Bir haftalık aradan sonra dizilerimizin geçen haftaki
performanslarına şöyle kısaca bir bakalım dedik. Malum o kadar çok dizi var ki,
insan hangi birini takip etsin, hakkında yorumlar yapsın şaşıyor inanın. Şöyle
üç beş diziyi ele alıp bakalım gözümüze neler takılmış.
Öyle bir süper kahraman ki.
ÖBGZ’nin geçen haftaki bölümüne
Soner ağabeyimizin ve Aylin kardeşimizin karşılıklı ölüm oyunları damga vurdu.
Pardon Aylin kardeşimiz, her delikten çıkmayı başaran Süleyman sayesinde Soner'i
delik deşik edemedi. Ama Soner aldı arabasını, doğruca uçurumun kenarına gitti
ve aşağıya uçtu. İşte o noktadan sonra dizi adeta Supernatural Türk versiyonuna
döndü. Adam yüzlerce metre uçurumdan arabasıyla uçtu ama maşallah yüzündeki üç
beş sıyrıktan başka bedeninde bir kesik, ezik, morarma vs.bile olmadı. Arabayla
uçurumdan yuvarlanacaksın, araban paramparça olacak ama içinden tek parça
çıkacaksın. Seyrederken aklıma çizgi filmler geldi. Hani çizgi filmlerdeki
karakterler düşer, yanar, üstüne kaya düşer, ev yıkılır ama hiçbir şey olmaz.
Sapa sağlam çıkarlar her kazadan. Hatta bazı minikler onlara özenip kendilerine
de bir şey olmayacağını sanarak kendilerini maceraya atarlar. Buradan Soner’i
seyreden arkadaşlara aman diyeyim. Sakın ola ki, tehlikeli yollarda araba
kullanırken dikkatli olun. Siz Soner gibi süper kahraman değilsiniz
ölebilirsiniz.
Ayrıca benim bu dizide kafama
takılan en büyük soru şu. Yahu o yıllarda bu kadar serbest miymiş aile hayatı.
Kimin eli kimin cebinde belli değil, Berrin evli barklı ama kocasının gözü
önünde sevgilisinde kalabiliyor, günümüzde bile cinayet sebebi iken bu davranış
kocası maşallah pek medeni. Aylin deseniz ayrı hikâye. İki kardeşi birden idare
edip birini mezara soktu, diğerinin aklı yerinde değil. Tam geniş aile
mübarekler. Elbette her dönemde bu tarz şeyler yaşanmıştır da, sanki eskiden
böyle şeyler daha bir gizli saklı yapılırdı, her şey bu kadar rahat yaşanamazdı
diye düşünüyorum.
FSN.
Fatmagül ve Kerim cephesinde aynı bıktırıcı kısır
döngüler devam ededursun, Kadir bey ile Meryem hanım hepsinden hızlı çıkıp
evlenmeye karar verdiler. Mukaddeste olayı biraz hızlandırdı sağ olsun. Zaten
şu Mukaddesteki heves diğer iki çiftimizde olsaydı, şimdiye kadar çoktan çifte
düğün yapmıştık muradımıza ermiştik. Mukaddes demişken, vallahi Mukaddes gibi
yengeniz olsun, diyete falan gerek yok inanın, insanın içini dışını kurutur o
kadın. Ama Esra Dermancıoğlu’nun o müthiş oyunu ve sempatik hareketleri
yüzünden biz bu Mukaddesi seviyoruz be kardeşim aslında. Bu arada şu Özge muhabbeti
nerden çıktı anlamadım ama cidden çok gereksiz ve sıkıcı bana göre. Anlaşılan
diziyi birkaç bölüm bu konuyla oyalamak amacıyla yazılmış. Hayır, yani Fatmagül
her işi bitirdi, her problemini çözdü şimdi etrafına yardıma mı koşuyor. Eğer
öyleyse Özge’den önce Kerim’in dertlerine çare bulsun biraz. Adam iki sezon 58
bölümdür Fatmagül’den bir öpücük koparabilmek için atmadık takla bırakmadı
zira.
Kuzey güney
Vallahi geçen haftanın bana göre bir numarası
Kuzey Güney’di. Ben geçen bölüm fragmanlarını seyredince Güney döktürecek
sandım ama gecenin yıldızı Cemre oldu. Muhteşem Yüzyıl’da Hürrem ne ise, Kuzey
Güney’de Cemre o bana göre. Çünkü herkesin hak ettiğini eline verdi sözlü ya da
yazılı olarak. Güney hakkında daha önce de yazmıştım. Hatta Güneyin hala
Cemre’ye âşık olduğunu da söylemiştim, tahminlerimde yanılmadığımı görmekte
beni mutlu etti. Güney çok büyük bozguna uğratıldı Cemre tarafından. Vallahi
çoktan hak etti aslında bu bozgunu. Ah şu Kuzey’de annesiyle inatlaşmayı
bırakıp Simay’ı bir bozguna uğratsa çok iyi olacak.
Muhteşem Yüzyıl cephesinde ise
epey hareketli günler yaşanıyor. Bir kere Bu Bali Bey paşa değil mi Allah
aşkına, niye herkes ona zor zoruna Has odabaşım diye hitap ediyor. Kısaca paşam
deseler olmuyor mu? Ayrıca bu Hürrem ablamız hani ormanda eşkıyadan kaçtı koştu
yuvarlandı ya. O kadar hareket rağmen bu elbise nasıl bir kumaştan yapılmış ki,
ne kirlenmiş ne yırtılmış ilk günkü gibi pırıl pırıl duruyor. Sonra en çok
kafama takılan, Hürrem Sümbül ağaya ne zaman vekâlet verdi nikâh için. Hem
Hürrem ablamızın babası papaz değil miydi? Ne zaman Müslüman oldu da Abdullah
adını aldı. Zira nikâh esnasında Abdullah kızı Hürrem dedi Şeyhülislam Efendi.
Hayretler içinde kaldım. Ama öyle ya da böyle Hürrem hiçbirinin yapamadığını
yaptı, nikâhı bastı. Bundan sonra eminim Hürrem’in saltanatı Sultan Süleyman’ı
bile gölgede bırakacak.
Gelelim Nigar kalfanın Pargalı’ya şifalı mağarada suni
teneffüs yapmasına. Nigar Kalfa, geçen sezon benim haremdeki en favori
hatunumdu. Haremin en karizmatik kadın karakterlerinden biri idi. Ama ne var
ki, ikili oynamaya başladı, onu da eline yüzüne bulaştırdı, bu sezon iyice
gözden düştü Nigar hatun. Bu sezon, o güçlü, hoş, sadık Nigar gitti, yerine
ezik, ağlak ve hangi taraftan yana olduğu belli olmayan bir hatun geldi. Bana
kalırsanız, Nigar hatun karakteri üzerinde senaristler çok fazla oynadılar, bir
an önce eski karizmasına kavuşmasını çok arzu ediyorum şahsen. Son bölümün son
sahnelerinde Nigar hatun, Pargalı’yı öperken Sümbül’e yakalandı. Ayrıca
müstakbel kocası Matrakçı Nasuh Efendi de sanki ucundan kıyısından huylandı
biraz Pargalı ile olan ilgisine. Zaten o kadar erkeğin içinde, o mağaraya tek
kadın olarak Nigar hatunun gitmesi ne alaka. Hadi gittin diyelim, sen niye
yıkıyorsun be kadın. Sana gelene kadar orada bir sürü adam var o işi yapacak.
Pargalı büyük ihtimalle iyileşecek ama bana sorarsanız mağaranın şifalı
suyundan çok Nigar’ın aşk dolu öpücüğü iyileştirecek kendisini.
Bu haftalık bu kadar yetsin. Şimdi yeni hafta, yeni diziler,
yeni bölümler ve yorumlar için ekran başına geçme zamanı.
Siyah İnci’den
sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder