31 Mayıs 2012 Perşembe

Sultan başladı nihayet..Kahvaltıların Sultan'ı ekranların Sultan'ı olmaya aday..


              Sultan, Pazartesi akşamı başladı. Ben Salı günü tekrarını seyredebildim. O da annemin ısrarı ile. Kesinlikle seyretmelisin ve yazmalısın bu diziyi deyince, baktım emir büyük yerden, hazır tekrarını da koymuşlarken, yayıldım koltuğa aldım elime bir kupa dolusu kahve, baştan sona dikkatle izledim. 

            Dizi hakkında konuşmadan önce şunu belirtmekte fayda görüyorum. Fragman hiç sevmem, seyretmem, seyretmemek için de çaba harcarım. Çünkü fragmanların belli bir önyargı oluşturduğunu düşünürüm, özellikle de bir yazı hazırlıyorsam etkilenmemek adına ne fragman seyrederim, ne özet okurum. Ama Sultan dizisinin tanıtım fragmanlarından kaçmak ne mümkün..Her an, her dakika karşımızdaydı. Ve ufacık fragmanı defalarca seyretmenin etkisi ile öyle bir önyargı oluştu ki bende, “yok ben bu diziyi daha başlamadan bitirdim gözümde” dedim kendi kendime. Ne seyrederim, ne yorumlarım, ne de vakit harcarım..

            Elbette ki, şimdi bütün bu sözleri geri almak ve kocaman bir özür dilemek lazım yazmaya başlarken. Baştan onu halledeyim dedim.

            Gelelim Sultan’a..Diyarbakır’da geçen hikâyenin başkahramanı iki aile. Her ikisi de kahvaltı salonu işletiyor. Benim de en büyük hayalim küçük, sevgi dolu, mis gibi sıcak ekmek, menemen kokulu, tazecik yumurtası rafadan, zeytini, peyniri, domatesi, omleti, aklınıza gelen her türlü kahvaltılığıyla ve elbette ki kocaman bir gülümsemeyle bir kahvaltı salonu işletmek olduğundan daha ilk sahnelerde dizi beni etkisi altına aldı bile..

            Hikâye hem dramatik hem komik. Öyle güzel işlenmiş ki, ağlayayım mı güleyim mi bilemiyorsunuz. Oyunculuklar için nasıl yazmalı bilmem ki..Benim en çok içime sinen kare as ile başlayalım tariflere..

            Settar Tanrıöğen..Yahu arkadaş, bir insan her biri birbirinden farklı bu kadar karakteri nasıl böylesine güzel oynar. Biri bana bunu anlatsın lütfen. Sultan kızımızın babası Aziz Bey karakterine can veren Settar Hocam, şüphesiz bu dizinin lokomotifidir. Öyle böyle değil yani, seyrederken ağzınız açık kalabilirsiniz iki saat boyunca. O tavırlar, hareketler ve elbette en önemlisi o şive..Öldüm bittim bayıldım ben, saygıyla eğiliyorum önünde..
           Nur Sürer..Deli bu kadın..Sultan’ın kayınvalidesi Ayşe kadını oynuyor. Aman Allah nasıl oynamak ama..Kâh huysuz bir kayınvalide, kâh gelinine en büyük destek ve yoldaş, kâh evladına bağlı bir ana. Fedakâr, cefakâr ama güçlü yürekli bir kadın tasviri ile Nur Sürer harikalar yaratmış diyebilirim. Elbette dizide şivesi kulağı tırmalamayan, gözümüze batmayanlardan birisi.
       Seray Gözler..Karaca hanım rolü ile Sultan kızımızın annesini oynuyor Seray Gözler. Zirvenin ortağı elbette. Hayır, ilk bölümden ilk sahnelerden nasıl da güzel girmişler o rollerin içine. Zannedersiniz ki hep oradalarmış, orada yaşamışlar, evlenmişler o çocukları büyütmüşler, böylesine doğal ve yürekten oynamışlar, bize de onları saygıyla alkışlamak kalıyor. Yüreği yanmış, evladının ve kocasının arasında kalmış binlerce sevgi dolu anneden bir tanesi Karaca hanım.
         Orhan Güner…Sultan’ın kayınpederi Zülküf ise Sultan’a bir kayınpederden çok baba olmuş adeta. Benim favorilerimden birisi kendisidir. Çok duygulandırdı ve ağlattı o babacan tavrıyla daha ilk bölümden..Otoriter ve aynı zamanda çok yumuşak kalpli bir baba. Üstelik gelinine haksızlık eden oğluna, 15 yılın hasretine rağmen karşı durabilecek kadar da adil. 

Kısaca Kare As böyle canlarım. Rol yeteneklerine laf edecek halimiz yok elbette. Haddimizi biliriz ve bazen gözlerimizde yaş, bazen yüreğimizden gelen kahkahalar ile izleriz dört büyüğümüzü..

            Kerim..Hüseyin Karaca..Dizideki çocuk karakterlerin bana göre en başarılısı, sevimlisi, tatlısı ve yeteneklisi..Tam bir Karaoğlan..Nasıl şeker, nasıl oynuyor rolünü yürekten. Nasıl ağlattı beni ölmüş annesinin acısını yüreğimde hissetmemi sağlayarak..Öylesine sevdim ki Kerim’i ben. Televizyona sarılasım geldi o derece..Bir de bu çocuk gerçekten Diyarbakırlı falan galiba. Öylesine güzel konuşuyor ki bana çok doğal geldi açıkçası..

            Şahin Irmak..Şeyhmuz ile karşımızda. Sultan’ın 15 yıl öncesinde evlendiği ama karı-koca olamadığı kocası. Neden Şahin Irmak bunu anlayamadım. Evet, yakışıklı, evet karizmatik, evet rolünün hakkını da vermiş sayılabilir. Ama ben onu seyrederken, sürekli olarak bir komiklik yapacağını, sanki bir anda Hıyarlı Baba’ya bağlayacağını zannettim hep. Artık nasıl özdeşleşmişse Şahin Irmak bütün bunlarla, onu böylesine ciddi bir rolde görmek beni bir parça şoka uğrattı. İlerleyen bölümlerde gözümüz alışırsa, daha iyi olacağını zannediyorum. 

            Ve Nurgül Yeşilçay..Sultan rolü ile karşımızda. Evet, tekrar baştan alırsam, fragmanda seyrettiğim Sultan’a nazaran ilk bölümde bazı abartılı hareketler, rol olduğu belli olan tavırlar tek tük yapmacıklıklar olsa bile genel olarak rolünün hakkını vermeye çalışmış. Özellikle hüzünlü sahnelerdeki performanslarını beğendim ben. Ama şive konusunda kesinlikle çok kötü. Bir bakıyorsunuz İstanbul ağzına kayıyor konuştuğu Türkçe, bir bakıyorsunuz Doğulu gibi. Mesela bir eltisi var Sultan’ın, sanıyorsunuz ki orada doğmuş büyümüş. Öylesine yakışıyor ağzına. Ama Nurgül Yeşilçay’da aynı lezzeti alamadım ben. Hoş, ben zaten dizide konuşulan şivenin ne olduğunu da tam anlayamadım. Diyarbakır şivesine uymayan bazı kelimeler ve ağızlar vardı sanki. Bu sebeple sadece oyuncuların ağızlarına yakışıp yakışmadığı, eğreti durup durmadığını inceledim. Ama evet Nurgül Yeşilçay’ın kesinlikle bu konuda acilen bir şive dersi alması lazım. 

            Dizinin ilk bölümünde geçen çok güzel sözler vardı. Bunlar özellikle dikkatimi çekti. Dilime takılan, hoşuma giden birkaç tanesini sizler için not aldım..

·         Sen attın kemik diye, el kaptı ilik diye..
·         Ağacın baltası kendinden olmasa, ağaç devrilmez…
·         İnsan yeri geliyor, babasının evine bile ağır geliyor..(çok içime işledi bu )
·         Gömlek, kaftandan yakındır..
·         Bir oğlumuz var, boyu 40 dağı aşmış,gölgesi bize vurmamış..
·         Kötü değildir de, erkektir..(en baba laf ta buydu bence)
·         Kurt öldürür, karga yer..
·         Aksayanla aksak, suya gidenle susak..
·         Yenilmekle marifet, yanılmakla âlim olunur..

İşte böyle canlarım, benim ilk bölümden gözüme gönlüme takılanlar kısaca böyle. Sözün özü, ben Sultan’ı sevdim, keyifle izledim, yeri geldi güldüm, yeri geldi gözyaşlarım süzüldü yanaklarımdan. Öylesine hüzünlü ve bir öylesine komikti. Dilerim kalitesi ve seyircisi giderek yükselen bir grafik çizer..

Siyah İnci'den sevgiyle...

www.twitter.com/blackpearl42
           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder