30 Mayıs 2012 Çarşamba

Bir Zamanlar Osmanlı'da nefesler tutuldu..

           Bir Zamanlar Osmanlı-Kıyam Sezon finali öncesinde yükselen temposu ve ekran başındakilerin yüreğini ağızlarına getiren gelişmelerle kendi çizgisinde yürüyor. Ben dizinin başladığı zamanlarda yazmıştım hakkında. Ondan sonrasında tekrar yazmak ancak şimdi nasip oldu. Dizinin fanatik takipçilerinden biri olduğumdan bu ara aslında iyi de oldu. Zira ilk bölümlerde gördüklerimiz ile şimdi seyrettiklerimiz arasında bir kıyas yapmamız mümkün artık.

            Öncelikle hatunların makyajlarında gözle görülür bir sadeleşme mevcut. Koyu makyajlar, abartılı renklerden sonra her birinin doğala yakın makyajla karşımıza çıkması pek şık oldu doğrusu. Zaten dizinin kadın kadrosu büyük ağırlıkla çok genç olduğundan fazlaca makyaja ihtiyaçta yok. Türkan Şoray’a yapılan abartılı makyaj devam etmekte ve fakat yaşı göz önüne alınınca bu ayrıntı da gözüme batmıyor benim. Ayrıca son bölümlerde bu senenin modası Turkuaz rengin kıyafetlere yansıtılmış olduğunu da gördük. Pek çok kıyafette ve ayrıntıda göze çarpıyordu zira.

            Öykü Çelik ve onun ilk bölümlerdeki korkunç bir sarı renk olan saçlarını şiddetle eleştirmiştim. Saç rengini değiştirdi Çeşmidil ve eminim böylesi çok daha güzel oldu. Hatta dizinin kadınları arasında güzellikte benim bir numaralı favorimdir kendisi. Kaş, göz, boy endam ile kadınım diyor Öykü Çelik her sahnede Allah için. Oyunculuğu konusunda ilk bölümlere göre biraz daha iyi olsa da, diğer oyuncuların yanında biraz zayıf kalıyor. Sanki rolüne tam adapte olamadığını hissediyorum onu seyrederken. Hala üzerinden acemiliğini atamadı. Bana göre tek şansı Teoman Kumbaracıbaşı ve Fırat Tanış ile karşılıklı oynuyor olması. Bu durum onun rolündeki zayıflığını ört bas ediyor da bir parça kurtarıyor durumu.

            Bunun dışında genel olarak tüm ekip rollerinin içine girmiş ve yakışmış durumda benim nazarımda. Oyuncular arasında sivrilip göze batan kimse yok, hepsi birbirinden şahaneler. İlk bölümlerdeki tedirginlikte gidince, izlemenin keyfine doyulmuyor elbette. Dizi ile ilgili bir önceki yazımda, öyle halvet, harem falan beklemeyin demiştim. Çizgiyi hiç bozmadılar. Çok ta iyi yaptılar. Elbette ki aşk olmazsa olmaz, Zira Murat ile Canseza’nın aşkı eminim seyredenlerin tümünü heyecanlandırıyor. Öbür taraftan Şehnaz ile Vezir Damat İbrahim Paşa’nın gözlerinden seyrettiğimiz şahane aşk ta ayrı konu..Damat İbrahim demişken, nedir bu vezirlerin kaderi yahu. Pargalı İbrahim ile Damat İbrahim’in yüzleri bir türlü gülmedi gitti. Devlete vezir olmak, padişah kızını ya da kardeşini almakta ayrı bir dertmiş bunu anladık. Devlet işlerinin ağır yükü yetmezmiş gibi, bir de hanımlarının kibirleri, kaprisleri ile uğraşıyorlar. Her an bir kapris, asık bir surat, sürekli bir ima hali. Vallahi çekilecek dert değil karşınızdaki sultan bile olsa yani..

            Son iki bölümden benim gözüme takılan bazı ayrıntıları da sizlerle paylaşmak isterim canlarım. Öncelikle Canseza ile Murat’ın günden güne büyüyen aşkları, Canseza’nın davası ile aşkı arasında kalmasına yol açtı çoktan. Hangi tarafa yaklaşacağını tam kestiremedi güzel kızımız. Ama bana sanki Murat’ın aşkına yenilecek gibi geliyor. İkisini çok yakıştırıyorum ben. Karşılıklı sahneleri de keyifli. Ama Canseza kardeşim, Murat’ın yüzündeki küçücük sıyrık için kocaman bir tas su ile neredeyse çarşaf kadar bez mi gelir silmek için. Sıyrıkta sıyrık olsa. Aman Allah ne uğraştı kızcağız. Daha derin bir yarası olsaymış ne olacakmış bilmem..Canseza aşkı ile kardeşi arasında kaldı ve kardeşi ile arasındaki gerilim giderek artıyor. Kasım, akıllı ve tehlikeli bir düşman, Canseza’nın Murat’a olan aşkını abisine söylediği andan itibaren ben artık bu kızdan umudu kestim. Her an karanlık bir köşe başında kellesi gidebilir benden söylemesi.

            Öbür taraftan saray içerisinde Murat’ın yükselmesi ve Hatice Sultan ile yakınlığı, Kasım ile İbrahim paşanın aynı tarafta yer almaları, büyük bir kutuplaşmaya yol açmış durumda. Özellikle Murat’ın Acem casusluğu ile ilgili iftiraya uğraması Hatice Sultan ile İbrahim Paşa arasındaki gerginliği had safhaya çıkardı. Hatice Sultan ile İbrahim Paşa’nın zıtlaşmalarını seyrederken, yahu bu kadın, kadın başına devlet işlerinin içinde gezinirken, Padişah nerelerde demekten kendini alamıyor insan. Gerçekten de, Padişah’ı biraz geri planda görüyoruz. Hatice Sultan kadar aktif değil kendisi. Hatice Sultan’da Sultan yani. O ne ihtişam kardeşim ya. Kıyafetler, takılar, saçlar zaten şahane de Türkan Sultan’ın üzerinde daha bir gösterişli oluyor inanın. Kadına bakmaya doyamıyorsunuz. Ah birde şu sesinin titremesine bir çare bulsalar şahane olacak doğrusu..

            Peki, Fatma Sultan ile Şehnaz arasındaki gerginliğe ne demeli. Yani Fatma Sultan, ahali neyle uğraşıyor, sen düşmüşsün eski bir cariyenin derdine. Üstelik çok ta güzel hatunsun amma velâkin yüreğin pek kötü be kızım. Şehnaz’da asaletin Lale devrindeki adı sanki. O nasıl bir sevgi,saygı sadakat ve asalet öyle. Fatma Sultan’ın belki de çekemediği budur kim bilir. Kendisinde Padişah kızı olmaktan gayri pek özellik göremediğimiz Fatma Sultan, vezir eşini Şehnaz’a kaptırmaktan çok korkuyor haklı olarak. Benim kafama takılan ise şu. İlk bölümlerde Şehnaz Acem Padişahının elinden kaçmıştı. Niye bir Allahın kulu bu kadının peşine düşmedi. Üstelik şiddetli bir hastalığı vardı, ayağa bile kalkamıyordu. Ne oldu, hangi ara iyileşti bu hatun ben akıl erdiremiyorum doğrusu.

            Gelelim Patrona - Muslu Beşe - Çeşmidil üçgenine. Bu sezon olmasa da eminim önümüzdeki sezon Muslu Beşe ile Çeşmidil arasında gelişen ve elbette ki Patrona’nın hiç te hoşuna gitmeyecek bir aşk olacak diye tahmin ediyorum. Aslında romantik,kadın ruhundan anlayan ve biraz saf halleri ile Çeşmidil’i asıl hak eden Muslu Beşe olmasına rağmen, Çeşmidil tarz olarak Patrona’ya daha uygun gibi geliyor bana. 

            Patrona Halil’in kendisi bu kadar sevimli ve sempatik miydi, açıkçası bu diziden sonra merak etmeye başladım. Fırat Tanış’ın oyunculuğuna edecek lafımız yok, bu kadar yüreği kötü bir insanı bu kadar sevimli hale getirdiği için kutlayabiliriz ancak. Son zamanlarda dizilerde bu tarz kötüleri seyrettik malum. Mukaddes Yenge, Kudret, Ferhat,Kenan, Hürrem gibi pek çok kötü arasında seyrederken gerçekten kötü olduğunu hissedip aynı zamanda da nefret edemedim tek karakter Patrona Halil. Adama kızamıyorum bir türlü. Kabalığı, kabadayılığı, kötü kalbi, isyankâr ve ortalığı karıştıran oyunları ile bütün öfkemizi üzerine toplarken, Çeşmidil’in kapısında şiirler okuyup yalvararak bizi kahkahadan kırıp geçiriyor adeta. Nasıl güldüm eğlendim Patrona Halil, Muslu Beşe’den tüyo alıp Çeşmidil’e şiir okurken anlatamam. Zavallı Patrona’nın başka kalacak yeri de yok galiba. Çeşmidil’i sevmeye sevmeye katlandığına göre akla başka sebep gelmiyor doğrusu. Muslu Beşe ile ikisi adeta Hacivat ile Karagöz gibiler. Bu son bölümde Çeşmidil’i abisinden isterlerken de çok eğlendim ben doğrusu. En sonunda sahte nikâhı bastı kurtuldu Patrona ama bence başına belayı da aldı.

            Murat ağa ise üzerine atılan iftirayı temizlemeye çalıştıkça giderek daha çok bulandı iftiranın çamuruna. Acem mührünü Kasım’ın evinde bulmaları yüreğimize su serpse bile, sevincimiz pek kısa sürdü. Kasım giderek daha tehlikeli bir hal almaya başladı. Kötülüğünün sonu yok ve Patrona gibi sevimli bir kötü değil aksi gibi. Kasım gerçekten gözünü bile kırpmadan kardeşine bile kıyabilecek kadar kötü ve entrikacı. Her olaydan tereyağdan kıl çeker gibi sıyrılıveriyor. Mühür olayından da kolaylıkla kurtuldu ve Murat ağa kendisini savunmaya bile fırsat bulamadan idam kararı çıktı..Önümüzdeki hafta Sezon Finali ile karşımıza çıkacak Bir Zamanlar Osmanlı eminim hepimizin yüreğini yerinden oynatan bir bölümle ekranlarda olacak. 

            Eğer harem entrikalarından, kadın çekişmelerinden, kıskançlıklardan, her türlü kadınsal oyunlardan bıktıysanız, Bir Zamanlar Osmanlı size Osmanlı’nın çok farklı bir penceresinden keyifli anlar sunmaya devam edecektir. Seyretmeyenlerin de mutlaka eski bölümleri bir yerlerden bulup seyretmesini tavsiye ederim. Şimdilik benden bu kadar..

            Siyah İnci’den sevgiyle..

            www.twitter.com/blackpearl42


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder