sebebi varmış. Köstebeklik yapıyormuş suçluların arasında. Daha önceleri bir yorumumda demiştim. Aşk, Yasin Komser’i bile iyi yapar diye. Meğer adam zaten iyiymiş. Yeni haberimiz oldu çok şükür.  Ne yalan söyleyeyim, ben Yasin’in istediği gibi yardım edemese de, Mahir’e destek olmasına bile çok sevindim.

      Gelelim cancağızıma... Şaka maka bu kelime dilimize yerleşti. Sizi bilmem ama ben çevremden, arkadaşlarımdan ve dahi zaman zaman kendimden bile duyuyorum. Kelimede sıkıntı yok, ama sahibi hayli sinir bozucu… Biri bana söyleyebilir mi acaba, Savcı Turgut’un sürekli Nazif babayı suçlamasından, bulunan delillere itiraz etmesinden niye hiç kimse şüphelenmiyor. Yahu adam senin ne zorun var bu Nazif baba ile diyen yok niyeyse. Aynen, akıl küpü kızımız Feride’nin Mahir Kara ile bir türlü karşılaşmaması gibi. Yahu insan en azından merak eder, bu adamın evi belli, yurdu belli, bir Mahir Kara fırtınasıdır gidiyor, kalkıp Salih’in evini barkını araştırmaya gidene kadar, şu Mahir Kara’yı bir bulayım demiyorsun niyeyse. Feride’yi bırak, kimsenin öyle bir telaşı yok. Sanırım mahkeme günü ortaya çıkacak bu konu. Gerçi o durum da sakat, zira Mahir’in kimliği ortaya çıkınca, işler daha sarpa saracak gibi görünüyor.

Bu hafta çok fazla bir gelişme olmadığından, şimdilik bu kadar yetsin diyelim. Önümüzdeki hafta mahkeme var. Eminim önümüzdeki haftaya konuşacak çok sözümüz olur diyerek yazımıza burada son verelim.


Siyah İnci’den sevgiyle…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder