Salı akşamlarının reytingi yüksek
ve aklımıza bile gelmeyecek her türlü felaketi içeren fenomen hale gelmiş
dizimiz Öyle Bir Geçer Zaman ki sezonu dün akşam açtı..Bu sezon çok fazla dizi
başlıyor malum, o yüzden epey yoğun geçecek kış sezonu. Dolayısıyla ben de
vakit kaybetmeden, sıcağı sıcağına dizimiz hakkında bir şeyler karalayayım diye
düşündüm. Zira her akşam neredeyse iki, hatta bazı akşamlar üç dizi var..E hal
böyle olunca, bazı dizileri yayınlandığı akşamlar seyretmek mümkün olmuyor.
Sonrasında ise hem seyredilecekler birikiyor, hem yazılacaklar. Bende bu
sebeple, hemen ilk başlayan dizimizi yazayım da , kafama takılanlar ve dilime
birikenleri paylaşayım dedim.
80.bölümle 80’li yıllara adım
attı Öyle Bir Geçer Zaman ki...“Çok zaman geçti” dediler ama kusura
bakmayın bize yutturamazlar. Şimdi Osman’a bakarsan uzun zaman geçmiş, Hakan’a
bakarsan çoookkk uzun zaman geçmiş, Aylin’in kızına bakarsan çok kısa, Süleyman’a
bakarsan da hiç zaman geçmemiş kardeşim…Ve Hasefe Nine’ye bakarsanız zaman
geçmemiş hatta geri mi gitmiş ne..
Osman karakterini oynayan
kardeşimin oyuncuğuna lafım yok, hiç diziye yeni katılmış gibi bir hali yoktu,
oyunculukta kusursuzdu gerçekten..Tipine de sözüm yok Allahın yarattığı kul
neticede. Üstelik hoş yakışıklı bir delikanlı.. Fakat el insaf yahu, O kadar
sevimli bir çocukluğu olan Osman, büyüyünce niye bu kadar değişti. Çocukluğu
ile zerrece alakası yok bizim büyük liseli ergen Osman’ın. Çok daha sevimli,daha
bebek yüzlü biri oynayabilirdi diye düşünüyorum ben Osman’ı. Bir de zamanlama
hataları var dizide. Şimdi geçen sezon bittiğinde Osman İlkokul 1.sınıftı değil
mi..Bu sezon Lise’ye gitmeye başlamış..En iyi ihtimal ile Lise 1 bile olsa
aradan 8 sene geçmiş olması lazım. Ayrıca sezon sonunda Aylin kızını ancak
doğurabilmişti. O halde Aylin’in kızının en az 8 yaşında olması lazım gelir.
Buda İlkokul 2.sınıf olması demek. Hatta yeni sisteme göre 3.sınıf..Ve fakat
küçük meleğimiz çok daha küçük gibi geldi bana..Bu noktadan hareketle pek çok
zamanlama hataları var dizimizde.
Mesela en basiti Hasefe Nine..Bu
kadın kaç yaşında Allah aşkına, yıllar geçti, çocuklar büyüdü, torunlar bile
çoluk çocuk sahibi oldu, Hasefe nine hep aynı, ne yaşlanıyor ne hastalanıyor
maşallah. Bir de Süleyman elbette. Yaşlanmayan gruba dâhil olan kardeşimiz
Süleyman’ın baktım da hala 7/24 mesaisi devam ediyor. Kâh çocuklarla
kızıldericilik oynuyor, kâh Cemile ile Soner’in arasını yapmaya çalışıyor..Her
yere yetişiyor maşallah. Ya Hakan'ın babasına ne demeli. Hakan hapiste sanki 8
değil, 18 yıl geçirmiş gibi perişan olmuş, yaşlanmış. Saçlara ak düşmüş
demeyeceğim, ciddi ciddi beyazlamış, sakallanmış..Ama babası Ekrem bey için zaman
durmuş sanki. Hoş her ne kadar saçlarını bıyıklarını boyatsa da bizim Ekrem Bey,
Hakan yaşlandıkça, babası gençleşmiş..Aynı boy, pos, bıyık, saç duruyor, Hakan,
kendi babasının yanında, babasının dedesi gibi kaldı. Ama şu bir gerçek ki, Hakan eskiye nazaran çok daha hoş ve karizmatik, olgun bir erkek olmuş. Zaman hızla
geçerken Ekrem beyin kapısının önünden geçmeyi unutmuş sanırım, büyük ihtimalle
zaman bile Caroline kızımızın şerrinden korkmuştur. Malum Caroline, Hakan'ın yeni ciciannesi olmuş.
Bu kadar yıl sonra, Mete hala bir
baltaya sap olamamış canlarım, benim gördüğüm bu. Mete ola ola , bildiğiniz
kasetçi olmuş çıkmış. O beğenmediğimiz Necati ise ünlü olmuş çıkmış iyi mi..Ve
fakat bir sorun var. Necati sanki o dönemlerin modasına ayak uydurup hafif arabeskçi
mi olmuş nedir.. Ayrıca Mete ile Osman arasındaki yaş farkı neredeyse kapanmış.
Oysa nerden baksak aralarında en az 11 yaş olması lazım. Mete yaşlanmamış,
bıyıklanmış sadece ama o bıyık seni kurtarmaz Mete kardeşim benden söylemesi.Hala
gencecik duruyorsun hatta Osman’dan bile genç duruyorsun..Zaten abin ile aynı
dizide oynuyorsunuz. Ses tonlarınız bire bir aynı. Bir de bıyık koymuşsun
tıpatıp abinle ikiz gibi olmuşsunuz. Hiç olmazsa abin kafasını falan kazıtsaydı
da bir fark olsaydı aranızda.
Yıllar geçmiş geçmesine de, malum
sağ-sol kavgaları her zaman olduğu gibi devam etmekte. Ama bu defa sanırım
üniversitelerden, liselere kadar inmiş kavganın yaş ortalaması..Ve bu sefer Ahmet’in
yerini Osman almış, Berrin’in yerini de Ayça. Büyük ihtimal Osman ile Ayça
arasında bir aşk hikâyesi seyredeceğiz bu sezon ama Berrin-Ahmet ya da
Soner-Aylin aşkı gibi bir aşk olur mu onu seyretmeden bilemeyiz elbette.
Ahmet ile Berrin geçen sezon
nihayet vuslata erip evlenmişlerdi. Aradan yıllar geçmiş ve Berrin kuşkusuz
şahane bir kadın olmuş. O nasıl güzellik Yıldız Hanım öyle..Ben bakmalara
doyamadım ne yalan söyleyeyim. Berrin’in kızı Zehra cuk oturmuş. Tıpkı
annesinin kopyası. Kim bulup seçtiyse bravo diyorum. Ve fakat küçük bir sorun
var..O büyük aşkla evlenen Ahmet ile Berrin evliliğinde genel olarak bir sükûnet
ve mutsuz, gergin bir hava var gibi geldi bana. Üstüne kızları Zehra’nın
babalık muhabbeti de eklenirse, bu sezon da Ahmet ile Berrin’i hayli sıkıntılı
günler bekliyor gibi görünüyor. Üstelik daha dizinin başında pek çok ölüm tehdidi
aldığını duyduğumuz Ahmet, faili meçhul bir suikasta kurban gidecek büyük
ihtimal..
Peki ya Cemile..Cemile yıllar
geçince yaşlanmış sözde ama sanırım küçük bir sorun burada da var..Kardeşim
yaşlanınca insanın yüzünde çizgiler oluşur, göz kapakları düşer, saçları
dökülür, aklaşır. Cemile’nin tek yaşlanma belirtisi renksiz solgun yüzü. Yani
azıcık makyaj yapıverse, yıllar öncesinin gencecik Cemile’si oluverecekmiş
gibi. Ben açıkçası Cemile’nin kanı çekilmiş halini de hiç beğenmedim..
Dizimizin yeni oyuncularından
Mine Tugay için de iki cümle etmek isterim..Mine Tugay, öncelikle şahsı çok
beğendiğim kaliteli ve hanımefendi oyunculardan. Çok sade bir güzelliği var..
Oyunculuğuna ise hiç lafım yok..Genç yeteneklerimiz arasında favorilerim
arasındadır kendisi.. Ama yok ben bu yeni rolüne oturtamadım kendisini. Gerçi
bu düşüncemin oluşmasında, geçen sezon Behzat Ç.’de canlandırdığı psikopat Komiser
Suna rolünü kusursuz bir şekilde canlandırmasının da etkisi var..Dediğim gibi
oyuncuğu mükemmel ama ben iyi kalpli bale öğretmeni rolüne ilk bölümden
ısınamadım. Umarım ilerleyen bölümlerde değişir bu fikrim zira ben Mine Tugay’ı
seyretmekten çok keyif alıyorum.
Gelelim Dizinin Kare As’ına…Soner-Süleyman-Aylin-Deniz
Yıldız..Öncelikle Deniz Yıldızı’nı çok seven Aylin ve ilişkilerinde Deniz
Yıldızı’nın çok özel bir yeri olduğunu gördüğümüz ikilimizin, kızlarının isminin
Deniz Yıldız olması çok isabetli ve hoş olmuş. Aylin ile Soner’in minik kızları
rolündeki ufaklık son zamanlarda seyrettiğim en şeker ve güzel kız..Bayıldım
ben o boncuk gözlere, saçlara, gülüşe..Üstelik bu kızımız da aynen Zehra seçiminde
olduğu gibi çok iyi bir seçim olmuş. Annesini çok andırıyor çünkü. Soner’in
kızına saçma sapan bir sebeple küsmesine bir anlam verememekle birlikte,
derinlerde ona Aylin’i ve onun yokluğunu anımsatması sebebiyle hak ta vermedim
değil. Süleyman kardeşimin elbette her zamanki sakinliğiyle, eline aldığı akrep
ile Soner’e yaptığı şahane oyun, Soner’i bu şekilde dönmeye razı etmesi de
dizinin en iyi sahnelerinden biriydi. Ve elbette Soner ile kızının
karşılaşması, son dönemlerde seyrettiğim en duygusal sahnelerden biri olarak,
gözlerimdeki yerini aldı..Bu sezon sanırım Mete Horozoğlu’nun kusursuz
oyunculuğu ile Soner ve kızının arasındaki buzların nasıl eridiğini, geçmişle
yüzleşmesini, hayata dönmesini keyifle seyredeceğiz..
Sezonun ilk bölümünden benim
gözüme takılanlar bunlar canlarım. Şimdilik bu kadar yetsin diyelim zira
görünen o ki, Öyle Bir Geçer Zaman ki bu
sezon çok konuşulacak..
Siyah İnci’den sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder