15 Eylül 2012 Cumartesi

Kayıp Şehrin Huzur Sokağında Dila Hanım..



Sezon çok hızlı başladı malum..Yeni pek çok dizi var..Her biri hakkında yazı yetiştirmek ve sizleri de bekletmemek adına, ilk bölümleri yayınlanan diziler için bundan böyle kısa giriş yazıları yazacağız...Bu amaçla dün akşam yeni başlayan dizilerimiz için neler düşmüş kalemimizin payına hep beraber bakalım...


Kayıp Şehir..

Trabzon’dan İstanbul’a göç eden altı çocuklu bir annenin hayat hikâyesi..Bir de dedeleri var yanlarında. Baba nerelerde henüz bilmiyoruz.  Klasik bir Yaprak dökümü hikâyesi olacağa benzer. Annemiz de Öyle Bir Geçer Zamanki Cemile’yi anımsattı bana daha çok. Altı çocuk bana çok fazla gelse de, sanırım hikâyenin çeşitliliği açısından düşünülmüş. Dün akşam ilk bölümünü seyrettik. Dediğim gibi, büyük şehrin içinde kaybolup giden, parçalanan aile hikâyelerinden hoşlanıyorsanız, sizi memnun edecektir. Henüz çok yeni olduğundan karakterler ve olaylarda çok fazla bir gelişme yok elbette. İlk bölümden benim gözüme takılan, Gökçe Bahadır’ın oynadığı hayat kadını karakteri. İddialı bir rolün üstesinden gelmiş gibi görünüyor. Suskunlar’ın Zeki de buraya zıplamış..Bu sezon sesini Gazanfer’e kaptırınca olsa gerek..Öne çıkan karakter İrfan..İlker Kaleli, İrfan rolünde hayli başarılı..Ailenin futbolcu oğlu..Ama aynı zamanda fazlasıyla hareketli ve tehlikeli de..Ve büyük usta Ahmet Mekin, her ne kadar yaşlansa da, ailenin dedesi rolü ile karşımızda. Şimdilik köşesinde oturtulan Ahmet Mekin, eminim dizinin ilerleyen bölümlerinde ailenin başına gelecek olaylarda önemli yer edinecek gibi görünüyor. Anne rolünde Nazan Kesal var tüm ustalığıyla. Onu Aşk ve Ceza dizisinde Yasemin’in iş ortağı reklamcı Sevgi karakterinde izlemiştik. Orada canlandırdığı modern ve zengin iş kadını rolünün aksine, Kayıp Şehir’de yoksulluk çeken fedakâr bir anne rolünde oldukça başarılı. Şimdilik ilk bölümden benim kalemime bunlar düştü. Senaryonun kurgusunda farklı hikâyeler olması durumunda, dizinin cazibesi artacaktır. Aksi durumda, başta da belirttiğim gibi, büyük şehrin parçaladığı bir aile hikâyesinden öte gidemeyeceğini düşünüyorum. Bakalım seyredip göreceğiz..


Dila Hanım..

Dila Hanım benden tam not aldı canlarım..Dila Hanım rolünde Hatice Şendil var ki, cuk oturmuş diyebilirim. O nasıl bir güzel kadın maşallah. Boy pos, saç, kaş göz hepsi tamam. Üstelik ayalarının üzerinde duran güçlü bir görünümü var..Hanım ağa olması için her şart tamam. Ancak çiftlik biraz kalabalık geldi benim gözüme..Kayınpederi, kaynı nerelere kaybolacak ta Dila Hanım Hanım ağa olacak merak ettim doğrusu. Kayınpeder rolünde Engin Şenkan var, yılların usta sanatçısı göz kamaştırıyor oyunculuğu ile..Ya Rıza rolü ile Erkan Petekkaya..Nasıl bir oyunculuk varsa bu adamda. Daha ilk bölümden sildi attı kafamızdan Ali Kaptan imajını. Bu dizi sadece onun için bile seyredilir. Kaldı ki ona eşlik eden bunca şahane oyuncu varken, tadına doyulmaz olmuş. Görsellikler çok iyi, ışık, dekor hepsi güzel kullanılmış,müzikler yerli yerinde. Gözüme batan bir şey göremedim ben..Dün akşam ilk bölümüyle geldi Dila Hanım, bu sebeple çok incelemeyip daha sonraki bölümlere saklayalım hevesimizi..Benim en çok dikkatimi çeken Necip Memili oldu. Dila’nın ölen eşinin kardeşi Azer rolünde harikalar yaratmış Necip Memili. Kim olduğunu çıkaramadıysanız, Hanımın Çiftliği’nin Zaloğlu Rüstem’i ya da Yalan Dünya’nın felsefik konuşmalarıyla bizi şok eden inşaat ustası diyelim hemen bileceksiniz. Tanımakta güçlük çekebilirsiniz zira epey kilo almış. Sanırım dizi için. Saçlar kısalmış, hafif kirli bıyık sakal ile gerçekten müthiş bir değişime uğramış. Sevimsiz kötü adam rolünde bayıla bayıla seyrettim kendisini. Senaryo çok iyi, ilk bölüm için her şey yerli yerinde elbette..Umarım aynı kalitede devam ederler..Roman ya da film uyarlamalarında, diziyi uzatma çabasına girdikleri zaman, senaryoda çatlaklar oluşmaya başlıyor ister istemez. İffet dizisinde bunu açıkça gördük. Her halde İffet filmini yazanı, çekeni alsanız getirseniz, kendi yaptıkları film ile ufacık bir benzerlik bile bulamazlar. Dila Hanım filmi çok iddialı filmlerden. Aynı hataya düşmezler ve film ile paralel bir senaryoda devam edebilirlerse çok iyi olur..Sözün kısası canlar, Dila Hanım olmuş..


Huzur Sokağı...

Aslıda Huzur Sokağı ile ilgili tek bir kelime dahi yorum yapmayacağımı söylemiştim..Yine de,dün akşam ikinci bölümünü ekranlarda seyrettiğimiz Huzur Sokağı’nı seyredenler ve sevenlere duyduğum saygı sebebiyle,belki dizi hakkında bir yazı beklentileri olmuştur diyerek, küçük bir açıklama yapmak istedim..Dizinin kitabını okudum yıllar önce. Hem de iki kez..Çok etkileyici yazılmış bir roman gerçekten. Özellikle bu tarzdan hoşlananları tatmin edecek dozda. Dizi, roman ile aynı paralelde gidecek mi henüz bunu söylemek için de erken. Ancak fazlasıyla keskin bir konu olması sebebiyle,bir takım yanlış anlaşılmalar olmaması adına dizi hakkında yorum yapmak ve yazı yazmak düşüncesinde değilim. Zira dün akşam yaptığım birkaç yorum, fazlasıyla tepki aldı ve yanlış yorumlandı..

Her türlü düşünceye, kılık kıyafete, saça başa makyaja ya da örtüye son derece saygılı olan biri olarak, insanların dışından çok içine önem veren, zekâsına değer veren biri olarak, bu dizi ile ilgili eleştiri yapsam kötü olacağım, övgüde bulunsam taraf tutuyor diyecekler. Ne keyfimin kaçmasını, ne de keyif kaçırmayı sevmeyen biri olduğumdan, yanlışlıkla bile olsa üzülmek ya da üzmek, yaptığım işin amacıyla ters düşecek. Ayrıca prensip olarak, düşüncelerimi özgürce dile getiremediğim hiçbir konuda yorum yapmayı, konuşmayı doğru bulmadığımdan, Huzur Sokağı izleyenlerden ve sevenlerden özür dileyerek, diziyi sadece takip eden bir izleyici olarak kalacağımı belirtmek isterim. 

Yeni diziler için giriş yorumlarımızı burada noktalayalım..

Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder