30 Haziran 2014 Pazartesi

O Hayat Benim, sezon finalinde bomba üzerine bomba patlattı !!

O hayat benim sezon finali yazısına başlamadan önce, çok sevdiğim bir hikâyeyi anlatmak isterim.

Vaktin birinde bir ülkenin kralı, bir gün sarayında otururken, adamları ona kendisini görmek isteyen biri olduğunu söylemişler. Kral, misafirinin kim olduğunu sorunca, dilenci kılıklı bir adam cevabını almış. Neyse,adamı huzuruna kabul etmiş. Derdini sormuş. Adam ona, elindeki bir çorba kâsesi büyüklüğündeki kabı göstermiş ve demiş ki “şu tası doldurursanız bana yeter”..Kral gülmüş, hemen adamlarına dönmüş “doldurun şu garibanın tasını altın ile”demiş..Fakat ne mümkün. Adamın elindeki tasa ne koydularsa, tas bir türlü dolmamış. Altınlar, mücevherler, paralar tasın içinde kayboluyor ama tas bir türlü dolmuyormuş. Bunun üzerine kral bunda bir sır olduğunu anlayıp adama sormuş. “Nedir bu işin sırrı, anlat bana..” Adam gülümsemiş “buyurun bahçeye çıkalım, göstereyim demiş”. Beraber bahçeye çıkmışlar, adam yerden bir avuç toprak alıp tasın içine atmış. Tas ağzına kadar dolup birden taşmış, topraklar yerlere saçılmış. Kral hala anlamamış. Adam “Kral hazretleri, bu tas İNSAN NEFSİNDEN yaratılmıştır, onu bir avuç topraktan başkası doyurmaz” demiş..

Şimdi bu hikâyeyi niye paylaştım biliyor musunuz..O hayat benim senaryosu öyle güzel uyuyor ki bu hikâyeye..İnsan nefsinin, hırsının, hasetinin nelere yol açacağını gözümüze gözümüze sokuyor, Bunu yaparken de öyle oyunculuklar ile sunuyor ki, tüm bunları bayıla bayıla izliyoruz öyle değil mi?

Gelelim Sezon Finaline…

Ben açıkçası böyle bir final bekliyordum..Çarpıcı, iddialı, kimi zaman diğerlerine benzer, kimi zamanda çok ama çok farklı…O yüzden bu final tam benim istediğim gibi oldu…

Ateş ile Efsun’un beraber olduğu gecenin sabahı Bahar kapıya dayandı..Hoş, o gece Efsun’un dediği gibi mi geçti, yoksa Efsun yine bir oyunun peşinde mi, o kısım yeni sezonda açığa kavuşacak. Ama eğer iş Efsun’un dediği gibiyse, ben şahsen bir hamilelik beklerim sonuç olarak. Zira Efsun, işini sağlama almayı sever nede olsa..Yine de bir ihtimal, aralarında bir yakınlaşma olduysa da, tebrik etmek lazım ikisini de. Çünkü Ateş öylesine sarhoştu ki, o durumda sızıp kalmış olması daha muhtemel geliyor bana..

Saf, masum ve kısık sesli kızımız Bahar, kapıya dayandı dedik, içeri de girdi. Hatta bir ara yukarıdaki yatak odasına doğru çıkmaya bile kalktı. Ama beklenen olmadı elbette. Ben Keremcem’in o sahnedeki performansını çok beğendim. Zira gerçekten o gerilimi çok iyi yansıttı. Hepimiz adeta hop oturup hop kalktık. Ama dediğim gibi, Bahar Efsun’u görmedi. Görmesini de beklemiyordum ben. Çünkü Bahar karakterindeki bir kız, öyle çarşaflara sarınmış haldeki Efsun’u görürse, ardına bile bakmadan gider, o aşk ta orada biter.

Ateş, ne yaptığını bilmez ve hatırlamaz bir halde, bir de Efsun’un söylediklerine üzerine, elbette geldi koskocaman bir pişmanlık ve öfke..Efsun’u def etti evinden ama hayatından nasıl def edecek o biraz zor işte..

Efsun ise, Ceren Moray yorumuyla adeta geceye damgasını vuran karakter oldu..Ceren Moray’ı yürekten kucaklıyorum, zira akşamın yıldızlarından biri oydu..Tek kelime ile inanılmaz bir performans izledim kendisinden.  Ne düşündüğünü, ne yapmak isteğini bir türlü çözemedik, yüzünde bir çeşit ifade, kafasında milyonlarca tilki gezinirken, Efsun hayatının rolünü oynadı adeta ailesine ve tabii ki Ceren Moray aştı kendini bile, her sahnede..Hele o Bahar’ın gelinliğini giydiği sahne..Bir tabak dolusu vişne elinde…Vişneden soğudum yeminle…Kafamdan bin bir küfür geçti hemencecik..Yahu kızın hayatını çaldın zaten, bu ne hırs, bu ne öfke, ne gözü doymaz insanmışsın yahu..Bahar’ın sevdiği adamları elde etme çabası da ayrı konu tabi..Ama şu bir gerçek ki, Efsun ruhsal olarak ta çok normal bir karakter değil. Kardeşine olan öfkesi, birazda onun gibi iyi ve sevilen, seçilen biri olmadığından olsa gerek..Bu Bahar’ın suçu olmasa da, Efsun kendi kötülüğüne böyle bir çıkış yolu bulmuş sadece. Kötüyü oynamak zordur, kötü bir karakteri sevdirmek, o karakterin bakış açısını göstermeye çalışmakta. Mesela akşam, Efsun’un deniz kıyısında oturup ağlayışı benim canımı yaktı. Ona ne kadar sinir olup, nefret etsem bile, bir anda kendimi onun için üzülürken buldum. Efsun’un inişli çıkışlı ruh halini, o sahnede yüzünden okudum..Ceren Moray’ı da gerçekten yürekten kutluyorum..

Biraz önce dedik ya, bizim kızımız saf, hem de öyle böyle değil, bazen sinir bozucu derecede saf. Yahu sorarım size, yarı çatlak kardeşiniz gelinliğinizi giyecek, birde o gelinlik ile vişne yiyip, gelinliği vişne lekeleri ile süsleyecek, bir de akşam anne babanızın yanında damarınıza basacak, siz de susacaksınız. Olacak iş mi? Ben şahsen Bahar’ın bağırıp çağırıp olanları annesine ve babasına anlatmasını bekledikçe, Bahar sustu. O sustukça ben sinir oldum. Bahar’ın saflığı ve sessizliği biraz abartılmış geldi bana..

Bahar ile Efsun, Ateş için savaşadursunlar, öbür tarafta da kazanlar kaynadı. Hem de ne kaynama..Seçil ile Asım aşkına daha fazla göz yumamayan Hülya, çıldırıp kendini kaybetti ve Seçil ile Sakine halanın oturduğu evi yakıverdi..Böylelikle sezon finaline damga vuran diğer karakterimiz de Hülya oldu elbette. Ve Hülya’nın gözündeki o öfke..Her türlü korkudan arınmış, olabilecek her duruma razı bir cesaret.. Ahu Sungur, Hülya’nın o zarafetine tam zıt bir hoyratlıkla evi yaktığı sahnede, öylesine muhteşem oynamış ki, ben izlerken bile ürktüm o bakışlardan, o öfkeden. Hülya, biraz kibrinin, bir parça da baskın karakterinin cezasını çekti aslında..Asım’ı kaybetmesine sebep Seçil değil aslında, ta kendisi ama bunu kabullenmek, ev yakmaktan daha zor olsa gerek..Asım’ı ikna etmeye gücü yetmeyince, oda gücünün yettiğine yaptı yapacağını. Üstelik büyük bir cesaret ile gündüz vakti, arkasında şahit bırakarak..Şahide gerek yok, Hülya zaten “ben yaptım” diyecek kadar kaybetmiş bir kadın zaten..

Hülya kaybederken, Seçil kazandı. Seçil’in öfkesi tüm konağı çınlatırken, Asım idi onu elinden tutup götüren, sakinleştiren, kucak açıp şefkat veren. Seçil, babası yaşındaki Asım’ı birazda sevdi bu yüzden. Asım’ın diğer konak halkına benzemeyen, kendine daha yakın, daha mütevazı, daha yumuşak oluşundan belki..Yâda belki, Hülya’nın Asım’da göremediği o yüreği gördü Seçil, gençti, saftı, o yüzden Asım’ın kalbinde yer etmek kolaydı..Peki ya bundan sonrası..Onu da yeni sezon izleyip göreceğiz..

Gecenin diğer yükselen yıldızı Sakine idi..Yüreğimize işleyen gözyaşları ve acısı, fazlasıyla gerçekçi ve doğaldı. Birgül Ulusoy, oyunculuk gücünü konuşurken, ekran başında değil Gelincik Yokuşundaki o evin önünde hissettim adeta kendimi,  gerçekten yandı sanki o ev, gerçekten orada bir Sakine kadın vardı, perişandı, yıkılmıştı. İşte canlarım, benim hep söylediğim oyunculuk gücü böyle bir şey..Oyuncu kendisi karakteri yaşadığı kadar, o karakterin duygularını içselleştirdiği kadar, izleyiciye de aynı hissi vermeli. Yaşadığı semtin koşullarına ayak uydurmaya çalışan, kendi halindeki Sakine kadın, kimseye bir zararı yokken gördüğü o çok büyük zararı atlamadı elbette. Ağladı, çırpındı, yıkıldı, ama hayatla savaşan o kadınların ayrı bir gücü de vardı. Kendine geldi, gelmeyi bırak, Nuran’ın oyununu da çözdü tek başına karanlık bir gecede. Vallahi bu Sakine’den korkulur, bu kadın Yusuf beyin namazsız duasız gömülmüş cesedini de bulur çıkarır, anlı şanlı bir cenaze düzenlerse hiç şaşırmam..Sakine kadını kutluyor, Birgül Ulusoy’u o güzel yüreğinden öpüyorum. Şahaneydi gerçekten..

Çok dolu dolu bir sezon finali olunca insan ne yazacağını şaşırıyor. Ateş ile Bahar, nikâh tarihi aldılar, hem de yıldırım nikâhı ama nikâhı Efsun bastı elbette..Yahu Allah aşkına gizli saklı evleniyorsunuz madem, Süreyya ablanızın ağzı niye o kadar gevşek..Seçil’e nikâhtan bahsedince, Seçil’de yemedi içmedi Efsun’a haber etti. Seçil de ayrı bir saf, yahu Efsun’un anlattıklarına inanıp, Efsun’dan yana niye saf tutuyorsun. Ama Efsun kızımıza da elbette bir haber gitmesi lazımdı..Efsun, nikâha koştu, Nuran onu tuttu, Efsun yediği marifeti annesine itiraf etti, Nuran ile Efsun ilk kez karşı karşıya geldi..Ama Efsun bu..Anasının kızı, anasını da alt etti sonunda..Efsun, nikâhı basarken, bizim öldü diye bildiğimiz Hasret’te konağın kapısını çalmaz mı…O hizmetçi kadın, fena şık ve havalı adımlarla konağa yaklaştı ama yüzünü göremedik. İşte asıl bomba da buydu bence..Zira tüm dengeler alt üst olacak yeni sezonda ve yeni bölümlerde..Dilerim konak halkının hiç birinin fark etmediği, Bahar ile annesinin birbirine olana benzerliğini, Hasret fark etsin..

Ateş ile Bahar’ın kavuşması da eminim hayallerimizde kalacak bir süre..

Yeni sezonda görüşmek üzere..Tüm ekibine, yazanına, çizenine, ışıkçısına, kameramanına, mikrofon tutanına, makyaj yapanından kuaförüne, yönetmenine ve tüm şahane oyuncularına yürekten teşekkürler bu keyif için…Yeni sezonda da aynı başarıyı sürdürmeniz dileğiyle yazımıza burada son verelim..

Siyah İnci’den sevgiyle..


www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder