14 Eylül 2012 Cuma

Kuzey&Güney Yeni Sezon..Kuzey'de fırtına şiddetli, Güney"de dalgalanmalar..




Çarşamba günleri, uyandığımız andan itibaren aklımıza düşüveren, ilk kez sezon finali sonrası yaz tatilinin bitmesini iple çektiğim, büyük bir heyecanla yeni sezonunu beklediğim, baştan aşağıya dikkatle seyredip kusur bulmaya çalıştığım ama pek başaramadığım, senaryo ve oyunculuk anlayışımıza yeni bir boyut getiren dizimiz..

Kuzey&Güney hasreti dün akşam bitti..2.sezona merhaba diyerek yeniden evlerimize, ekranlarımıza ve yüreklerimize geldiler oturdular..

Sezon finalinde yüreğimizi eriten, gözlerimizi damla damla bitiren ve Ali’nin ölüm sahnesi ile sezonu kapatan Kuzey&Güney ekibi, sezonu da kendilerine yakışır şekilde açtı..Bu sezon daha çok Kuzey ile Ferhat arasındaki intikam kovalamacasını seyredeceğimiz, geçen sezondan belli olmuştu. Dizinin ekseni sanki Kuzey ile Güney kapışmasından, Ferhat ile savaşmaya kaydıysa da, yine de Güney cephesindeki gelişmeler ve bu gelişmelerin bir ucunun gelip Kuzey’e dayanması, Güney’in de aynı savaşın üçüncü bir cephesi olmasına yol açıyor şüphesiz..

Bu sezon bütün ekip gerçekten coşmuş canlarım. Geçen sezonun başarısının keyfini sürmekte sonuna kadar haklılar elbette, ama bu sezon çok bambaşka geldi hepsi benim gözüme..Daha bir duygulular, daha bir güzel bakıyorlar, ağlıyorlar, oynuyorlar..Tek tek ele alacağız elbette ama öncelikle toptan kocaman öpücükler gönderelim her birine yürekten..Özellikle Kuzey-Güney karakterlerini canlandıran Kıvanç ve Buğra, siyah ile beyaz, gece ile gündüz, öfke ile duygusallık konusunda kendilerini bile aştılar kabul edelim..

Her sahneye özenilmişti, hiçbir ayrıntı atlanmamıştı. Üstünkörü geçilen, üzeri kapalı bırakılan bir konu kalmamıştı. Geri dönüşlerde tek tek seyrettik üç ay öncesinde olanları..Her sorunun cevabını aldık..Bakalım bizim gözümüze başka neler takılmış..

Ali’nin ölümünün üzerinden üç ay geçmiş..Kuzey Ferhat’ın peşine düşmüş..Ve Kıvanç Tatlıtuğ..Senin içinde nasıl bir oyuncu canavarı varmış meğer..Daha önce ne iş yapıyordu bu adam hatırlayan var mı..Tarif bile edemiyorum onu izlerken ne hissettiğimi inanın. Ali’nin abisi ile cenaze evindeki konuşmalarına, ağlamasına dikkat edin ne demek istediğimi anlayacaksınız. Morg sahnesini bir kez daha seyredin anlayacaksınız. İçindeki acıyı ekrandan böylesine gerçekçi yansıtabildiği ve her birimize de yaşattığı için yürekten kutluyoruz kendisini.

Morg sahnesi demişken..O nasıl sahneydi öyle. Tüylerim diken diken oldu..Elim ayağım titredi gerçekten. Ben o MORG sahnesini yazanın, oynayanın, çekenin ellerinden, gözlerinden, yüreklerinden öperim arkadaş..Hepsi birbirinden iyiydi..Cemre’ye dikkat ettiniz mi..Hani çok sevdiğinizin ölüm haberini alır, inanmazsınız. Ama gerçeği görünce karşınızda, tutamazsınız kendinizi, morga girer girmez yüz şekli ağlayışı aynen öyle bir ağlayıştı..Kuzey için yorum bile yapmaya gerek yok..Muhteşemdi.. Sami Baba’nın dediği gibi “Ferhat, Ali’yi öldürerek Kuzey'in can damarını kesti”..İşte tam da can damarı kesilmiş bir insanın feryadıydı Kuzeyinki..Ya Güney..Hala olayın şokunu atlatamamıştı..Ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilmez halde kalakalmıştı. Ölüm hayatın en net gerçeği olduğunda, eminim seyreden pek çok kişinin, kendinden bir parça bulduğu sahne olarak bölümün ilk baba sahnesidir diyorum ben..Çünkü sezonun ilk bölümünde bir değil , birkaç baba sahne çarptı benim gözüme..

Ali çok ağlattı beni yine..Eminim hepimizi de..Geri dönüşlerde gösterilen sahneler içimi acıttı gerçekten..Çok özleyeceğiz onu kesin anladım..Artık böylesine dostlukların kalmadığını ve hiçbir zaman böyle bir dostluğa sahip olamayacağımızı biliyor olmamızın, Ali ile Kuzey sahnelerinin etkisini artırdığı apaçık. Ali çok önemli bir karakterdi bu dizide ve gidişinin boşluğu gerçekten çok belli idi. Ayrıca Ali’nin geçen sezon, Kuzey’in iş kurması için arabasını satıp ta verdiği paranın, kendi katilini bulmak için kullanılması da gecenin ikinci en baba sahnesidir..

Ama büyük bir eleştirim var benim canlarım. Koskoca  sezon boyu içimize işleyen o dostluğun kardeşliğin mimarı Ali, morg kapağının arkasına saklanmamalıydı bence. Cenazesi çekildi mi, o tarz bir sahne seyredecek miyiz henüz bilmiyorum ama o morg kapağı beni sinir etti, söylemeden edemeyeceğim. 

Öbür taraftan Burak kardeşim ne yapmış etmiş, ispat etmiş Atilla amcamın oğlu olduğunu. Ben sevemedim Burağ'ı ne yalan söyleyeyim. Bana hep itici gelen, ürkütücü bir yanı var bu adamın niyeyse. Üstelik görünen o ki, Burak Sinaner ailesinin başına çoraplar örmeyi bırakmış, şimdi kazak, atkı, eldiven ne bulursa örecek gibi görünüyor..

Burak yükselirken, Barış dibe vurmuş. İlk bölümden benim gözüme en çok takılanlardan biri de bu oldu..Barış’ın ses tonuna bile yansımış perişanlığı. O karizmatik, kendine güvenen, havalı adam gitmiş, yerine silik, sıradan ve hala Cemre’nin peşinde koşan bir adam gelmiş. Barış için gerçekten üzüldüm ama benim tanıdığım Barış ne yapar eder, uçurumun dibinden çıktığı gibi yeniden zirveyi ele geçirir.

Güney cephesinde de bizi şok eden gelişmeler oldu gerçekten. Güney kardeşim Sinaner’lere damat olacağım diye çok çaba harcamıştı, şimdi durum dönmüş anlaşılan. Güneyin bıkkınlığı çok güzel yansıtılmış. Güney, bir zamanlar "Banu seni bırakana kadar yanında olacaksın" diyen Ebru hanıma bir tepki olarak, varoş olmanın, varoştan gelmenin hiçbir zaman bu aile için değiştirilemeyecek gerçek olduğunu kabul ederek, kendisi boşanmak istiyor bu defa. Benim gördüğüm o..Güney, Banu’ya cidden tahammül edemiyor gibi geldi bana..Bakışlarından adeta "ölsen de kurtulsam" nefreti akıyordu Güney'in..Adeta sıkışmış kalmış o kocaman evin içinde. Hele bunalıp ta baba evine kaçayım derken, her şey daha beter oldu..Güney için üzülüyorum ben zira ne evinde yer bulabildi, ne evliliğinde mutlu olabildi. Şimdi elbette “ne ekiyorsa onu biçiyor” dediğinizi duyar gibi oldum ama Güney aslında hırsı yüzünden böyle bir yalnızlığa mahkûm etti kendini. Bu bile onun için üzülmeye yeter bence.. 

Cemre..Çok güzelsin çok...Oyunculuk bir yana da, Öykü Karayel’in huzur veren bir güzelliği var..Seyrederken dalıp gidiyorsunuz. Hele Zeynep ile yan yana iken.. Zeyno kız çok bırakmış kendini, geri dönüşlerde seyredince anladık ki ayrılmışlar Kuzey ile.. Cemre hem çok güzeldi bu bölüm, hem şahane oynadı elbette..Zeynep ile karşılıklı yüzleşmelerinde ağzından bir cümle döküldü.. “O Beni görmedikçe bende yolumu bulamıyorum Zeynep”. Ah be Cemre..nasıl içimizi eriten bir itiraf bu böyle..

Ve Zeynep...Akşam çok büyük bir ders verdin cümle âleme..Zeyneb’e kızdık beğenmedik ama Zeynep öyle bir asalet örneği gösterdi ki bize..gerektiğinde adam gibi çekip gitmeyi, seven iki insanın arasından KENDİSİ ÜZÜLSE KIRILSA BİLE ONLARI KIRIP İNCİTMEDEN ÇEKİLMEYİ başararak benden büyük bir takdir aldı. Aslında çok daha önce fark ettiği gerçekle açık açık yüzleşerek ve bunu Cemre ile yürekli bir şekilde konuşarak ta ne kadar cesur bir kız olduğunu gösterdi akşam..Zeynep kötü değildi, hiçbir zamanda olmadı, sadece Kuzey ile Cemre arasındaki aşkın arasında bir gölge idi, bu yüzden ısınamadık sevemedik biz Zeyneb’e ama dün akşam o bizi utandırdı..Bravo Zeynep diyorum ben yürekten. Elbette Bir bravo da Merve için gelmeli. Küçük Sırların Ayşegül’ünden sonra, o kadar kötü, inişli çıkışlı ve dengesiz bir karakterden sonra, Zeynep gibi uysal, insanlara değer veren, fedakâr, sevgi dolu bir rolün altından başarıyla kalktığı için..

Gelelim yüzümüzü güldürenlere..Gülmek deyince ilk akla eminim Gülten ablam geliyor. Yine formundaydı elbette..Onu tekrar görmek çok güzeldi..Kadın çikolata gibi vallahi, çok keyif veriyor. Bir erkek mutlu olmak istiyorsa bence Gülten gibi bir kadınla evlenmeli, hem güçlü, aklı başında, ayaklarının üzerinde duran, hem de şen şakrak, neşeli, cıvıl cıvıl bir kadın. Seyrederken ister istemez yüzüme kocaman bir gülümseme yayılıyor..

Bir de Sami Baba var elbette..Bayılıyorum adama..Evet sert, aksi, huysuz gibi görünebilir ama Mustafa Avkıran öyle oynuyor ki, öyle mimikler, bıyık altı gülümsemeler, bakışlar yakalıyorum ki, gülümsemeden edemiyorum. Özellikle Handan hanım’a her bakışında sanki “Ben niye evlendim bu kadınla, nerde benim ekmek bıçağı” der gibi bakması beni benden alıyor canlarım. Ustamıza hürmetler sunarak öpüyoruz yüreğinden..

Yeni karakterimiz, Fatmagül kızımızın tecavüzcüsü Kaan Taşaner. Kuzey Ferhat’ı kovalıyor Gürcistan’da, o da Kuzey’i kovalıyor tam arkasında. Kaan biraz kilo almış ama ben yakıştırdım rolüne kendisini. Emeğine sağlık, hoş geldin diyoruz kendisine..

Ferhat ile Simay cephesinde ise aynı kötülükler devam edip duruyor. İşin aslı, diğer karakterlerin üzerine yoğunlaşmıştı bölüm. Ayrıca ben Simay’ı görmekten çok sıkıldım artık. Herhangi bir fonksiyonu, faydası, zararı kalmadı. Ölse gitse çıksa kimsenin bir eksiği olmayacak gibi geliyor..Bu arada Ferhat, kim var kim yok temizlemiş Gürcistan’a uçmuş büyük işler için. Bölüm sonunda Kuzey ile karşı karşıya geldiler mi bunu haftaya öğreneceğiz. Ama görünen o ki, bu sezon Ferhat yine kötülükleriyle bizi şaşırtacak..

Yeni sezon ilk bölümün, bana göre üçüncü baba sahnesi, hatta belki Kuzey&Güney başladığından beri gördüğümüz en baba sahne, hepinizin de tahmin edeceği gibi Kuzey’in Cemre’ye ilan-ı aşk ettiği sahnedir. “Ben seni çok seviyorum Cemre..Bunu kalbinin bir kösesine koy..Sakla..” Ben bile seyrederken çok heyecanlandım, duygulandım..Ağlamayan var mı bilmiyorum. Kuzey Cemre’ye aşkını düşündüğümüzden de güzel, hoş ve duygusal bir şekilde söyledi..Cemre sevindi, konuşamayacak kadar sevindi hem de..Kuzey için çok endişelense bile..

Biliyorum çok uzadı ama Kuzey&Güney ne seyredilmelere ne yazılmalara doyulacak gibi değil.. Bana göre artık Çarşamba akşamları Kuzey&Güney’indir canlarım..Ali’si, Kuzey’i, Güney’i, Banu’su, Cemre’si, Zeyneb’i, Barış’ı elbirliği ile ele geçirdiler sonunda..Hayırlı olsun diyoruz ve yeni yazıya kadar sevgiyle kalın, sevgiler içinde kalın diyoruz..

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42




1 yorum:

  1. o günleri özlüyor insan.. nasıl bir yapımdı, deli gibi özlüyorum..

    YanıtlaSil