Oldu
olmadı, küstüler barıştılar, ay yaklaştılar, aman elini tuttu, aman dudağından
mı öptü, yok yok değilmiş, yanağından öpmüşte dudağından öper gibi yapmış,
hayır hayır dudaktan öpmüş, evlenecekler, düğün, gelinlik derken. En
nihayetinde iki hafta boyunca o güzel telaşları seyrettik FSN’de. Düğün
alışverişine çıkıldı, davetiyeler basıldı, güzel güzel çamaşırlar alındı,
bahçeye düğün için masalar, sandalyeler kuruldu, ikisinde de bir heyecan, bir
aşk, bir hasret. En ufacık fırsatta bir araya gelmeler, gülüşmeler, cilveler,
merdiven başında öpüşmeler. Onlar yakınlaştıkça seyredenler heyecanlandı, biz heyecanlandıkça
hayaller kurmaya başladık, aman Allah şu düğün olsa bitse de Kerim’de muradına
erse diye dualar bile ettik.
Düğünümüz
de oldu. Hem de pek güzel oldu. Zeybek’ten Damat halayına kadar koskoca bir
bölüm boyunca güldük eğlendik. Bana sorarsanız Fatmagül ile Kerim’de pek
mutluydular. Hiç sorun yoktu. Bayıla bayıla evlendiler, oynadılar, güldüler,
hayatlarının dönüm noktası olan günün tadını doyasıya yaşadılar.
Ve
neredeyse sezonun başından beri beklediğimiz ilk gecemiz geldi çattı. Hepimizin
kafasında Fatmagül ve onun vereceği tepkiler, korkular, hüzünler dönüp dolaşadursun
o da ne! Meğer Kerim kardeşim Fatmagül’den önce strese girmiş te haberimiz yok.
Yahu adam, sırası mı şimdi yatağın başına çöküp ağlamanın. Ne diye o gecenin
bütün heyecanını, güzelliğini bozup başa dönüyorsun. Ne gereksiz bir stres.
Hayır, kızı da boşu boşuna gerdin. O dakikaya kadar Fatmagül’ün bir sorunu
yoktu, meğer biz Fatmagül’ün psikolojisine odaklanmaktan seni unutmuşuz. İyi de
artık vicdan yapmanın bir gereği var mı? Kalkmış orda demez mi “Senin hayatını
değiştirdim ben”. Fatmagül ağzını açıp layıkıyla cevap veremese de ben vereyim
o cümlenin cevabını. Çok ta iyi yaptın be Kerim, yürü bütün yollar senin.
Allah’tan Mustafa gibi biri ile evlenmedi de seni buldu Fatmagül. “”Mustafa
konusuna aşağıda değinilmiştir, dolayısıyla burada kısa geçiyorum : ))””
Neyse,
Fatmagül kızımız biraz olsun Kerim’in heyecanını yatıştırdı da Kerim kardeşimde
olaya konsantre oldu. Amma velâkin bu haftaya geldik ki ne görelim. İkisinin de
surat beş karış. Sanırsın düşman kesildiler. Yani el insaf artık! Şu noktaya
getirmişsiniz olayı, her şey gayet güzeldi, ayılıp bayılıyordunuz birbirinize,
ne oldu da birbirinize düşman kesildiniz. Sorarım size, yeni evli bir çift
evliliklerinin ilk gününde ne yapar? Biri oturup ders mi çalışır, öbürü kendini
bahçe tasarımına mı adar, bir gün önce elele tutuşmak için fırsat kollayan iki
insan, köpeklerini severken birbirlerine değen ellerinden tırsar mı Allah aşkına?
Neydi bütün o saçma sapan gerginlikler, surat asmalar. Konuşmamak, bir arada
olmamak, birbirinin yüzüne bakmamak için atmadıkları takla kalmadı. Hele
Fatmagül’ün duş almak için Kerim’in evden çıkmasını bekleyip, apar topar
koştura koştura duşa girmesine, o panik hallerine ne gerek var? Adamla bir gece
önce vuslata ermişsin zaten. Ne sanıyorsun senin üzerine atlayacağını falan mı?
Hiç mi tanıyamadın Kerim’i. Farkında mısın bilmem ama Kerim gibi bir erkek
karakteri dünya üzerinde milyarda bir falan bulunacak bir tip. Adam iki yıl
seni beklemişte, birkaç gün mü beklemeyecek. Âşık olup evlendiğin adama sapık
muamelesi yapmakta ne oluyor? Açıkçası ben evliliklerinin ilk gününde hiç böyle
bir tatsızlık beklemiyordum. Eminim pek çok seyredende benim gibi hayal
kırıklığına uğradı bu konuda.
Gelelim
Mustafa’nın son dakika golüne. Sen düşün taşın, ne yapsam da bu kadının
aklından ömür boyu çıkmasam diye. En sonunda evlendiği gün ölüme atla. Bu
yetmezmiş gibi, bir de mektup bırak. Kerim o mektubu alıp eve getirdi Fatmagül’e
verdi ya. O sahneyi seyrederken neler düşündüğünüzü tahmin ediyorum. Kerim bir
kez daha farkını gösterdi ama anlayabilirsen işte Fatmagül. Anlayışın, sabrın, saygının,
fedakârlığın ve tertemiz hislerin yegâne örneği Kerim, bir kez daha yüceldi
gözümüzde. Ama bu tavırları ile bile yaramadı ya Kerim, anladık ki aslında
bütün suç Kerim’de..
Evet,
Mustafa oturmuş bir mektup yazmış, günlerdir sosyal medyada bazı tartışmaları okuyorum,
yorumlara bakıyorum. Mustafa’ya üzüldünüz mü, acıdınız mı, kızdınız mı? Gibilerinden
bir takım yorumlar yapılıyor. Yahu kardeşim ne üzülmesi, ne acıması. Ben kendi
adıma o mektuptan bir nebze bile etkilenmedim kimse kusura bakmasın. Hiç
üzülmedim bile Mustafa için. Adam ölürken bile, bütün derdi Fatmagül’ün
huzurunu kaçırmak, vicdanına el atmak, Kerim’den soğutmaya, uzaklaştırmaya
çalışmak ve en çirkini bütün bunların sebebi olarak Kerim’e suçu atmaya
çalışmaktı. Kendi karaktersizliğinin kiri, Kerim’i kirleterek temizlenebilir
miydi acaba? Fatmagül’e ilk sırtını dönen, bolca para, lüks döşenmiş bir ev
uğruna Fatmagül’ün namusunu değişen kendisi değil miydi? Kerim, Fatmagül için
çabalayıp yanında olmaya çalışırken Mustafa karşılarında, düşmanları ile ortak
değil miydi? Fatmagül onu her defasında reddederken, kendini tam tersine
inandıracak psikopatça düşüncelere sahip değil miydi? Kerim, Fatmagül’ü
ürkütmemek için her hareketine, her sözüne dikkat ederken, Mustafa sözde
sevdiği kadını kaçırıp duygusal işkencelerle karşı karşıya bırakmamış mıydı? Ne oldu, ne yaptın da sen masumlaştın birden Mustafa. Hapishanede döktüğün iki damla gözyaşımı temizledi senin bütün günahını..Ölmenin bile şerefli bir yanı vardır çoğu zaman. Sen onu bile becerememişken, kime neyin suçunu atıyorsun? Şu
son yazdığı mektup bile onun karaktersizliğinin en bariz örneklerinden biridir
bana göre. Mustafa, sonuna kadar hak etti kaybetmeyi. Hak etmediği iki şey
varsa biri Fatmagül’dür, diğeri de onun gözyaşlarıdır. Zaten benim düşünceme
göre, Fatmagül Mustafa’ya karşı içinde bir şeyler olduğundan falan hüzünlenip
ağlamadı, sadece bir insan olarak, bütün yaptıklarının cezasını bulduğunu
düşünüp, tamamen vicdani bir gözyaşı ve hüzündü onunkisi.
Bu
kadar eleştirinin üzerine iki cümlede güzellikler yazmalı değil mi. Ben
Fatmagül ile Kerim’in evlerine bayıldım. Bir önceki yazıda da söylemiştim
özellikle dış mekânların güzelliğini ama evin içi de ne şeker değil mi. Renkler,
eşyalar birbirinden güzel, sevgi dolu, aşk dolu bir ev olmuş. Sadece Mutfağın
kıpkırmızı fayansları gözümü biraz yordu ama o kadar kusur da olsun artık
diyelim. Finale birkaç bölüm kala, umarım Fatmagül ile Kerim şu güzel evin
içinde iki güzel gün geçirsin de, bizde iki senedir oturup seyrettiğimiz şu
dizinin yüzümüzü güldürdüğüne şahit olalım canlarım değil mi?
Şimdilik
FSN’den bu kadar. Bakalım bu hafta bizi ne sürprizler bekliyor.
Siyah
İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder