15 Mayıs 2012 Salı

Adını Feriha Koydum 59.ve 60.Bölüm yorumları

             AFK, hızla finale yaklaşırken, son iki bölüm gerçekten seyredenler için hem memnun edici hem de elbette ki sinir bozucu gelişmelerle dolu idi. Bakalım son iki bölümünde, ekrandan gönlümüze neler yansımış.

            Bebeğimiz doğdu malum. Doğdu doğmasına da, ben hiçbir yeni doğan bebeğin beşiğinde öyle kocaman bir yazı görmedim. Ne o öyle afiş asar gibi kocaman bir Sarrafoğlu yazısı. Şanlarına şöhretlerine ailelerinin isimlerine uygun olsun diye yaptılar sanırım ama bana saçma geldi. Ayrıca hastanedeki duygusallıklar da neyin nesi. Özellikle Emir’in Rüya’ya şefkat gösterisi falan ne kadar gereksiz. Feriha’nın yarasını daha bir derinden kanatmadı mı o yatağın başında el ele tutuşmalar. Hayır, yani Emir’e de çok kızdım ben. Bebek nerden bilecek anlayacak sizin aranızdaki diyaloğu da geçmişsin yatağın başına Rüya’nın bir saçlarını okşamadığın kaldı. Gerçi onlar bizden daha iyi bilir nasıl davranacağını değil mi. Baksanıza ya hastanedeler, ya karakolda, ya başları belada, ya sağlıkları sıkıntıda.

            Şimdi bebek doğdu, geldi sıra DNA testine. Burada benim en çok kafama takılan şu. Neden seyirciye kaç hafta öncesinden Rüya’nın yalan söylediğini açıkladınız. Seyredenler zaten gerçeği biliyordu, dolayısıyla da bu sadece seyredenlerin stresini artırdı. Sorarım size, Rüya’nın bebeğinin başkasından olduğunu daha önce seyirciye sunmasalardı, DNA testi çok daha heyecan verici olmayacak mıydı? Sonucunu baştan bildiğimiz bir olayı Feriha’nın öğrenmesi için bekledik durduk, bu da sadece bizi sinir etti ekran başında.
            Peki ya Aysun hanımın, daha test sonucu bile çıkmadan yaşadığı duygusallığa ne demeli. Dur bekle be kadın, DNA testi bir yapılsın, torun senin torununsa sevinirsin. Hoş gerçi kadıncağız Feriha’dan öylesine bunaldı ki, en ufacık bir kurtuluş fırsatında bile havalara uçacaktı eminim ama ne yazık ki hevesi kursağında kaldı. Burada çok önemli bir tespit yapmak isterim. Gecen Anneler günü yazımızda, Aysun hanımın evladı ile ilgili bazı analizler yapmıştık. Geçmişte oğlu ile ilgilenemediği için bazı vicdan azapları var demiştik. Yalnız bu kadın, geçmişten ders almıyor hiç. Hayır, anlamıyorum ikinci kocasından boşandı mı Aysun Hanım. Gece gündüz ya Emir’in yanında, ya Ünal’ın yanında, ya da Feriha’nın karşısında. Yahu Aysun Hanım, sen vakti zamanında Emir için gösterdiğin ilgisizliği, şimdi öbür oğlun Can için gösteriyorsun. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demez mi insan.

            Emir’in sevgili babasına da iki lafım var. Sevgili Ünal Sarrafoğlu, sen kalktın dedin ki, dandik klupten kazandığıyla çocuk büyütmek kolay mı? Ya sen bu ülkede yaşamıyorsun, ya da iyi bir dayak istiyorsun. Kardeşim, bu ülkede asgari ücretle üç çocuk yetiştirmeye çalışan insanlar var sen neden bahsediyorsun. Senin o beğenmediğin dandik kulübün kazancı, pek çok insanın kazancının bilmem kaç katı ondan haberin yok galiba. Maşallah zaten senin oğlanda, o dandik kulüpten artık nasıl para kazanıyorsa, lüksünden pek feragat etmiş sayılmaz, daha kendisini dolmuşta otobüste, halkın arasına karışmış göremedik ne yazık ki.

            Öbür taraftan Mehmet kardeşim. Malum kendisi dizimizin gurur abidesi olup, aynı zamanda da “istemem yan cebime koy” yanlısı bir tiptir. Bu nasıl bir gurur sendeki. Üstelik hem gurur yapıyorsun, hem Emir’in iş teklifini kabul ediyorsun. Bu konuda ben kesinlikle Emir’den yanayım, oğlan ne yapsa bunlara yaranamıyor. Yani Mehmet’e iş teklifi yapmasının kesinlikle onu aşağılamak, hırpalamak olduğunu falan düşünmüyorum. Gerçekten iyi niyetli bir teklifti ve Emir elbette aşkına sahip çıkmanın yanı sıra iyiliksever olduğunu da gösterdi hepimize.

            Farkında mıyız bilmem ama giderek Emir ile Feriha arasındaki ilişki uçuruma doğru gidiyor. Mutlu son olmasından yanayız elbette ancak bu kadar kırık dökük bir ilişki nasıl toparlanacak bilmiyorum. Zaten Emir’in Koray’a söylediği “Birbirimizin gözünün içine bakarak bitiriyoruz her şeyi” gibilerinden cümlesi de çok kilit bir cümle oldu sanırım. Benim bazı tahminlerim var ama onları Final senaryoları adı altında bir yazıda yazacağım için burada bahsetmeyeceğim. 

            Elbette ki geçen haftanın en güzel sahnesi DNA testi sonucunun alındığı sahneydi. Yazanları tebrik ederim öncelikle. Emir’in orada hiç ağzını bile açmadan duruşu o kadar güzel cevaptı ki cümle âleme. Hande ve Koray’ın Emir’i tebrik edebilmesine rağmen, Feriha’nın buna cesaret edememesi de içler acısıydı. Ve tabiî ki Hülya hanımın arsız yüzsüz şekilde, sanki hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi kızına yüklenmesi de hem mide bulandırıcı hem de komikti. Peki, Emir ile Feriha’nın arası düzeldi mi bu gelişme ile. Tabiî ki hayır. Hele hele, Feriha’nın hazırladığı sofraya Emir’in umursamazca bakışları, üstüne Feriha’nın tabak çanağı yerle bir etmesi, sanki kırk yıllık evlilerin yaşadıkları bıkkınlıklar ve kavgalardan biri değil miydi? Emir için zaten bu ilişkinin bitmesi yakın gibi görünüyor. Adam bıktı çünkü Feriha’nın dengesizliklerinden. Ağzına geleni saydı, bana sorarsanız çok ta iyi yaptı. Emir söylediği her kelimede sonuna kadar haklıydı bana göre. Yahu bu Levent ne önemli adammış kardeşim ya. Bırakıvermedi Feriha adamın peşini. Levent’le uğraşacağına gidip kocanla uğraşsaydın, o iyi niyeti kocana gösterseydin şimdiye çoktan düzelirdi bu iş. Akşama kadar surat as, sonra sofra hazırla. Aynı evin içinde, aşklarını bile yerle bir eden gururları sayesinde her şey çok kötü hale geldi. Böyle en başından bu noktaya gelen bir evlilik nasıl düzelir, ya da düzelir mi hep birlikte göreceğiz. 

            Bütün bunların üstüne Emir kardeşimin düzenlediği, sözde şifreli partiye gelelim. Zira son bölümün hemen hemen tamamı bu partide geçti neredeyse. Parti şifreli idi ama maşallah gelmeyen kalmadı. Hatta sadık okuyucularımdan Nurhan Semiz’in şahane yorumuna göre gelmeyen bir Hatice hala, Gülfidan, Rıza kaldı. E sen Mehmet’i kapıya güvenlik diye diker misin? Al sana şifreli parti. Partide slogan “Gerçek yüzünü göster”.Takmışlar maskeleri ama kimin kim olduğu çok bariz belli zaten. Kimsenin birbirini tanımıyormuş gibi yapması çok komikti doğrusu. Hele hele Emir, Feriha’yı, kendi karısını o gözlerinden dudaklarından tanımadıysa cidden bir tuhaflık var bence. Bu arada Feriha’nın da yüzünün gülmesi için içki içip sarhoş olması gerekiyormuş bunu da gördük. 

            Tam Rüya’dan kurtulduk derken eski sevgili Ece çıktı başımıza, zaten bir bu kalmıştı olmayan bir de Emir’in vurulması. İkisi de oldu çok şükür ve dizimizde başlarına gelmeyen bir felaket eksik kalmadı ne güzel. Neyse gelelim Ece’ye. Kızı bir türlü çözemedim, iyi mi kötü mü anlayamadım. Zaten fazlada uğraşmadım onu düşünmekle. Bu arada parti gecesinin ertesi gününde gazetede çıkan haber de çok saçma ve komik geldi bana. Emir Sarrafoğlu'nun karısı ortaya çıktı. Hayır, ne zaman saklanmışlardı biz mi kaçırdık o kısmı. Zaten sürekli ortadalar. Emir’i sürekli takip ediyorsunuz da bir bunu mu görememiştiniz basın grubu. Gidin okula, bahçede sürekli kavga halindeler zaten. Çok büyük bir haber değildi ama Seher’in aile albümüne katkıda bulunmuştur eminim. Zira kendisi sanki çok güzel haberler çıkıyormuş gibi, Emir ya da Feriha ile ilgili her haberi biriktirmeye pek bir meraklı malum. Yalnız Allah düşmanıma bile vermesin bu Seher gibi birini. Aman Yarabbi kadında ne çene var öyle. Üstelik ağzından bir güzel hayırlı laf çıkmıyor. Sürekli ima, alay dolu dır dır konuşması artık sevimlilik sınırını biraz geçti mi ne. Ama elbette ki bizi hem sinir ederken hem güldürmeyi başarıyor. Son bölümde demez mi “şu gazetelere bir ben çıkamadım diye” Hayır, sanki gazeteye çıkıp ta iyi bir haberle çıkıyor özendiklerin Seher. Aman ne meraklıymışsın meşhur olmaya. Bu gidişle sen o gazetelere çıkacaksın çıkmasına da, sanırım üçüncü sayfada, kocası tarafından öldürülen bir geveze olarak.

            Yalnız son bölümün kahramanı benim nazarımda Lara’dır canlarım. Parti sebebiyle kendine yüklenen Sanem hanımı yerden yere vurdu en dobrasından. Benden de kocaman bir alkış aldı elbette.

            Son bölümün en saçma gelişmesi ise elbette ki Hande ile Levent’in artık çocukların bile oynamaya tenezzül etmeyeceği aşk oyunu oldu. Hadi Handeyi anlıyorum, her türlü entrikaya hazır da, Levent böylesine ucuz bir ilişki oyununa niye girdi, nasıl yakıştı seviyesine onu çözemedim. Zavallı anacığı iyi ki bu günleri görmedi. Yoksa o yüksek sosyetenin aristokrat kadını hastalanmayı beklemeden ölürdü.

            Ve son sahnemizde Emir kardeşim vurularak hastanenin yolunu tuttu. Zaten bir bu kalmıştı o da başına geldi nihayet. Ece kızımızın zengin ama züppe hatta biraz da kıro eski sevgilisi yüzünden bu başına gelen kötü olay, sonuncusu olsun. Feriha ile aralarındaki uzaklık belki bu hastane olayından sonra biraz azalır da finalden önce birkaç bölüm olsun şöyle güzel bir aşk seyrederiz diye diliyorum. 

            Son iki bölümden benim gözüme takılanlar bunlar. Okuduktan sonra belki niye hiç Koray-Hande-Gülsüm ya da Cansu'dan bahsetmedin diye merak edenler için de şunu söyleyeyim. O kadar rutinleşti ki o konular artık üzerine söz edecek bir gelişme olmuyor. Dön dolaş aynı şeyler devam ettiği için yazmaya gerek görmedim. 


            Siyah İnci’den sevgiyle.

            www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder