Çarşamba günleri, uyandığımız
andan itibaren aklımıza düşüveren, ilk kez sezon finali sonrası yaz tatilinin
bitmesini iple çektiğim, büyük bir heyecanla yeni sezonunu beklediğim, baştan
aşağıya dikkatle seyredip kusur bulmaya çalıştığım ama pek başaramadığım,
senaryo ve oyunculuk anlayışımıza yeni bir boyut getiren dizimiz..
Kuzey&Güney hasreti dün akşam
bitti..2.sezona merhaba diyerek yeniden evlerimize, ekranlarımıza ve
yüreklerimize geldiler oturdular..
Sezon finalinde yüreğimizi
eriten, gözlerimizi damla damla bitiren ve Ali’nin ölüm sahnesi ile sezonu
kapatan Kuzey&Güney ekibi, sezonu da kendilerine yakışır şekilde açtı..Bu
sezon daha çok Kuzey ile Ferhat arasındaki intikam kovalamacasını
seyredeceğimiz, geçen sezondan belli olmuştu. Dizinin ekseni sanki Kuzey ile
Güney kapışmasından, Ferhat ile savaşmaya kaydıysa da, yine de Güney
cephesindeki gelişmeler ve bu gelişmelerin bir ucunun gelip Kuzey’e dayanması,
Güney’in de aynı savaşın üçüncü bir cephesi olmasına yol açıyor şüphesiz..
Bu sezon bütün ekip gerçekten
coşmuş canlarım. Geçen sezonun başarısının keyfini sürmekte sonuna kadar
haklılar elbette, ama bu sezon çok bambaşka geldi hepsi benim gözüme..Daha bir
duygulular, daha bir güzel bakıyorlar, ağlıyorlar, oynuyorlar..Tek tek ele
alacağız elbette ama öncelikle toptan kocaman öpücükler gönderelim her birine
yürekten..Özellikle Kuzey-Güney karakterlerini canlandıran Kıvanç ve Buğra,
siyah ile beyaz, gece ile gündüz, öfke ile duygusallık konusunda kendilerini
bile aştılar kabul edelim..
Her sahneye özenilmişti, hiçbir
ayrıntı atlanmamıştı. Üstünkörü geçilen, üzeri kapalı bırakılan bir konu
kalmamıştı. Geri dönüşlerde tek tek seyrettik üç ay öncesinde olanları..Her
sorunun cevabını aldık..Bakalım bizim gözümüze başka neler takılmış..
Ali’nin ölümünün üzerinden üç ay
geçmiş..Kuzey Ferhat’ın peşine düşmüş..Ve Kıvanç Tatlıtuğ..Senin içinde nasıl
bir oyuncu canavarı varmış meğer..Daha önce ne iş yapıyordu bu adam hatırlayan
var mı..Tarif bile edemiyorum onu izlerken ne hissettiğimi inanın. Ali’nin
abisi ile cenaze evindeki konuşmalarına, ağlamasına dikkat edin ne demek
istediğimi anlayacaksınız. Morg sahnesini bir kez daha seyredin anlayacaksınız.
İçindeki acıyı ekrandan böylesine gerçekçi yansıtabildiği ve her birimize de
yaşattığı için yürekten kutluyoruz kendisini.
Morg sahnesi demişken..O nasıl
sahneydi öyle. Tüylerim diken diken oldu..Elim ayağım titredi gerçekten. Ben o
MORG sahnesini yazanın, oynayanın, çekenin ellerinden, gözlerinden, yüreklerinden
öperim arkadaş..Hepsi birbirinden iyiydi..Cemre’ye dikkat ettiniz mi..Hani çok
sevdiğinizin ölüm haberini alır, inanmazsınız. Ama gerçeği görünce karşınızda,
tutamazsınız kendinizi, morga girer girmez yüz şekli ağlayışı aynen öyle bir
ağlayıştı..Kuzey için yorum bile yapmaya gerek yok..Muhteşemdi.. Sami Baba’nın
dediği gibi “Ferhat, Ali’yi öldürerek Kuzey'in can damarını kesti”..İşte tam da
can damarı kesilmiş bir insanın feryadıydı Kuzeyinki..Ya Güney..Hala olayın
şokunu atlatamamıştı..Ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilmez halde kalakalmıştı.
Ölüm hayatın en net gerçeği olduğunda, eminim seyreden pek çok kişinin,
kendinden bir parça bulduğu sahne olarak bölümün ilk baba sahnesidir diyorum
ben..Çünkü sezonun ilk bölümünde bir değil , birkaç baba sahne çarptı benim
gözüme..
Ali çok ağlattı beni yine..Eminim
hepimizi de..Geri dönüşlerde gösterilen sahneler içimi acıttı gerçekten..Çok
özleyeceğiz onu kesin anladım..Artık böylesine dostlukların kalmadığını ve hiçbir
zaman böyle bir dostluğa sahip olamayacağımızı biliyor olmamızın, Ali ile Kuzey
sahnelerinin etkisini artırdığı apaçık. Ali çok önemli bir karakterdi bu dizide
ve gidişinin boşluğu gerçekten çok belli idi. Ayrıca Ali’nin geçen sezon, Kuzey’in
iş kurması için arabasını satıp ta verdiği paranın, kendi katilini bulmak için
kullanılması da gecenin ikinci en baba sahnesidir..
Ama büyük bir eleştirim var benim
canlarım. Koskoca sezon boyu içimize işleyen o dostluğun kardeşliğin mimarı
Ali, morg kapağının arkasına saklanmamalıydı bence. Cenazesi çekildi mi, o tarz
bir sahne seyredecek miyiz henüz bilmiyorum ama o morg kapağı beni sinir etti,
söylemeden edemeyeceğim.
Öbür taraftan Burak kardeşim ne
yapmış etmiş, ispat etmiş Atilla amcamın oğlu olduğunu. Ben sevemedim Burağ'ı ne
yalan söyleyeyim. Bana hep itici gelen, ürkütücü bir yanı var bu adamın
niyeyse. Üstelik görünen o ki, Burak Sinaner ailesinin başına çoraplar örmeyi
bırakmış, şimdi kazak, atkı, eldiven ne bulursa örecek gibi görünüyor..
Burak yükselirken, Barış dibe
vurmuş. İlk bölümden benim gözüme en çok takılanlardan biri de bu oldu..Barış’ın
ses tonuna bile yansımış perişanlığı. O karizmatik, kendine güvenen, havalı
adam gitmiş, yerine silik, sıradan ve hala Cemre’nin peşinde koşan bir adam
gelmiş. Barış için gerçekten üzüldüm ama benim tanıdığım Barış ne yapar eder,
uçurumun dibinden çıktığı gibi yeniden zirveyi ele geçirir.
Güney cephesinde de bizi şok eden
gelişmeler oldu gerçekten. Güney kardeşim Sinaner’lere damat olacağım diye çok
çaba harcamıştı, şimdi durum dönmüş anlaşılan. Güneyin bıkkınlığı çok güzel
yansıtılmış. Güney, bir zamanlar "Banu seni bırakana kadar yanında olacaksın" diyen Ebru hanıma bir tepki olarak, varoş olmanın, varoştan gelmenin hiçbir zaman bu aile için değiştirilemeyecek gerçek olduğunu kabul ederek, kendisi boşanmak istiyor bu defa. Benim gördüğüm o..Güney, Banu’ya cidden tahammül edemiyor gibi
geldi bana..Bakışlarından adeta "ölsen de kurtulsam" nefreti akıyordu Güney'in..Adeta sıkışmış kalmış o kocaman evin içinde. Hele bunalıp ta baba
evine kaçayım derken, her şey daha beter oldu..Güney için üzülüyorum ben zira
ne evinde yer bulabildi, ne evliliğinde mutlu olabildi. Şimdi elbette “ne
ekiyorsa onu biçiyor” dediğinizi duyar gibi oldum ama Güney aslında hırsı
yüzünden böyle bir yalnızlığa mahkûm etti kendini. Bu bile onun için üzülmeye
yeter bence..
Cemre..Çok güzelsin çok...Oyunculuk
bir yana da, Öykü Karayel’in huzur veren bir güzelliği var..Seyrederken dalıp
gidiyorsunuz. Hele Zeynep ile yan yana iken.. Zeyno kız çok bırakmış kendini,
geri dönüşlerde seyredince anladık ki ayrılmışlar Kuzey ile.. Cemre hem çok
güzeldi bu bölüm, hem şahane oynadı elbette..Zeynep ile karşılıklı
yüzleşmelerinde ağzından bir cümle döküldü.. “O Beni görmedikçe bende yolumu
bulamıyorum Zeynep”. Ah be Cemre..nasıl içimizi eriten bir itiraf bu böyle..
Ve Zeynep...Akşam çok büyük bir
ders verdin cümle âleme..Zeyneb’e kızdık beğenmedik ama Zeynep öyle bir asalet
örneği gösterdi ki bize..gerektiğinde adam gibi çekip gitmeyi, seven iki
insanın arasından KENDİSİ ÜZÜLSE KIRILSA BİLE ONLARI KIRIP İNCİTMEDEN ÇEKİLMEYİ
başararak benden büyük bir takdir aldı. Aslında çok daha önce fark ettiği
gerçekle açık açık yüzleşerek ve bunu Cemre ile yürekli bir şekilde konuşarak ta
ne kadar cesur bir kız olduğunu gösterdi akşam..Zeynep kötü değildi, hiçbir
zamanda olmadı, sadece Kuzey ile Cemre arasındaki aşkın arasında bir gölge idi,
bu yüzden ısınamadık sevemedik biz Zeyneb’e ama dün akşam o bizi
utandırdı..Bravo Zeynep diyorum ben yürekten. Elbette Bir bravo da Merve için
gelmeli. Küçük Sırların Ayşegül’ünden sonra, o kadar kötü, inişli çıkışlı ve
dengesiz bir karakterden sonra, Zeynep gibi uysal, insanlara değer veren, fedakâr,
sevgi dolu bir rolün altından başarıyla kalktığı için..
Gelelim yüzümüzü
güldürenlere..Gülmek deyince ilk akla eminim Gülten ablam geliyor. Yine
formundaydı elbette..Onu tekrar görmek çok güzeldi..Kadın çikolata gibi
vallahi, çok keyif veriyor. Bir erkek mutlu olmak istiyorsa bence Gülten gibi
bir kadınla evlenmeli, hem güçlü, aklı başında, ayaklarının üzerinde duran, hem
de şen şakrak, neşeli, cıvıl cıvıl bir kadın. Seyrederken ister istemez yüzüme
kocaman bir gülümseme yayılıyor..
Bir de Sami Baba var
elbette..Bayılıyorum adama..Evet sert, aksi, huysuz gibi görünebilir ama Mustafa
Avkıran öyle oynuyor ki, öyle mimikler, bıyık altı gülümsemeler, bakışlar
yakalıyorum ki, gülümsemeden edemiyorum. Özellikle Handan hanım’a her bakışında
sanki “Ben niye evlendim bu kadınla, nerde benim ekmek bıçağı” der gibi bakması
beni benden alıyor canlarım. Ustamıza hürmetler sunarak öpüyoruz yüreğinden..
Yeni karakterimiz, Fatmagül kızımızın
tecavüzcüsü Kaan Taşaner. Kuzey Ferhat’ı kovalıyor Gürcistan’da, o da Kuzey’i
kovalıyor tam arkasında. Kaan biraz kilo almış ama ben yakıştırdım rolüne
kendisini. Emeğine sağlık, hoş geldin diyoruz kendisine..
Ferhat ile Simay cephesinde ise
aynı kötülükler devam edip duruyor. İşin aslı, diğer karakterlerin üzerine
yoğunlaşmıştı bölüm. Ayrıca ben Simay’ı görmekten çok sıkıldım artık. Herhangi
bir fonksiyonu, faydası, zararı kalmadı. Ölse gitse çıksa kimsenin bir eksiği
olmayacak gibi geliyor..Bu arada Ferhat, kim var kim yok temizlemiş Gürcistan’a
uçmuş büyük işler için. Bölüm sonunda Kuzey ile karşı karşıya geldiler mi bunu
haftaya öğreneceğiz. Ama görünen o ki, bu sezon Ferhat yine kötülükleriyle bizi
şaşırtacak..
Yeni sezon ilk bölümün, bana göre
üçüncü baba sahnesi, hatta belki Kuzey&Güney başladığından beri gördüğümüz
en baba sahne, hepinizin de tahmin edeceği gibi Kuzey’in Cemre’ye ilan-ı aşk ettiği
sahnedir. “Ben seni çok seviyorum Cemre..Bunu kalbinin bir kösesine
koy..Sakla..” Ben bile seyrederken çok heyecanlandım, duygulandım..Ağlamayan
var mı bilmiyorum. Kuzey Cemre’ye aşkını düşündüğümüzden de güzel, hoş ve
duygusal bir şekilde söyledi..Cemre sevindi, konuşamayacak kadar sevindi hem de..Kuzey
için çok endişelense bile..
Biliyorum çok uzadı ama
Kuzey&Güney ne seyredilmelere ne yazılmalara doyulacak gibi değil.. Bana
göre artık Çarşamba akşamları Kuzey&Güney’indir canlarım..Ali’si, Kuzey’i, Güney’i,
Banu’su, Cemre’si, Zeyneb’i, Barış’ı elbirliği ile ele geçirdiler sonunda..Hayırlı
olsun diyoruz ve yeni yazıya kadar sevgiyle kalın, sevgiler içinde kalın
diyoruz..
Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42
o günleri özlüyor insan.. nasıl bir yapımdı, deli gibi özlüyorum..
YanıtlaSil