28 Şubat 2012 Salı

Muhteşem Yüzyıl’ın Muhteşem Şehzadesi..

Dün akşam görkemli, heyecan dolu, buram buram duygusallık, kıskançlık, gurur, sevgi ve elbette ki gizli saklı oyunlarla bezenmiş yeni bölümüyle karşımızdaydı Muhteşem Yüzyıl. 

Mahidevran taraftarları eminim çok keyifle izlediler yeni bölümü. Mahidevran artık Valide Sultan adayı oldu. Aynı zamanda da Valide sultan ve Hatice Sultanın eteklerinin dibinde oturmaktan kurtulup bir üst makama, sedire terfi etti çok şükür.

Terfi etti zira şehzade Mustafa yeni yetişen bir çocuk olarak ayrıldığı saraya kocaman bir adam olarak dönüverdi. Hem de ne dönüş. Büyümüş, serpilmiş, bu yetmezmiş gibi Mehmet Günsür olmuş birde üstelik. Ahh dedim ahh. Şehzadeliğe de olsa olsa ancak M.Günsür olurdu zaten. O nasıl bir güzellik, endam, yürüyüş, bakış ve gülümsemedir. Mehmet Günsür dedik ya orda durmak lazım biraz. Nasıl bir kalitedir o, çok beğenildiği halde nasıl bir mütevazılıktir, adam Türkiye’de mumla aradığımız jönlerden biri olmasına, inanılmaz yetenekli ve elbette yakışıklı olmasına rağmen, şan şöhret umurunda bile olmadı. Hem İtalya’da mutlu mesut aile yaşantısına devam etti, hem de böyle arada sırada filmlerle, dizilerle kendini bir hatırlatıp kayboldu. Muhteşem Yüzyıl’da da ömrü fazla uzun olmayacak çünkü babası tarafından öldürülecek. Ben daha şimdiden Şehzade Mustafa’nın ölümünün gerçekten çok acı ve hüzün dolu olacağını tahmin edebiliyorum. Yine de rol aldığı süre içinde Mehmet Günsür’ü seyretmenin tadına varacağız en azından.

Dün akşamki bölümün en duygusal bölümlerden biri olduğunu düşünüyorum. Sultan Süleyman ile Şehzadesinin karşı karşıya geldiği sahnede ben çok duygulandım. Halit Ergenç gözlerini nasıl konuşturuyor öyle maşallah. Zannedersiniz ki, karşısında gerçekten oğlu var. Bakış, duruş, gözlerinden yansıyan ifadeye hayran hayran bakarken, fark ettim ki iki damla gözyaşım akmaya başlamış bile. Hele o kılıç kuşanma sahnesi. Çekene de, oynayana da helal olsun dedirtti ekran başında. Şehzade Mustafa’nın yemin töreni, sizi bilmem ama beni çok duygulandırdı ve ağlattı. Eminim seyreden pek çok seyirci gözyaşlarını tutamamıştır.

Şehzade Mustafa’dan başka önemli bir konumuz daha var. Hürrem ablamız bir tane daha doğurdu. Böylelikle doğum olayını tamamladı kendisi. Allaha şükür başka doğurmayacak. Üstelik çok ince bir çekim zarafeti ile zamanın nasıl geçtiğini, pencereden seyrettik. Bu arada Hürrem ablamız doğum yaptı. Çok şükür ki bu sefer doğum çığlıklarını duymadık. Sakin sessiz bir doğum ile beşinci çocuğunu da saltanata hediye etti. 

İyi hoş güzel ama bu Hürrem’in dekoltesinden artık çok sıkıldım ben. Yahu beş çocuk anası oldun, şu yakanı paçanı kapat biraz be kadın. Valla ben beş çocuk doğurupta böylesine kusursuz kalabilen bir hatun tanımıyorum. Tanıyan varsa beri gelsin. Haremde herkes derli toplu giyinmeye, yakasını paçasını örtmeye gayret ederken, Hürrem açtıkça açıyor Allah ne verdiyse.
Sonralardan tutkulu bir aşk yaşamaya başlayan Pargalı ile Nigar kalfaya da takıldım biraz. Maşallah daha ilk günden Behram paşaya yakalanmışlardı ama üzerinden seneler geçmesine rağmen ilişkileri anlaşılan ortaya çıkmamış. Koskoca Pargalı gayet rahat evine girip çıkmış onca sene bir Allahın kulu görmemiş sanırım. Hoş görse de ne olacak diyeceksiniz. Pargalı’nın açığını ortaya dökmek kimin haddine değil mi? 

Finalde ise  Hümeyra resmen ekran başına mıhladı beni.  Adeta oyunculuğunu konuşturdu, dilim tutuk, gözlerim fal taşı gibi seyrettim kadını. Fal baktırmaya Osmanlı bu kadar rağbet ediyor muydu, bilmiyorum ama öyle ya da böyle Hümeyra hem oradakilerin çoğuna, hem ekran başındakilere oyunculuk nasıl bir şey gösterdi son dakikada. Yüreğine sağlık hem onun, hem onu bu role düşünenin diyorum.

Muhteşem Yüzyıl’dan şimdilik bu kadar. Bundan sonra eminim heyecanın dozu biraz daha artacak. Hep birlikte göreceğiz bakalım neler olacak..

Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder