Adını Feriha Koydum iki bölümü
daha geride bırakırken, emin olun arkasından konuşacağımız pek çok şey bıraktı
da gitti.
Malum geçen
hafta Emir ile Feriha kardeşlerim, ölümsüz aşklarının bedenlerine yaptığı
ölümsüzlük etkisi ile Cansu’nun yemeklerine boşalttığı neredeyse koca bir kutu
fare zehrinden kurtulmuşlardı. Ve lütfen aramızda doktor var ise, bu fare zehrinin
etki süresini anlatsın gözünüzü seveyim. Cansu oturdu başlarında neredeyse iki
senelik saçma sapan aşkının özetini çıkardı. Neyse ki Emir kardeşim elini tuttu
da ambulans çağırmaya razı etti. Normal şartlarda ikisinin de hastanede mevta
olması gerek diye düşünüyorum ben ama maşallah bizimkiler birkaç saatte ayağa
kalkıverdiler.
Hastane
sahnesinde beni en çok etkileyen Aysun hanımın gözyaşları oldu açıkçası. Bir
annenin ızdırabını sesine, gözyaşlarına öylesine yansıttı ki, bir an kendimi tutamadım.
Ve ne kadar sosyete, zengin, gururlu olursa olsun annedir işte sonuçta bir
kadın eninde sonunda. Bunu da çok iyi anlamış olduk..
Hastane
sahnesinde beni en çok güldüren ise, Feriha’nın artık nihayet bir Sarrafoğlu
olduğunu duydukları sahnede hemşirenin kimlik muhabbeti oldu. Şimdi önce “memur
bey kimliğinden baktı” dedi, sonra döndü “üzerinde kimlik yoktu eşinin
ifadesine göre söyledik” dedi. Ben mi yanlış anladım diye tekrar dinledim ama
aynı ifade. Sanırım hemşire kızımız Emir’in anne babasının yüz ifadesini
görünce lafı çevirdi ama bizden kaçmadı elbette.
Cansu’nun da kendi
kendine plan kurup Feriha ve Emir'i zehirlemesi ve evde aklı başında onca lafı
etmesinden sonra, bir anda deli pozlarına girmesi de hayli komikti tabiî ki.
Kızım sen koca bir kutu fare zehrini yemeğin içine boşaltıp güzelce kavururken
aklın başındaydı da, şimdi kalkıp niye “ben böyle olsun istememiştim” diyorsun.
Ve okuyucularımdan
Nurhan Semiz’in fark ettiği en gülünç hata elbette. Feriha ve Emir zehirlenip
yere düşerlerken, Emir masa örtüsünü de tutup olan yemeği, bardağı, çanağı
yerlere saçmıştı malum. Cansu hastaneye götürüldükten sonra bunu fırsat bilen Sanem
Hanım eve geldiğinde ise ev pırıl pırıl, derli topluydu. Hangi ara kim
temizledi onu da merak etmekteyiz şiddetle. Nurhan kardeşimizi de dikkati için
kutluyor ve ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Gelelim bu
haftaya.
Şimdi baştan
söyleyeyim Mehmet kardeşime. Sen artık itiraf et Mehmet, aslında senin derdin
ne Feriha ne Emir. Senin tek derdin bir baltaya sap olamadığın için edinmiş
olduğun kompleksler. Feriha’yı bal gibi de kıskanıyorsun kardeşim asıl
tahammülsüz olmanın sebebi bu.
Feriha da da ne şans varmış kardeşim ya. Kızın
yüzünü bir türlü güldürmek nasip olmadı. Hoş en mutlu anlarında bile Feriha’nın
illaki somurtmaya bir sebebi var oda ayrı konu. Emir’e de kalktı dedi ki “Ben
mutsuzluktan ölmüyorum”. Yahu Feriha sen git aynaya bir bak be kızım. Seni
seyrederken biz öleceğiz mutsuzluktan nerdeyse. Daha ilk günden zaten karı-koca
didişmeye başladılar her türlü. Bir de Bu Feriha’nın dudaklara dikkat eden var
mı bilmem ama çok kötü görünüyorlar. Tamam, sade bir mahalle kızı olabilir, o
yüzden makyajını sıfır derecesinde göstermeye çalışıyorlar da, e be kardeşim bir
nemlendirici bari sürün şu kızın dudaklarına. Her an çatlamış, kupkuru dudaklar
beni çok rahatsız ediyor.
Şu Rüya ve
hamilelik muhabbeti birkaç bölüm sürüp bizi sinir etmeye devam edecek diyordum
ki Rüya kızımızın annesinin bir cümlesi vardı bu bölüm çok güldüm ben.
Feriha’nın elindeki evlilik yüzüğünü duyunca “ucuzluğunu örtmeye yeter mi?”
dedi ya. Ben koptum orda gülmekten. Yahu kadın, sen önce kızına bir bak
ucuzluktan söz etmeden önce. Kusura bakma da, kapıcı kızı olmak, tek gecelik
kadın olmaktan, değer olarak çok daha pahalıdır diye düşünüyorum ben. Üstelik
senin kız maşallah sadece Emir için tek gecelik olmamış, birkaç kişiyi de
listesine almış. Buna rağmen, kızının yediği her naneyi sineye çekip, üstüne
Feriha’ya, babasının namusuyla para kazandığı mesleği sebebiyle ucuz demen pek
bir komik oldu. Hayır, yani sürekli zengin fakir ayırımı yapıyorsunuz anladık
ta, sınıf atlamak tek gecelik ilişkisini göğsünü gere gere anlatabilmek ile
oluyorsa, biz sınıfta kalalım razıyız. Rüya kızımız biraz saf ve annesi olmasa bütün
gerçeği ortaya dökecek gibi dursa da, bu bölüm havuz sahnesinde, öyle bir laf
etti ki aferin dedim ben ya. Feriha’yı konuşurlarken “Kocası için tek gecelik
ve değerli olmadığımın farkında” dedi. Eh bu da bize bir kadının ne kadar
alçalabileceğini gösteren güzel bir ayrıntı idi valla.
Aysun hanım
ise Feriha’ya yeni bir ziyaret daha yapıp içinde Feriha’ya karşı sürekli
biriktirdiği nefreti kustu tekrardan. Anneliğin ve evladının başına gelenlerin
etkisi onu günden güne daha kötü biri yapıyor. Ben şahsen okkalı bir tokat daha
beklemiştim ama olmadı. Ben asıl bebeğin Emir’den olmadığı ortaya çıkınca Aysun
hanımın yüzünü çok merak ediyorum bakalım ne yapacak. Aysun hanım da beni
güldürdü bu bölüm. Kalktı Feriha’ya “senin yüzünden dağıldık, perişan olduk”
demez mi. Yahu siz dağılalı epey bir zaman olmuş zaten, asıl sıkıntı yaşayan
Feriha, ailesi dağılan, ailesinden ayrı kalan, tek başına ayakta durmaya
çalışan Feriha. Hayır, siz ne zaman mahvoldunuz onu anlamadım ben.
Ama Allah için
Aysun Hanım da, Sanem hanımda müthiş hoş kadınlar ya. Dizide onca genç kız var.
Hiçbiri ikisi kadar havalı, şık ve hoş değiller bana sorarsanız. Birde diyorum
ki, Aysun hanım Ünal Sarrafoğlu ile yeniden mi evlense acaba. Kadının başka bir
kocası ve bilmem kaç bölümdür ortada görünmeyen bir küçük oğlu daha var ama
maşallah gece-gündüz Ünal ile beraber.
Sanem hanımda
bu bölüm nihayet muradına erip Cansu kardeşimin velayetini üstlendi. Cansu ile
Halil’in hastanede buluşmasına ne dediniz peki canlar? Tencere yuvarlandı
kapağını buldu sonunda işte. Ben geçen bölümde rüya görüyor sanmıştım ama
gerçekmiş meğer. Yalnız şöyle bir durum var ki, Cansu deli falan değil, kafayı
da yemedi. Sadece içine girdiği çıkmazdan kurtulmaya çalışıyor bence. Onca ruh
hastasının yanında kalmaktansa, adam gibi git cezanı çek daha mantıklı. Zira
Halil her an Cansu’nun tepesine binebilir benden söylemesi.
Babası Emir’in
para musluklarını kapattı ya, meğer Emir’in o sular seller gibi harcadığı para
kendi parasıymış. Alın size kahkahalarla gülünecek bir konu daha. Koray,
beraber içtikleri barda birde demez mi “Kardeşim sen eşek gibi çalıştın
kazandın o parayı” diye. Şimdi söyleyin bana Allah aşkına, iki senedir Emir’in
çalıştığını gören var mı aranızda? Hatta çalışmayı geçtim, eşek gibi çalışmış
üstelik. Ne ara çalıştın, ne ara kazandın o parayı sen Emir. Nasıl bir iş
yaptın, ne kadar maaş aldın da bunca zaman lüksün zirvesinde idin anlamadım ben.
Elinde içki kadehi, babanın gece klubünde kızlarla günün gün ederek mi kazandın
o parayı sen. Güldüm güldüm çok güldüm anlayacağınız.
Gülsüm
kardeşim de bu bölüm oturdu Feriha’ya evlilik, fedakârlık dersi verdi ya. Benim
de o vakit Gülsüm’e iki çift lafım var. Yahu Gülsüm, seninki evlilik mi, yuva
mı, kalktın Feriha’ya akıl veriyorsun. Sanki ortada bir yuvan var da kurtarmaya
çalışıyorsun. Feriha’nın evliliği aşktan, seninki mecburiyetten kardeşim.
Aradaki dağlar kadar farkı görmeyip, bir de ahkâm kesme olur mu evlilik
konusunda. Komik oluyorsun zira.
Ve elbette ki
Feriha’nın finalde yediği tokat ile noktalayalım. Pek uzadı biliyorum amma velâkin
o kadar çok malzemesi var ki Feriha’nın yaz yaz bitmiyor. İnanın daha pek çok
şeyi not almıştım çoğu kaldı.
Feriha o
tokadı hak etti mi? Bana sorarsanız evet. Sonuna kadar hak etti. Kızmayın,
darılmayın, başlamayın hemen kadına şiddet kötüdür diye. Kadına şiddete karşı
çıkmada en önde yürümeye hazırım. Ama sen kalkar da, kocana “başka bir erkekle
beraber olsaydım ne olurdu” dersen o tokadı yersin kardeşim uçarı kaçarı yok. Buradan
şöyle bir ana fikir çıkarıyoruz. Sınıfı ne kadar yüksek, cüzdanı ne kadar
kabarık, boyu posu endamı ne kadar hoş olursa olsun erkek erkektir. Ve siz siz
olun hiçbir erkeği, bir başka erkeğin adını anarak tartışmada yeneceğinizi
düşünmeye kalkmayın. Tokadı yer, alır çantanızı kuzu kuzu yürürsünüz işte
karanlığa.
Şimdilik bu
kadar canlar. Yeni bir yazıda görüşmek dileğiyle…
Siyah İnciden
sevgiyle….
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder