Aslında başka bir konu yazmıştım ama dün akşam ki bölümden
sonra sıcağı sıcağına bu yazıyı yazmak
şart oldu.
Dün akşam nefes kesici bir bölümle karşımızdaydı ÖBGZ. 2.Sezonunda biraz kan kaybeden dizinin dün
akşam itibariyle tekrar soluk almaya başladığını görmek sevindirici.
Dizinin ana temasının aslında yasak aşklardan ibaret
olduğunu herkes anlamıştır sanırım..Farklı açılardan, farklı hikâyelerle
aslında anlatılan bu.
Caroline, büyük hevesle Cemile’nin yuvasını yıktı ama başı
beladan kurtulamadı bir türlü, eski sevgilisinden tutun, alkolik olmasına kadar
her rezilliğin içine düştü, ama bir şekilde de kurtardı kendini her defasında.
Mutlu oldu mu, kesinlikle olmadı.
Hakan, Ahmet’in hayatı üzerine Berrin ile anlaşma yapıp
onunla evlendi. Sahip oldukları çocuk bile onları birbirine bağlamaya yetmedi.
Nitekim dün akşam ki o muhteşem kavga sahnesinde kartlar açıldı, her şey ortaya
döküldü. O kavga sahnesi için oyuncuları da alkışlıyorum, gerçekten müthiş
performans gösterdiler. Ahmet ve Hakan, Berrin’in hayatını nasıl
mahvettiklerini karşılıklı haykırırken her ikisi de kendini haklı zannediyordu.
Peki, Hakan mutlu oldu mu, kesinlikle olmadı.
Ve Dizinin en gözde âşıkları
Soner ile Aylin… Tam kavuştuk derken nikâh masasında kalıverdiler. Dizinin
başından beri seyredenlerin hatırlayacağı gibi Soner ile Aylin herkesin gıpta
ettiği masum, temiz ama imkânsız bir aşkın içerisindeydiler. Belki de
kavuşamayacak olmaları idi onların aşkını güzel kılan. Öyle ya, her aşk, heyecanını
kavuşunca yitirmez miydi? Üstelik onlarınki yasak aşkın da yasağıydı. Kadın,
kocasının kardeşine âşıktı, adam kardeşinin karısına. Aynı evin içinde, ayrı
yataklarda uyumanın ızdırabını, birbirlerine bakıp ta dokunamamanın
acısını yansıttılar iki yıl boyunca. Ve
en sonunda Aylin’in kocasını tehdit ederek boşandı, özgür kaldı. Soner de hiç
vakit kaybetmeden, Aylin ile evlenmeye kalktı. Be adam, bekle biraz acelen ne.
Hele hele kardeşin ölüm döşeğindeyken. Örnekleri vardır elbette insan hayatında
bu tarz şeylerin ama ben iki haftadır rahatsızdım açıkçası. Nitekim dün akşam
Murat, Soner’e de Aylin’e de seyredenlere de bu hikâyenin son noktasını koydu.
Murat’ın düğün günü kendisini vurup öldürmesi onun ruh halindeki bir insandan
beklenen bir davranıştı. Ben şahsen Murat’ın ölümünden çok sahnenin çekim
kalitesinden etkiledim. Murat’ın kendini vurduğu andan itibaren yere düştüğü
ana kadar, inanılmaz bir teknik ve çekim açısı kullanılmıştı. Eminim herkes
gözlerini kırpmadan seyretti o sahneyi. Beni ağlatan tek şey Soner’in yüzündeki
şok ile gözlerinden ekrana akan hüzün oldu. Bir insanın hayatını alt üst
etmenin ne demek olduğunu, kendi hayatı alt üst olunca anladı Soner ne yazık ki.
Son olarak Mete Horozoğlu’nu kesinlikle kutlamak gerekir bu performansı için
derim ben.
Sonuç olarak ne oldu. Soner
yaşadığı o büyük şokun ve üzüntünün etkisi ile nikâh masasında “ben evlenemem”
diyiverdi sevdiği kadına. Aylin mutlu oldu mu, kesinlikle olmadı.
Demek ki neymiş, birilerinin
hayatını mahvederek mutlu olmak mümkün değilmiş. Ve hatta iki sezondur
heyecanla seyrettiğimiz dizimizin yan hikâyelerle beslenen ana teması da buymuş.
Hayatta herkesin en doğru insanla, en doğru ilişkiyi yaşaması dileğimle.
Siyah İnci’den sevgiyle…
www.twitter.com/blackpearl42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder