30 Eylül 2012 Pazar

Sudan Bıkmış Balıklar..Final'in ardından..




Bu özel bir yazı..Genellikle her yayına ve ekibe nasip olmayan. İçinde muzip cümleler barındırmayan, çok ta keyifli olmayan bir yazı..

İlk kez bitmiş bir dizi için yazıyorum, sizler de okuyorsunuz..SBB, dün akşam final yaptı bildiğiniz gibi..Final yapmış bitmiş bir yapımın ardından ne yazılır, niye yazılır? Cevap basit..

Çok sevildiği için elbette..Çok izlenmese de..İzlendiğinden çok sevildiği için belki de..Sevildiği kadar kıymeti bilinmediği için bir de..

Sudan Bıkmış Balıklar ismini ilk duyduğumda “Bu da ne,nasıl isim böyle?” dedim kendi kendime.. Sosyal medyada, dizinin çok güzel olduğu konuşuluyordu. Merakımı yenemeyip ilk bölümü seyrettim..O da ne !! Dört bölüm birden seyretmişim hızımı alamayıp, Kaş’ta başlayan o güzel aşk hikâyesine kendimi kaptırıp üstelik..Aile nedir, annelik nedir, bir babanın fedakârlığı nedir, ağlayarak bir de..

SBB, belli bir izleyici kitlesine sahip olsa bile, ekran savaşına yenik düştü ne yazık ki..Şaşırmalı mıyız ? Hayır ! Çünkü bizim ülkemizde tecavüzsüz, şiddetsiz, nefretsiz, entrikasız, aşk ve sevgi dolu, aile bağlarına, değerlerimize vurgu yapan dizilerin pek tuttuğu görülmemiştir. SBB, bu dediğimi ispatlayan en son yapımdır. Bundan öncesinde bu tarz çok yapım aynı son ile karşılaşmıştır.  “Bizim Yenge” dizisini de aynı şekilde örnek gösterebiliriz..

SBB’de tecavüz yoktu, çarpık ilişkiler, illaki bir yerlerini gösterme amaçlı dekolteler yoktu, hainlik, ihanet, silah, çatışma ve buna benzer şiddet içeren görüntüler de yoktu. 

Aşk vardı..Sevgi vardı..Aile bağları vardı…Dostluk vardı..Kardeşlik vardı…Fedakârlık vardı…Sadakat vardı..

Aile vardı her şeyden önce..

Üvey bir anne vardı ki, kendi evladından üvey çocuğunu ayırmayan..Bir baba vardı ki, evlatları için her zorluğu göze alan..Bir evlat vardı ki, babası uğruna vazgeçebilen aşkından..Bir aşk vardı ki, masum, tertemiz ve saf, bunca kötülüğe inat yüreklerimize akan..

Müzik vardı..Her biri birbirinden özel şarkılar dinledik her bölümde..Güzel sesler, melodiler çalındı kulağımıza, sadece yüreklerimiz dinlenmedi Zeynep ile Selim’in o şahane aşkı ile..Ruhlarımız da memnundu gıdasını almaktan..

Ve öyle şahane bir hassasiyet vardı ki SBB’de yürekten alkışlanmaya değer..Öyle dünya tatlısı birini almıştı ki kadrosuna ve cümle âleme öylesine güzel ders vermişti ki..Down Sendromlu Deniz Özkan’a Ömer karakteri ile dizide yer vererek, bu özel insanların aramızda hiçbir engel olmadan, bizden hiçbir farkları olmadan, her faaliyetimize ortak olabileceklerini anlatmış ve Deniz’in o şahane gülümsemesi ile tanışmamıza vesile olmuştu.

Her şey vardı ama..O koca ekran savaşıydı unutulan bunca güzellik arasında..Onu da dün gece hatırlattılar bize en sonunda..

Şaşırıp üzülmeyelim..Tam tersine, böyle bir yapım ortaya çıktığı ve bu kaliteli yapımı izlediğimiz için gurur duyalım !

Show devam edecek elbette..Her birini başka projelerde göreceğiz elbette ama SBB’nin yüreklerimizde çok ayrı bir yeri olacak kuşkusuz. 

Her birini tek tek yazmaya imkân yok elbette..İyi niyetlerine ve güzel yüreklerine güvenerek, kamera önündeki oyuncularından, kamera arkasındaki teknik ekibine kadar, gözümüze, gönlümüze, ruhumuza, kalbimize, gözyaşlarımıza hitap eden her bir emek sahibine yürekten sevgiler ve teşekkürler gönderiyorum ben kendi adıma..Eminim bütün izleyicilerde katılıyorlardır bana..

Ben SBB'nin şahane izleyicisine de teşekkür etmek istiyorum. Bazı dizi hayranlarının yaptıkları gibi, oraya buraya öfke saçmadılar, hakaret yağdırmadılar, üzüntülerini çok seviyeli bir biçimde dile getirdiler. SBB kadar, izleyicisi de kalitesini ortaya koydu dün akşam..

Ve SBB bize veda etti..Dün akşam da söyledim. Tekrar söylüyorum..

SBB, yayın hayatına nokta koymuş olabilir..Ama gönüllerdeki yeri bir roman kadar uzun ve ölümsüz olacaktır. Yüreğinize sağlık ! 


Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42

2 yorum:

  1. helal :), cok cok iyi ... eline saglik :)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler "parıldayan" Siyah İnci.

    YanıtlaSil