Cuma
akşamlarının belli bir seyirci kitlesine sahip dizilerinden Adını Feriha Koydum
bugünkü konumuz. Başlıktan da anlayacağınız gibi ismi keşke “Adını saçmalık
koydum” falan olsaymış. Elbette hakkını yemeyeceğimiz kişiler de var. Onlardan da
söz edeceğiz. Ama önce gözümüze batanlardan başlayalım.
İlk
olarak, genel bir sorundan bahsetmek lazım. Uzun zamandır dizi oyuncularından
tutunda, seyirciye kadar dile getirilen bir sorun var. YERLİ DİZİ, YERSİZ UZUN
meselesi. Cidden çok doğru. Bir dizi yaklaşık 1,5-2 saat arası sürüyor. Reklâm
vs.. ile üç-üçbuçuk saati buluyor çoğu zaman. Sonra ne oluyor, bir bölümün
süresini doldurmak için manasız bakışmalar, karşılıklı boş boş susmalar
sebebiyle işin kalitesini düşürüp seyirciyi sinir ediyorlar. Hele hele AFK gibi
zayıf bir senaryosu varsa ve aynı konu etrafında dönüp duruyorsa iyice çekilmez
hale geliyor bir dizi.
AFK’nın
öncelikli sorunu da bu bence. Ya
kardeşim gerçekçi olun biraz. Adam kapıyı açıyor, iki dakika gelen kişiyle
bakışıyorlar, biri öbürüne bir laf
diyor, beriki durup bakıyor, karşılıklı dakikalarca bakışıyorlar, siz
seyrederken sinir oluyorsunuz, yahu şunu desene cevap versene diyorsunuz ama
nafile. Geçen bölümlerden birinde vardı. Seher, Feriha’ya etmedik iftira, söz bırakmadı.
Ferihacık ise adeta Eyüp Peygamber sabrına bürünmüş halde boş boş baktı. Ayrıca
neden Hazal Kaya’ya bu kadar az replik yazılmış onu da anlamadım. Kız bir
bölümün neredeyse yarısında susup boş boş bakınıyor etrafına. Oysaki Hazal Kaya
oyunculuk anlamında günden güne ilerleyen, gelişen bir oyuncu adayı.
Dolayısıyla her bölümün içeriği bu kadar yavaş ve boş olunca da işte iki
sezondur bir gram ilerleme olmadan seyirciyi uyutmaya devam ediyorlar.
Başrolümüz,
yakışıklımız Emir’e gelirsek, sadece yakışıklı olmanın oyunculuk için yeterli
olmadığını anlıyoruz. Adamın yüzünde bir gram mimik yok, hareketsiz, boş boş
bakınıp bizi deliler gibi aşık olduğuna inandırmaya çalışıyor. Başarıyor mu
derseniz ben hayır derim. Bu sezon biraz daha hareketlendi, geçen sezon tam
anlamıyla berbat bir oyunculuk sergiledi. Ben Feriha ile Emir arasında o
anlatılmaya çalışılan büyük aşkın zerresini bile hissedemiyorum seyrederken
kusura bakmayın. Bu konuda da özellikle gözlerle rol yapma noktası öne çıkıyor.
Bir Engin Akyürek, bir Buğra Gülsoy, bir Ertan Saban, bir Mete Horozoğlu
gözlerine ve bakışlarına sahip değilseniz, kimseyi inandıramazsınız kusura
bakmayın. (BKZ. FSN, Unutulmaz, ÖBGZ vs.)
En
kötü oyunculuk ödülümü ise Lara rolünü oynayan Feyza Civelek’e veriyorum. Tek yaptığı
kısacık boyuna, kısacık etekler giyerek odun gibi bacaklarını gözler önüne
sermek olan bu hatun, büyük ihtimalle dizi ekibinden birilerinin tanıdığı ve o
tanıdık torpili ile diziye dahil olmuş. Yoksa bu kadar yeteneksiz olup ta, bu
kadar uzun süre dizinin ekibinde kalmasının başka açıklaması olmasa gerek.
Oyunculuklar
kadar, özensiz sahneler ve tekrarlar da çok sıkıcı olmaya başladı. Mesela Emir
Feriha ile arabada giderken illaki bir deniz kıyısında durup kavgaya orda devam
etmek zorundalar mı? Bu gençler okula giderler de derse ne zaman girerler,
kitapları defterleri nerededir? Emir ile Levent tekme tokat birbirlerinin
ağzını burnunu kan içinde bırakırlarda, yüzleri neden morarmaz, kaşları
dudakları patlamaz? Emir neden arabasını çalan çocuk ile Feriha’nın aynı soy
isme sahip olduğunu ve aynı apartmanda oturduklarını aylar boyunca fark
edememiştir? Koskoca İstanbul’da başka ev kalmamış mıdır ki Emir yada Levent’in
annesi illaki de Feriha’nın oturduğu apartmanı seçerler ikamet için. Hele hele
Levent’in yüksek sosyete annesi neden deniz kıyınsıda bir yalıda oturmak yerine
küçücük bir apartman dairesine sıkışıp kalır. Feriha, adım başı Emir’in
karşısına çıkmak zorunda mıdır, peşinde koşmak zorunda mıdır? Genç kızlık
gururu, onuru nereye gitmiştir. Aşk için insan kendini, hadi kendini bırak
ailesini bu kadar aşağılatır mı? Neden biraz olsun “Kaçan kovalanır” mantığı
ile kendini biraz geri çekmez. Ve Allah aşkına yine ortaya çıkan o Halil
saçmalığı nedir öyle ? Bütün bu örnekleri çoğaltabiliriz ama bu kadarı bile
saçma sahnelere en basit örneklerdir kanımca.
Gelelim
alkışlarımıza. Her şeyden önce Zehra karakterini evlerimize konuk eden ve
müthiş oyunculuğu ile bizi kendimizden geçiren Vahide ablamıza sonsuz alkışlar
ve şifa dileklerimizi iletelim. Dizi ekibine de Jenerikte Vahide Gördüm’ün
ismini yazmaya devam edip şahane bir vefa gösterdikleri için kocaman bir alkış
gitsin tekrar. Aynı şekilde Deniz Uğur da hem çok hoş bir kadın olmanın
ötesinde, örnek alınacak oyuncuğu ile takdirleri hak ediyor. Ona da en kısa
zamanda acil şifalar diliyorum. Ve Sedef
Şahin. Yani Cansu. Gerçekte şen şakrak, neşeli, cıvıl cıvıl bir genç kız olup
ta, psikopat, saplantılı bir âşık rolünü gerçekten çok güzel oynayan Sedef’te
bence çok başarılı doğrusu. Öyle başarılı ki, eminim hepinizi sinir etmeyi
başarıyordur saçma salak karşılıksız aşkıyla. Sinir etmek demişken Seher
bacımızı da unutmayalım. Dizinin fettan, içten pazarlıklı, entrikacı kenar
mahalle dilberi rolü için daha iyi birini düşünemiyorum.
Ve
Yusuf Akgün… Koray… Yusuf Akgün’ü sona bıraktım çünkü ondan ayrı söz etmek
istiyorum. Ben diziyi her seyredişimde, Keşke Emir rolünü o oynasaymış diyorum.
Kesinlikle çok doğal, rahat ve rolünün hakkını vererek yapıyor işini. Üstelik
oda yakışıklı, boylu poslu, karizma yerinde yani. Hem yetenek, hem fizik bir
arada. Hani biraz önce bahsettiğim bakışlarıyla,mimikleriyle oynamak meselesini
çok iyi beceriyor. Bunu da Gülsüm ile yeni yeni filizlenen yakınlığını
seyrederken çok iyi anlayabiliriz. Hande ile olan ilişkisindeki bıkkınlığını
nasıl güzel yansıtıyorsa, Gülsüm’ün o saf, temiz halinden nasıl etkilendiğini
de çok güzel yaşatıyor bize. Bana göre diziyi ikinci sezon ayakta tutan
hikâyelerden biri de budur. Emir ile Feriha’nın tadı kaçmış aşk hikâyesinden
sonra, Koray ile Gülsüm arasındaki saf ve temiz yakınlaşma ilaç gibi geldi
izleyicilere doğrusu.
Bunca
zaman dizinin seyredilme sebebleri de işte şu son iki paragraftaki birkaç
karakterdir..Bu diziyi nasıl toparlayacaklar çok merak etmekle birlikte, en
azından biraz heyecan katmak adına Feriha ile Levent’in birliktelik yaşamasını,
Gülsüm ile Koray’ın da aşk hikâyesini seyretmeyi diliyorum… AFK’dan şimdilik bu
kadar.
Siyah İnci’den sevgiyle.
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder