Dün akşam görkemli, heyecan dolu,
buram buram duygusallık, kıskançlık, gurur, sevgi ve elbette ki gizli saklı
oyunlarla bezenmiş yeni bölümüyle karşımızdaydı Muhteşem Yüzyıl.
Mahidevran taraftarları eminim
çok keyifle izlediler yeni bölümü. Mahidevran artık Valide Sultan adayı oldu.
Aynı zamanda da Valide sultan ve Hatice Sultanın eteklerinin dibinde oturmaktan
kurtulup bir üst makama, sedire terfi etti çok şükür.
Terfi etti zira şehzade Mustafa
yeni yetişen bir çocuk olarak ayrıldığı saraya kocaman bir adam olarak
dönüverdi. Hem de ne dönüş. Büyümüş, serpilmiş, bu yetmezmiş gibi Mehmet Günsür
olmuş birde üstelik. Ahh dedim ahh. Şehzadeliğe de olsa olsa ancak M.Günsür
olurdu zaten. O nasıl bir güzellik, endam, yürüyüş, bakış ve gülümsemedir.
Mehmet Günsür dedik ya orda durmak lazım biraz. Nasıl bir kalitedir o, çok
beğenildiği halde nasıl bir mütevazılıktir, adam Türkiye’de mumla aradığımız
jönlerden biri olmasına, inanılmaz yetenekli ve elbette yakışıklı olmasına
rağmen, şan şöhret umurunda bile olmadı. Hem İtalya’da mutlu mesut aile
yaşantısına devam etti, hem de böyle arada sırada filmlerle, dizilerle kendini
bir hatırlatıp kayboldu. Muhteşem Yüzyıl’da da ömrü fazla uzun olmayacak çünkü
babası tarafından öldürülecek. Ben daha şimdiden Şehzade Mustafa’nın ölümünün
gerçekten çok acı ve hüzün dolu olacağını tahmin edebiliyorum. Yine de rol
aldığı süre içinde Mehmet Günsür’ü seyretmenin tadına varacağız en azından.
Dün akşamki bölümün en duygusal
bölümlerden biri olduğunu düşünüyorum. Sultan Süleyman ile Şehzadesinin karşı
karşıya geldiği sahnede ben çok duygulandım. Halit Ergenç gözlerini nasıl
konuşturuyor öyle maşallah. Zannedersiniz ki, karşısında gerçekten oğlu var.
Bakış, duruş, gözlerinden yansıyan ifadeye hayran hayran bakarken, fark ettim
ki iki damla gözyaşım akmaya başlamış bile. Hele o kılıç kuşanma sahnesi.
Çekene de, oynayana da helal olsun dedirtti ekran başında. Şehzade Mustafa’nın
yemin töreni, sizi bilmem ama beni çok duygulandırdı ve ağlattı. Eminim seyreden
pek çok seyirci gözyaşlarını tutamamıştır.
Şehzade Mustafa’dan başka önemli bir konumuz daha var.
Hürrem ablamız bir tane daha doğurdu. Böylelikle doğum olayını tamamladı
kendisi. Allaha şükür başka doğurmayacak. Üstelik çok ince bir çekim zarafeti ile
zamanın nasıl geçtiğini, pencereden seyrettik. Bu arada Hürrem ablamız doğum
yaptı. Çok şükür ki bu sefer doğum çığlıklarını duymadık. Sakin sessiz bir
doğum ile beşinci çocuğunu da saltanata hediye etti.
İyi hoş güzel ama bu Hürrem’in dekoltesinden artık çok
sıkıldım ben. Yahu beş çocuk anası oldun, şu yakanı paçanı kapat biraz be
kadın. Valla ben beş çocuk doğurupta böylesine kusursuz kalabilen bir hatun
tanımıyorum. Tanıyan varsa beri gelsin. Haremde herkes derli toplu giyinmeye,
yakasını paçasını örtmeye gayret ederken, Hürrem açtıkça açıyor Allah ne
verdiyse.
Sonralardan tutkulu bir aşk yaşamaya başlayan Pargalı ile
Nigar kalfaya da takıldım biraz. Maşallah daha ilk günden Behram paşaya
yakalanmışlardı ama üzerinden seneler geçmesine rağmen ilişkileri anlaşılan
ortaya çıkmamış. Koskoca Pargalı gayet rahat evine girip çıkmış onca sene bir
Allahın kulu görmemiş sanırım. Hoş görse de ne olacak diyeceksiniz. Pargalı’nın
açığını ortaya dökmek kimin haddine değil mi?
Finalde ise Hümeyra resmen
ekran başına mıhladı beni. Adeta
oyunculuğunu konuşturdu, dilim tutuk, gözlerim fal taşı gibi seyrettim kadını.
Fal baktırmaya Osmanlı bu kadar rağbet ediyor muydu, bilmiyorum ama öyle ya da
böyle Hümeyra hem oradakilerin çoğuna, hem ekran başındakilere oyunculuk nasıl
bir şey gösterdi son dakikada. Yüreğine sağlık hem onun, hem onu bu role
düşünenin diyorum.
Muhteşem Yüzyıl’dan şimdilik bu kadar. Bundan sonra eminim
heyecanın dozu biraz daha artacak. Hep birlikte göreceğiz bakalım neler
olacak..
Siyah İnci’den sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder