11 Mayıs 2012 Cuma

Adını Feriha Koydum..Anneler Günü'ne özel..



            Bu yazıda Feriha, Emir, Cansu, Koray, Gülsüm, Ceyda ve onların yaşadıkları yok. Anneler Günü haftasına özel olmak üzere bu defa farklı ve özel bir yazı bu. Fenomen haline gelmiş dizimizin anneleri için birkaç cümle edelim bu hafta.

            Kötüden iyiye doğru annelerimize bir bakalım hep beraber.

            Hülya hanım. Yani Rüya’nın annesi. Aslında ona anne demek bile çok yakışıksız bana sorarsanız. Hatta annelerin yüz karası bile diyebiliriz. Bir kadının nasıl anne olduğunu anlamak için, yetiştirdiği evladına bakmamız gerekir çoğu zaman. Anasına bak kızını al sözü de bu sebepten söylenmiştir. Öz evladını, kendi maddi menfaatleri için en çirkin şekilde öne çıkaran bir anne için ne söylenebilir ki? Ve üstelik bunu yaparken yüzü bile kızarmayan, kızının yaptığından utanacağı yerde, bunu şahsi bir menfaat kapısı olarak düşünen bir anne için, anne olmasının dışında başka bir kutsallık konuşulamaz sanırım. 

            Sanem Hanım. Sanem deyince aklımıza ilk olarak kötü üvey anne geliyor. Aslında bu kadının tek kötü yanı var. O da hırsı. Geçmişinde neler yaşamış, nasıl bir hayattan gelmiş bunu bilmediğimizden bu hırsının asıl sebebini çözmekte zorlansak ta, parayı ve erkekleri çok seven bu kadın, ne kendi öz evladına ne de Cansu’ya gereken ilgiyi ve şefkati ne yazık ki gösteremeyen kötü bir anne örneği. Cansu ile uğraşmaktan kendi evladına bile vakti yok. Hayatını garantiye alma çabası içinde koşturup duruyor ve bu koşturmaca nedense hiç iyi şekilde değil. Sürekli kötülük yaparak kendine menfaat sağlamaya çalışan Sanem Hanım elbette ki dizinin “Allah düşmanımıza vermesin” şeklindeki duaya sebebe olacak anne figürlerinden biri.

            Nevbahar hanım… Dizinin en aristokrat ve soğuk annesi şüphesiz. Gerçi kısa bir süre önce vefat etti ama dizimize yaptığı katkılardan dolayı elbette ki listemizde yer alıyor. Nevbahar hanım, kesinlikle çok resmi bir anne, kültürlü, yüksek sosyetede büyümüş ama ne yazık ki evlatlarına anne sevgisi ve şefkati gösterememiş, bunun acısını da derinden yaşamış bir kadın. Galiba en kötüsü de bu yaşadığı acıyı bile net olarak ortaya dökemeyen soğuk ve uzak yapısı. Bu tür anneler, annelik keyfini bile yaşamaktan uzaktır ne yazık ki. Her şeyi belli bir kalıp içerisinde yaşamaya alışmışlardır ve evlatlarını doya doya sevemez, öpemezler. En büyük yanlışları ise, bu davranışlarının, evlatlarının ilerideki hayatlarında nasıl yaralar açacağını düşünememeleridir.

            Tülin Hanım… Dizimizin en modern annelerinden. Zarif, kibar ve başarılı bir kadın olmanın yanı sıra ileri düşünceli ve kaliteli bir kadın. Kızı ile ilişkilerinde bile seviyeli ve mesafeli annemiz. Olaylara pek karışmak istemeyen, sakin, kendi havasında bir kadın. Kızına kıyasla çok havalı bir kadın elbette. Kendi ayaklarının üzerinde durabilmeyi başarmış, hoş ama yalnız kadın. Üstelik modern ve çağdaş hallerine rağmen kızına düşkün, ona zarar gelmesini istemeyen, ideal anne tiplerimizden birisi.
           
            Hatice Hala… Tahmin edeceğiniz gibi tam bir Anadolu kadını ve annesi. Baskı altında büyümüş, tutucu, muhafazakâr, biraz da sivri dilli bir anne. Kızını da aynı baskılarla büyütmüş. Ve fakat bu baskının kendisine geri dönüşü çok acı oldu. Etrafında olup bitenleri kınayan gözlerle ve sözlerle eleştirirken, kendisinin aynı duruma düşmesi de, genel olarak çevremizde gördüğümüz bu tip karakterlerin acı sonu ne yazık ki. Bütün bunların yanında son zamanlarda Hatice kadın, karşımıza aileyi bir arada tutmaya çalışan, uzlaştırıcı, barıştırıcı ve idare edici bir konumda çıktı. Bu haliyle de hepimizin sempatisini kazandı. Yine de bir anne olarak, çok yeterli değil. Zira etrafın korkusu, laf söz olur endişesi, onun halakızına baskı yapmasına ve mutsuz evliliğini devam ettirmesine yol açıyor. Geleneksel yapıdaki tüm annelerde bu korku hep vardır, aman etraf laf söz etmesin korkusu ile kendilerinin ve evlatlarının da mutluluğuna gölge olurlar hiç bilmeden, istemeden. Oysaki en yumuşacık kalbe sahiptirler ve kimseyi üzmek istemezler ama aslında en çok kendileri üzülürler.

            Aysun hanım. Dizinin en şanssız annesi. Zengin ama mutsuz kadınımız, evladına belki en yakın olmayı isteyip en uzak kalan annemiz. Evladı ile evliliği arasında bir tercih yapmak zorunda kalmış bir anne. Annelikten bir şey anlayamamış ama bu kendi tercih ettiği bir durum değil. Doğal olarak bunun hem acısını çekmiş, hem de vicdan azabını. Hala da çekmekte. Belki de bu yüzden olsa gerek, evladına zamanında annelik yapamamış olmanın üzüntüsü ile şimdi üzerine fazlasıyla titriyor. Ama bu geç kalınmışlık telaşı ona bol bol hata yaptırıyor, hata yaptıkça evladından uzaklaşıyor, uzaklaştıkça yeni hatalar yapıyor, sonuç olarak ta üzülüyor. Sanırım bir anne için gün be gün evladının kendisinden uzaklaştığını, soğuduğu görmek kadar acı bir şey olamaz. Bu anlamda Aysun Hanım dizinin en acı çeken annesi olarak ta karşımıza çıkıyor. 

            Ve Zehra! Annelerin annesi. Onun için ne söylense az. Biricik Vahide Gördüm’ün hastalığı olmasa eminim dizi boyunca çok döktürecekti Zehra kadın. Ama seyrettiğimiz kadarıyla bile anneliğin fedakâr, güçlü, koruyan, kollayan yanını görmek isteyen Zehra’ya baksın yeter. O da evladı için çırpınan bir anne. Kendi yaşadığı hiçbir sıkıntıyı evladının yaşamasını istemeyen bir anne o. Her üzüntüyü içine atarken, evladının yüzünü güldürmeye çalışan bir anne. İçinde bulunduğu zor hayat şartlarından evladını kurtarmak isteyen bir anne. Hangi anne bunu istemez ki zaten değil mi? Zehra evladının hayatının güzel olmasını sağlamak için mücadele veren bir anne. Üstelik bu mücadeleyi hem evladıyla, hem de evladına karşı veriyor. Evladına hem destek oluyor, hem hatalarının üstünü örtüyor, hem de o hatalara kızıp üzülüyor. Cefakâr, fedakâr annemiz Zehra. Pamuk gibi kalbi ama aynı zamanda iş evladını korumaya gelince arslan gibi pençeleri var onun. Vahide ablamızın sağlığı iyiye gidiyor haberleri çıkınca ben Zehra kadının bu hafta, yani anneler günü haftasında diziye girmesinin çok güzel olacağını düşünüyordum ama olmadı. 

            Evet, dizimizde kaç çeşit anne varmış değil mi? Gerçek yaşantımızda, her birimizin mutlaka çevresinde, yakınında uzağında vardır tariflerimize uygun annelerimiz. Her biri farklı, her birinin hayatı, hayata bakışı farklı. Ama ortak oldukları tek bir nokta var. Hepsi de kendi doğrularına göre evlatlarını koruma çabasında aslında.

            Hülya Hanım, evladını sefaletten…
            Sanem hanım, üvey evladını (pek korumuyor galiba)…
            Nevbahar hanım, evlatlarını nefretlerden.
            Tülin Hanım, evladını olaylardan…
            Hatice hala, evladını dedikodulardan…
            Aysun hanım, evladını, ona layık olmayanlardan.
            Ve Zehra anne, evladını bütün kötülüklerden…

            Korumaya çalışıyorlar…

            Hepsi anne, hepsi kendine göre haklı. İyi ya da kötü. Hepsi evladı için uğraşıyor.
           
Ve son olarak, anne olan ya da olmayan ama bize bütün bu duyguları ekrandan yaşatanlara.
Zehra anne için Vahide Gördüm’e,
Aysun hanım için Ahu Sungur’a
Hatice hala için Ayşegül Uygurer’e
Tülin Hanım için Çiğdem İrtem’e
Nevbahar için Nuri Nisa Yıldırım’a
Sanem hanım için Deniz Uğur’a
Hülya hanım için Ayşegül İşsever’e

Sonsuz teşekkürler bu Anneler gününde. Yüreğinize, emeğinize, gönlünüze sağlık.
Ve bütün annelerin ellerinden öpüyoruz saygıyla, sevgiyle, hürmetle.

Anneler gününüz şimdiden kutlu olsun.


Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder