5 Eylül 2012 Çarşamba

Öyle bir geçer zaman ki..Ama herkes için farklı şekilde..




Salı akşamlarının reytingi yüksek ve aklımıza bile gelmeyecek her türlü felaketi içeren fenomen hale gelmiş dizimiz Öyle Bir Geçer Zaman ki sezonu dün akşam açtı..Bu sezon çok fazla dizi başlıyor malum, o yüzden epey yoğun geçecek kış sezonu. Dolayısıyla ben de vakit kaybetmeden, sıcağı sıcağına dizimiz hakkında bir şeyler karalayayım diye düşündüm. Zira her akşam neredeyse iki, hatta bazı akşamlar üç dizi var..E hal böyle olunca, bazı dizileri yayınlandığı akşamlar seyretmek mümkün olmuyor. Sonrasında ise hem seyredilecekler birikiyor, hem yazılacaklar. Bende bu sebeple, hemen ilk başlayan dizimizi yazayım da , kafama takılanlar ve dilime birikenleri paylaşayım dedim.

80.bölümle 80’li yıllara adım attı Öyle Bir Geçer Zaman ki...“Çok zaman geçti” dediler ama kusura bakmayın bize yutturamazlar. Şimdi Osman’a bakarsan uzun zaman geçmiş, Hakan’a bakarsan çoookkk uzun zaman geçmiş, Aylin’in kızına bakarsan çok kısa, Süleyman’a bakarsan da hiç zaman geçmemiş kardeşim…Ve Hasefe Nine’ye bakarsanız zaman geçmemiş hatta geri mi gitmiş ne..

Osman karakterini oynayan kardeşimin oyuncuğuna lafım yok, hiç diziye yeni katılmış gibi bir hali yoktu, oyunculukta kusursuzdu gerçekten..Tipine de sözüm yok Allahın yarattığı kul neticede. Üstelik hoş yakışıklı bir delikanlı.. Fakat el insaf yahu, O kadar sevimli bir çocukluğu olan Osman, büyüyünce niye bu kadar değişti. Çocukluğu ile zerrece alakası yok bizim büyük liseli ergen Osman’ın. Çok daha sevimli,daha bebek yüzlü biri oynayabilirdi diye düşünüyorum ben Osman’ı. Bir de zamanlama hataları var dizide. Şimdi geçen sezon bittiğinde Osman İlkokul 1.sınıftı değil mi..Bu sezon Lise’ye gitmeye başlamış..En iyi ihtimal ile Lise 1 bile olsa aradan 8 sene geçmiş olması lazım. Ayrıca sezon sonunda Aylin kızını ancak doğurabilmişti. O halde Aylin’in kızının en az 8 yaşında olması lazım gelir. Buda İlkokul 2.sınıf olması demek. Hatta yeni sisteme göre 3.sınıf..Ve fakat küçük meleğimiz çok daha küçük gibi geldi bana..Bu noktadan hareketle pek çok zamanlama hataları var dizimizde.

Mesela en basiti Hasefe Nine..Bu kadın kaç yaşında Allah aşkına, yıllar geçti, çocuklar büyüdü, torunlar bile çoluk çocuk sahibi oldu, Hasefe nine hep aynı, ne yaşlanıyor ne hastalanıyor maşallah. Bir de Süleyman elbette. Yaşlanmayan gruba dâhil olan kardeşimiz Süleyman’ın baktım da hala 7/24 mesaisi devam ediyor. Kâh çocuklarla kızıldericilik oynuyor, kâh Cemile ile Soner’in arasını yapmaya çalışıyor..Her yere yetişiyor maşallah. Ya Hakan'ın babasına ne demeli. Hakan hapiste sanki 8 değil, 18 yıl geçirmiş gibi perişan olmuş, yaşlanmış. Saçlara ak düşmüş demeyeceğim, ciddi ciddi beyazlamış, sakallanmış..Ama babası Ekrem bey için zaman durmuş sanki. Hoş her ne kadar saçlarını bıyıklarını boyatsa da bizim Ekrem Bey, Hakan yaşlandıkça, babası gençleşmiş..Aynı boy, pos, bıyık, saç duruyor, Hakan, kendi babasının yanında, babasının dedesi gibi kaldı. Ama şu bir gerçek ki, Hakan eskiye nazaran çok daha hoş ve karizmatik, olgun bir erkek olmuş. Zaman hızla geçerken Ekrem beyin kapısının önünden geçmeyi unutmuş sanırım, büyük ihtimalle zaman bile Caroline kızımızın şerrinden korkmuştur. Malum Caroline, Hakan'ın yeni ciciannesi olmuş. 

Bu kadar yıl sonra, Mete hala bir baltaya sap olamamış canlarım, benim gördüğüm bu. Mete ola ola , bildiğiniz kasetçi olmuş çıkmış. O beğenmediğimiz Necati ise ünlü olmuş çıkmış iyi mi..Ve fakat bir sorun var. Necati sanki o dönemlerin modasına ayak uydurup hafif arabeskçi mi olmuş nedir.. Ayrıca Mete ile Osman arasındaki yaş farkı neredeyse kapanmış. Oysa nerden baksak aralarında en az 11 yaş olması lazım. Mete yaşlanmamış, bıyıklanmış sadece ama o bıyık seni kurtarmaz Mete kardeşim benden söylemesi.Hala gencecik duruyorsun hatta Osman’dan bile genç duruyorsun..Zaten abin ile aynı dizide oynuyorsunuz. Ses tonlarınız bire bir aynı. Bir de bıyık koymuşsun tıpatıp abinle ikiz gibi olmuşsunuz. Hiç olmazsa abin kafasını falan kazıtsaydı da bir fark olsaydı aranızda.

Yıllar geçmiş geçmesine de, malum sağ-sol kavgaları her zaman olduğu gibi devam etmekte. Ama bu defa sanırım üniversitelerden, liselere kadar inmiş kavganın yaş ortalaması..Ve bu sefer Ahmet’in yerini Osman almış, Berrin’in yerini de Ayça. Büyük ihtimal Osman ile Ayça arasında bir aşk hikâyesi seyredeceğiz bu sezon ama Berrin-Ahmet ya da Soner-Aylin aşkı gibi bir aşk olur mu onu seyretmeden bilemeyiz elbette.

Ahmet ile Berrin geçen sezon nihayet vuslata erip evlenmişlerdi. Aradan yıllar geçmiş ve Berrin kuşkusuz şahane bir kadın olmuş. O nasıl güzellik Yıldız Hanım öyle..Ben bakmalara doyamadım ne yalan söyleyeyim. Berrin’in kızı Zehra cuk oturmuş. Tıpkı annesinin kopyası. Kim bulup seçtiyse bravo diyorum. Ve fakat küçük bir sorun var..O büyük aşkla evlenen Ahmet ile Berrin evliliğinde genel olarak bir sükûnet ve mutsuz, gergin bir hava var gibi geldi bana. Üstüne kızları Zehra’nın babalık muhabbeti de eklenirse, bu sezon da Ahmet ile Berrin’i hayli sıkıntılı günler bekliyor gibi görünüyor. Üstelik daha dizinin başında pek çok ölüm tehdidi aldığını duyduğumuz Ahmet, faili meçhul bir suikasta kurban gidecek büyük ihtimal..

Peki ya Cemile..Cemile yıllar geçince yaşlanmış sözde ama sanırım küçük bir sorun burada da var..Kardeşim yaşlanınca insanın yüzünde çizgiler oluşur, göz kapakları düşer, saçları dökülür, aklaşır. Cemile’nin tek yaşlanma belirtisi renksiz solgun yüzü. Yani azıcık makyaj yapıverse, yıllar öncesinin gencecik Cemile’si oluverecekmiş gibi. Ben açıkçası Cemile’nin kanı çekilmiş halini de hiç beğenmedim..

Dizimizin yeni oyuncularından Mine Tugay için de iki cümle etmek isterim..Mine Tugay, öncelikle şahsı çok beğendiğim kaliteli ve hanımefendi oyunculardan. Çok sade bir güzelliği var.. Oyunculuğuna ise hiç lafım yok..Genç yeteneklerimiz arasında favorilerim arasındadır kendisi.. Ama yok ben bu yeni rolüne oturtamadım kendisini. Gerçi bu düşüncemin oluşmasında, geçen sezon Behzat Ç.’de canlandırdığı psikopat Komiser Suna rolünü kusursuz bir şekilde canlandırmasının da etkisi var..Dediğim gibi oyuncuğu mükemmel ama ben iyi kalpli bale öğretmeni rolüne ilk bölümden ısınamadım. Umarım ilerleyen bölümlerde değişir bu fikrim zira ben Mine Tugay’ı seyretmekten çok keyif alıyorum.

Gelelim Dizinin Kare As’ına…Soner-Süleyman-Aylin-Deniz Yıldız..Öncelikle Deniz Yıldızı’nı çok seven Aylin ve ilişkilerinde Deniz Yıldızı’nın çok özel bir yeri olduğunu gördüğümüz ikilimizin, kızlarının isminin Deniz Yıldız olması çok isabetli ve hoş olmuş. Aylin ile Soner’in minik kızları rolündeki ufaklık son zamanlarda seyrettiğim en şeker ve güzel kız..Bayıldım ben o boncuk gözlere, saçlara, gülüşe..Üstelik bu kızımız da aynen Zehra seçiminde olduğu gibi çok iyi bir seçim olmuş. Annesini çok andırıyor çünkü. Soner’in kızına saçma sapan bir sebeple küsmesine bir anlam verememekle birlikte, derinlerde ona Aylin’i ve onun yokluğunu anımsatması sebebiyle hak ta vermedim değil. Süleyman kardeşimin elbette her zamanki sakinliğiyle, eline aldığı akrep ile Soner’e yaptığı şahane oyun, Soner’i bu şekilde dönmeye razı etmesi de dizinin en iyi sahnelerinden biriydi. Ve elbette Soner ile kızının karşılaşması, son dönemlerde seyrettiğim en duygusal sahnelerden biri olarak, gözlerimdeki yerini aldı..Bu sezon sanırım Mete Horozoğlu’nun kusursuz oyunculuğu ile Soner ve kızının arasındaki buzların nasıl eridiğini, geçmişle yüzleşmesini, hayata dönmesini keyifle seyredeceğiz..

Sezonun ilk bölümünden benim gözüme takılanlar bunlar canlarım. Şimdilik bu kadar yetsin diyelim zira görünen o ki,  Öyle Bir Geçer Zaman ki bu sezon çok konuşulacak..

Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder