21 Mayıs 2012 Pazartesi

Fatmagül'ün suçunu aramayı bırakalım..Bütün suç Kerim'de..


                Oldu olmadı, küstüler barıştılar, ay yaklaştılar, aman elini tuttu, aman dudağından mı öptü, yok yok değilmiş, yanağından öpmüşte dudağından öper gibi yapmış, hayır hayır dudaktan öpmüş, evlenecekler, düğün, gelinlik derken. En nihayetinde iki hafta boyunca o güzel telaşları seyrettik FSN’de. Düğün alışverişine çıkıldı, davetiyeler basıldı, güzel güzel çamaşırlar alındı, bahçeye düğün için masalar, sandalyeler kuruldu, ikisinde de bir heyecan, bir aşk, bir hasret. En ufacık fırsatta bir araya gelmeler, gülüşmeler, cilveler, merdiven başında öpüşmeler. Onlar yakınlaştıkça seyredenler heyecanlandı, biz heyecanlandıkça hayaller kurmaya başladık, aman Allah şu düğün olsa bitse de Kerim’de muradına erse diye dualar bile ettik.

                Düğünümüz de oldu. Hem de pek güzel oldu. Zeybek’ten Damat halayına kadar koskoca bir bölüm boyunca güldük eğlendik. Bana sorarsanız Fatmagül ile Kerim’de pek mutluydular. Hiç sorun yoktu. Bayıla bayıla evlendiler, oynadılar, güldüler, hayatlarının dönüm noktası olan günün tadını doyasıya yaşadılar.

                Ve neredeyse sezonun başından beri beklediğimiz ilk gecemiz geldi çattı. Hepimizin kafasında Fatmagül ve onun vereceği tepkiler, korkular, hüzünler dönüp dolaşadursun o da ne! Meğer Kerim kardeşim Fatmagül’den önce strese girmiş te haberimiz yok. Yahu adam, sırası mı şimdi yatağın başına çöküp ağlamanın. Ne diye o gecenin bütün heyecanını, güzelliğini bozup başa dönüyorsun. Ne gereksiz bir stres. Hayır, kızı da boşu boşuna gerdin. O dakikaya kadar Fatmagül’ün bir sorunu yoktu, meğer biz Fatmagül’ün psikolojisine odaklanmaktan seni unutmuşuz. İyi de artık vicdan yapmanın bir gereği var mı? Kalkmış orda demez mi “Senin hayatını değiştirdim ben”. Fatmagül ağzını açıp layıkıyla cevap veremese de ben vereyim o cümlenin cevabını. Çok ta iyi yaptın be Kerim, yürü bütün yollar senin. Allah’tan Mustafa gibi biri ile evlenmedi de seni buldu Fatmagül. “”Mustafa konusuna aşağıda değinilmiştir, dolayısıyla burada kısa geçiyorum : ))””

                Neyse, Fatmagül kızımız biraz olsun Kerim’in heyecanını yatıştırdı da Kerim kardeşimde olaya konsantre oldu. Amma velâkin bu haftaya geldik ki ne görelim. İkisinin de surat beş karış. Sanırsın düşman kesildiler. Yani el insaf artık! Şu noktaya getirmişsiniz olayı, her şey gayet güzeldi, ayılıp bayılıyordunuz birbirinize, ne oldu da birbirinize düşman kesildiniz. Sorarım size, yeni evli bir çift evliliklerinin ilk gününde ne yapar? Biri oturup ders mi çalışır, öbürü kendini bahçe tasarımına mı adar, bir gün önce elele tutuşmak için fırsat kollayan iki insan, köpeklerini severken birbirlerine değen ellerinden tırsar mı Allah aşkına? Neydi bütün o saçma sapan gerginlikler, surat asmalar. Konuşmamak, bir arada olmamak, birbirinin yüzüne bakmamak için atmadıkları takla kalmadı. Hele Fatmagül’ün duş almak için Kerim’in evden çıkmasını bekleyip, apar topar koştura koştura duşa girmesine, o panik hallerine ne gerek var? Adamla bir gece önce vuslata ermişsin zaten. Ne sanıyorsun senin üzerine atlayacağını falan mı? Hiç mi tanıyamadın Kerim’i. Farkında mısın bilmem ama Kerim gibi bir erkek karakteri dünya üzerinde milyarda bir falan bulunacak bir tip. Adam iki yıl seni beklemişte, birkaç gün mü beklemeyecek. Âşık olup evlendiğin adama sapık muamelesi yapmakta ne oluyor? Açıkçası ben evliliklerinin ilk gününde hiç böyle bir tatsızlık beklemiyordum. Eminim pek çok seyredende benim gibi hayal kırıklığına uğradı bu konuda.

                Gelelim Mustafa’nın son dakika golüne. Sen düşün taşın, ne yapsam da bu kadının aklından ömür boyu çıkmasam diye. En sonunda evlendiği gün ölüme atla. Bu yetmezmiş gibi, bir de mektup bırak. Kerim o mektubu alıp eve getirdi Fatmagül’e verdi ya. O sahneyi seyrederken neler düşündüğünüzü tahmin ediyorum. Kerim bir kez daha farkını gösterdi ama anlayabilirsen işte Fatmagül. Anlayışın, sabrın, saygının, fedakârlığın ve tertemiz hislerin yegâne örneği Kerim, bir kez daha yüceldi gözümüzde. Ama bu tavırları ile bile yaramadı ya Kerim, anladık ki aslında bütün suç Kerim’de..

                Evet, Mustafa oturmuş bir mektup yazmış, günlerdir sosyal medyada bazı tartışmaları okuyorum, yorumlara bakıyorum. Mustafa’ya üzüldünüz mü, acıdınız mı, kızdınız mı? Gibilerinden bir takım yorumlar yapılıyor. Yahu kardeşim ne üzülmesi, ne acıması. Ben kendi adıma o mektuptan bir nebze bile etkilenmedim kimse kusura bakmasın. Hiç üzülmedim bile Mustafa için. Adam ölürken bile, bütün derdi Fatmagül’ün huzurunu kaçırmak, vicdanına el atmak, Kerim’den soğutmaya, uzaklaştırmaya çalışmak ve en çirkini bütün bunların sebebi olarak Kerim’e suçu atmaya çalışmaktı. Kendi karaktersizliğinin kiri, Kerim’i kirleterek temizlenebilir miydi acaba? Fatmagül’e ilk sırtını dönen, bolca para, lüks döşenmiş bir ev uğruna Fatmagül’ün namusunu değişen kendisi değil miydi? Kerim, Fatmagül için çabalayıp yanında olmaya çalışırken Mustafa karşılarında, düşmanları ile ortak değil miydi? Fatmagül onu her defasında reddederken, kendini tam tersine inandıracak psikopatça düşüncelere sahip değil miydi? Kerim, Fatmagül’ü ürkütmemek için her hareketine, her sözüne dikkat ederken, Mustafa sözde sevdiği kadını kaçırıp duygusal işkencelerle karşı karşıya bırakmamış mıydı? Ne oldu, ne yaptın da sen masumlaştın birden Mustafa. Hapishanede döktüğün iki damla gözyaşımı temizledi senin bütün günahını..Ölmenin bile şerefli bir yanı vardır çoğu zaman. Sen onu bile becerememişken, kime neyin suçunu atıyorsun? Şu son yazdığı mektup bile onun karaktersizliğinin en bariz örneklerinden biridir bana göre. Mustafa, sonuna kadar hak etti kaybetmeyi. Hak etmediği iki şey varsa biri Fatmagül’dür, diğeri de onun gözyaşlarıdır. Zaten benim düşünceme göre, Fatmagül Mustafa’ya karşı içinde bir şeyler olduğundan falan hüzünlenip ağlamadı, sadece bir insan olarak, bütün yaptıklarının cezasını bulduğunu düşünüp, tamamen vicdani bir gözyaşı ve hüzündü onunkisi.

                Bu kadar eleştirinin üzerine iki cümlede güzellikler yazmalı değil mi. Ben Fatmagül ile Kerim’in evlerine bayıldım. Bir önceki yazıda da söylemiştim özellikle dış mekânların güzelliğini ama evin içi de ne şeker değil mi. Renkler, eşyalar birbirinden güzel, sevgi dolu, aşk dolu bir ev olmuş. Sadece Mutfağın kıpkırmızı fayansları gözümü biraz yordu ama o kadar kusur da olsun artık diyelim. Finale birkaç bölüm kala, umarım Fatmagül ile Kerim şu güzel evin içinde iki güzel gün geçirsin de, bizde iki senedir oturup seyrettiğimiz şu dizinin yüzümüzü güldürdüğüne şahit olalım canlarım değil mi?

                Şimdilik FSN’den bu kadar. Bakalım bu hafta bizi ne sürprizler bekliyor.

                Siyah İnci’den sevgiyle…

                www.twitter.com/blackpearl42

               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder