Bu özel bir yazı..Genellikle her
yayına ve ekibe nasip olmayan. İçinde muzip cümleler barındırmayan, çok ta
keyifli olmayan bir yazı..
İlk kez bitmiş bir dizi için
yazıyorum, sizler de okuyorsunuz..SBB, dün akşam final yaptı bildiğiniz
gibi..Final yapmış bitmiş bir yapımın ardından ne yazılır, niye yazılır? Cevap
basit..
Çok sevildiği için elbette..Çok
izlenmese de..İzlendiğinden çok sevildiği için belki de..Sevildiği kadar
kıymeti bilinmediği için bir de..
Sudan Bıkmış Balıklar ismini ilk
duyduğumda “Bu da ne,nasıl isim böyle?” dedim kendi kendime.. Sosyal medyada, dizinin
çok güzel olduğu konuşuluyordu. Merakımı yenemeyip ilk bölümü seyrettim..O da
ne !! Dört bölüm birden seyretmişim hızımı alamayıp, Kaş’ta başlayan o güzel
aşk hikâyesine kendimi kaptırıp üstelik..Aile nedir, annelik nedir, bir babanın
fedakârlığı nedir, ağlayarak bir de..
SBB, belli bir izleyici kitlesine
sahip olsa bile, ekran savaşına yenik düştü ne yazık ki..Şaşırmalı mıyız ?
Hayır ! Çünkü bizim ülkemizde tecavüzsüz, şiddetsiz, nefretsiz, entrikasız, aşk
ve sevgi dolu, aile bağlarına, değerlerimize vurgu yapan dizilerin pek tuttuğu
görülmemiştir. SBB, bu dediğimi ispatlayan en son yapımdır. Bundan öncesinde bu
tarz çok yapım aynı son ile karşılaşmıştır. “Bizim Yenge” dizisini de aynı şekilde örnek
gösterebiliriz..
SBB’de tecavüz yoktu, çarpık ilişkiler,
illaki bir yerlerini gösterme amaçlı dekolteler yoktu, hainlik, ihanet, silah,
çatışma ve buna benzer şiddet içeren görüntüler de yoktu.
Aşk vardı..Sevgi vardı..Aile
bağları vardı…Dostluk vardı..Kardeşlik vardı…Fedakârlık vardı…Sadakat vardı..
Aile vardı her şeyden önce..
Üvey bir anne vardı ki, kendi
evladından üvey çocuğunu ayırmayan..Bir baba vardı ki, evlatları için her
zorluğu göze alan..Bir evlat vardı ki, babası uğruna vazgeçebilen aşkından..Bir
aşk vardı ki, masum, tertemiz ve saf, bunca kötülüğe inat yüreklerimize akan..
Müzik vardı..Her biri birbirinden
özel şarkılar dinledik her bölümde..Güzel sesler, melodiler çalındı kulağımıza,
sadece yüreklerimiz dinlenmedi Zeynep ile Selim’in o şahane aşkı ile..Ruhlarımız
da memnundu gıdasını almaktan..
Ve öyle şahane bir hassasiyet vardı ki SBB’de
yürekten alkışlanmaya değer..Öyle dünya tatlısı birini almıştı ki kadrosuna ve
cümle âleme öylesine güzel ders vermişti ki..Down Sendromlu Deniz Özkan’a Ömer
karakteri ile dizide yer vererek, bu özel insanların aramızda hiçbir engel
olmadan, bizden hiçbir farkları olmadan, her faaliyetimize ortak
olabileceklerini anlatmış ve Deniz’in o şahane gülümsemesi ile tanışmamıza
vesile olmuştu.
Her şey vardı ama..O koca ekran
savaşıydı unutulan bunca güzellik arasında..Onu da dün gece hatırlattılar bize
en sonunda..
Şaşırıp üzülmeyelim..Tam tersine,
böyle bir yapım ortaya çıktığı ve bu kaliteli yapımı izlediğimiz için gurur
duyalım !
Show devam edecek elbette..Her
birini başka projelerde göreceğiz elbette ama SBB’nin yüreklerimizde çok ayrı
bir yeri olacak kuşkusuz.
Her birini tek tek yazmaya imkân
yok elbette..İyi niyetlerine ve güzel yüreklerine güvenerek, kamera önündeki
oyuncularından, kamera arkasındaki teknik ekibine kadar, gözümüze, gönlümüze,
ruhumuza, kalbimize, gözyaşlarımıza hitap eden her bir emek sahibine yürekten
sevgiler ve teşekkürler gönderiyorum ben kendi adıma..Eminim bütün
izleyicilerde katılıyorlardır bana..
Ben SBB'nin şahane izleyicisine de teşekkür etmek istiyorum. Bazı dizi hayranlarının yaptıkları gibi, oraya buraya öfke saçmadılar, hakaret yağdırmadılar, üzüntülerini çok seviyeli bir biçimde dile getirdiler. SBB kadar, izleyicisi de kalitesini ortaya koydu dün akşam..
Ve SBB bize veda etti..Dün akşam da söyledim. Tekrar söylüyorum..
SBB, yayın hayatına nokta koymuş
olabilir..Ama gönüllerdeki yeri bir roman kadar uzun ve ölümsüz olacaktır. Yüreğinize
sağlık !
Siyah İnci’den sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42
helal :), cok cok iyi ... eline saglik :)
YanıtlaSilTeşekkürler "parıldayan" Siyah İnci.
YanıtlaSil