26 Şubat 2014 Çarşamba

Karadayı, aldı başını gidiyor...


                Karadayı’nın yüreklerimizi ağzımıza getiren geçen haftaki bölümünden sonra, bu haftayı iple çektim kendi adıma… Nihayet iki sezondur kırıldı kırılacak, yok kırılmayacak, acaba kırılır mı gibi sorularla kendimizi tükettiğimiz o meşhur kalem nihayet kırıldı. Adaletin kime göre, neye göre olduğu belli değil malum. Dolayısıyla kırılan bu kalem, masumun suçlu, suçlunun haklı olduğu durumların en güzel göstergesiydi adeta..

                Mahkeme sahnesinden başlamak isterim yazıya, kendimi bir an Nazif Kara’nın yerine koydum da..O nasıl bir tevekkül idi, nasıl bir hayal kırıklığı ve nasıl bir teslimiyet duygusu. Çetin Tekindor rolünü yaşadığı kadar, Nazif Kara’nın içinde yaşadığı her duyguyu da yaşattı ekrandan izleyenlere, onu izlerken, masum bir insanın böylesine ağır bir cezaya çarptırılması nasıl yaraladı beni anlatamam. Öyle ya, masum bir insanın savaşmaktan vazgeçmesi kadar iç sızlatan ne olabilir ki ? Öte yandan, Mahir’in savcıya saldırması da hayli dikkat çeken bir sahne olmuş cidden. Aslına bakarsanız, biraz gerçekçi olalım, ne kadar haklı olursanız olun, orada mahkemenin savcısına hakimine öyle saldırıp, hakaret edip sonra elinizi kolunuzu sallaya sallaya o adliyeden çıkamazsınız. Mahir’in tepki göstermesi normaldi elbette ama bunu gösterme şekli bana biraz abartılı geldi..

                Dip Not                                : Mahir’in ağlaması beni çok etkiliyor…Kenan kardeşimin oyunculuğuna sağlık..

                Muhtemelen Nazif Kara asılacak, zira geçen sezonun sonunda Çetin Tekindor’un yeni sezonda olmayacağı söylentileri çıkmış idi, ama bu sezonda devam etti. Şimdi Karadayı’nın 3.sezonda devam edeceği konuşuluyor. Ne yalan söyleyeyim, ben çok doğru bulmadım bu kararı. Konu yeterince uzadı, artık uzatacak oyalayacak bir nokta kalmayınca hikaye bu defa Mahir Feride aşkının imkansızlığına döndü, gereksiz karakterlerle renk verilmeye çalışılıyor ama bu giderek dizinin kan kaybetmesine yol açacak eminim. Üstelik Karadayı’nın her bölümü gerçekten çok çok uzun. Ben çok sıkılıyorum izlerken, en son bölüm reklamsız hali ile tam 2 saat 24 dakika sürdü. Böyle olunca gereksiz diyaloglar, uzun uzun bakışmalar, ağlaşmalar, tekrarlanan cümleler, olaylar inanın bir sezon daha çekilmez benden söylemesi.

                Dip Not                : Suna karakterini hiç sevmedim ve ısınamadım. Son iki bölümdür Feride’ye yakınlığı ve yardımseverliği de hiç gerçekçi gelmiyor. Nasıl itici, nasıl sevimsiz…

                Hep mi kötüler kazanır diye soruyorum izlerken. Çünkü dizinin başından beri, hep bir iyi kötü savaşı ve kötülerin galibiyeti söz konusu. Böyle olunca da çok bunalıyor insan. Turgut Savcı’nın pişkinliği artık kabak tadı vermeye başladı. Hele hapishanedeki adeta 4 yıldızlı otel odası kıvamındaki odası ve sürdüğü keyif iyiden iyiye sinir bozuyor. En cazip karakterlerden biri olduğunu düşünürsek, muhtemelen yeni sezonda Turgut Savcı yine kötülüklere devam edecek. Ve izleyenler delirecek gibi olacaklar, zira benim hissettiğim bu..

                Dip Not                : Bülent her ne kadar çok büyük hatalar yapmış olsa da, bir şansı daha hak ediyor bence…Üzüldüm adamın haline..

                Taze kabadayımız memlekete hayırlı olsun…Orhan kardeşim muradına erdi sonunda, genç yaşında koğuş ağası olmakla kalmadı, bir de kabadayılık ilan etti küçücük koğuşun içinde. Oralarda üç beş insanı sindirmek kolay, haliyle güçlü kuvvetli maşallah, iki tekme iki tokat herkesi yola getirirde, öyle haraç toplamakla, koğuşu korkutmakla kabadayı olunmuyor ne yazık ki. Cürmü kadar bile ateş yakamayacak kapasitedeki Orhan kardeşimin, hapisten çıkınca, o kadar kuvvetli kabadayı arasında nasıl bir konumda olacağı tarafımdan merak ediliyor gerçekten. Kim bilir, belki de içeride koğuş ağası olmak, dışarıda bir kabadayının yancısı olmaktan daha cazip geldiği için kaçmadı hapisten. İzleyip göreceğiz sonunu..

                Dip Not                                : Gardiyan Serdar bence çok karizmatik !!!

                Ayten beni sinir etti sinir…Yahu millet neyin derdinde, sen düşmüşsün Feride’nin peşine, mahalle dedikodusu yapar gibi kapı önlerinde Feride’ye öfke kusuyorsun. Yahu kadın Mahir takıntısından kurtulamadı gitti. Herkes Nazif babanın derdi ile perişan iken, Ayten Feride’ye zehir saçan diliyle suçlamalar yapmakta. Ancak şunu söylemeden edemeyeceğim, bu hafta Ayten karakterinde izlediğimiz Melike İpek Yalova’dan söz etmek gerek biraz. İlk kez Muhteşem Yüzyıl’da izlemiştik ve açıkçası oyunculuğundan çok Türkan Şoray’a olan benzerliğini konuşmuştu herkes..Zaten öyle aman aman bir oyunculukta göstermedi Muhteşem Yüzyıl’da, kısa da sürdü oradaki rolü..Ama Sevgili Melike inanılmaz bir gelişme gösterdi, içinde büyük bir yetenek varmış bunu kabul etmek lazım. Karadayı’da gösterdiği performans, oyunculuk anlamındaki ilerlemesi mükemmel. Özellikle bu hafta Songül ile karşılıklı veda sahnesinde ve kocası Necdet abimden dayak yediği sahnede beni çok ama çok etkiledi. Emeğine yüreğine sağlık, haftanın kocaman alkışlar Melike’ye gidiyor bu yüzden…

                                Ayten demişken, Songül kızımıza olan öfkemizden bahsetmesek olmaz, yahu Songül, Allah aşkına Ayten’e niye söylüyorsun kaçacağınızı, yok uzaklaşacağınızı bilmem ne. Ayten zaten heyecanlı titrek bir kadın. Öyle sır saklamak, belli etmemek falan onun neyine. Senin yüzünden Ayten’in ağzı burnu dağıldı. Bu arada Necdet için kendi kendime “Yahu bu adamın karizma nereye gitti, adamı pısırık bir iç güveysi yaptılar” diyordum ki, Necdet abim eline kemeri alıverdi. O nasıl dövmek be Necdet, o nasıl şiddet, o nasıl öfke ve tehdit. Çok ama çok yanlış oldu bu durum, o kadar sevgiye, ilgiye, merhamete hiç yakışmadı bu durum. Ayrıca ben mi kaçırdım, bu Necdet Mahir’e niye bu kadar öfkeli. Nedir bu hırs anlamadım ki.

                Dip Not                : Mahir ile Feride’nin evde öpüşüp koklaşmaları beni sinir etti. Babasının idam kararı verilmiş, tüm hayatı altüst olan bir adamın şapır şupur cilveleşmesi çok sevimsizdi..

                Gelelim Melih kardeşime. Sen git, kardeşine ihanet et, sonra vicdanının sesine kulak ver..O kadar pişmanlık normal tabi, herkesin harcı değil ablasının hayatını mahvetmek. Melih başından beri kime ne tavır alacağını şaşırmış bir halde ortalıklarda dolanmaktayken, gidip hiç söylenmeyecek bir sırrı, hiç söylenmeyecek bir adama söyledi. Duygusal ruh hali de bunu kaldırmadı elbette. Aslında tüm olayların sorumlusu Melih değil mi. Azıcık öfkesine hakim olup çenesini tutaydı böyle olmayacaktı.. Melih kendini damdan attı ama öldü mü ölmedi mi onu şimdilik anlayamadık. Belki de Nazif Kara’nın dediği gibi, her gün defalarca ölmektense, bir kez ölüp kurtulmayı seçmiştir, kim bilir !

                Dip Not                : Ay ben bu Melih’i döven adamı bir yerden hatırlıyorum. Merhamet dizisindeki Sermet’in adamı değil mi bu, hani şu Sermet’e ihanet edip gazabına uğrayan. Ta kendisi !!

                Bir tarafta Nazif Kara gibi bir baba, diğer tarafta Mehmet Saim efendi. Nasıl güzel anlatıyorlar bu farkı. Zaten bu dizinin bana en cazip gelen yanı, anlattığı o sıcacık aile bağları. Artık unutulmaya yüz tutmuş bir takım değerlerimiz, fedakarlıklarımız, sevgilerimiz. Mehmet Saim’in kendini kurtarma çabasını anlayabiliriz belki ve fakat öfkesini anlamak mümkün değil. Verdiği emir ile tüm Kara ailesinin üzerine yağdırdığı kurşunları izlerken, ürperdim gerçekten. Bu kadar kin ve öfke, fazla geldi bana…

                Dip Not                                : Allah aşkına, Feride’nin dava dosyasını Suna’nın incelemesine sunması da ne oluyor ? Koskoca dava dosyası bir katip tarafından çözülürse diye korkuyorum gerçekten..

                Karadayı, son sahnesinde gözlerimi yerlerinden fırlama noktasına getirerek bitti. Açıkçası şok içinde kaldım öyle ekran başında. Dizinin hikayesinin nasıl bir şekil alacağı kesin değil, dediğim gibi 3.sezona da kalacaksa, asıl ana hikayeden epey uzaklaşacağız gibi görünüyor. Ama asıl mesele, neyi anlattığından çok, nasıl anlattığınızdır. Dizinin süresini ciddi ciddi kısaltmalarını, gereksiz diyalogların çıkarılmasını, uzun uzun bakışmalardan ve ağlaşmalardan sıyrılmasını bekliyorum kendi adıma…Bakalım ilerleyen bölümler ne kadar karşılayacak bu beklentilerimizi diyerek yazımızı da noktalayalım burada…

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder