Fatmagül’ün
gelinliği…
Kerim
o nazik, romantik halinden bir canavara dönüşüp, Fatmagül’ün gelinliğini
parçalarken, “Eyvahlar olsun” dedim kendi kendime. Dizi bir sezon daha uzadı.
Öyle ya, şimdi Fatmagül bunalıma girecek, Kerimden uzaklaşacak, Kerim özür
diledi, affetti, affetmedi, aradan Mukaddes iki laf etti derken kavgalar, bunalımlar,
psikologlar, aman yaklaştılar, yakınlaşıyorlar derken korkarım bir sezonluk
daha malzeme çıkartır bizim senaristler. Ayrıca dizinin yeni sezon
tanıtımlarında, düğün sahnesinde F.gülün üzerinde o yırtılan gelinlik vardı
hatırlarsanız. Şimdi Kerim aynı gelinliği nasıl bulup alacak derim ben. Hoş
öncekini de hangi parayla aldı oda meçhul ya neyse… FSN giderek heyecanını
yitirip stres ve gerilim dolu bir diziye dönmeye başladı. Engin Akyürek bile
kurtaramıyor artık diziyi. Aman dikkat..
Bizim
Yenge’de beklenen final…
Bizim
Yenge sıcacık bir aile dizisi. Tıpkı Canım ailem gibi oturup çoluk çocuk
seyredilecek bir yapım. Üstelik ekip kalabalık, her birinin ayrı hikâyesi,
komedisi, dramı, eğlencesi var. Kaba hesapla en az birkaç sezonluk malzemesi
var yani. Oyuncular kaliteli, hikâye şahane. Ama ne oldu. 18 bölümde finale
gidiverdiler. E be kardeşim, hata sizde. Yapım ekibine bu sözüm. Bu ne biçim
bir dizi. Hani nerde tecavüz, nerde göğüs bacak dekoltesi, nerde günlerce
konuşulacak sevişme öpüşme sahneleri. Hani nerde çarpık ilişkiler, yasak
aşklar, nerde ihanet, yalan, entrika. Hala anlayamadınız mı, bu ülkede öyle
tertemiz senaryolar, pırıl pırıl oyunculuklar, aileye yönelik yapımlar iş
yapmaz. Biz, fırsat elimize geçti mi bahsettiğim tarz yapımları yerden yere
vurur, mangalda kül bırakmayız ama iş seyretmeye geldi mi gözümüzü de kırpmadan
seyrederiz her türlü rezaleti.(Bkz. Muhteşem Yüzyıl) İşte kulağınıza bir küpe,
öyle aile dizileri falan yapmaya kalkmayın, seyredilmez!
Doğudan
iki kadın. Kudret ve Bahar
İki
Doğulu kadın karakteri. Bir Kadın Tanıdım dizisinde Ekin Türkmen’in oynadığı
Bahar karakteri ile Hayat Devam Ediyor dizisinde Rozet Hubeş’in oynadığı Kudret
karakteri. Aralarında elbette dağlar kadar fark var. Gerek yapım, gerek
senaryo, gerek oyunculuk ve tecrübe. Hepsi tamam koydum bir kenara ama insan
seyrederken o karaktere inanmak istiyor biraz canım. Ekin Türkmen’in o kusursuz
İstanbul Türkçesi ve son model kıyafetleri, saçı başı ile Kars’tan kaçıp
gelmiş, baskı altında büyümüş, ezik bir kadın olduğuna inanmak çok zor. Hadi
kılık değiştirdin diyelim yakalanmamak için, şiven nereye gitti be kadın.
Üstelik o kadar yapmacık, o kadar kötü oynuyor ki rolünü, cidden karşısındaki
Ertan Saban’a (başka bir yazıda ayrıca konu edileceğinden kısa geçiliyor
kendisi) yazık olmuş derim ben.
Gelelim
Kudret’e yani Rozet Hubeş’e. Bana göre oyuncu demek, o ekranın arkasından,
oynadığı karaktere ait her duyguyu yaşamak ve seyirciye yaşatmaktır. Bu bakış
açısıyla, her Cuma akşamı ekrandan, aşk, öfke, kıskançlık, yıkılmışlık adına
inanılmaz bir güç akıyor. Hani daha önceki yazılarımda bahsetmiştim ya, ekranlardaki bir numaralı kötü karakter diye...İşte Kudret..Ve ona hayat veren Rozet Hubeş..Rozet Hubeş bu projede oyunculuğu ile devleşmiştir.
Oyuncudur ve oyunculuğun nasıl olması gerektiğini de gözümüze soka soka
göstermektedir. Yüreğine sağlık diyorum. Elbette karşısında oynayan, bir zamanların
Avrupa Yakasının şuh ve fettan kadını Fatoş’un yani Şenay Gürlerin de hakkını
vermek lazım. Bugüne kadar hep havalı, kültürlü kadın rollerinde izlediğimiz
Şenay Hanım, Cennet rolü ile her rolün oyuncusu olduğunu ispat etmiştir.
Oyunculuktan kastettiğim ve Ekin Türkmen’i de eleştirdiğim nokta tam olarak
budur.
Hayat
Devam Ediyor üzerine.
Toplumun
kanayan en büyük yaralarından birine parmak bastı. O gerdek sahnesi ne kadar
eleştirilse ve yadırgansa da, bu ülkenin bir gerçeği olduğunun farkındayızdır
inşallah. Çekimler, özellikle dış çekimler bir harika. Mahsun bu işi gerçekten
biliyor. İç mekânlarda da kamera açıları çok etkileyici. Gençler güzel, boylu
poslu, yakışıklı. Oyunculuklarda biraz olsun gelişme şart. Benim projede gözüme
tek batan Fikret Kuşkan gibi bir oyuncunun amatörmüşçesine abartılı hareketleri
ve tokat atma şekli. Evde birkaç kez denedim elimi tam tepeye kaldırıp, tekrar
aynı şekilde hızla indirip yanağa denk getirmeyi ama imkânsız. Onun dışında
Fikret Kuşkan’ın oyunculuğuna laf etmek mümkün değil elbette… Özellikle
yapılmış bir hareket biçimi midir tam anlayamadım ama biraz tuhaf. Şiveli
konuşmalarda da bütün oyuncularda sanki kulağı rahatsız eden, nereye ait
olduğunu tam anlayamadığımız bir kalıp var. Üstelik özellikle gençler aile içinde
şiveli konuşurken, arkadaşları ile konuşmaya başladıklarında şive yok
oluveriyor. Ama bunlar da devede kulak. Gerisi şahane. Mahsun’u tebrik etmek lazım.
Bu arada şive demişken, bu konuda gelmiş geçmiş en iyi yazılmış ve oynanmış
dizi Elveda Rumeli dizisidir.
Kuzey’in
Suçu ne…
Sevgili okurum Metin demiş ki “Böyle giderse Kuzey-Güney dizisinin adı Kuzey’in Suçu ne
olarak değişecek”.Cidden çok haklı değil mi : ))?
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder